Tasarım-beceri atölyeleri ve akademik perspektif

Levent Yazıcı/İstanbul İl Millî Eğitim Müdürü
29.11.2019

Tasarım-Beceri Atölyeleri her şeyden önce, çocukların yetenekleriyle ilişkilendirilmiş becerilerin onlara pratik bir şekilde kazandırılabilmesi açısından önem taşıyor. Tasarım-Beceri Atölyeleri, 21. yüzyıl becerilerini yükseköğretim alanları ile ilişkilendirmeyi mümkün kılan bir tasarıma sahip.


Tasarım-beceri atölyeleri ve akademik perspektif

Hem Türkiye hem de dünya gündeminde tasarım, günümüz kültürünün ve üretiminin temel bir parçası hâline geldi. Bunun için de eğitim ortamlarının beceri odaklı tasarımla öğrenciler arasında kuvvetli bir bağ kurmayı mümkün kılacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekiyor.  Her şeyi yeni baştan düşünmeyi gerektiren bu süreç ise hiç şüphesiz eğitim ve eğitimin temas ettiği çok katmanlı etkileşimler vasıtasıyla sağlanabilir.

Millî Eğitim Bakanlığımızın eğitim süreçlerindeki dönüşümü dikkate alarak geçen yıl açıkladığı 2023 Eğitim Vizyon Belgesi, mevcut eğitim uygulamalarının niteliğini artırmak için Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin kurulmasını öngördü.  Herkes için eğitimde bir buluşma noktası teşkil eden vizyon belgesinde Tasarım-Beceri Atölyeleri, katılımcı öğrenmeyi destekleyen bütüncül bir yaklaşımın neticesidir. Dahası atölyeler, öğrencilerin etkileşimli öğrenmelerini sağlamayı hedeflemesi açısından sınıfın sınırlarının ötesine geçen açık öğrenme alanlarıdır. Bu atölyeler, ilkokuldan başlayarak tüm öğretim kademelerinde çocukların kendisini, meslekleri ve çevresini tanımasına yardımcı olmayı hedefliyor. Onların çağın gerektirdiği becerileri kazanması için önem taşıyan atölyeler, bilmekten çok tasarlamanın, yapmanın ve üretmenin ön plana çıktığı mekânlar hüviyetinde olması itibarıyla çok boyutlu bir şekilde ele alınmalıdır.

Atölyelerin alanları ve temel kurgusu

Öğrenme biçimlerinin dönüşerek genişlemesi de dikkate alınarak, öğrencilerin düşünsel, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını destekleyen Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin ulusal standartları oluşturuldu. İlkokul ve ortaokullarda kurulan Tasarım-Beceri Atölyeleri’nde bilim, kültür, sanat, spor ve yaşam olmak üzere beş alan ile bunların on atölye türü bulunmaktadır. Bilim alanında fen, teknoloji, mühendislik, matematik ve yazılım-tasarım; kültür alanında drama ve eleştirel düşünce;  sanat alanında görsel sanatlar, ahşap ve metal, müzik; yaşam alanında yaşam becerileri ile tabiat ve hayvan bakımı; spor alanında ise salon ve açık hava sporları yer almaktadır. Ayrıca atölyeler, Millî Eğitim Bakanlığımızın İnşaat Emlak Dairesi tarafından hazırlanan şartnamelerle kurulmaktadır.

Tasarım-Beceri Atölyeleri her şeyden önce, çocukların yetenekleriyle ilişkilendirilmiş becerilerin onlara pratik bir şekilde kazandırılabilmesi açısından önem taşıyor. Tasarım-Beceri Atölyeleri, 21. yüzyıl becerilerini yükseköğretim alanları ile ilişkilendirmeyi mümkün kılan bir tasarıma sahip. İlerleyen süreçte Bilim ve Sanat Merkezleri yeniden yapılandırılarak tüm okullardaki Tasarım-Beceri Atölyeleri ile bir araya geldiğinde farklı deneyimleri paylaşabilme fırsatı da doğacak. Okul bahçeleri de atölyelerle bağlantılı olarak çok farklı bir şekilde tasarlanıp birer yaşam alanına dönüştürülecek.

İstanbul’daki pilot uygulamaları geçen eğitim öğretim yılında başlayan atölyelerin bulunduğu okulların yönetici ve öğretmenlerine yönelik bir dizi yetiştirme kursu düzenledik. Millî Eğitim Bakanlığımızın Tasarım-Beceri Atölyeleri çalışma ekibi tarafından verilen eğitimlerde hayatın her alanına dokunan atölyelerin temel yapısı ve kurgusu üzerinde duruldu. Akademisyenler ise öğrencilerin düşünmeye, tasarlamaya ve üretmeye zaman ayırabileceği yerler şeklinde inşa edilecek atölyelerin kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlara dikkat çektiler.  Ayrıca tasarımın bir öğrenme biçimi olarak farklı açılardan ele alınmasıyla eğitim süreçlerine ciddi katkılar sunuldu.

Akademik iş birliği modeli

Öğrenmede sadece geleneksel yöntemlerin yetmediği günümüzde Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’de yaygınlaşması sürecinde akademik iş birlikleri önem arz etmektedir. Atölye süreçlerinin etkili biçimde işleyebilmesi amacıyla İl Millî Eğitim Müdürlüğü olarak bizler, İstanbul’daki üniversiteler ile çoklu iş birliklerini özenli bir şekilde yürütmekteyiz. Şunu rahatlıkla söylemek mümkün: bir hayat sahnesi olan eğitim aynı zamanda hayatın her alanını kuşatan bir ekosistemdir.

Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin mahiyetini, getirdiği yenilikleri, farklı boyutlarını ve yaygınlaşması için çoklu iş birlikleri perspektifini üniversitelerle paylaşabilmek amacıyla Beykoz Sabancı Öğretmenevi’nde 27 Kasım 2019’da “Tasarım Beceri Atölyeleri Akademik İş Birliği Ön Çalıştayı” düzenledik. Oldukça değerli raporların hazırlandığı bu çalışmaya İstanbul’da hâlen faaliyette olan 56 üniversitemizin temsilcileri ile 39 İlçe Millî Eğitim Müdürü katıldı.  Eğitimin bir sorun alanı değil, bir çözüm alanı olarak var olduğunu gösteren ön çalıştay, Tasarım-Beceri Atölyeleri odaklı akademik iş birliği modelinin tanıtımını sağlamakla kalmadı. Aynı zamanda modele ve imzalanacak protokollere yönelik önerilerle bir yol haritası oluşturulmasını mümkün kıldı.

Yaratıcılık ve yeni tecrübelere zemin teşkil eden İstanbul Tasarım-Beceri Atölyeleri akademik iş birliği modelinde, atölyelerin akademik araştırma sahalarına dönüştürülmesi, teori-pratik bütünleşmesi ve üniversiteler tarafından oluşturulacak kaynak odalarla süreç yönetiminin sağlanması yer alıyor. Ayrıca atölyelerin öğretmenlerine eğitim içerikleri hazırlanması yanında atölyelerin beş alanına yönelik lisans programlarının açılması da hedeflendi.

Tasarım odaklı yeni istikametler

Tasarım-Beceri Atölyeleri, heyecan verici deneyimler ve istikametler için birer platform niteliğinde. Bilmekten çok tasarlamanın, yapmanın, üretmenin ön plana çıktığı bu atölyeler akademik perspektifle öğrencilerin kendisini, meslekleri ve çevresini tanımasına daha çok katkı sunacak. Tasarım-Beceri Atölyeleri sürecine akademik bakış açısının daha etkili bir şekilde dâhil olmasıyla atölyelerin ihtiyaç duyduğu öğretmenler yetiştirilebilecek. Bu da pilot uygulamalarla süreç yönetiminin gerçekleşmesini dolayısıyla atölyelerin İstanbul genelinde yaygınlık kazanmasını sağlayacak. Okullarda ise Tasarım-Beceri Atölyeleri kurulumu ve etkili işleyişiyle, eğitim ortamlarındaki tüm paydaşların eğitimin dönüştürücü gücünü deneyimlemeleri mümkün olacak.

Millî Eğitim Bakanlığımızın Tasarım-Beceri Atölyeleri şartnamelerine göre üniversiteler tarafından kurulacak atölyeler, üniversitelerin adını taşıyacak. Üniversiteler, fakülteleri ve enstitülerindeki çalışmaları atölyelerde yürütebilecek, ayrıca Tasarım-Beceri Atölyeleri kaynak odaları ile süreç yönetimini sağlayabilecekler.

Eğitim fakültesi bulunan üniversitelerin öğretmen adaylarının staj dönemlerinde Tasarım-Beceri Atölyeleri’ni kullanmasıyla uygulamalı eğitim imkânı doğacak. Hiç şüphesiz atölyelerin mevcut işleyişinde karşılaşılan en önemli sorunlardan biri öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinin nasıl verileceğidir. Bu bakımdan öğretmen adaylarının henüz üniversitedeyken tasarım odaklı atölyelerin mahiyetini kavramaları kritik önem taşımaktadır. Eğitim sisteminde hedeflenen beceri tabanlı, disiplinlerarası yaklaşımın öğretmen adaylarının eğitiminde uygulanacak olması atölyeler için büyük bir değer taşıyor. Böylelikle öğretmen adayları zamanın ruhunu yakalayarak tasarım odaklı düşünmenin imkânlarını eğitim ortamlarına taşıyacaklar.

Eğitim fakültesi bulunmayan üniversitelerin, Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin beş temel alanından birine odaklanmalarıyla eğitimin bir hayat sahnesi olduğu daha da belirginlik kazanacak. Akademik iş birliği modeliyle; güzel sanatlar fakültesi çalışmalarının görsel sanatlar atölyesi ve ahşap-metal atölyesinde; konservatuar çalışmalarının müzik atölyesi ve drama-eleştirel düşünce atölyesinde; spor bilimleri fakültesi çalışmalarının salon ve açık hava sporları alanlarında; mühendislik-mimarlık ve fen-edebiyat fakülteler çalışmalarının fen, teknoloji, matematik, mühendislik atölyesi ile yazılım-tasarım atölyesinde yapılması beklenmektedir. İnsan ve toplum bilimleri fakültelerinin ise psikoloji ve sosyoloji bölümlerinin atölye türü ayrımı olmadan eğitsel çalışmalar yapmaları eğitim süreçleri bakımından yol açıcı uygulamaları beraberinde getirecektir. Lisans öğrencileri stajlarını Tasarım-Beceri Atölyeleri’nde yaptığında bilgi ve becerilerini öğretmen-öğrencilere aktaracaklardır. Ayrıca onların da ilgili alanlardaki çalışma süreçlerini geliştireceklerdir.

Çoklu iş birlikleri ve eğitim ekosistemi

Bunun için öncelikle İstanbul’daki tüm üniversitelerin akademik bölümleri ve yerleşkeleri incelendi. Eğitim fakültesi olan üniversiteler, ilgili yerleşkesinin yakınında bulunan Tasarım-Beceri Atölyeleri pilot okulu ile eşleştirildi. Meslek yüksekokullarında çocuk gelişimi bölümü bulunan üniversiteler, ilgili yerleşkenin yakınındaki Tasarım-Beceri Atölyeleri pilot okulu olacak ilkokullarla birlikte değerlendirildi. Diğer üniversitelerde ise; fen-edebiyat, güzel sanatlar, mühendislik-mimarlık, beden eğitimi ve spor, insan ve toplum bilimleri gibi fakültelerin bulunduğu yerleşkelerin yakınındaki Tasarım-Beceri Atölyeleri bulunan pilot okullarla eşleştirildi. Bu planlama, üniversitelerin atölyelerin eğitsel yönü yanında, ilgili alanın gelişimi açısından da saha çalışmaları yapmalarını sağlayacaktır; bu sayede uygulamayla akademik olanın çok yönlü iş birliği de mümkün olacaktır.

Üniversite ile Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin iş birliği sonucunda geliştirilen özgün uygulamalar, düzenlenecek kongre ile akademik bakış açısıyla temellendirilecek ve çalışmaların paylaşımı sağlanacaktır. Atölyeleri merkeze alarak yapılacak akademik araştırma ve uygulamalar, eğitim ekosisteminde önemli bir dönüşüme işaret eden atölyelerin çok daha üst bir seviyeye ulaşmasını beraberinde getirecektir.

Çocukların ilgi, yetenek ve mizaçları doğrultusunda gelişmelerini sağlamak amacıyla pilot uygulama için belirlenen ilkokul ve ortaokullarda kurulan Tasarım-Beceri Atölyeleri, 21. yüzyıl becerilerini, yükseköğretim alanları ile ilişkilendirmek suretiyle eğitimin dönüştürücü gücüne ivme kazandırdı. Tasarım-Beceri Atölyeleri’nin her zaman kapsamlı bir iş birliğiyle ortaya çıktığı dikkate alındığında, akademik yaklaşımların sürecin sağlıklı bir şekilde gelişmesi açısından hayati derecede önemli olduğu kendiliğinden anlaşılacaktır.

@memleventyazici