Stoacı unsurların İslam felsefesine etkileri

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
26.12.2020

Özellikle mantık, fizik ve metafizik ile ahlak konularını göz önünde tutarak Hicret’in II. ila VII. yüzyılları arasındaki 600 yıl boyunca Stoacı unsurların Müslüman felsefeci ve kelamcıların eserlerine yansıma şekillerini araştıran Fehmi Jadaane, her bölümde kronolojik olsa da genelde dogmatik-doktriner bir sıralamayla bu unsurları göstermeye çalışıyor.


Stoacı unsurların İslam felsefesine etkileri

Klasik dönem İslam düşüncesi üzerinde gerek Hint, İran kaynaklarından gerekse antik Grek-Latin kaynaklardan çeşitli etkilerin olduğuna literatürde sık sık değinilir. Özellikle Grek-Latin kaynaklardan beslenen İslam kelamı ve felsefesi etrafında bu etkilerin şumülü tam olarak ortaya bir türlü çıkarılamamışsa da (Grek mirasını devralmak üzere girişilen tercüme faaliyetlerinin bütün boyutları bilinmemektedir, bunu bilmenin de bir noktadan sonra aradan geçen asırlarda kaybolan birçok eser dolayısıyla epey güç olacağı da aşikardır) genel kabul Platon, Aristoteles ve Neo-Eflatunculuk üzerinden gelen etkinin açık, büyük ve derin olduğudur. Platon, Aristoteles ve Neo-Eflatunculuğun bu etkisinin yanısıra Stoa felsefesinin de Müslüman düşünürlerin çalışmalarında ortaya çıktığı bilinmektedir. Bazı bakış açıları bu Stoacıların başta ahlaki ve teolojik konularda olmak üzere Müslüman düşünürler üzerindeki etkisinin peripatetizm ve Platonculuk’un etkilerinden daha büyük olmasa da en azından onlara denk olduğunu savlar. Fakat İslam felsefesi tartışmalarından da bilmekteyiz ki gerek Aristotelesçiliğin, yani peripatetizmin gerekse Platonculuğun etkileri yanında Stoacı unsurların etkileri daha zayıf kalmaktadır. Yine de bu yaklaşımın klasik dönemdeki Müslüman düşünürlerin kaleme aldığı eserlerde Stoacı unsurların varlığını inkâr etme derecesine vardırılmaması gerekir.

Özellikle mantık, fizik ve metafizik ile ahlak konularını göz önünde tutarak Hicret’in II. ila VII. Yüzyılları arasındaki 600 yıl boyunca Stoacı unsurların Müslüman felsefeci ve kelamcıların eserlerine yansıma şekillerini araştıran Fehmi Jadaane, her bölümde kronolojik olsa da genelde dogmatik-doktriner bir sıralamayla bu unsurları göstermeye çalışıyor. Kitabının ilk bölümünde Stoacılık ile İslam felsefesinin temel kavramları arasında bazı paralellikler kurmaya gayret eden Jadaane, böylelikle hem Stoacılığın İslam dünyasına etkilerini hem de temelde bir din olarak İslam’ın özünün ne olabileceğini kavramak bakımından okurlarına yardımcı oluyor. Kitabının ikinci bölümünde Stoacılardan bahseden kadim Arapça metinlerin peşine düşen Jadaane bu metinlerin Stoa öğretisini ne ölçüde yansıttığı ve düşünce aktarımlarının nasıl gerçekleştiği sorularını cevaplandırmaya uğraşıyor.

Stoacı maddecilik

Üçüncü bölümde Müslüman mantıkçıların Stoacı mantık anlayışından yararlanarak Aristocu mantığı nasıl zenginleştirdiklerini ortaya çıkartmaya çalışan Jadaane kitabının dördüncü bölümünde de Fizik ve Metafizik konularına odaklanıyor. Stoacı maddecilik anlayışını i) nefs, nefsin doğası ve yazgısı; ii) Tanrı; iii) Tanrısal kelam ve tezahürü açılarından irdeliyor.    

Jadaane’nin kitabının en ilgi çekici bölümü ise ahlak konularını ele aldığı beşinci bölüm olarak görülüyor. Bu bölümde uygun davranış şekilleri ve nefsin tutkuları olarak belirlediği iki temel konu etrafında Stoacı ahlakın Müslüman filozofların eserlerine yansımalarını ele alıyor. Kindi, Razi, İbn Miskeveyh, İbn Sina, İbn Hazm gibi birçok Müslüman filozof ve düşünürün Epiktetos’un Arapça’ya da çevrilmiş Manuel adlı eserinde içerilen bazı öncü düşüncelere bağlı kalarak bir tür Platoncu-Stoacı Ahlak okulu kurduklarını tespit eden Jadaane, buna karşın yine de bu düşünürlerin Kur’an’ın emirlerine daha uygun düşen Platoncu eskatolojinin etkilerini de koruduklarını vurguluyor.    

Jadaane’nin Türkçe’ye Stoacılığın İslam Düşüncesi Üzerindeki Etkisi adıyla çevrilmiş kitabı şimdiye kadar sadece Platoncu ya da peripatetik etkilerle birlikte ele alınan İslam felsefesi üzerindeki diğer etkilerin de bazen ne kadar önemli olabileceğini ortaya koyuyor. Her ne kadar klasik İslam felsefesinde temel ilkeler düzeyinde Platonculuk ve Aristotelesçilik kadar etkin bir nüfuzu bulunmasa da Stoacılığın özellikle ahlaki ilkeler konusunda en az onlar kadar bir etkiye sahip olduğu ortada. Elbette bu etkiyi tam anlamıyla ortaya çıkartabilmek mümkün olmasa gerek çünkü eski birçok metin artık ulaşılamaz durumda.

Stoacılığın İslam Düşüncesi Üzerindeki Etkisi Fehmi Jadaane çev. Ece Ergin Al Baraka, 2020

Geleneksel sanatın akla tuttuğu ayna

Rene Guenon, Fritjof Schuon, Seyyid Hüseyin Nasr ile birlikte anılan tradistonalist (gelenekselci) ekolün en az onlar kadar ilginç simalarından biri de Titus Burckhardt’tır. Burckhardt, geleneksel bilim ve sanat anlayışları hakkındaki makalelerini içeren kitabında Prometeci, bireyci ve psikolojizme dayalı ve sanatı kişiselleştiren eğilimlere zıt bir güzellik ideasına bağlı kalarak İslam sanatını irdeliyor. Ona göre çoğu sanat tarihçisinin ‘manevi gerçek’i göz ardı ederek sanat eserlerine yönelik irdelemelerinden epey uzakta, hiçbir zaman eserlerini bireysel deneyimlerini ya da sorunlarını rahatça dile getirebilecek bir zemin olarak görmemiş Müslüman sanatçıların ürettiği sanata bizatihi bu tavrın bir yücelik ve kişiler üstü bir nitelik kazandırdığını vurguluyor.

Aklın Aynası, Titus Burckhardt, çev. Volkan Ersoy, İnsan, 2020

Hukuk tarihi anlayışına derinlikli sorgu

Batılı hukuk geleneğinin bir tarihini sunma iddiasında bir kitap Harold J. Berman’ın kitabı. Batı medeniyetinin tarihini ayrı ayrı milletlerin tarihi olarak ele almayı reddediyor Berman. Ona göre sözgelimi feodalizm çağı olarak bilinen dönemin baskın feodal niteliği reddedilip feodal hukuk ile malikane hukukunun daha sonraları ticaret hukuku, krallık hukuku, şehir hukukunun zıddı olarak değil tamamlayıcısı olarak ele almalı. Berman’ın özellikle hukukta modernlik öncesi olduğu tasavvur edilen birçok niteliğin bizatihi modern olduğunu vurgulaması epey kafa karıştırıyor gibi görünse de tarihsel akışa atfedilen birtakım düzenlilik ve süreklilikleri sorgulamamızın ne kadar önemli olduğunu da bizde hatırlatıyor.

Hukuk ve Devrim, Harold J. Berman, çev. Kıvılcım Turanlı, Pinhan, 2020

@uzakkoku