Sosyal medyada suskunluk sarmalı

Dr. Savaş Yılmaz/ Yazar
27.05.2025

Suskunluk Sarmalı Teorisi, sosyal medya çağında Türkiye'deki genç nüfusun siyasal davranışlarını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Sosyal medyanın linç kültürü, bot hesaplar ve algoritmalar gibi özellikleri, belirli parti aidiyeti henüz oluşmamış gençlerin görüşlerini ifade etme cesaretini kırmaktadır.


Sosyal medyada suskunluk sarmalı

Dr. Savaş Yılmaz/ Yazar

Ünlü siyaset bilimci Elisabeth Noelle-Neumann'ın 1974 yılında ortaya koyduğu 'Suskunluk Sarmalı Teorisi', bireylerin toplumda baskın görüşüne aykırı fikirlerini ifade etmekten çekindiğini ve bu durumun kamuoyunda bir suskunluk sarmalı oluşturduğunu öne sürer. Sosyal medya, bireylerin siyasi görüşlerini ifade etme özgürlüğü sunduğu kadar, linç kültürü, bot hesaplar ve algoritmalar gibi faktörlerle yeni bir suskunluk sarmalı yaratmaktadır. Türkiye'de genç nüfus, sosyal medya platformlarında siyasal iletişimin önemli bir aktörüdür, ancak muhalif söylemlerin baskınlığı, özellikle popüler kültürle yaşayan genç seçmenlerin görüşlerini ifade etme konusunda çekingen davranmasına yol açabilir. Suskunluk Sarmalı Teorisi'nin sosyal medya bağlamında Türkiye'deki genç nüfus üzerindeki etkilerini, genç seçmenlerinin davranışlarını ve seçim sonuçlarındaki farklılıkları analiz ederek değerlendirmek gerekmektedir.

Suskunluk Sarmalı Teorisi, Elisabeth Noelle-Neumann tarafından 1974 yılında geliştirilmiş ve bireylerin toplumdaki çoğunluk görüşüne aykırı fikirlerini ifade etmekten çekindiğini savunmuştur. Teori, medyanın çoğunluk algısını güçlendirerek bireylerin dışlanma veya muhatap olmama davranış biçimiyle susmayı tercih ettiğini öne sürer. Sosyal medya çağında, bu dinamikler Twitter (X platformu), Instagram ve TikTok gibi platformlarda yeniden şekillenmiştir. Sosyal medya, bireylere geniş bir ifade alanı sunarken, linç kültürü, troller ve algoritmalar gibi faktörler, suskunluk sarmalını çevrimiçi ortamda yeniden üretir. Türkiye'de genç nüfus, sosyal medya kullanımında ön planda olmasına rağmen, siyasi kutuplaşma ve muhalif söylemlerin baskınlığı, özellikle AK Parti'ye eğilimli gençlerin görüşlerini ifade etme konusunda çekingen davranmasına neden olabilmektedir.

Kanaat iklimi

Suskunluk Sarmalı Teorisi, bireylerin "kanaat iklimini" değerlendirerek görüşlerinin çoğunlukta olup olmadığını tarttığını ve azınlıkta olduğunu düşündükleri görüşleri ifade etmekten kaçındığını belirtir. Geleneksel medyada bu süreç, haberlerin çerçevelenmesi ve gündem belirleme yoluyla gerçekleşirken, sosyal medyada algoritmalar, viral içerikler ve influencer'lar bu rolü üstlenir. Sosyal medya platformları, kullanıcıların görüşlerini anında geniş kitlelere ulaştırma potansiyeli sunar, ancak aynı zamanda olumsuz tepkiler, linç kültürü ve bot hesapların oluşturduğu sahte çoğunluk algısı, bireylerin suskunluk sarmalına kapılmasına yol açabilir.

Türkiye'de sosyal medya, siyasal iletişimde önemli bir platform haline gelmiştir. TÜİK'in 2024 verilerine göre, 18-30 yaş arası genç nüfusun yüzde 90'ından fazlası sosyal medya platformlarını düzenli olarak kullanmaktadır. Ancak, sosyal medyada muhalif söylemlerin daha görünür ve gürültülü olması, özellikle daha merkezde yer alan genç seçmenlerin görüşlerini ifade etme konusunda çekingen davranmasına neden olabilir. Örneğin, Twitter'da (X platformunda) muhalif hashtag'lerin trend olması veya Instagram'da muhalefet odaklı içeriklerin viral hale gelmesi, AK Parti destekçisi gençlerin azınlıkta oldukları algısına yol açabilir. Ancak geçmiş seçim sonuçları bunun algıdan ibaret olduğunu göstermiştir.

Linç kültürü

Sosyal medyanın kendine özgü özellikleri, suskunluk sarmalını hem güçlendirir hem de yeniden şekillendirir. Aşağıdaki faktörler, Türkiye'de genç nüfusun sosyal medya davranışlarını etkileyen temel dinamiklerdir:

1. Linç kültürü: Sosyal medyada siyasi görüşlerini ifade eden bireyler, özellikle muhalif görüşlere karşıt bir duruş sergilediklerinde, sert eleştirilere, alaycı yorumlara veya linç kampanyalarına maruz kalabilir. Örneğin baskın olan bir algıya ters bir paylaşım yapan biri ilk anda hızlı bir şekilde gayr-i ahlaki ve olumsuz tepkilerle karşılaşmasına yol açabilir. Bu durum, gençlerin suskunluk sarmalına kapılmasını tetikler. Muhalif hesapları bunu oldukça sert ve ahlaki sınırları zorlayan biçimde yaptıkları bilinmektedir. Son dönemde yürütülen boykotlar ve linçler bunun en çarpıcı kanıtıdır.

2. Bot hesaplar ve sahte çoğunluk algısı: Teyit.org'un analizine göre, Türkiye'de sosyal medya platformlarında bot hesaplar, siyasi içeriklerin yayılmasında önemli bir rol oynar. Örneğin, muhalif hashtag'lerin veya içeriklerin botlar aracılığıyla trend haline getirilmesi, muhalefetin daha baskın olduğu algısını yaratır. Bu, daha ılımlı gençlerin kendilerini azınlıkta hissetmesine ve suskunluk sarmalına kapılmasına neden olur.

3. Algoritmalar ve yankı odaları: Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların ilgi alanlarına göre içerikleri önceliklendirir ve bu yankı odaları (echo chambers) oluşturabilir. Daha merkezde siyasi görüşe sahip veya kararsız gençler, muhalif içeriklerin baskın olduğu bir algoritmik akışla karşılaştığında, kendi görüşlerinin azınlık olduğu algısına kapılabilir ve paylaşmaktan çekinebilir. Bu durum, suskunluk sarmalını çevrimiçi ortamda güçlendirir.

4. Dışlanma Korkusu: Noelle-Neumann'ın teorisinde dışlanma korkusu, suskunluk sarmalının temel itici gücüdür. Sosyal medyada bu korku, özellikle gençler arasında daha yoğundur, çünkü sosyal medya gençlerin sosyal statü ve kabul görme arzusunun yüksek olduğu bir alandır.

Türkiye'de genç nüfus, siyasal iletişimde sosyal medyanın en aktif kullanıcıları arasında yer alır. Ancak, 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri gibi süreçlerde, sosyal medyada muhalefetin gençler arasında daha popüler olduğu algısı baskındır. Örneğin, muhalefetin "değişim" ve "gençlik" temalı kampanyalarının, Instagram ve TikTok gibi platformlarda geniş yankı bulduğu algısı oluşturulmuştur. Buna karşın, AK Parti'ye eğilimli gençler, sosyal medyada görüşlerini ifade etmekten çekindiği algısı oluşmuş ve suskunluk sarmalına kapılmıştır. Bir araştırmada, üniversite öğrencilerinin yüzde 60'ından fazlası, siyasi görüşlerini sosyal medyada paylaşırken linç edilme korkusu yaşadığını belirtmiştir. Bu durum, özellikle merkez sağda olan gençler arasında yaygındır.

2023 seçimleri öncesinde, sosyal medyada muhalif söylemlerin algısal yoğunluğu, AK Parti'nin gençler arasındaki desteğin olduğu algısını yaratmıştır. Ancak, sandık sonuçları, Recep Tayyip Erdoğan'ın genç seçmenlerden beklenenden daha yüksek bir destek aldığını göstermiştir. Bu fark, suskunluk sarmalının bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Daha merkezde bir siyasi pozisyonu olan gençler, sosyal medyada sessiz kalarak veya özellikle sosyal medyada yapılan anketlerde tercihlerini söylemeyerek, kamuoyu algısının gerçeği yansıtmasını zorlaştırmıştır.

Seçim sonuçlarındaki farklılıklar

Türkiye'de seçim sonuçlarının sosyal medya algılarından ve anketlerden farklı çıkması, suskunluk sarmalının sosyal medya bağlamındaki etkileriyle açıklanabilir. Örneğin, 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'nde sosyal medyada muhalefetin (özellikle CHP ve HDP'nin) gençler arasında popüler olduğu algısı hâkimdi. Ancak, AK Parti'nin sandıktan güçlü bir şekilde çıkması, sosyal medya algılarının yanıltıcı olduğunu göstermiştir. Benzer şekilde, 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nde muhalefetin sosyal medyada yarattığı "gençlik dalgası" algısı, sandık sonuçlarıyla çelişmiştir.

NewsLabTurkey'nin 2023 raporuna göre, genç seçmenlerin anketlerde gerçek tercihlerini gizleme eğilimi, suskunluk sarmalının bir sonucudur. Sosyal medyada muhalif söylemlerin baskınlığı, Özellikle merkez eğilimli gençlerin görüşlerini paylaşmaktan çekinmesine neden olmuş, bu da anketlerin ve sosyal medya algılarının yanıltıcı sonuçlar üretmesine yol açmıştır. Örneğin, Twitter'da "Tamam" veya "Değişim" gibi hashtag'lerin trend olması, muhalefetin gençler arasında önde olduğu izlenimini yaratmış, ancak sandık sonuçları bu algıyı boşa çıkarmıştır.

Özetle;

Suskunluk Sarmalı Teorisi, sosyal medya çağında Türkiye'deki genç nüfusun siyasal davranışlarını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Sosyal medyanın linç kültürü, bot hesaplar ve algoritmalar gibi özellikleri, belirli parti aidiyeti henüz oluşmamış gençlerin görüşlerini ifade etme cesaretini kırabilir. Güncel ortamda son derece ağır suçlamalarla karşı karşıya kalan İBB eski başkanını bile savunma, sosyal medyada destek sunma özgüvenini gösteren bir kitlenin varlığı işin gerçekte bir suç ve yargı meselesi olduğunu ancak belirli bir süre örtebilecektir. Bu durum, sosyal medya algılarının ve anketlerin seçim sonuçlarından farklı çıkmasına neden olur. Türkiye'nin özellikle boykot ve linç kampanyalarıyla sert bir şekilde kutuplaştırılmış siyasi ortamı, suskunluk sarmalını daha da derinleştirir, çünkü gençler hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamlarda dışlanma ve taciz edilme durumuyla karşı karşıyadır.

Teoriye yönelik eleştiriler, sosyal medya bağlamında da geçerlidir. Örneğin, sosyal medya dinamik bir ortamdır ve çoğunluk görüşleri hızla değişebilir. Ayrıca, gençlerin sosyal medyada daha cesur olduğu düşünülebilir, ancak linç kültürü ve dışlanma korkusu bu cesareti sınırlayabilir. Türkiye'de genç nüfusun suskunluk sarmalına kapılması, seçim sonuçlarının öngörülemezliğini artırır ve siyasal iletişimde sosyal medyanın rolünü yeniden değerlendirme gerekliliğini ortaya koyar.

Suskunluk Sarmalı Teorisi, sosyal medya çağında Türkiye'deki genç nüfusun siyasal davranışlarını ve AK Parti seçmenlerinin suskunluğunu anlamak için etkili bir araçtır. Sosyal medyada muhalif söylemlerin baskınlığı, linç kültürü ve bot hesapların sahte çoğunluk algısı yaratması, gençlerin görüşlerini ifade etmekten çekinmesine neden olur. Bu suskunluk, sosyal medya algılarının ve anketlerin seçim sonuçlarından farklı çıkmasına yol açar. Türkiye'nin genç nüfusu, siyasal iletişimde hem bir potansiyel hem de suskunluk sarmalının etkilerine açık bir grup olarak öne çıkar. Sosyal medya platformlarının, sivil denetim mekanizmaları ile denetlenmesi, şeffaflığı ve etik kullanımı, bu sarmalın etkilerini azaltabilir ve daha doğru bir kamuoyu algısı oluşmasına katkı sağlayabilir.