Toplumu anlatmak toplumun işi

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
8.10.2016

Howard S. Becker’e göre toplumu anlamak ve anlatmakta sosyal bilimler tek yol ve tek seçenek değildir. Herkes yaşadığını “bilimsel” dille olmasa bile anlatabilir ve bu anlatım da bilgi üretiminin bir parçasıdır.


Toplumu anlatmak toplumun işi

Herhangi bir konuda söz söyleme tekelinin tamamen o alanın uzmanı olarak ortaya çıkan ya da bunu iddia eden kişilere tevdi edildiği bir çağda yaşadığımız söylenebilir. Sık sık tarihi konuları tarihçilere, sağlık meselelerini tıpçılara, duygusal sorunlarımızı psikologlara, ekonomik sıkıntılarımızla ilgili görüş belirtme yetkisini iktisatçılara bırakmamız gerektiği hatırlatılır bize.

Sözgelimi siyasal bilimlerde yöntem dersi verdiğini belirten “uzman”lar yapılacak seçimlere dair makul olmayan öndeyi, öngörü ve önkestirimlerde bulunabilir; o uzmanın bu tahminleri tamamen yanlışlansa bile ‘uzman’ın uzmanlığına halel gelmez. Ya da en küçük toplumsal sorunda bile hemence bir sosyal bilimci konuşturulur, o sorunun sosyolojik, etnik, iktisadi, tarihsel ve toplumsal sebep ve saikleri büyük teoriler eşliğinde ele alınır. Tikel olaylar mümkün olduğunca genele şamil kılınmaya çalışılır, genele şamil olanın ise tikeldeki payı nedense hiç görülmez.

Özellikle müzik ve sanat sosyolojilerine önemli katkılar yapmış ABD’li bir sosyolog Howard S. Becker. İlgilendiği konular arasında sosyolojik yazım stilleri ve metodolojileri de yer alan Becker’in ismi, Erving Goffman, Anselm Strauus’la birlikte ikinci Chicago Sosyoloji Okulu içinde anılır. Becker de Goffman gibi sık sık “sembolik etkileşimci” olarak nitelense de Becker kendini bu yöntemle sınırlamak istemez pek.

Bilgi üretiminin parçası

Becker’in Toplumu Anlatmak adıyla Türkçe’ye çevrilmiş eserinde esasen savunduğu temel görüş oldukça sade ve anlaşılırdır. Toplumu anlatmak sadece sosyal bilimcilerin tekelinde olan bir uğraş değildir. Romanlar, filmler, fotoğraflar, haritalar ve hatta matematiksel modeller bile topluma ilişkin bir bilgi üretmenin ve bunu paylaşmanın etkili araçları olabilir. Toplumu anlamak ve anlatmakta sosyal bilimler tek yol ve tek seçenek değildir yani. Herkes yaşadığını “bilimsel” dille olmasa bile anlatabilir ve bu anlatım da bilgi üretiminin bir parçasıdır.

Becker kitabında bu temel tezi açıklamak üzere birçok örnek de verir. Verdiği örnekler arasında  Walker Evans’ın fotoğrafları, George Bernard Shaw’un oyunları, Jane Austen’ın ve Italo Calvino’nun romanları ve Erving Goffman’ın çalışmaları da yer alır. Toplumu topluma anlatmanın farklı yolları etrafında ördüğü sevimli ve kıvrak diliyle Becker sadece sosyal bilimciler için değil, toplum hakkında bir şeyleri farklı biçimde söylemek isteyen herkes için zihin açıcı bir kılavuz ortaya çıkarıyor.

[email protected]

Toplumu Anlatmak Howard  S. Becker Heretik, 2016

Thales’ten Aristo’ya felsefe

12. yüzyılda yaşamış ünlü dinler, düşünceler ve felsefe tarihçisi Şehristani’nin Kitâbü’l Milel ve’n Nihal adlı eserinin antik Yunan felsefesini ilgilendiren bölümünü içeriyor Yunan Filozofları. Thales, Anaksagoras, Anaksimenes, Enıpedokles, Pythagoras, Sokratres, Eflatun, Plutarkhos, Ksenophanes, Zenon, Demokritos, Herakleitos, Epiküros, gibi büyük Yunan filozoflarının düşüncelerini tanıtmış, Aristoteles’e ise, İslam Felsefesi’ndeki belirleyici mevkiinden dolayı ayrı ve büyük bir bölüm ayırmıştır. Bilhassa bu bölümde Aristoteles felsefesi üzerine düşünceleri, daha sonra İbn Sinâ özelinde Meşş. M felsefeye getireceği itirazların temelini teşkil ettiği için son derece önemli. 12. yüzyıl İslam dünyasında, Yunan filozoflarının ne kadar bilindiği ve nasıl algılandıkları üzerine klasik bir kaynak metin.

Yunan Filozofları, Şehristani,  çev. Mustafa Öz, Litera, 2016

Antropolog gözüyle Rinmbaud 

Yaban Düşünce, Hüzünlü Dönenceler ve Yapısal Antropoloji gibi Türkçe’ye de çevrilmiş eserleriyle sosyal bilimlerde çığır açan, 1950 ve 196’lı yıllarda etkili olmuş yapısalcılığın kurucu babalarından biri olan dünyaca ünlü Fransız antropolog/etnolog Claude Lévi-Strauss (1908-2009) bu kez “bakışı”nı sanat yapıtları üzerine çeviriyor. Lévi-Strauss’ub bu kitabında Poussin ve Ingres’in resimleri, Rameau’nun Castor ve Pollux operası, Diderot ve Rousseau’nun dil ve güzel sanatlar üstüne düşünceleri, André Breton’la yaptığı “belge olarak sanat yapıtı” hakkında yazışmalar, Rimbaud’nun meşhur “Sesliler” sonesi ve Amerikan yerlilerinin elişleri üzerine yazıları yer alıyor. Lévi-Strauss’un antropolojik çalışmalarından edindiği ‘bakış’ı sanat eserlerini yorumlarken kullandığı üslubuna büyük katkı sağlıyor.

Bakmak Dinlemek Okumak, C. Lévi-Strauss, çev. Ömer B. Albayrak, YKY, 2016