Silahlı kuvvetlerin sivil denetimi

Dr. Ülkü Nur Zengin / Yazar
10.04.2021

104 emekli amiralin bildirisini “nahif bir açıklama” olarak nitelendiremeyiz. Bu ülkenin bir darbe geçmişi var ve bildiri içinde darbe iması olan emareler bulunuyor. Ayrıca “yayımlanma usulü”nü görmezden gelen “esas”ta da sorun yok diyerek savunmaya kalkan bir kitle mevcut. Etkili bir “kamuoyu denetiminin” de önünde engel teşkil eden bu kitlenin, orduyu peygamber ocağı olarak gören Anadolu insanı olmadığı ortada.


Silahlı kuvvetlerin sivil denetimi

Türkiye'de sivil siyaset uzun yıllar askeri ve bürokratik vesayetin müdahalelerine maruz kalmıştır. İlki 1960 yılında yaşanan ve bir başbakan ile iki bakanın idam edilmesi ile sonuçlanan darbeler yaklaşık her on yılda bir tekrar etmiştir. Türk demokrasisinin gelişiminin önündeki en büyük engeller diyebileceğimiz darbelerin yanı sıra onlarca başarısız darbe girişimi de yaşanmıştır. Ülkemizin tarihinde yer alan bu darbe tecrübesi, darbe iması içeren her türlü yaklaşıma karşı toplumsal bir duyarlılık oluşmasına neden olmuştur.

Ordunun misyon değişikliği

Ülkemizde son günlerde gündemi en fazla meşgul eden konulardan birisi 104 emekli amiralin yayımlamış olduğu bildiridir. Türk siyasi tarihinde yaşanan darbe tecrübeleri ile birlikte düşünüldüğünde toplumda oldukça büyük bir yankı bulan bildiri ile ilgili tartışmalar ordunun sivil denetiminin önemini de bir kez daha ortaya koymuştur. Zira orduların sivil denetime tabi olması gerekliliği genel kabul görmekle birlikte, denetimin nedenleri de başlıca iki faktör ile açıklanmaktadır.

Bu faktörlerden ilki orduların tarihsel gelişimi ile alakalıdır. Modern ordu siyasi bir kurum olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa'da ulus devletlerin kurulmasıyla birlikte yurttaş ordular kurulmuş, vatandaşlar için askere alınma dönemi başlamıştır. Aynı zamanda orduları politize eden bu süreç sonucunda ordular artık sadece sınırları koruyan kurumlar değil ulus inşasında da öncü olan kurumlara dönüşmüştür. Böyle bir role sahip orduların tamamı olmasa da bazıları sadece sınırları koruyan değil zaman zaman ülkelerin politikaları üzerinde de etkili olan kurumlara dönüşmüşlerdir. Orduların yaşamış olduğu bu misyon değişikliği sivil denetimi gerekli kılmıştır.

Ordunun sahip olduğu yetkiler de sivil denetimi gerekli kılan ikinci faktördür. Toplumda meşru zor kullanma tekeline sahip olan güvenlik birimlerine kişi hak ve özgürlüklerine müdahale niteliği taşıyan yetkiler verilmiştir. Bu yetkileri kullanan birimlerin ve personelin hem politika oluşturma düzeyinde, hem de bireysel işlem ve eylemleri düzeyinde kontrol edilmesi önemlidir. İnsan haklarının ve özgürlüklerinin korunması ve demokratik hakların geliştirilmesi için bu alanlara müdahale yetkisi bulunan güvenlik aktörlerinin sivil otoritelerce denetimi gerekmektedir.

Başlıca dört mekanizma

Ordunun sivil denetim mekanizmaları olarak demokratik ülkelerin neredeyse tamamında kabul gören başlıca dört denetim türü mevcuttur: ordunun yasama organı tarafından denetimi, ordunun yürütme tarafından denetimi, ordunun yargısal denetimi ve ordu üzerindeki kamuoyu denetimi. Söz konusu aktörler eliyle yerine getirilen denetim, ordunun mali ve idari denetimi noktasında birbirlerini tamamlar nitelikte olup hepsi bir bütünü oluşturur. Yasama organları özellikle bütçe ve askeri güç kullanımı kararları üzerinden etkin bir denetim gerçekleştirir. Yürütme tarafından yapılan denetimin en önemli parametresi, üst düzey askeri yetkililerin atanması konusunda sahip olduğu yetkilerdir. Yargı denetimi ise asker kişilerin eylem ve işlemlerinden dolayı yargı sorumluluğuna sahip olmasının yanında bu denetimin özerk bir askeri yargı tarafından değil genel mahkemeler eliyle yapılıyor olmasını da ifade etmektedir. Askeri konularla ilgili olarak halkın desteğini almak ordular açısından önemli bir gerekliliktir. ABD ve Fransa gibi demokratik ülkelerde toplumdaki ordu algısını olumlu şekilde yönlendirebilmek için harcanan çaba ve bütçe bu durumun somut göstergesidir. Finer'ın da vurguladığı gibi vatandaşın tavrı, askerin siyasete müdahale sürecinde belirleyici role sahiptir. Bu nedenle demokratik yapının bir parçası olan ordular için en etkili denetim yolunun kendilerine verilmiş olan yetkinin asıl sahibi ve kaynağı olan halkın, kamuoyunun denetimidir.

İtibar kaybı ve tehdit

Ordunun sivil denetimi ile ilgili olarak Türkiye'deki yasama, yürütme ve yargı denetiminden sorumlu kurumların yapısal ve fonksiyonel özelliklerine bakıldığında özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından atılan adımlarla sistemin demokratik ülke örnekleri ile örtüştüğünü hatta zaman zaman daha demokratik düzenlemelere sahip olduğumuzu söylememiz gerekir. Ancak bu noktada asıl belirleyici role sahip olan faktörün kamuoyu tarafından gerçekleştirilmesi gereken denetim olduğu açıktır. Nitekim Türkiye'de halkın önemli bir kesiminin orduya "kutsal bir anlam" atfettiği malumdur. Peygamber ocağı olarak görülen ordunun sahip olduğu yetkiler ve hatta ayrıcalıklar bu nedenle halkın vicdanında "hak edilmiş" olarak karşılık bulur. Fakat 15 Temmuz darbe girişimi esnasında halkın takınmış olduğu tavır, ne kadar değer verirse versin üzerine vazife olmayan konularda ordunun müdahalesinin meşru görülmediğinin en açık ispatı olmuştur. Milletimiz ordunun içindeki bir grup hain tarafından yapılan darbe girişimine direnmek için sokağa çıktığında, verdiği yetkiyi kötüye kullanan hangi görev ve sıfata haiz olursa olsun onlarla canı pahasına mücadele etmişti.

Bu minvalden Türkiye'de yaşanan olaya bakacak olursak yayımlanan bildiriyi "nahif bir açıklama" olarak nitelendirmek çok iyi niyetli bir yaklaşımdır. Darbe geçmişi olan bir ülke açısından bildiri içinde darbe iması olan birtakım emareler bulunmaktadır. Ayrıca "yayımlanma usulü"nü görmezden gelip "esas"ta da sorun yok diyerek savunmaya kalkan bir kitle var. Etkili bir "kamuoyu denetiminin" de önünde engel teşkil eden bu kitlenin, orduyu peygamber ocağı olarak gören Anadolu insanı olmadığı da ortada.

Emekli ya da muvazzaf olan ordu mensuplarının farklı mecra ve grupların çıkarlarına alet olmak suretiyle gerçekleştirdikleri bu tarz faaliyetler başta ordu olmak üzere devletin bütün kurumları açısından bir itibar kaybı ve tehdittir. Dolayısıyla ordunun sivil denetiminin güçlendirilmesi için atılacak her adım aslında ordunun kendi sorumluluk alanında kalarak itibarının artırmasına da katkı sağlayacaktır.

Denetim nasıl güçlenir?

Ordunun sivil denetiminin güçlendirilebilmesi için elbette son dönemde ciddi adımlar atılmıştır. Bu adımları destekleyecek mahiyette düşündüğümüz şu hususların da değerlendirilmesi silahlı kuvvetlerin demokratikleşmesine katkı sağlayacaktır:

● Ordu mensuplarının öznel denetimi de diyebileceğimiz demokratik değerlere bağlı kalma bilincini kazanacakları süre ve içeriğe sahip eğitim programlarından geçmeleri önemli bir adım olacaktır. Askeri ideoloji ve doktrinin belirlenmesinde etkili olan eğitim süreci bu açıdan reforma tabi tutulmalıdır. Askerliğin profesyonel bir meslek olduğu ve diğer bütün meslekler gibi icra edildiği alan ve mekanla sınırlı kalması gerektiği yönündeki bilinç orduya girecek kişiler açısından gerekli bir kazanımdır.

● Kurumlar eliyle gerçekleştirilen ve performans denetimine odaklanan yapıda yerindelik denetimi konusunda bir boşluk mevcuttur. Oluşturulacak bağımsız bir kurum aracılığıyla askeri konularda yerindelik denetiminin yapılması sağlanabilecektir.

● Tarihi boyunca da asker-sivil ilişkilerinin her zaman önem arz ettiği bir ülke olmamıza rağmen bu alanda uzmanlaşmış bir düşünce kuruluşumuzun olmayışı alanda eksikliği hissedilen bir durumdur. Özellikle askeri sosyoloji gibi spesifik alanlarda ihtisas yapmış uzmanların da yer alacağı böyle bir kuruluş tarafsız ve uzman bir görüş olarak da işlev görebilecektir.

[email protected]