Sosyal medya düzenlemesi lüks değil zorunluluk

Doç. Dr. Mustafa Bostancı / Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi
31.07.2020

Devletler, Covid-19 gibi salgınlara karşı nasıl vatandaşları koruyacak tedbirler alıyorsa, küresel ve dijital çağın doğurduğu tehditlere karşı da vatandaşlarını korumak zorundadır. Gelinen noktada devletlerin sadece fiziki sınırları değil, dijital sınırları da çizilmiştir. Bu nedenle sosyal medya düzenlemesi bir lüks değil, aksine zorunluluktur.


Sosyal medya düzenlemesi lüks değil zorunluluk

Dünyamız her geçen gün daha fazla dijitalleşirken, hayatımızı sosyal, ekonomik, politik her yönüyle kuşatan yeni dijital güç aktörleri kuşatmaya başladı. Dijital platformlar, milyonları geçen kullanıcı sayılarıyla dünyanın her yerinde faaliyet gösteren küresel birer güce dönüştü. Sosyal medya platformları aynı zamanda dünyayı saran küresel şirketlerin ekonomik uzantıları durumunda. Kullanıcılar ise bu şirketlerin en değerli müşterileri.

Düzenleme mecburiyeti

Türkiye sosyal medyanın en yoğun kullanıldığı ülkeler arasında. Ocak 2020 verilerine göre Türkiye’de 52 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Bazı popüler sosyal medya platformları uzun süredir Türkiye’de etkin olmalarına rağmen yasal temsilcilikleri olmadığı için, hukuki ve ekonomik bir anlaşmazlık durumunda ciddi bir muhatap sorunu yaşanıyor. İnternet ve sosyal medya, kullanıcılara daha önce deneyimlemedikleri kadar geniş bir hareket alanı açıyor. Yalnızca içeriği tüketmek değil, istenilen yerde istenilen zamanda içerik üretme fırsatı sunuyor. Deyim yerindeyse özgürlüklerin sınırlarını genişletiyor. Hayatın kendisi bizzat kurallarla düzenlenmiştir.

Muhataplık sorunu

Hukuk, ahlak, etik gibi kurallar, bireyleri korumak, haklarını kullanabilmelerine imkân tanımak için geçmişten geleceğe yenilenerek devam ediyor. Gündelik hayatta eğer herkes gücü nispetinde istediğini yapabilseydi güçlünün güçsüzü ezdiği orman kanunları geçerli olur ve kaos ortamından kurtulamazdık. Nitekim sosyal ağlardaki düzensizlik bir kaos ortamı yaratıyor. Hakaret, tehdit, ifade özgürlüğüne müdahale, nefret söylemi, dijital taciz, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi hak ve hürriyetlere müdahale gibi birçok suç işlenirken ortada ciddi bir muhataplık sorunu yaşanıyor.

Anonim hesaplar, erişilemeyen kullanıcılar ve bilgi paylaşmayan sosyal ağ sağlayıcıları gibi nedenlerle mahkeme kararları karar olmaktan öteye gidemiyor. İnternet ve sosyal medyada “özgürlük” kavramı genellikle yanlış değerlendiriliyor. Burada oluşturan hesabın sanal olduğu ve paylaşımlarda sınırsız ve sorumsuz bir özgürlüğe sahip olunduğu yanılgısı yaşanıyor. Aslında sosyal medya hesaplarımız, dijital profillerimiz gerçek kimliğimizin bir uzantısıdır. Şunu belirtmekte fayda var ki, gerçek hayatta geçerli olan hukuki kurallar bütünüyle internet ve sosyal medya mecralarında geçerlidir. Kullanıcıların bunu kavraması zaman alabiliyor ya da kötü bir deneyimle, hukuki süreçle muhatap olunarak öğreniliyor.

Bu günlerde meclisten henüz geçen sosyal medya düzenlemesi gündemimizi meşgul ediyor. Daha önce de bazı bakanlar ve ailelerine yönelik sosyal medya üzerinden yapılan çirkin saldırının ardından bu alana ilişkin düzenleme tartışmaları yapılmıştı. Örgütlü kötüler, her fırsatta kamu vicdanı ve ahlakına, milli ve manevi değerlere, devlet büyüklerine itibar suikastları yapmak için sosyal medyayı fütursuzca kullanabiliyor. Hatta toplumsal barışı zedelemek ve demokratik ortama zarar vermek için bilgi dezenformasyonu ve fotoğraf manipülasyonu yaparak, gerçekleri olduğundan çok farklı göstererek kitleleri etkilemeye ve yönlendirmeye çalışıyor. Bunların sayısız örneklerine Gezi kalkışması, bazı doğu illerinde yaşanan 6-7 Ekim hendek olayları, terör örgütleri eliyle büyük şehirlerde kaos çıkarılmak istenmesi ve 17-25 yargı darbesi girişimi ve nihayet 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde şahit olduk. Bu bağlamda, benzer vakaların yaşanmasını engelleyici her türlü tedbir ve düzenlemenin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Sosyal ağlar iletişime kapalı!

Sosyal ağlar her ne kadar dünyanın her yerinden birçok insanın iletişim kurmasını sağlayan bir yapıya sahip olsa da ülke yönetimleri ile iletişim kurma konusunda isteksiz davranıyorlar. Zaman zaman farklı hukuki süreçlerin bir sonucu olarak, ülkeler sosyal medya platformlarından içerik kaldırma, erişim engelleme ve bilgi isteme gibi çeşitli taleplerde bulunuyor. Örneğin dünyanın en popüler sosyal medya platformlarından biri olan Twitter, belirli aralıklarla yayınladığı şeffaflık raporlarında kendi uyguladığı çifte standardı gözler önüne seriyor. Twitter tarafından yayınlanan son güncel şeffaflık raporuna göre, 01 Ocak- 30 Haziran 2019 tarihleri aralığında Twitter’dan en fazla bilgi talep eden ülkeler ve taleplerin gerçekleştirilme oranı verilerine göre şirket Türkiye’den gelen 350 bilgi talebinin hiç birine olumlu cevap vermemiştir. Sosyal medya platformlarının faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için, ilgili ülke yönetimleri ile olan işbirliği çalışmalarını artırmaları gerekiyor. Amerika’ya, İngiltere’ye “Evet”, Türkiye’ye “Hayır” diyen sosyal ağların uyguladığı politika çifte standartlı olduğu gibi sürdürülebilir de görünmüyor. Bir başka açıdan, uluslararası sosyal ağ şirketleri Türkiye’den milyonlarca dolar ekonomik gelir elde etmesine rağmen herhangi bir vergi ödemiyor. İşbirliği ve iletişim kanallarının sağlıklı çalışmadığı durumlarda ise doğal olarak hukuki düzenlemeler ve yaptırımlar devreye giriyor.

Platformlar da sorumlu

Amerika ve Almanya gibi bazı ülkelerde sosyal ağlara ilişkin düzenlemeler bulunuyor. Amerika, “18 yaşından küçükleri uygunsuz ve müstehcen içeriklerden korumak” amacıyla iletişim içeriklerinin düzenlenmesine yönelik İletişim Uygunluk Yasası’nı 1996 yılında kabul etti. Bunun yanı sıra 2020 yılında, sosyal ağların “kamuoyu algısını şekillendirmek için belli görüşleri sansürledikleri ve diğer görüşleri ön plana çıkardıkları” gerekçesiyle Çevrimiçi Sansürü Önlemeye İlişkin Kararname yayınladı. Bu düzenleme ile sosyal medyada üçüncü kişiler tarafından yapılan paylaşımlardan hukuken sosyal medya platformları sorumlu tutuluyor. Bu düzenlemelerle birlikte Amerika, Cambridge Analytica başta olmak üzere birçok veri skandalı gerekçesiyle sosyal ağlara çeşitli para cezaları verdi. Almanya’da 2018’de NetzDG yasası yürürlüğe girdi. Yasaya göre, sosyal ağların kendilerine gelen şikayetleri 6 aylık aralıklarla raporlaması, şikayet edilen içeriklerin 24 saat içerisinde silinmesi, bilgi taleplerine 48 saat içerisinde cevap verilmesi, Almanya’da birer temsilci bulundurmaları gerekiyor. Temsilci bulundurmayan sosyal ağlara 500 bin avro, yasaya aykırı davranan sosyal ağlara ise 5 milyon avroya kadar para cezası veriliyor. Amerika ve Almanya ve diğer örnekler gösteriyor ki, sosyal ağ sağlayıcılarına yönelik tüm dünyada bir yasal düzenleme ve temsilcilik talebi girişimi vardır. Twitter’ın 18, Youtube’ın 9, Facebook ve Instagram 35 ülkede yasal temsilciliği bulunuyor. Gelinen nokta itibariyle, Türk vatandaşlarının hak ve hukukunun korunması için sosyal ağ sağlayıcısı şirketlerin Türkiye’de temsilci bulundurması gerekiyor.

ÜLKE  Bilgi talebi  Bilgi verilme oranı

AMERİKA 2120 %70

JAPONYA 1742 %52

İNGİLTERE 658 %67

FRANSA 549 %56

HİNDİSTAN 474 %5

ALMANYA 458 %18

TÜRKİYE 350 %0

İSPANYA 150 %33

Yasa ne getiriyor?

TBMM Genel Kurulu, 28 Temmuz Salı günü toplanarak sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni ele aldı. Kanun teklifi yoğun tartışmaların ardından kabul edildi. Kanun kapsamında dijital hayatımıza ilişkin aşağıdaki düzenlemeler göze çarpıyor.

• Sosyal ağ sağlayıcısı kavramı tanımlandı. Kanuna göre sosyal ağ sağlayıcısı, sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişilerdir.

• Faaliyetlerini yurt dışında yürüten içerik, yer veya erişim sağlayıcısına verilen idari para cezalarının elektronik posta veya diğer iletişim araçlarıyla bildirilebilir ve bu bildirim tebligat hükmündedir.

• Bireylere unutulma hakkı getirildi. Mahkeme kararıyla, kişiyle ilgili içeriğin arama motorlarından tümüyle silinmesinin önü açıldı.

• Yer sağlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya 5651 sayılı Kanundaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen yer sağlayıcısı hakkında verilen 10 bin Türk Lirasından 100 bin Türk Lirasına kadar olan idari para cezası 1 milyon Türk Lirasından 10 milyon Türk Lirasına kadar olacak şekilde değiştirildi.

• Suç oluşturan kısmi içeriğin çıkarılmasının mümkün olduğu durumlar ile kişilik haklarının ihlal edilmesi hâlinde erişimin engellenmesi kararı yerine içeriğin çıkarılması kararının da verilebilmesinin önü açıldı.

• Hukuka aykırılığı mahkeme kararıyla tespit edilen içeriğin 24 saat içerisinde çıkarılması zorunluluğu getirildi. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıları, içeriğin çıkarılmamasından doğan zararların tazmin edilmesinden sorumludur.

• Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının yetkili en az bir kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirlemesi zorunluluğu getirildi. Temsilcinin Türk vatandaşı olması gerekiyor.

• Türkiye’de temsilci bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına yapılan bildirimden sonra 30 gün içerisinde temsilci ataması yapması zorunluluğu getiriliyor. Temsilci belirlenmemesi durumunda ilgili sosyal ağ sağlayıcısına 10 milyon Türk Lirası para cezası verilecek. Cezanın ardından gelecek 30 gün içerisinde hala temsilci belirlenmemesi halinde 30 milyon Türk Lirası para cezası verilecek. İkinci para cezasının ardından 30 gün içerisinde temsilci atanmaması durumunda ilgili sosyal ağ sağlayıcısına vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye’den reklam vermesi yasaklanacak. Reklam verme yasağının ardından üç ay içerisinde Türkiye’de temsilci bulundurmayan sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği yüzde 50 oranında daraltılacak. Bu aşamadan itibaren 30 gün içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği yüzde 90’a kadar daraltılabilecek. İnternet trafiği daraltma başvurusunu sadece Sulh Ceza Hakimliği karara bağlayabilecek.

• Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi ve yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırmaları şartı getirildi.

• Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi ve yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına vatandaşlar tarafından yapılacak bireysel başvuruları gerekçeli olarak cevaplandırmaları için 48 saatlik süre verildi. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına 5 milyon Türk Lirası idari para cezası verilecek.

• Sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’den elde ettiği gelirlerin vergisini Türkiye’ye ödemesi şartı getirildi.

• Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi ve yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına, istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren raporları altızaylık dönemlerle Türkçe olarak hazırlama ve bildirme yükümlüğü getirildi. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına 10 milyon Türk Lirası idari para cezası verilecek.

• Yasa maddelerinin uygulanması konusunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yetkilendirildi. Yasa yeni haliyle 01 Ekim 2020 tarihinde yürürlüğe girecek.

[email protected].