Sivil (ve şiddetsiz) itaatsizlik

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
19.03.2016

Çeşitli şiddetsiz direniş kampanyalarına katılmış ve postyapısalcı anarşizmin teorik gelişimine katkıda bulunan eserleriyle bildiğiniz felsefeci Todd May, kendine has ve ilgi uyandıran siyasal şiddetsizlik fenomenini tarihi ve güncel örneklerden faydalanarak inceliyor.


Sivil (ve şiddetsiz) itaatsizlik

Dünya siyaset sahnesinde 2000’li yıllarla birlikte şiddet içermeyen direniş hareketleriyle daha fazla karşılaşmaya başladık. Mısır’daki Tahrir Meydanı’ndan New York’taki Occupy’a kadar dünyanın dört bir yanında şiddetsiz direnişler ortaya çıkıyor. 20. yüzyıl içerdiği iki büyük savaş ve şiddetli çatışmalarla dolu olsa da Gandi ve Martin Luther King’in dile getirdiği “sivil itaatsizlikler”in de yüzyılıdır.

20. yüzyılda siyasal şiddet ve şiddetsizlik konuları özellikle sosyolojik planda epey verimli tartışmalara da konu olmuştur, ancak felsefi tefekkür “şiddet” konusuna gösterdiği ilginin bir benzerini “şiddetsizlik” için göstermemiştir. Bu kısmen, “siyasal şiddetsizlik” fenomenlerinin toplumsal planda daha fazla ilgi çekici görünmesinden kaynaklanıyorsa diğer yandan felsefi düşüncenin kendi köklerinden de kaynaklanır. Yeni bir felsefenin, hemen her zaman eski felsefi düşüncelerle “kıyasıya” ve “kanlı” hesaplaşmalardan doğduğunu biliriz. Siyasi şiddetsizlik fenomenini felsefi bakımdan ele alma girişiminin olmayışı şimdiye kadar “fikirler savaşı” olarak kurgulanmış felsefede “şiddetsizlik” konusunun pek düşünülmeyişinden neşet eder esasen.

George Sorel, Walter Benjamin, Hannah Arendt, Emmanuel Levinas, Jacques Derrida gibi şiddetin modern ya da postmodern eleştirmeni birçok filozofu bulunsa da bir alternatif olarak siyasal şiddetsizlik felsefi dille yeterince soruşturulmamıştır.

Felsefi dille sorgu eksik

Çeşitli şiddetsiz direniş kampanyalarına katılmış ve postyapısalcı anarşizmin teorik gelişimine katkıda bulunan eserleriyle bildiğiniz felsefeci Todd May, kendine has ve ilgi uyandıran siyasal şiddetsizlik fenomenini tarihi ve güncel örneklerden faydalanarak inceliyor. Felsefi tefekkürün “politik şiddetsizlik” konusunda çok az konuştuğunu belirten May, kitabında bu eksikliği telafi etmeye çalışıyor. Şiddetsizlik kavramını ve şiddetsizliğin hedeflerini irdeleyen May, şiddetsizliğin ahlaki jui-jutsu’dan şiddetsiz zor kullanmaya kadar değişik dinamiklerini ele alıyor. Şiddetsiz faaliyeti, özellikle de haysiyet ve eşitlik varsayımına saygıyı ön plana çıkaran değerleri araştıran May, günümüzde şiddetsizliğin rolüne yakından bakıyor.  Todd May, siyasal şiddetsizliğin tanımından mücadeleyi şiddetsiz kılan unsurların ne olduğuna, şiddetsizlik siyasetlerinin barındırdığı değerlerden şiddetsiz direnişin “pasif direniş”ten farklarına kadar birçok konuyu ele alarak bir nevi şiddetsizliğin siyasal ontolojisi ve etiğini ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Şiddetsiz Direniş Todd May çev. Can Kayaş Ayrıntı, 2016

Yeni felsefe ve mistik gelenekler

Son yüzyılda Kıta Avrupası’nda gelişmiş felsefenin asıl zenginliğinin yeni sahalara taşındığında ortaya çıktığını vurgulayan Recep Alpyağıl, Türkçe’de bu felsefeyi başarılı bir şekilde yeniden söylemenin, ancak onu yeni alanlara eklemekle mümkün olacağını ileri sürüyor. Din felsefesi çalışmaları için bu ek sahaların klasik metafizik, felsefî kelâm ve mistik gibi gelenekler olduğu tespitiyle özellikle mistik geleneklerin Kıta Avrupası din felsefesi çalışmaları için çok geniş imkânlar vadettiğini gösteren Alpyağıl’ın kitabı, Heidegger, Derrida, Deleuze, Foucault gibi isimlerin felsefî mirasları ile mistik gelenekler arasındaki kesişmeyi konu ediniyor.

Kıta Avrupası Din Felsefesi ve Mistik Gelen-ekler, Recep Alpyağıl, İz, 2016

Neoliberal dönemde İslamcılık

Ercan Yıldırım’a göre Türkiye’de İslâmcılık, 1980 sonrasında çok önemli kırılmalara, dünya sistemiyle bütünleşmeye varan dönüşümlere sahne oldu. Yıldırım’ın iddiasına göre İslamcılar doksanlı yıllardan itibaren İslâmî dönüşüm iddialarını ve İslâmî bir gündelik hayatın nasıl inşa edileceği konusunu gündemlerinden büyük ölçüde çıkardı. Yıldırım, Neoliberal İslamcılık isimli kitabında İslâmcı düşüncenin en büyük kırılmayı yaşadığı bu “neoliberal” dönemin açmazlarını analiz ediyor ve İslâmcıları ahlâkın ve ideallerin diline geri çağırıyor. Kitaptaki yazıların ortak meselesi,  İslâmcıların neoliberal doktrinle düşünce/hayat düzleminde kurdukları ilişkinin tezahür şekillerinin eleştirisi.

Neoliberal İslamcılık, Ercan Yıldırım, Pınar, 2016