Suudi Arabistan 4.0

Dr. Necmettin Acar / Mardin Artuklu Üniversitesi
15.01.2022

Muhammed bin Selman'ın inisiyatifiyle başlatılan "Ilımlı İslam'a geçiş", "Vizyon 2030", "Yemen savaşı", "NEOM turizm şehri" gibi projeler sadece ekonomik ya da politik hedefleri olan projeler değil. Veliaht Prens, sayılan bu projelerle ülkedeki politik meşruiyetin üç dayanağını da (hanedan-ulema-petrol) alt üst edip Suudi politik sistemini yeniden kurgulayarak "Suudi Arabistan 4.0"ı kurmak istiyor.


Suudi Arabistan 4.0

Suudi Arabistan, son dönemde Orta Doğu ülkeleri arasında köklü değişimlerin çok hızlı bir biçimde hayata geçtiği bir ülke olarak ön plana çıkıyor. Son derece katı bir politik sisteme sahip olan krallıkta geçtiğimiz günlerde yılbaşının coşkulu ve bir o kadar da ülkenin resmi ideolojisi Vehhabizme aykırı bir biçimde kutlanmış olması bu değişimin en önemli tezahürü olarak kayda geçti.

Ülkede Covid-19 tedbirleri kapsamında Hac ve Umre ziyaretlerinin bile sınırlandığı bir dönemde yüzbinlerce Suudinin coşkulu bir müzik eşliğinde dans ederek yeni yıla girmesi hem içeride hem de dışında hararetli bir tartışmaya yol açtı. Özellikle güneydeki Zizan eyaletinde yarı çıplak kadınların sokakta dans gösterileri sergilediği videonun dolaşıma girmesiyle bu tartışmalar iyice alevlendi.

Burada sorulması gereken soru şu; son derece katı politik bir sisteme sahip olan krallıkta değişimi zorlayan faktörler nelerdir ve değişimin istikameti nereye doğrudur. Bu yazının başlığında "Endüstri 4.0" kavramına atfen kullandığımız "Suudi Arabistan 4.0" kavramı ülkedeki değişimin seviyesini ve değişimin yönünü anlamak konusunda faydalı bir çerçeve sunmaktadır.

Güncelleme ihtiyacı

Resmi olarak 1932 yılında kurulmuş olan bugünkü Suudi Arabistan Krallığı, birincisi 1744, ikincisi 1824 yılında kurulan Suudi devletler silsilesinin üçüncüsü olarak tanımlanmaktadır. Her üç devlet yapısının politik sistemine de yakından baktığımızda aralarında çok büyük bir benzerlik olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Her üç devlette de politik meşruiyetin kaynağı önemli ölçüde ortaktır; Suud hanedanı ve İslam'ın Vehhabi yorumu. Sayılan bu iki hususa 1960'lı yıllardan sonra petrol gelirleri üçüncü bir meşruiyet kaynağı olarak eklenmiştir.

Bugün Suudi politik sistemi Suud hanedanı, ulema ve kudretli aşiretlerin desteklediği karmaşık bir bileşkeden oluşmaktadır. Kan bağına dayalı sadakat kültürü ülkede politik sistemin aileler arasındaki bu parçalı yapısını destekleyen bir unsur işlevi görmüştür. Her ne kadar ulema ve kabileler yönetimde etkili olabilseler de Suud hanedanı karar süreçlerinin merkezinde yer alır ve tüm kararlar hanedan içi uzlaşıya dayanmak zorundadır.

Hanedanın 30 kolu ve yapıları

Suud hanedanının otuz civarında olan kolları (her bir hanedan koluna Kurucu Kral Abdülaziz bin Suud'un erkek evlatları liderlik etmektedir) arasında güçlü olanlar devletin önemli kurumlarını kontrol ederler. Bu politik sistemde hanedan ile yakın işbirliği geliştiren kudretli aşiretler ve ulema da etkili olabilmektedir. Sonuç olarak devletin etkili kurumları, sayılan unsurlar tarafından merkezi otoriteden (Suudi Kralı) nispeten bağımsız otonom bir biçimde idare edilmektedir.

Karal Faysal zamanında ortaya çıkan kuramsallaşma ile kritik kurumlar hanedanın kudretli kollarının denetimine bırakılmış ve yaklaşık atmış yıl boyunca da bu düzen böyle devam etmiştir. Burada Suudi güvenlik sektörü en güzel örneği temsil etmektedir. İçişleri Bakanlığı Nayif klanının denetimine verilmiştir. Bakanlık 1975 yılından, vefat ettiği 2012 yılına kadar Nayif bin Abdülaiz, vefat ettikten sonra da 2017 yılına kadar oğlu Muhammed bin Nayif tarafından yönetilmiştir. Savunma Bakanlığı ise Sultan klanının denetimine verilmiştir. Bakanlık 1962 yılından vefat ettiği 2011 yılına kadar Sultan bin Abdülaziz tarafından yönetilmiştir. Ülkenin en zinde askeri gücü olan Ulusal Muhafızlar Bakanlığı ise Abdullah klanının denetimine verilmiştir. Bakanlık 1962 yılından 2010 yılına kadar Abdullah bin Abdülaziz, 2010-2017 yılları arasında ise Mutaib bin Abdullah tarafından yönetilmiştir. Yine bugünkü kral olan Selman, 1963 yılından 2011 yılına kadar Riyad valiliği görevini yürütmüştür.

İkinci unsur ulema

Geleneksel Suudi politik sisteminin ikinci unsuru ulemadır. Birinci Suudi devletinin kuruluşu 1744 yılında Muhammed bin Abdulvehhab ile Muhammed bin Suud arasında imzalanan ve dini işleri Abdulvehhab'ın, siyasi işleri İbn Suud'un soyuna bırakan pakta dayandırılır. Bu paktın bir uygulaması olarak eğitim, yargı, medya ve yerel polis teşkilatı ulemanın denetimine bırakılmıştır. Ulemanın ülke politik sisteminde oldukça geniş olarak tanımlanan nüfuzu bazı uzmanların ulemayı Suudi politik sisteminin de-facto yöneticisi olarak tanımlamasına yol açmıştır.

Kudretli kabilelerin Suudi politik sistemindeki nüfuzu hanedan ile kurdukları kan bağına dayanan yakın ilişki oranındadır. Örneğin Fahd'ın kral olmasıyla Suudi politik sisteminde Sudeyri ailesinin nüfuzu artmıştır. Bu dönemde Sudeyri Yedilisi/Sudairi Seven olarak adlandırılan Kral Abdülaziz'in Hafsa bint Sudeyri'den olan yedi oğlu ülkenin içişleri, dışişleri, savunma bakanlıkları ve önemli şehirlerin valilikleri gibi kritik kurumların başlarına atanmışlardır. Abdullah döneminde Sudeyriler kritik makamlardan uzaklaştırılmış olsalar bile Selman'ın kral olmasıyla Sudeyrilerin Suudi politik sistemindeki nüfuzu oldukça genişlemiştir. Bugün ülkede Kral, Veliaht Prens, Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genel İstihbarat Dairesi Başkanı ve önemli vilayetlerin valileri gibi kritik pozisyonlara Sudeyri kökenli prenslerin atanmış olması Sudeyri kabilesinde büyük bir güç birikimine yol açmıştır.

Geleneksel Suudi politik sisteminde gücün kurumlardan ziyade bireylerin elinde toplanması ve kritik kurumların uzun yıllar bir hanedan kolunun, ulemanın veya bir aşiretin denetimine bırakılması uygulaması kritik kurumların adeta merkezi yönetimden bağımsız birer beylik statüsüne dönüşmesine yol açmıştır. Dolayısıyla bugünkü Suudi politik sistemi çeşitli koalisyonların iştirakiyle oluşan oldukça parçalı bir görünüm arz etmektedir.

Değişimi zorlayan unsurlar

Geleneksel Suudi politik sisteminin Suudi elitleri arasında parçalı yapısının sürdürülebilirliği 2000'li yılların başlarından itibaren iyice zorlaşmaya başlamıştır. Elitler arasındaki uyumsuzluk, azalan petrol gelirleri ve Vehhabizmin birleştirici özelliğinin zayıflaması geleneksel politik sistemin sürdürülebilirliğini tehdit eden üç önemli husus olarak sayılabilir.

İlk olarak; hanedanın ikinci kuşağından (Kral Abdülaziz'in erkek evlatları) çak az prensin hayatta olması ve hayatta olanların ilerleyen yaşı mevcut sistemi tehdit eden en önemli unsur olarak sayılabilir. Buna ilaveten hanedanın sürekli genişleyen yapısı hanedan üyelerinin kritik kararlardaki uzlaşısını da oldukça zorlaştırmaktadır. Örneğin 2000'li yıllara kadar kritik kararların istişare edileceği prens sayısı yüzlerle ifade edilirken bugün hanedan mevcudunun on beş bini geçtiği tahmin edilmektedir.

İkinci olarak; içinde bulunulduğumuz dönemde ülkenin resmi ideolojisi olan İslam'ın Vehhabi yorumunun devlet-toplum ilişkilerinde, zaten zayıf olan, birleştirici etkisi ciddi bir biçimde aşınmış bulunmaktadır. Aslen Vahhabizm ideolojisi sadece ülkenin Orta Arabistan diye tabir edilen Necid bölgesinde benimsenmiştir. Dolayısıyla Vehhabizm, Şiilerin yaşadığı doğudaki Ahsa, batıda daha ılımlı bir İslam anlayışının benimsendiği Hicaz ve güneydeki Asir, Necran ve Zizan bölgelerinde benimsenmemiş bir ideolojidir.

Son olarak ülkedeki politik sistemin en önemli meşruiyet kaynağı olan petrol gelirlerinde yaşanan azalma ve küresel enerji piyasalarındaki köklü değişme de bağlı olarak bu azalmanın artan bir ivmeyle devam edeceğine olan inanç Riyad'daki karar vericileri önemli politik kararlar almaya zorlamaktadır.

Yukarıda sayılan zorluklar bugün ülkenin de-facto yöneticisi konumundaki Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı ülkenin geleceğine damga vuracak önemli değişim projelerine yöneltiyor. Muhammed bin Selman'ın inisiyatifiyle başlatılan "Ilımlı İslam'a geçiş", "Vizyon 2030", "Yemen savaşı", "NEOM turizm şehri" gibi projeler sadece ekonomik ya da politik hedefleri olan projeler değildir.

Veliaht Prens, sayılan bu projelerle ülkedeki politik meşruiyetin üç dayanağını da (hanedan-ulema-petrol) alt üst edip Suudi politik sistemini yeniden kurgulayarak "Suudi Arabistan 4.0"ı kurmak istiyor. 1901 yılında henüz yirmili yaşlardayken Riyad'ı Reşidoğullarının elinden alarak bugünkü Suudi devletini kuran dedesi Abdülaziz'e özeniyor. Fakat Muhammed bin Selman'ın kafasındaki politik sistem tasavvuru muhafazakar Kral Abdülaziz'inkinden çok farklı.

Muhammed bin Selman son beş yılda ortaya koyduğu uygulamalar ile gücü kendi elinde tekelleştirmeye çalışıyor. Kritik kararların hanedan üyeleri arasındaki oydaşmaya dayanması kuralını iptal ederek ülkeyi hanedan konsensüsüne dayanan monarşiden tek adam yönetimine dönüştürüyor.

Gençler ne bekliyor?

Ulema ve azalan petrol gelirlerinin yerine sayıları hızla artan Suudi gençlerini politik sistemin merkezine yerleştirmek istiyor. Bugün her ne kadar dışarıdaki imajı olumsuz olsa da Muhammed bin Selman Suudi gençleri arasında oldukça popüler bir politik figürdür. Gençler arasındaki popülaritesini gençlerin özgürlüklerini sınırladığı düşünülen katı uygulamaları birer birer kaldırmasına veya esnetmesine borçlu. Bugün her ne kadar çok fazla dile getirilmese de Suudi Arabistan nüfusunun çok önemli bir kısmı daha özgür bir yaşam için ya Batı ülkelerinde ya da politik sistemin çok fazla baskıcı olmadığı bölge ülkelerinde yaşamayı tercih ediyor.

Geleneksel Suudi politik siteminin dayandığı hanedan-petrol-ulema üçlemesinin ortaya çıkardığı ekonomi politik güçlükler ülkede değişimi zorluyor. Genç ve hırslı Veliaht Prens bu süreçte ortaya attığı iddialı projelerle öncelikle kendisini Suudi tahtına taşıyacak bir politik zemin oluşturmaya daha sonra da ülkede köklü değişimlere öncülük ederek ülkenin geleceğinde söz sahibi olmaya çalışıyor. Bu yüzden önümüzdeki süreçte ülkedeki değişimin ivmesinin artarak devam edeceğini tahmin etmek zor değil. İşte ben "Suudi Arabistan 4.0"ı Muhammed bin Selman'ın kurguladığı bu politik sistemi tanımlamak için kullanıyorum.

[email protected]