Şehzadenin vehimleri ömrünü yedi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
3.09.2022

Yusuf İzzeddin'in tahta çıkmasına yardım etmesi karşılığında Rus Çarı II. Aleksandır'a iş birliği önerip önermediği, Çanakkale savaş alanlarını teftişi sonrasında "Türklüğün yere serildiği" iddiasıyla Enver Paşa'yı yaralayıp yaralamadığı gibi ilginç sorulara cevaplar veren Ali Akyıldız, onun İttihatçılarla ilişkilerinin boyutlarını da ele alıyor.


Şehzadenin vehimleri ömrünü yedi

Altı yüz yıllık Osmanlı tarihinde uzmanları haricinde tarih meraklılarının yaygın olarak bildiği padişahlara nazaran saltanat ailesinden olmalarına karşın şehzadeler pek bilinmez. Bilinen şehzade sayısı da sayılabilecek kadar azdır. Sözgelimi Fetret Devri'nde saltanat mücadelesi içinde yer almış Süleyman Çelebi, İsa Çelebi ve Musa Çelebi, ağabeyi II. Bayezid'e karşı saltanat mücadelesi vermiş, hazin hikayesiyle birçok trajediye konu olmuş Cem Sultan, babası Kanuni Sultan Süleyman tarafından Ereğli'de boğdurulmuş Şehzade Mustafa çok bilinir. Buna rağmen şehzadelerin Osmanlı tarihyazımı söz konusu olunca "kardeş katli" dolayısıyla ele alınmaları haricinde kamuoyu tarafından pek üzerinde durulmaz.

Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşamış, Birinci Meşrutiyeti ilan eden Sultan Abdülaziz'im oğlu Yusuf İzzeddin de özellikle Sultan II. Abdülhamid, İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanan ilginç hayatı ve ölümüyle pek tanınmaz. Doğumu şehzadelerin çocuk sahibi olma yasağından dolayı uzunca bir süre gizlenen, ancak babası Abdülaziz'in tahta oturmasıyla kamuoyuna duyurulabilen bir şehzadedir Yusuf İzzeddin Efendi. Sultan Abdülmecid'in Tanzimat politikaları sebebiyle kardeşi Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin'in doğmasına izin verdiği, en azından III. Mehmed döneminden beri uygulanan yasağın hilafına bu olayı görmezden geldiği söylenir. Abdülaziz tahta geçince ağabeyi Abdülmecid tarafından kendisine gösterilen bu hoşgörüyü kardeşi Şehzade Mehmed Murad'ın 1861'de doğan oğlu Selahaddin Efendi için gösterdiği ve Sultan Abdülaziz döneminden itibaren şehzadelerin çocuk sahibi olmalarına izin verilerek yüzyıllardır uygulanan yasağın fiilen ortadan kalktığını söyleyebiliriz.

Vehimlerle dolu hayat

10 yılı aşkın bir süre boyunca Yusuf İzzeddin Efendi ile ilgili çalışan Prof. Dr. Ali Akyıldız, kitabında birinci el kaynaklara dayanarak şehzadenin hayat serüvenini irdeliyor. Arşiv belgeleri ile yerli ve yabancı basını mukayeseli bir şekilde ele alarak Yusuf İzzeddin'in olağan olmayan şartlarda başlayan, ancak babası Sultan Abdülaziz'in tahta oturmasıyla birlikte handiyse bir masala dönüşen ikbal dönemini, yani doğumu, eğitimi, askeriyeye intisabı, hassa müşirliğiyle sonuçlanan yer yer muhteşem yer yer trajikomik askeri kariyeri ve babasının onu veliaht ilan etme çabalarını; bir ihtilalle devrilen babası Abdülaziz sonrasında V. Murad'ın kısa, II. Abdülhamid'in uzun iktidarındaki tedbir yıllarını, II. Abdülhamid'in tahttan indirilip İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte yıldızının yeniden parlaması, veliaht olarak taht sırasını beklerken siyasi geleceğini öğrenmek uğruna cifircilerle kurduğu irtibatlar, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkileri, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerini ve kansere yakalandığı ya da veliahtlıktan ıskat edildiği vehimleriyle kendisine hayatı zehir ettiği, önüne gelen devlet adamı ve doktordan hasta olmadığına ya da veliahtlıktan indirilmediğine ilişkin teminat mektubu aldığı, tedavi için Viyana'ya gittiğini anlatan Akyıldız, kitabının son bölümlerinde de onun intiharı ve terekesini kaleme alıyor.

Öldürüldüğü ya da intihar ettiği yolunda çeşitli tartışmalar bulunan Yusuf İzzeddin'in tahta çıkmasına yardım etmesi karşılığında Rus Çarı II. Aleksandır'a iş birliği önerip önermediğinden, Çanakkale savaş alanlarını teftişi sonrasında "Türklüğün yere serildiği" iddiasıyla Enver Paşa'yı yaralayıp yaralamadığı gibi ilginç sorulara da cevaplar veren Ali Akyıldız, onun İttihatçılarla ilişkilerinin boyutlarını da kapsamlı bir şekilde ele alıyor.

Yusuf İzzeddin Ali Akyıldız TİMAŞ, 2022

Feylesof, şairin düşüncelerini irdeliyor!

Tanzimat sonrasında Türk şiirinin yenileşmesinde önemli bir rol oynayan isimlerden biridir Abdülhak Hamid. Doğu ve Batı dünyasına ait son derece engin felsefi ve kültürel birikim sahibi, feylesof lakabıyla da anılan Rıza Tevfik'in onun Makber, Ölü ve Baladan Bir Ses adlı şiirlerinden yola çıkarak kaleme aldığı eser Abdülhak Hamid'in felsefi fikirleriyle edebi görüşlerini irdeliyor. Kitapta ayrıca Süleyman Nazif ile Mehmet Kaplan'ın birer yazısı da yer alıyor. Osmanlı'nın son yıllarından Cumhuriyete devrolan felsefi teşebbüsleri günümüze taşıyan Osmanlı Felsefe Çalışmaları'nın 78. cildi olarak yayınlanan kitap Türk düşünce ve felsefe tarihi bakımından da ayrıcalıklı bir yer taşıyor.

Abdülhak Hamid ve Mülahazat-ı Felsefiyesi, Çizgi Kitabevi, 2022

Arap İsyanı'nın askeri tarihi ve diplomasi

Birinci Dünya Savaşı'nın 1916 sonrası dönemi Osmanlı açısından epey zor geçmiştir. Mısır'daki İngiliz idaresiyle ilişki kuran Şerif Hüseyin'in Haziran 1916'da isyan bayrağını açarak başlattığı ve 2018'de Şam'da sona eren isyan Osmanlı devletinin bu zorlu yıllarında baş etmekle uğraştığı gailelerin büyüklüğünü simgeliyor. Osmanlı devletinin yenilgisiyle sonuçlanan büyük savaş sonrasında Ortadoğu haritasının yeniden çizildi. Aynı zamanda 20. yüzyılın çarpıcı efsanelerinden biri de doğmuş oldu: Arabistanlı Lawrence. David Murphy'nin eseri, isyanı arka planı ve gelişme safhalarıyla beraber değerlendiriyor ve İtilaf devletlerinin savaşı kazanmasında önemli roller oynayanların barış masasında nasıl yüzüstü bırakıldıklarını irdeliyor.

Arap İsyanı 1916-18, David Murphy, çev. Okan Doğan, İş Bankası, 2022

@uzakkoku