Şivan Perwer ve diğerleri...

Çetin Taşçı - Yazar
7.12.2013

Yurda giriş yasağı olanların yasağı kaldırılmalıdır. Bir kişi suç işlemişse bunun yargılanması hukuk normlarına göre açıklanabilir ama bu kişinin ülkesine dönmesine yasak koymanın hukuken açıklanabilir bir yanı yoktur.


Şivan Perwer ve diğerleri...

Şivan Perwer ve yurtdışındaki 12 Eylül mağdurlarının durumu nedir? Burada sürgün kelimesini özellikle kullanmadım, çünkü her birey durumuna farklı bir ad veriyor: Diaspora, sürgün, göçmenlik, yeni vatan, mültecilik vb. Şivan Perwer, Nizamettin Ariç, Emekçi ve diğer sanatçıların yanı sıra çok sayıda politikacı, yazar, aydın yaşıyor yurtdışında. Bütün bunların farklı özlemleri var kuşkusuz. Hepsinin talebini aynı görmek doğru değil. Bir kısmı ülkelerine tamamen geri dönmek istiyor, bir kısmı ellerinden alınan vatandaşlığın iadesini istiyor, dönüşü düşünmese dahi bunun önündeki engellerin kalkmasını, en azından giriş çıkış yapabilmenin mümkün kılınmasını istiyor bir kısmı. Bunlara başka talepler de eklenebilir. Hepsini ‘dönüş’ kelimesi altında burada az da olsa açmakta fayda var sanırım. 

Bu dönüşlerin olması için neler gerekiyor? Vatandaşlıktan atılanların, talepleri halinde vatandaşlığın iadesi gerekiyor. Bir dönem bazılarına bu hak sağlandı. Çok zor bir durum değil aslında. Mevcut hükümetin bu konuda bir sorunu olacağını sanmıyorum. Yurda giriş yasağı olanların yasağı kaldırılmalıdır. Böylesi bir yasağa anlam vermek mümkün değil. Bir kişi suç işlemişse bunun yargılanması hukuk normlarına göre açıklanabilir ama bu kişinin ülkesine dönmesine yasak koymanın hukuken açıklanabilir bir yanı yok. İlkel 20. yüzyılın ilk yarısından kalma antidemokratik bir müeyyidedir bu. Demokrasi, insaf ve vicdan ölçülerinde yeri olmaz bunun. 

12 Eylül’ün en ağır dönemlerinde yargılanan birçok kişi hukuka uygun olmayan biçimde cezalara çarptırıldı. Bu insanların bir kısmı yurtdışında yaşıyor. Cezalarına sebep ya faşizan yargılanma koşullarıydı ya da faşist bir zihniyet üzerinde şekillenen kanunlardı. Baskı ve işkenceler sonucu ifade verenler, aynı yöntemlerle aleyhinde şahitlik yapacak kişilerin ifadeleri, kişiyi ‘suç’ işlemeye teşvik eden sosyal, psikolojik ve toplumsal durum, vs. Bu yasaların şu an en güncel olanı TMK’dır ki burada hukuku toplumsal gerçekliğin aklıselim ile gözlemlendiğini bile göremezsiniz. Müzakere, süreç, silahsızlanma vb. birçok güzel sözün yer aldığı siyasi beyanatların yaşama geçmesi için ceza almış bu kişilerin durumu önemli bir yer tutuyor ve gündemi ileride (seçimden sonra sanırım) daha da meşgul edecek gibi gözüküyor. Bunun çözümü ise ilk planda anti-demokratik yasaların kaldırılması/yeniden düzenlenmesi ve uzun vadede genel aftır. 

Askerlik sorunu

Yurtdışında yaşayanların bir kısmı ise askerlik konusunda sıkıntılıdır. Ömrünün uzun bir kısmını yurtdışında geçiriyorsunuz, sonra yurda dönüş olanağınız oluyor ama nedense yaş sınırı olmayan askerlik yükümlülüğünden dolayı gelemiyorsunuz. Bunun için atılacak adımlar ise daha az karmaşık ama Türkiye’nin askerlik konusundaki hassasiyetinden dolayı daha umutsuz. Düşünün genel af çıksa dahi yurda dönemeyecek çok sayıda insan var. 

Neden mi?

a) Askeri diktadan çok çeken bu insanların aynı kuruma hizmet etmesini beklemek, dönüşü gölgeler, insan onurunu zedeler. 

b) 40 yaşını geçmiş bu insanların yıllarına mal olan askerlik kurumuna fiili veya dövizli olarak katkı sunmasını beklemek, onların acılarını ciddiye almamaktır. 

c) Mültecilik koşullarından dolayı çifte vatandaşlığa sahip olan birçok insanın bulunduğu Almanya gibi ülkelerde zorunlu askerlik kaldırıldı. Vatandaşı olduğun iki ülkeden birinde zorunlu askerlik kaldırılıyor ama kurtuluşun yok, diğerinde seni bekliyor. Vicdani red konusunu ise hepimiz yakından takip ediyoruz, içler acısı bir cefa. 

d) Göçmenlerin askerlik yükümlülüğü konusuna kuşkusuz sadece siyasiler bağlamında değil ilkesel bağlamda bakmalıyız. Yurtdışında yaşayan ve yaşamının bundan sonraki kısmını da büyük bir olasılıkla yurtdışında devam ettirecek olan genç, yetişkin, yaşlı her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı erkeğin kayıtsız şartsız askerlikten muaf sayılması lazım. Almanya Baden-Württemberg Eyaleti Entegrasyon Bakanı Bilkay Öney’in bu konuda açıklamalarını da görmek gerekiyor. Çifte vatandaşlık konusu Almanya dahil birçok ülkede konuşuluyor ama mesela Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarında olduğu gibi askerlik sorunu hep engel oluyor. Yani Almanya çifte vatandaşlığı opsiyonel değil de sınırsız olarak verse dahi sırf askerlikten dolayı gençler bunu tercih etmeyecektir. (Böylelikle göçmen kökenli gençlerin sorunlarını da burada aktarmış olduk.)

Dönüşleri kolaylaştırmak

e) Sadece yurtdışında yaşayanların sorunu değil, bu sayısı yüzbinleri bulan asker kaçaklarının sorunu. Bu sıkıntının giderilmesi için bir defaya mahsus olmak kaydı ile belli bir yaş grubunun askerlik yükümlülüğünden muaf tutulması düşünülebilir. Buna CHP ve MHP gibi Kemalist ve ırkçı partilerin karşı çıkması normal ama bu partiler zaten hep aynı şeyi yapmıyor mu? Onların reaksiyonlarını dikkate alırsak sanırım bu ülkede tek adım atılmaz. Dönüşlerin sağlanmasını kolaylaştıracak, önünü açacak diğer bir adım ise Kürtçe konusunda halen mevcut olan sıkıntılar geliyor. Mesela Nizamettin Ariç ‘anadilde eğitim’ olarak bunu tanımlamış. Demokratikleşme konusunda gerekli adımlar seçim manevralarından uzak biran önce atılırsa sanırım ülkede ciddi rahatlamalar olacaktır. Umudum var mı? Umudu olmayan insan ölüdür. Bardağın dolu olan yarısını değil, dibindeki tek damlayı dahi görmek durumundayız. 

[email protected]