Silahlı mücadeleden enformasyon mücadelesine

Necdet Özçelik / Yazar
5.11.2022

Türkiye'de solun PKK sempatizanlığıyla test edildiği şu günlerde, ülkenin PKK'ya karşı vereceği enformasyon mücadelesinde samimi ve pragmatizmden uzak bir entelektüel cepheye ihtiyaç vardır.


Silahlı mücadeleden enformasyon mücadelesine

Türkiye'de terörle mücadele denilince akla ilk olarak PKK'ya karşı yürütülen iç güvenlik ve sınır ötesi harekatları gelir. Şüphesiz bu algı terör örgütünün ortaya koyduğu silahlı tehdidin boyutu ve buna karşı verilen mücadeledeki askeri yöntemlerin yoğunluğuyla ilgilidir. Ancak askeri yöntemler yürütülen mücadelenin yalnızca bir kısmından ibarettir, zira terör tehdidi sadece kırsaldaki dağlık alanlarda veya şehirlerdeki hendeklerde silahlı ve teçhizatlı terörist şeklinde bulunmaz.

Doktrin ve strateji

Son günlerde Türk Tabipler Birliği Başkanı'nın Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı kullandığı suçlayıcı ifadelerin ardından meydana gelen gelişmeler Türkiye'de terörle mücadelenin anlaşılması için teknik bir tartışmayı da zaruri hale getirdi.

Terörle mücadelenin prensip olarak tehdit değerlendirilmesi çevresinde geliştiğini ifade edebiliriz. Tehdit değerlendirmesi de bir örgütün organik yapısının analiz edilmesiyle başlar. Kabaca ifade etmek gerekirse, örgütün imkân ve kabiliyetlerinin tespit edildiği bir değerlendirme sürecinin sonunda örgütle nasıl mücadele edileceğine dair bir doktrin ve strateji belirlenir. O halde Türkiye'nin PKK ile mücadelesinin odak noktasını ve varsa paradigma değişimini anlamak için terör örgütünün organik yapısını anlamaya çalışalım.

Bir terör örgütünün organik yapısı genel olarak piramit şeklindedir. Piramit yapıya göre en üste olacak lider kadro, altında aktif silahlı kadro, onun altında yeraltı ve yardımcı unsurlar ve en altta pasif destekçi gruplar yer alır. Piramit yapı örgüt içindeki işlev katmalarını, radikalleşme boyutlarını ve katmanlar arasındaki işlev hiyerarşisini ortaya koyması bakımından önemlidir. Bu bakımdan örgütün siyasi ve askeri programının belirlendiği ve yürütüldüğü lider kadro aynı zamanda örgütün ideolojik kimliğini de üstlenen bir konumdadır. PKK açısından bakıldığından KCK Yürütme Konseyinin PKK, PYD, PJAK ve PÇDK üzerinde ideolojik, siyasi ve askeri bir hükmü olduğunu ifade edilebilir. Aktif silahlı kadrolar ise örgütün silahlı programını yürüten silahlı eylemlerin sorumluluk alanlarına göre teşkilatlanan operatif ve taktik unsurlardan, silahlı ve teçhizatlı teröristlerden meydana gelen, örgüt yapısının ana gövdesini oluşturan gruptur. PKK için değerlendirildiğinde, HPG, YPG ve YRK aktif silahlı kadrolar olarak ifade edilebilir. Siyasi lider kadro ile stratejik seviyedeki silahlı lider kadronun sıkça sorumluluk rotasyonuna tabi oldukları görülür.

Örtülü faaliyetler

Yeraltı teşkilatı ile yardımcı unsurlar, genellikle meskûn mahallerde yerel halk içine gizlenmiş ve örgütün suikast, sabotaj, kaçırma gibi eylemlerinin yanı sıra örgütün istihbarat ve lojistik ihtiyaçlarını karşılayan örtülü faaliyetleri yerine getirir. Öte yandan, kapsamlı şehir kalkışmalarında da açıktan rol üstlenirler. Yine PKK açısından değerlendirildiğinde, YDG-H, YPS ve buna benzer diğer unsurlar hendek-barikat terör sürecinin yanı sıra adam kaçırma, suikast, okul, kütüphane ve kamu binalarının kundaklanması, orman yangınları gibi birçok eylemle birlikte aktif silahlı dağ kadrolarının bir bölgeden başka bir bölgeye karayolu ile taşınması, silah ve mühimmat sevkiyatı ile gizli depoların işletilmesi, hedef analizlerin yapılması gibi silahlı kadroyu desteklemek için birçok faaliyeti gerçekleştirmişlerdir. Belediye çalışanları, okul öğretmenleri, sağlık çalışanları, esnaf, çiftçi ve öğrenci çevrelerinden birçok kişinin PKK'nın bu kadrolarında yer aldığı görülmüştür. Bir de piramidin en altında yer alan ancak örgüt kimliğini muğlaklaştıran pasif destekçi gruplar yer alır. Örgütle alakası herkesçe malum ancak örgütsel aidiyetini veya örgüte olan sempatisini yasal kimliğiyle gizlerken, örgütle olan dayanışmasını hukuki ve demokratik hakların açıklarından doğan istisnai alanlarda yürüten bir kitlededir pasif destekçiler. PKK açısından değerlendirildiğinde meslek örgütleri, dernekler, yerel medya kuruluşları, çeşitli siyasi partiler, bazı eğitim kurumları ve örgüt ideolojisiyle haşrolmuş kişilerin pasif destekçiler içine yer aldığı görülür.

Görüldüğü gibi terör örgütünün işlevsel yapısı içinde sadece silahlı teröristler bulunmaz. Günlük hayatta karşılaştığımız her türlü meslek ve sosyal gruplardan kişilerin yanı sıra ekran ve gazetelerde görmeye alışık olduğumuz siyasetçi, sendika temsilcisi, meslek örgütü temsilcisi, sanatçı, gazeteci ve televizyoncular da bu işlevsel yapı içinde aktif rol alabilmektedir. İfade özgürlüğü, demokrasi ve temel insan haklarının örgütsel kimliğe kalkan edildiği pasif destekçi gruplara karşı polisiye yöntemlere dayalı mücadele sıkı bir enformasyon mücadelesini gerektirmektedir.

Türkiye'nin PKK ile mücadelesi uzunca yıllar bu örgütün aktif silahlı kadrosuna odaklanarak yürütüldü. Hem insan hem maddi maliyet açısından yüklü bir bilançosu olan bu mücadele 2015 itibaren önemli sonuçlar aldı ve örgütün silahlı kadrosunun kapasitesi hem yurt içindeki iç güvenlik harekatlarıyla hem de yurtdışındaki müdahale edici ve önleyici askeri harekatlarla önemli ölçüde eritildi. Suriye'deki YPG kapasitesinin konjonktürel bir süreçle hallolacağını not ederek devam edecek olursak, PKK (HPG)'nin Irak'taki aktif silahlı kadrosunun Pençe serisi harekatlarla hayatta kalma sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Zap bölgesinde devam eden Pençe Kilit Harekatı'nın başarısının PKK'nın Irak'taki silahlı kadroları tarafından bir yaşamsal eşik olarak görüldüğü örgütün liderleri ile elemanlarının çeşitli ifadelerinden de anlaşılmaktadır. Pençe Kilit Harekatı'nın başarıyla sonuçlanması Irak Kuzeyindeki Gara, Hakurk güneyi ve Kandil, Asos çevrelerine derinleşecek askeri etki anlamı taşımaktadır. Bu bakımdan PKK'lı teröristler Pençe Kilit Harekâtı bölgesindeki TSK başarısını önlemek için Türkiye'de kendilerine teşne olan ve örgütün işlevsel teşkilat yapısının en altındaki pasif destekçi çevreleri harekete geçirerek bir enformasyon savaşına girmek eğilimindedir.

Pasif destekçilik

PKK terör örgütü son birkaç aydır kendine müzahir ve Avrupa'dan yayın yapan medya kanalları aracılığıyla TSK unsurların teröristlerin saklandığı tünellere yönelik operasyonlarında kullandığı komposit patlayıcı maddeleri (TNT ve RDX karışımı) taktik nükleer bomba olarak sunmuş, bunu da sosyal medya kanalları vasıtasıyla dolaşıma sokmuştur. Ancak, birileri bu iddiaların saçma olduğunu PKK'ya ifade etmiş olmalı ki PKK terör örgütü bu iddialardan vazgeçip bu defa TSK unsurlarının temizlik için kullandığı boş çamaşır suyu kutusunu bir delil olarak göstererek TSK'nın tünel operasyonlarında kimyasal silah kullandığı iddiasında bulunmuştur. Hatta bir teröriste mizansen yaptırarak kimyasal silahtan etkilendi diye bir video da paylaşmıştır. PKK'nın bu dezenformasyon hamlesi Türkiye'de örgüte müzahir olarak bilenen birçok çevrede (ki bunlar arasında örgütün hiçbir sokak eylemi çağrısını karşılıksız bırakmayan, örgüte müzahir siyasi partinin terör örgütü üyesi olmaktan tutuklu veya hükümlü mensuplarını siyasi rehine olarak göstermekte bir beis görmeyen meslek kuruluşları, sendikalar, medya kuruluşları, siyasetçi, gazeteci ve sanatçılar bulunmakta) karşılık buldu. Bunlardan bir tanesi Türk Tabipler Birliği Başkanı idi. Bir PKK medya kanalında TSK'nın Zap'ta kimyasal silah kullandığı iddiasında bulunan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı terör örgütü propagandası yapmak suçundan gözaltına alındı, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Bunun üzerine yukarıda bahsi geçen gruplar Fincancı'ya destek açıklamaları ve dayanışma gösterilerinde bulunarak esasen terör propagandası yapan bir şüpheliye destek vererek kendileri de terör örgütünün iddialarını muğlak bir şekilde desteklemiş oldular. İşte bir örgütün pasif destekçiliği tam da budur. Herkesin gözü önünde destek verip ama yapmıyormuş gibi davranarak suçun maddeselliğinden kaçış örneğini gördük. Bir sanat töreni esnasında Fincancı'ya destek açıklaması yapan gruba itiraz eden bir sanatçıya karşı gösterilen tepki ise PKK'nın özellikle sanat dünyasında pasif destekçi kitlesinin genişliği hakkında ipucu vermesi açısından ayrıca önemliydi.

Türkiye'nin PKK ile mücadelesinin odağı örgütün aktif silahlı kadrosuna karşı düzenlenen askerî harekâtlar ile örgütün yeraltı teşkilatı ile yardımcı unsurlarına karşı düzenlenen kolluk operasyonlarından yukarı istikamete lider kadroya istihbarat başkanlığınca dekapitasyon şeklinde, örgütün pasif destekçilerine karşı da sosyal ağ analizi düzleminde enformasyon mücadelesi şeklinde genişlemeye başlamıştır. Bu Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde bir paradigma değişimidir. Türkiye'de solun PKK sempatizanlığıyla test edildiği şu günlerde, ülkenin PKK'ya karşı vereceği enformasyon mücadelesinde samimi ve pragmatizmden uzak bir entelektüel cepheye ihtiyaç vardır. Kamu diplomasisi yalnızca devlet kurumlarının işi olarak görülmemeli, terör karşıtlığında birleşen bir sivil inisiyatife kamusal alanda fırsat verilmelidir.

@necdet4059