Sosyal politika reformları ve gelecek vizyonu

Tarkan Zengin / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğr. Gör.
12.08.2022

Türkiye'de sosyal yardımlardan yararlananların sayısının artmasını muhtaç sayısının artması olarak yorumlayanlar var. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zira sosyal yardım programlarının sayısını 4'ten 40'ın üzerine çıkarırsanız elbette yararlanan sayısı artacaktır. Bu durumu yalnızca muhtaçlık olarak tanımlamamak gerekir.


Sosyal politika reformları ve gelecek vizyonu

Türkiye Anayasada yer aldığı şekliyle sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirerek ihtiyaç sahibi kesimleri desteklemektedir. Sosyal devlet; vatandaşların sosyal refahını artırmak, sosyal güvenliğini sağlanmak, işsizliği önlemek, refahı paylaşmak, dezavantajlı grupları korumak, kadın, çocuk, yaşlı ve engellileri korumak ve nihayet ülkedeki sosyal adaletsizlikleri gidermek için çalışan devlettir. Son dönemlerde "Türkiye'de sosyal devletin bittiğini", "Uganda'nın Türkiye'den daha sosyal devlet olduğunu" ve artan sosyal yardım yararlanıcıları nedeniyle "Türkiye'nin çok kötü durumda olduğunu" iddia edenler var. Bunları söylemek için son 20 yılda uygulanan sosyal politikalardan habersiz olmak gerekir.

'Sadaka kültürü' küçümsemesi

Sosyal politikalar ve uygulamaları alanında büyük bir reform gerçekleştirildi. Ayrıca gelecek vizyonu çerçevesinde reformlara devam ediliyor. Bazı kesimler başka devletlerin refah paylaşımı gereği yaptığı sosyal yardımları överken, Türkiye'nin sosyal yardımlarda yaptığı önemli işleri "sadaka kültürü" diyerek önemsizleştirmeye çalışıyor. Sosyal politika kavramı Batı için yakın tarihin bir kavramı olsa da milletimizin kadim devlet felsefelerinden biri olan "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışı yüzyıllarca bizim devlet ilkelerimizin başında yer almaktadır. Türkiye'nin son 20 yıllık sosyal politika icraatlarını "sadaka kültürü" diyerek önemsizleştiren kesimler Türkiye'nin sosyal yardım vizyonunu belirleyen temel bazı kriterleri görmezden geliyor. Türkiye'nin sosyal yardım ilkeleri 'hak temelli', 'nesnel kriterleri olan', ve 'sürdürülebilir bir sosyal yardımlaşma' sistemine dayanmaktadır.

Türkiye salgının etkisine ve son aylarda tüm dünyada yaşanan hayat pahalılığına rağmen geniş kesimleri, gelirlerini artırarak enflasyonun tahribatına karşı korumaya çalışıyor. Son 20 yılda gerçekleşen ekonomik büyümenin ortaya çıkardığı refahı toplumun ihtiyaç sahibi kesimleriyle paylaşmak amacıyla sosyal yardım programlarının sayısını ve sosyal yardımlara ayırdığı kaynakları olağanüstü artırdı.

Kaynaklar 75 kat arttı

2002 yılında sosyal yardımlarda program sayısı dört iken bugün bu sayı 40'ın üzerindedir. Sosyal yardım programlarının sayısının 10 kattan fazla artması yararlanan vatandaş sayısını ve harcanan bütçeyi de artırmıştır. Dezavantajlı kesimler için tematik sosyal yardım programları hayata geçirilmiştir. 2002 yılında sosyal yardımların GSYH'ye oranı yüzde 0,38 iken bu oran yaklaşık 4,5 kat artarak 2021 yılında yaklaşık olarak yüzde 1,74'e yükselmiştir. Benzer şekilde 2002 yılında sosyal yardım harcamaları sadece 1,3 milyar TL iken, 2021 yılında tüm kamu kaynakları ile 98 milyar TL'ye yükselmiştir. Son 20 yılda sosyal yardım harcamaları 75 kat artmıştır. Bazı kesimler Türkiye'nin sosyal yardım bütçesinin ve sosyal yardımlardan yararlananların sayısının artmasını muhtaç sayısının artması olarak yorumluyorlar. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zira sosyal yardım programlarının sayısını 4'ten 40'ın üzerine çıkarırsanız elbette yararlanan sayısı artacaktır. Bu durumu yalnızca muhtaçlık olarak tanımlamamak gerekir.

Türkiye son 20 yılda gençlere, kadınlara, çocuklara, engellilere, yaşlılara ve dezavantajlı gruplara yönelik olarak çok sayıda sosyal yardım programını ilk defa uygulamaya geçirdi. Mesela Mayıs 2015'te başlayan ilk doğum için 300 TL, ikinci doğum için 400 TL, üçüncü doğum için ise 600 TL tutarında tüm annelere ödenen doğum yardımı programı var. 2021 yılında yaklaşık 930 bin anneye bu ödeme yapıldı. Bir başka örnek 2006 yılında başlayan 'Evde Bakım Yardımı' uygulamasıdır. Bu kapsamda, engelli bireye bakım veren yakınına aylık evde bakım yardımı ödenmektedir. 2022 yılı itibariyle yaklaşık 536 bin kişi bu destekten faydalanmaktadır. Bu nedenle sosyal yardım programı sayısı arttığı için yararlananların sayısının artması beklenen bir durumdur.

Son 20 yılda ilk defa uygulamaya alınan sosyal yardım programlarının yanı sıra dönemsel risklere karşı da programlar uygulanmaktadır. Mesela Kovid-19 salgını nedeniyle dönemsel ihtiyaç sahibi olan ve temel ihtiyaçlarını karşılayamayan vatandaşlarımıza sosyal yardım yapıldı. Üç fazda 7,2 milyon tekil haneye toplam 10,9 milyar TL yardım yapıldı. Çocukların kurum bakımına alınmadan ailelerinin yanında sağlıklı büyümelerini sağlamak amacıyla Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) programı devrededir. 2022 itibariyle 138 bin çocuk bugün ailesi yanında kalarak bu destekten yararlanmaktadır.

Engelli istihdamı arttı

2002 yılından bu yana kamuda engelli istihdamında önemli artışlar gerçekleşti. Yapılan yasal düzenlemeler ve engelli istihdam politikalarıyla 2002 yılında kamu kurumlarında engelli memur statüsünde 5.777 kişi çalışırken 2022 yılı itibariyle bu sayı 66 bini aşmıştır. 20 yıllık sürede engelli memurun istihdamında 11 katı aşan bir artış gerçekleştirilmiştir. Ayrıca engellilerin girdiği EKPSS sınav maliyeti de devletimiz tarafından karşılanmaktadır.

Özel sektörde engelli istihdamının artırılmasının teşvik edilmesi için yükümlü olmadığı halde engelli çalıştıran işverenlere ve kota fazlası engelli çalıştıran işverenlere verilen sigorta prim desteği artırılmıştır. 2014 yılında yapılan yasa değişikliğiyle yukarıda bahsedilen durumlarda engelli istihdamı yapılması durumunda sigorta primi destek miktarı yüzde 50'den yüzde 100'e çıkarılmıştır.

İnsani gelişme seviyesi

Türkiye'nin sosyal politika alanında yaptığı çalışmaların yansıdığı bir alan da insani gelişme seviyesidir. Sosyal politika alanında yapılanların elbette tamamı insani gelişme endeksini etkilemese de önemli bir bağı olduğunu ifade edelim. İnsani Gelişme Endeksi (İGE), bir ülkede temel insani gelişme alanındaki kazanımların ortalamasını göstermektedir. İGE, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim (eğitim) ile insana yakışır bir yaşam standardı dikkate alınarak hesaplanıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) 2020 İnsani Gelişme Raporu (İGR), 15 Aralık 2020 tarihinde açıklanmıştı. Raporda İnsani Gelişme Endeksi de (İGE) yer alıyor ve ülkelerin büyümesini toplumsal gelişme ve kalkınmaya nasıl yansıttığına dair bilgiler veriyor. 2020 İnsani Gelişme Raporu 2019 verileri esas alınarak hazırlanıyor. Türkiye'nin 2019 yılındaki İGE değeri 0,820 olmuştu. Ülkelerin puanlarına göre dört sınıfa ayrıldığı endekste Türkiye, 0,820 İGE değeriyle en üst lig olan "yüksek insani gelişmiş ülkeler" sınıfına çıkmıştı. Türkiye geçen yıl ilk defa çıktığı bu en üst ligde ikinci defa yer almayı başardı. İnsani gelişmede önemli bir performans gösteren Türkiye, 189 ülke arasında 54'üncü oldu. Geçen yıl 189 ülke arasında 59'uncu, 2018'de ise 64'üncü sırada olan Türkiye, ülke sıralamalarında da beş basamak birden yükselme performansı göstermişti. 2000 yılında 0,655 İGE değeriyle "orta insani gelişme" sınıfında bir ülke olan Türkiye, 19 yılda insani gelişme alanında önemli bir performans göstermiş ve iki lig atlayarak "çok yüksek insani gelişmiş ülkeler" sınıfına çıkmıştır. Bu sonuç bize şunu gösteriyor ki Türkiye 20 yılda gösterdiği ekonomik büyüme performansını refahın dağıtılması yoluyla toplumsal gelişmeye ve insani kalkınmaya yansıtmıştır.

Geçmişte sosyal yardımlar insani olmayan şartlarda veriliyordu. Türkiye bu konuda da büyük bir reform gerçekleştirdi. Artık eskisi gibi sosyal yardım kuyrukları görmüyoruz. 2 milyon vatandaşa 'Sosyal Yardım Kartı' olarak banka kartı verildi. Vatandaşlarımız bankadan istediği zaman sosyal yardım parasını çekebiliyor. Bunun yanı sıra hastalık, yaşlılık, engellilik veya benzeri durumlarda konutta ödemede yapılabiliyor. En önemlisi de bugün itibariyle sosyal yardımların yüzde 96'sı nakdi olarak ödeniyor. Bu belki de sosyal yardım reformunun en önemli ayaklarından biridir.

Dijital dönüşümde reform

Sosyal yardım reformunun en önemli dönüşümlerinden biri de dijitalleşmedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 28 farklı kurumun entegre olduğu 'Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemini' hayata geçirdi. Bu sistemle sosyal yardım başvuruları yapılabiliyor, ödeme yapılana kadar olan tüm adımlar elektronik ortamda izlenebiliyor. Bu sistem vatandaşlarımızın sosyal yardımlara daha hızlı ve zahmetsiz biçimde ulaşmasını sağlıyor. Ayrıca kadim geleneğimizin "sağ elin verdiğini sol el görmemelidir" anlayışının da yaşanmasını sağlıyor. Sistem, Dünya Bankası ve Avrupa Konseyi tarafından iyi uygulama örneği olarak gösterilmektedir. Sosyal yardımlarda online müracaatlar yapılması vatandaşımızı elinde evraklarla kurumları dolaşmak zahmetinden kurtarmıştır.

Türkiye refah artışının getirdiği kaynaklarını vatandaşlarına, insan odaklı ve hak temelli olarak sosyal yardım programlarının sayısını artırarak veriyor. Hizmet sunumlarını dijitalleşmeden yararlanarak insan odaklı sunuyor. Türkiye, bu reformları yeterli görmeyerek her geçen gün yeni düzenlemelerle veya uygulamalardaki eksiklikleri gidererek daha da iyi bir noktaya gelmeye çalışıyor. Sosyal politika vizyonunu ihtiyaçlara göre düzenleyerek geleceğe yürüyor.

@TarkanZengin