Stratejik iletişim yönetimi açısından İletişim Başkanlığı

Doç. Dr. Yusuf Özkır / İstanbul Medipol Üniversitesi
14.07.2018

İletişim Başkanlığı Türkiye’nin yeni yönetim biçimi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde iletişim yönetimi bağlamında hayati bir boşluğu doldurmaktadır. Türkiye’nin, stratejik iletişim yönetimi gereği kamuoyunu kendi lehine oluşturabilme ve aleyhine çıkan içerikler karşısında hızlı bir şekilde harekete geçerek doğru bilgilendirme yapabilmesi konusunda eli artık daha güçlüdür.


Stratejik iletişim yönetimi açısından İletişim Başkanlığı

Türkiye 24 Haziran seçimleri ile birlikte fiili ve hukuki olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan 9 Temmuz’da yemin ederek göreve başladı. Yeni sistemde yer alan kurumlardan biri olan 16 Bakan görevine başladı. Sistemin parçası olan dokuz Kurul, dört Ofis ve sekiz Başkanlığın ise önümüzdeki süreçte göreve başlaması bekleniyor. Sekiz Başkanlık içinde yer alan İletişim Başkanlığı ise dikkat çeken kurumlardan birisi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan İletişim Başkanlığı konusunda “Devletin ve Cumhurbaşkanlığının basın, yayın ve iletişime dair tüm çalışmalarını koordine edecek” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan seçimden önceki aynı konuşmasında “Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü gibi kurumları ve mevcut sistemde farklı isimler altında çalışan bazı kurumları da başkanlık adıyla buraya alıyoruz” ifadelerine yer vererek iletişim politikalarında yeni bir yapılanmaya gidileceğinin işaretlerini vermişti.

Kritik mevzular

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde özel olarak İletişim Başkanlığı adıyla yeni bir kurumun ihdas edilmesinin önümüzdeki süreçte birden fazla alanda Türkiye’ye pozitif katkı sağlayacağını öngörmek mümkündür. Türkiye’nin yeni iletişim politikası şu yönleriyle öncesinden ayrılabilir:

1-Türkiye özellikle Davos sonrası süreçte küresel medyada şeytanlaştırılmaya çalışıldı. Gezi Parkı Şiddet Eylemlerinden 15 Temmuz darbe girişimine ve 24 Haziran seçimlerine uzanan süreçte aynı çaba devam etti. Erdoğan nezdinde Türkiye’nin kazanımlarına karşı sistematik bir nefret dili var. 24 Haziran seçimlerinden sonra bile Batı medyasında demokrasinin Türkiye’ye yakışmadığı, Erdoğan’ın Türkiye’yi diktatörlüğe taşımaya çalıştığı bağlamında haber ve yorumların çıkması Batı medyasının Türkiye karşıtlığı ile elde ettiği zihinsel konforunu bozmaya niyetli olmadığını gösteriyor. Böylesi yayınlar karşısında Türkiye yeni dönemde daha aktif bir yaklaşım içinde olacaktır. Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı esnasında Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi ile iletişim akışı bağlamında atılan adım İletişim Başkanlığı ile bu alanda daha güçlü bir niteliğe sahip olacaktır.

Çift yönlü iletişim

 2-İletişim teknolojilerinde meydana gelen baş döndürücü gelişmeler yönetenler ile yönetilenler arasındaki mesafeyi olabildiğince azalttı. Siyasetçi ve bürokratlar ile toplum arasındaki mesafe büyük ölçüde sıfırlanmış durumda. Sosyal medya ve internet yayıncılığı üzerinden ciddi bir etkileşim süreci var. Toplum ile devletin daha da yakınlaşması, sorunların hızlı ve pratik bir şekilde çözülmesi için İletişim Başkanlığı aktif rol üstlenebilir. Mevcut sistemde yer alan CİMER ve BİMER gibi yapıların geliştirilmesiyle iletişim kavramının tanımında yer alan esas öğelerden biri olan “etkileşim” toplumsal ve siyasal memnuniyetin merkezine daha güçlü şekilde yerleştirilebilir.

3-Yürütme tarafından hayata geçirilen tüm politika ve icraatlar sade, net ve güçlü şekilde kamuoyuna sunulabilir. Böylece AK Parti iktidarlarına en fazla yöneltilen eleştirilerden biri olan “Çok iyi çalışıyor, fakat yaptıklarını tam anlatamıyor” mealindeki eleştiriler de ortadan kaldırılmış olur.

4-Dünya artık hem küresel bir köye dönüşmüş durumda hem de bir ağ toplumu olarak yaşıyor. İletişim aygıtları bir vücudu saran damarlar gibi her yere sirayet etmiş durumda. Yani kan damarlarda nasıl geziyorsa iletişim araçları da dünyada aynı işlevi görüyor. Bu yüzden herhangi bir konuda bir algı operasyonuna maruz kalmak yerine aktif olmak ve içeriği önceden üreterek piyasaya sürebilmek sanılandan çok daha önemli. Evet, iyi olan kötü olanı nihayetinde kovar. Ama iyi olanı önceden kamuoyunun bilgisine sunmak kötü olanın gelmesini engelleyerek veya zayıflatarak daha pozitif bir atmosfere katkı sunabilir. İletişim Başkanlığı bu açıdan epeyce işlevsel bir mekanizma olabilir.

Kamu diplomasisi

5-Türkiye büyük bir ülke. Güçlü bir devlet geleneğine ve medeniyet birikimine sahip. Dinamik bir insan ve sivil toplum potansiyeli var. Jeopolitik konumu gereği etki kapasitesi yüksek. Tüm bu imkanlar kamu diplomasisinin incelikleri aracılığıyla daha stratejik şekilde değerlendirilebilir. Doğrudan devlet eliyle olmasa da devletin İletişim Başkanlığı aracılığıyla koordine ettiği sivil toplum, akademi ve devlet destekli kuruluşlar, Türkiye’nin ülke dışındaki gönül elçileri olabilir. Böylece Türkiye toplumlar, entelektüeller ve siyasi aktörler nezdinde kendini daha iyi anlatma imkanına kavuşur.

‘Soft power’ın niteliği 

6-Türkiye küresel piyasalara ulaşan içerik üretimi konusunda özellikle dizi filmler bağlamında önemli bir aşama kaydetmiş durumda. Asya’dan Avrupa’ya Afrika’dan Amerika’ya dünyanın nerdeyse her yerinde Türk dizileri izleniyor. Fakat dizi içeriklerinin Türkiye’nin kültürel, tarihi ve ticari potansiyelini tam yansıttığını söylemek zor. Bu konuda stratejik bir süreç yönetimi maksimum fayda konusunda katkı sunacaktır. Ayrıca İletişim Başkanlığı Türkiye’nin sahip olduğu birikim doğrultusunda yeni içeriklerin oluşmasını desteklemeyi bir politika olarak benimseyebilir. Böylesi yeni yapımlar Türkiye’nin küresel topluma söyleyebileceği bir sözü ve reçetesi olduğunu da gösterecektir.

7-Türkiye’nin haklı olmasına rağmen kendi tezleri doğrultusunda Batı merkezli kamuoyunu yeterince ikna edemediği konular var. Bunların arasında terör örgütleri PKK ve FETÖ ile mücadele başı çekiyor. 1915 olaylarından hareketle üretilen Ermeni soykırımı yalanı ve Suriye İç Savaşı’ndan kaçan üç milyon kişiyi misafir etmesine rağmen sürekli şekilde Batı medyası tarafından Türkiye’nin karşısına çıkartılan mültecilere kötü davranıldığı yönündeki dezenformasyon ayrıca irdelenmelidir. Bu konularda Batı medyasının saplantıya dönüşmüş önyargıları var. Fakat yine de Türkiye’nin tezlerini anlatan sağlam içeriklerin kesintisiz şekilde üretilmesi ve farklı dillerde yayınlanması gerekir. Geleneksel medyanın ve yeni iletişim teknolojilerinin ruhuna uygun şekilde ayrı ayrı üretilecek olan mesajın zihinlerde iz bırakabileceği söylenebilir. Hemen olmasa bile süreç içerisinde Türkiye bu konularda hem toplumlar nezdinde hem de karar alıcılar ile onlara etki eden yapılar üzerinde bir aşamaya gelebilir.

8-İletişim aygıtlarının değerlendirilmesinde yoğun şekilde başvurulan tanımlardan biri  medyanın gücünden güçlünün medyasına geçildiği yaklaşımıdır. Bu yüzden genellikle kamu diplomasisi literatüründe devletlerin yumuşak gücü kategorisinde değerlendirilen iletişim aygıtları gelinen noktada artık sert güç unsurlarından biri işlevine sahip olmaya başlamıştır. Sert güç ve yumuşak güç unsurlarının ortak hedefe yönelmiş şekilde koordine edilemediği durumlarda tablonun bir parçası hep eksik kalacaktır. Çünkü saldırıların ve savaşların niteliği değişmeye başlamış enformasyon savaşları hem kitlelerin manipüle edilerek yönlendirilmesinde hem de uluslararası güç ilişkilerinde en fazla başvurulan işleve kavuşmuştur. Türkiye bölgesel gücünü tahkim edip küresel güçler arasında kendisine yer arayacaksa iletişim politikalarının ve iletişim güvenliğinin daha yüksek bir seviyeden ele alınması gerekir. Yeni sistemin öngördüğü İletişim Başkanlığı bu açıdan oldukça umut vericidir.

İletişim yönetimi

9-Türkiye farklı nedenlerden dolayı krizlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Bu krizler bazen doğal afetlerden kaynaklanabilmektedir.  Terörle mücadelede ortaya çıkan sıcak gelişmeler kriz durumu ortaya çıkartabilmektedir. Sınırlarımızda yaşanan savaşlardan kaynaklı mülteci akışı merkezli sorunlar yaşanabilmektedir. Böylesi hızlı ve beklenmedik durumlar karşısında kriz yönetimi kapsamında iyi uygulanabilen kriz iletişimi büyük ölçüde Türkiye lehine bir tablo oluşturur. Kriz iletişiminde süreç yönetimi boyunca toplumla şeffaf bir ilişki geliştirilmesi kamu lehine bir güven duygusunu da vatandaşa aşılayacaktır. İletişim Başkanlığı’nın bu bağlamda kriz iletişimi konusunda etkin politikalar üretebileceği düşünülmektedir.

10-İletişim Başkanlığı devletin farklı birimlerinde oluşan bilginin toplandığı ve yeniden dağıtıma tabi tutulduğu bir merkez işlevini görebilir. Böylesi bir mekanizma Cumhurbaşkanı’na bağlı olarak çalışan Bakanlıklar, Ofisler, Kurullar ve Başkanlıklar arasındaki koordinasyonu daha üst seviyeye çıkartabilir. Ayrıca gerekli olan bilgi vakti zamanında kamuoyu ile paylaşılarak oluşabilecek bilgi boşluğunun ve bilgi kirliliğinin yeri gerçek olanla doldurulmuş olacaktır.

11-Başta iletişim fakülteleri, sivil toplum kuruluşları ve medya sektörünün temsilcileri olmak üzere alan kapsamında yer alan kurumların temsilcileri İletişim Başkanlığı tarafından bir araya getirilerek Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda koordine edilebilir. Ortak akıl üretilerek Türkiye’nin geleceğine yön verecek pozitif çıktılar elde edilebilir.

Elimiz artık daha güçlü

Sonuçta İletişim Başkanlığı Türkiye’nin yeni yönetim biçimi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde iletişim yönetimi bağlamında hayati bir boşluğu doldurmaktadır. Türkiye’nin stratejik iletişim yönetimi gereği kamuoyunu kendi lehine oluşturabilme ve aleyhine çıkan içerikler karşısında hızlı bir şekilde harekete geçerek doğru bilgilendirme yapabilmesi konusunda eli artık daha güçlüdür. Bu bağlamda yeni dönemin eski dönemden ayrılacağı öngörülebilir. Gerek yukarıda zikredilen maddeler açısından gerekse farklı konularda İletişim Başkanlığı Türkiye’nin acil ihtiyacı olan bir boşluğu doldurma kapasitesine sahiptir. Dolayısıyla Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde bir taraftan içeride ve dışarıda karşı karşıya kalacağı meydan okumalara cevap verirken diğer taraftan da Türkiye’yi küresel ölçekte siyasi özne pozisyona taşıyacak hamleleri yapmaktadır. İletişim Başkanlığı bu yüzden taşı gediğine koymak atasözü ile olabildiğince özdeşleşmekte ve Türkiye’nin ihtiyacı olan stratejik iletişim yönetimi beklentisine cevap verecek bir özü taşımaktadır.

@yusufozkir