Sosyoloji’nin ara sokaklarında

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
8.08.2015

Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde görevli Prof. Dr. Köksal Alver editörlüğünde yılda iki kez yayınlanan Sosyoloji Divanı 2015’teki ilk sayısında ‘Toplumsal Hareketler’le ilgili ayrıntılı yazılara yer veriyor.


Sosyoloji’nin ara sokaklarında

Akademik anlamda ABD’de 1890’lı yıllarda kurulan sosyoloji bölümü Türkiye’de 1916 tarihinde Ziya Gökalp’in çabalarıyla bir kürsü olarak Darulfünun’da kurulur. Bu anlamda bağımsız bir bölüm olarak Almanya’da 1920’de kurulan sosyolojinin Türkiye’deki tarihinin 100 yılı aştığı görülür. Lakin, Türkiye’ye özgü sosyolojik yaklaşım ve akımların olmayışı da sıkça yakınılan bir durumdur. Bunun sebeplerinden bazıları elbette Batılılaşma/modernleşme süreçlerine içkinse de bazıları da bizatihi Türkiye’de bilimsel çalışmaların yürütülme şeklinden ve bizzat Türk aydınlarının yetersizliklerinden kaynaklanır.

Bu sebeplerden bir kısmını da yayıncılık alanında bulabiliriz. Genelde Batılı müelliflerden yapılan tercümeler ya da Türkçe’ye henüz çevrilmemiş Batılı müelliflerin eserlerine verilen bolca dipnotla kotarılan ‘sosyolojik’ eserler yayıncılık piyasasında revaçtadır. Bu durum sosyoloji şehrinin Cemil Meriç’in deyimiyle ‘cadde’lerinde olup biteni resmetmemize imkân tanırken aynı şehrin ara sokakları olarak düşünebileceğimiz dergicilik sahasında ise işler daha da kötüleşir. Meriç’in metaforuna sadık kalarak söyleyecek olursak sosyoloji şehrinin ara sokakları karanlıkta kalmış, bu alanda yayınlanan dergilerin birçoğu uzun ömürlü olamamıştır.

Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde görevli Prof. Dr. Köksal Alver editörlüğünde yayınlanan Sosyoloji Divanı bu alanda yayınlanan tek dergi. Hakemli bir dergi olarak yılda iki kez çıkan derginin 2015’teki ilk sayısı “Toplumsal Hareketler”le ilgili ayrıntılı yazılara yer veriyor. Erhan Tecim, Selahattin Güven ve Ayşegül Dede, toplumsal hareketlerin ortaya çıkış şartlarını, teorik zemini gözeterek izah ediyorlar. Bu teorik yazıların dışında farklı sosyolojik alanlarda toplumsal hareketlerin yansımalarını irdeleyen yazılara da dergide yer verilmiş. Ertan Özensel sosyal medya, Ferhat Tekin beden temsilleri, Mehmet Birekul ise 1980’lerde yaygınlaşan İslami marşlarla Grup Yorum’un marşlarını sosyolojik açıdan ele alıyorlar.

Dergide ayrıca İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkut Tuna ile yapılan söyleşi ile Ahmet Demirhan’ın Orhan Koçak üzerinden psikanaliz aracılığıyla edebiyat eleştirisinin imkan ve çıkmazlarını irdeleyen son derece üretken bir yazısı ilgi çekiyor.

[email protected]

Sosyoloji Divanı, ed. Köksal Alver, 2015

Suikastçı mı, muhalif mi?

Mustafa Kemal, Sakarya savaşından sonra Meclis’te,tezahürat ve alkışlar eşliğinde büyük bir törenle karşılandığında, Ziya Hurşit Meclis’te bulunan kara tahta üzerine Tevfik Fikret’in “Beşerin böyle delaletleri var/Putunu kendiyapar kendi tapar” beytinden esinlenerek “Bir millet putunu kendi yapar, kendi tapar” diye yazar. Resmi tarih retoriğinde İzmir Suikasti olarak bilinen hadise sonrası asılan Ziya Hurşit’le ilgili merak edilen soruları cevaplayan bir kitap Muzaffer Yardımcı’nın eseri. Kitapta 1926’da İzmir’de yaşanan hadisenin kamuoyunca pek bilinmeyen boyutları da ele alınıyor.

Beni Kim Asacak, Muzaffer Yardımcı,  Pınar, 2015

İktidarın imgeleri

İktidarın hangi imgesel karşılıklar üzerinden hayat bulduğunu kavramaya çalışıyor ünlü Fransız düşünür Louis Marin kitabında. İktidar kavramına ilişkin bir temsil rejiminin varlık alanını, varlık sebeplerini, meşruiyet taleplerini, imgenin tarihsel ve antropolojik içeriğini çözümleme projesine girişiyor. İktidarı istenir kılan cezbeye, iktidarı kişileştiren fetişist programa, ışık ve sesin teofanisine, gücün akıl çelen ışıltısına veriyor dikkatini. Bunu yaparken de Rousseau’dan Diderot’ya, Shakespeare’den Corneille’e uzanan bir dizi yazarın kimi başat metinlerini okuyor ve yeniden yazıyor.

İmgenin İktidarları, Louis Marin, çev. Muna Cedden, Dost, 2013