Tanpınar’da Bergson izleri

MURAT GÜZEL
28.03.2015

Tanpınar’ı “kendi kutbunun yıldızı” olarak değerlendiren Eskin, Tanpınar’ın zihin haritasını ortaya çıkararak Bergson felsefesinin Tanpınar’ın eserlerindeki izdüşümünü araştırıyor.


Tanpınar’da Bergson izleri
Bir sanatkâr-yazar, bir filozoftan nasıl beslenir? Zihnî serüveninde bu etkileri nereye oturtur? Edebi bir eserde felsefî bir düşünce nasıl tezahür eder?
 
Bergson felsefesinin Tanpınar’ın eserlerindeki izdüşümleri ve üstlendiği kurucu rol çokça zikredilmiştir. Bu konuda deneme-makale hacminde ve tematik açıdan sınırlı müstakil çalışmaların yanında birçok araştırma, inceleme ve monografide Tanpınar-Bergson etkileşimine dair çok sayıda değinilerde bulunulmuştur. Fakat konuyu tüm yönleriyle ve yazarın eserlerinin tamamını kapsayacak derecede bütünlüklü olarak ele alan bir çalışma henüz ortaya konulmamıştır.
Ölümünün üstünden 50 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın ne edebiyat eleştirisi ne edebiyat tarihi tarafından ne de düşüncenin diğer disiplinleri bakımından hâlâ “tüketilememiş” bir yazar olarak görünen Tanpınar Türk muhafazakar düşüncesinin de önemli isimleri arasında değerlendirilir.
 
Tanpınar’ı bu alanda ayrıcalıklı ve özgün kılan şeyin “sanatı ve düşüncesinin tarihsel-sosyal konsantrasyonlarının yanında felsefi ve psikolojik köklerindeki derinlik ve çok seslilik” olduğunu söyleyen Şerif Eskin, Tanpınar’ın Nietzsche’den Schopenhauer, Bergson, Freud ve diğer psikanalistlere kadar uzanan çok geniş bir yörüngede okuma seyrini sürdürdüğüne dikkat çekerek, onun bu referanslardan edindiği birikimi içselleştirerek sanatsal ve düşünsel bakımdan çok sesli ve çok yönlü metinler çıkardığı kanaatini taşıyor.
 
Ancak Eskin’e göre son dönemlerde moda haline dönüşen Tanpınar incelemelerinde gelinen noktada bir çok ihmalin de olduğuna işaret eden Eskin, Tanpınar’ın zihin haritasını ortaya çıkaracak okuma arkeolojileri yapmadan sürdürülen tartışmaların ideolojik sahiplenmelere ve belirli kutuplara oturtma gayretlerine dönüştüğünü esefle belirtiyor.
Tanpınar etrafında son dönemlerde özellikle muhafazakar düşünce tarihi bakımından önem kazanan çalışmalara yol gösterecek okumalar gelişse de bu okumalardaki temel eksikliklere işaret eden, Tanpınar ile Bergson felsefesi arasındaki ilişkileri irdeleyen Eskin’in çalışması bu açıdan önem kazanıyor. Tanpınar’ı belirli bir siyasal ve ideolojik tutumun temellük etmesinin nasıl olabileceğine de yol gösteriyor aslında Eskin. İdeolojik sahiplenmelerin yüzeyselliğine karşın Eskin’in önerdiği okuma yolu zor ve çapraşık olsa da üzerinde düşünülmeye değer bir nitelik arz ediyor.
Tanpınar’ı “kendi kutbunun yıldızı” olarak değerlendiren Eskin, Bergson felsefesinin Tanpınar’ın eserlerindeki izdüşümünü araştırıyor.
Zaman ve Hafızanın Kıyısında, Şerif Eskin, Dergah, 2014
 
Cemaat-i İslami ve demokrasi
 
Hindistan’da İslamcılık ve Demokrasi, Cemaat-i İslami’in kurulduğu 1941’den bugüne kadar geçirdiği ideolojik dönüşümün tarihsel bir okuması. Hindistan’ın bölünmesinden önce Kur’an ve hadisleri hatırlatarak sekülarizm ve demokrasinin haram olduğunu savunan Cemaat’in, sonradan nasıl bu kavramları gene aynı kaynakları kullanarak benimsediğini açıklıyor. İslamcılık çalışmalarının her şeyi ideolojiye indirgeyen metin merkezli okumalarına karşıt olarak Ahmad’in çalışması pratiklerin, güncelliğin ve gündelik hayatın içinden Hint Müslümanlarının tecrübelerini ele alıyor. Azınlıklar, demokrasi, sekülarizm ve dini özgürlükler etrafında 11 Eylül sonrası dünyamıza ışık tutan bir çalışma. 
Hindistan’da İslamcılık ve Demokrasi, İrfan Ahmad, Çev. Uğur Gezen, Açılım, 2015
 
Fransız devrimini anlamak
 
1789 yılında neden Avrupa’nın başka bir yerinde değil de Fransa’da devrim oldu? George Rudé, bu temel sorudan yola çıkarak neredeyse tüm dünya tarihini etkileyen ve siyasetini yeniden şekillendiren Fransız Devrimi’ni derinlikleriyle ele alıyor. Rudé kral, saray, aristokrasi, burjuvazi, din adamları, halk yığınları, askerler ve Aydınlanma düşünceleri arasındaki gerilimleri, ittifakları ve çözülmeleri net biçimde ortaya koyuyor. Öte yandan devrimin nispeten az ele alınan “halk hareketleri” boyutuna da özellikle eğilerek, sıradan Fransız vatandaşlarının devrimle kurduğu ilişkiyi, davranışlarını da somutlaştırıyor. Büyük resme bakarken arkada yatan ince detayları göz ardı etmeyen, kapsamlı bir çalışma... 
Fransız Devrimi, George Rudé, Çev. Ali İhsan Dalgıç, İletişim, 2015