Selçuklu’dan Osmanlı’ya Anadolu

Murat Güzel / Yazar
6.12.2014

Prof. Ocak, Doğu Anadolu’da ikamet eden Dede Garkın ile Orta Anadolu’da ikamet eden Emirci Sultan’ları ele alarak özel arşivlerde gizli kalmış tarihi vesikaları yayımlıyor.


Selçuklu’dan Osmanlı’ya Anadolu
Her ne kadar Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın miladi 1071 yılında Malazgirt’te Bizans imparatoru Romanes Diyogenes’in ordusunu bozguna uğratmasının ardından Anadolu kapıları Türklere geri dönülmezcesine açıldıysa da bu açılmanın sadece askeri ve siyasal ölçekte olduğu da bilinir. Anadolu’nun Türkler için gerçek anlamda bir vatana dönüşmesi ise uzun yüzyıl sürecektir. Bu süreçte birçok bilinmeyen kültür, bilim ve sanat adamının yaşadığı hiç kuşkusuzdur.
 
Özellikle 13. yüzyıl Anadolu’nun Türkler için gerçek bir vatan haline dönüşmesi bakımından kritik bir öneme sahiptir. Haçlı Seferleri kesilmiş, Türklerin Anadolu’dan atılması yönünde Bizans ve Avrupa’nın umutları tükenmiştir. Fakat yüzyılın ortalarına doğru bütün İslam dünyasını ateş yerine çeviren Moğol istilası da başlamış, Türkler kitleler halinde Anadolu’ya göç etmişlerdir.
 
Anadolu’ya göç eden kitleleri içindeki kültür, bilim, din ve sanat ulularının sonraki yüzyıllarda Türkiye toplumunun şekillenişinde derin etkileri görülür. Mevlana Celaleddin Rumi, Ahi Evren, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi isimler bunlar arasında en iyi bildiklerimizdir. Ancak durumun Anadolu için kurucu bir yüzyıl olan 13. yüzyılda böyle olup olmadığı kesin değildir. Her ne kadar saydığımız isimler yirminci yüzyıl Cumhuriyet hümanizması çerçevesinde yorumlanıp çarpıtılarak ele alınmışsa da bu isimler ile birlikte Anadolu dini yaşayışı üzerinde derin etkilere sahip başka isimlerin olması kuvvetle muhtemeldir.
 
Kurucu yüzyıl olarak tabir ettiğimiz 13. yüzyılın başlarında, 1220’lerde Elbistan ile Elâzığ arasında yaşadığı tahmin edilen ve Baba İlyas-ı Horasani’nin dedesi olan Dede Garkın ve Ocağı 1980’lere kadar Türkiye’de sadece Hacı Bektaş Veli’nin Vilayetname’sinde ve Elvan Çelebi’nin Menakıb-ül Kudsiyye’sinde geçtiği kadarıyla biliniyordu. Türkiye’nin dört bir yanında yer alan Karkın yerleşimleri ve ocaklarına rağmen Dede Garkın hakkında yeterli bilgi olmayışı 13. yüzyıl Anadolu’sunun özellikle kırsal bölgelerindeki dini hayatın anlaşılmasında da zorluklara yol açan bir durumdu.
 
Anadolu’daki heteredoks akımlar hakkında yaptığı çalışmalarla yakından tanıdığımız Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Dede Garkın ve Emirci Sultan adlı kitabında Doğu Anadolu’da ikamet eden Dede Garkın ile Orta Anadolu’da ikamet eden Emirci Sultan’ları ele alarak özel arşivlerde gizli kalmış tarihi vesikaların yayımıyla birlikte bu isimler hakkındaki bilgilerimizi de hassas ve tarihçi bir gözle zenginleştiriyor.
 
Selçuklu’dan Osmanlı’ya Anadolu’nun kültürel ve dini tarihinin şekillenişinde “görünmez el” pozisyonunda olan bu iki ismin gün yüzüne çıkarılması birçok bakımdan Türk toplumunu hala etkilemeye devam eden dip dalgaları öğretici niteliği haiz. Aleviliğin kök tarihi bakımından da her iki ismin büyük bir önem taşıdığı söylenmeli.
 
Dede Garkın ve Emirci Sultan, Ahmet Yaşar Ocak, Dergah, 2014
 
İslam felsefesindeki tartışmalar
 
Hakkında çok şey söylediğimiz, ama genelde sadece Gazali ve İbn Rüşd arasında geçen Tehafüt tartışmasıyla zihinlerimizde yer etmiş bir alan İslam felsefesi ya da daha iyi bir tabirle İslam kültür havzasındaki felsefe çalışmaları. Oliver Leaman’ın kitabı, Ortaçağ İslâm dünyasındaki felsefî kavgalara bir giriş mahiyetindedir. Kitap, o dönemin felsefî çevrelerinde tartışma konusu olan, evrenin yoktan/yok iken yaratılışı, ruhun ölümsüzlüğü ya da diriliş, ahlâkın mahiyeti, doğal hukukla dinî hukuk arasındaki ilişki gibi bir dizi konuyu tartışmaktadır. İslam Felsefesi-Giriş adını taşıyan kitap konuyla her düzeyde ilgili için önemli bir kaynak.
 
İslam Felsefesi-Giriş, Olivier Leaman, Çev. Turan Koç, Hece, 2014
 
Mutluluğun erdemli yolu
 
Erdemler üzerine yapılan çalışmalar, ahlâk ile sağlık arasında kuvvetli bir bağ kurulmasını sağlamıştır. Tarihsel sürece bakıldığında, binlerce yıldır kadim geleneklerde bireyin hayatı yaşama tarzının onun sağlığına olumlu ya da olumsuz şekilde yansıyabileceği ifade edilmiştir. Günümüzde özellikle pozitif psikoloji yaklaşımıyla bu kadim geleneklerin bakış açısının yeniden gözden geçirilmesi yararlı görülmüş ve bu çerçevede pek çok çalışma yapılmıştır. Ali Ayten kitabında erdem, sağlık ve mutluluk ilişkisini pozitif psikoloji, trans-personel psikoloji ve İslâmî psikoloji yaklaşımları çerçevesinde tartışıyor. 
 
Erdeme Dönüş - Psikoloji ve Mutluluk Yolu, Ali Ayten, İz, 2014