Trump anti emperyalist mi?

Murat Güzel / Bethlehem, Pennsylvania
20.08.2016

Trump’ın sözleri belli ki Amerika’da yaşayan bazı Türkleri de heyecanlandırmış durumda. “İşte bu!” dercesine Trump’ın sözünde anti-emperyalist bir boncuk bulmuş gibi seviniyorlar. Oysa bizim siyasal hafızamız Trump’ın başkanlık yarışında Cumhuriyetçi Parti’nin tek adayı durumuna düştüğü zaman dilimiyle sınırlı olmamalı.


Trump anti emperyalist mi?

 ABD’de bu yılın sonunda yapılacak olan başkanlık seçimleri muhtemelen daha önce ABD tarihinde hiç olmadığı kadar uluslararası toplumun ilgisini çekti.

Donald Trump’ın Müslümanlara ve azınlıklara karşı yürüttüğü kampanya, gerek ülke içerisinden gerekse uluslararası toplum tarafından tepkiyle karşılanmasına rağmen Trump’ın, başkanlık yarışındaki en başarılı seçim kampanyasını yürüterek  mevcut sistemden rahatsız olan ciddi bir seçmen kitlesini motive ettiğini inkar edemeyiz. Defalarca batıp çıkmış biri olarak ve her türlü kanuni açıkları çok iyi kullanabilen Trump, tezgahını ne zaman hangi pazara açacağını çok iyi biliyor.

İsmi açıklandığından beri favori olarak gösterilen Hillary Clinton, kampanyasında birçok skandal yaşanmış ve sık sık eleştiri oklarına hedef olmuş olsa da, ABD ve uluslararası toplum adına en istikrarlı ve sağlıklı isim olarak gösteriliyor.

Benim de geçen hafta kapalı bir toplantıda soru sorduğum Başkan Barack Obama, Türkiye’yle ilişkilerin stratejik öneminden bahsetti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la sıkıntılı zamanlarda sürekli irtibat halinde olduklarını ifade etti. Türkiye halkının darbe girişimine karşı bir araya gelerek tepki göstermesinin önemine vurgu yaptı. Gülen’in iadesi içinse iki ülke arasındaki köprülerin yakılamayacağının sinyalini verdi ve hukuki süreci çalıştıracaklarını ifade etti.

Bu noktada Clinton’un daha garanti bir aday olarak Obama’nın politikasını devam ettireceğini düşünüyorum. Nitekim başkan Obama da Clinton’a sahip çıkmasının nedenlerinden biri olarak bunu, politikalardaki devamlılığa  vurgu yaptı.

Trump makulleşir mi?

Cumhuriyetçi Parti’nin tek adaya düştüğünden bu yana söylemlerinde daha makul bir strateji izlemeye çalışan Trump da, Türkiye’yi kana bulayan darbe girişimi ve ardından başlayan tasfiye süreciyle ilgili olumlu açıklamalar yaptı. Trump, ABD’nin Türkiye’deki olaylara dahil olma konusunda aceleci davranmaması gerektiğini belirterek “Kimseye nutuk çekmeye hakkımız olduğunu düşünmüyorum” demişti. Bu sözleri Türkiye kamuoyunda olumlu yankı bulmuştu.

Trump bununla da yetinmeyerek “Ülkemizde olanlara bir bakın. Birileri polis memurlarını soğuk kanlılıkla vururken nasıl başkalarına nutuk çekebiliriz ki?” dedi. İşin doğrusu bu sözleri bir başkası söylese çok daha büyük etki yaratabilirdi. Fakat sözün sahibi Trump olunca etkisi azalıyor. Doğrusu bu yaklaşımlara karşı da dikkatli olmak gerekiyor.

Türkiye için iyi olan kim?

Ayrıca, Irak’ta diğer arkadaşlarını korumak için hayatını kaybeden Humayun Khan adındaki Müslüman bir askerin babasına söylediği sözler, Trump’ı eleştiri oklarının hedefine getirdi. Cumhuriyetçi Parti içerisinde Trump’ın  iyi bir başkan olamayacağı şeklindeki eleştirilerin fazlalığı da ortada.

Cumhuriyetçiler arasında en az kendisi kadar faşist isimlerle yarışırken ulusal güvenlik tartışmaları üzerinden ülkenin dış tehlikelerini ön plana çıkartan Trump, artık başka bir adayla boy ölçmeye gerek duymadığı için daha makul bir tablo çizmeye çalışıyor. Çünkü karşısında artık bir Ted Cruz yok, eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton var.

Trump’ın sözleri belli ki Amerika’da yaşayan bazı Türkleri de heyecanlandırmış durumda, “işte bu!” dercesine Trump’ın sözünde anti-emperyalist bir boncuk bulmuş gibi seviniyorlar. Oysa bizim siyasal hafızamız Trump’ın başkanlık yarışında Cumhuriyetçi Parti’nin tek adayı durumuna düştüğü zaman dilimiyle sınırlı olmamalı.

“Breitbart News Daily” adlı yayın kuruluşunda yaptığı konuşmada “Görünen o ki petrol konusunda az veya çok da olsa Türkiye DAEŞ’in yanında” şeklinde açıklama yapan Trump’dan başkası değildi.

Trump’a gönlünü kaptıranları caydırmak değil niyetimiz, fakat kendilerine uzatılan bir gülle tavlanmak ABD siyasetinde insanı kötü yola düşmeye kadar götürebilir. Çünkü gündelik siyaset içerisinde Trump, dün söylediğini bugün yalayıp, dün reddettiğini ise bugün sahiplenecek bir duruş göstermektedir. Türkiye’nin de kendisine uzatılan bir güle kanması ciddi sonuçlar doğurabilir.

Clinton’la yola devam

Hal durum Trump’da böyleyken, Clinton, benim de organize komitesinde olduğum Demokratik Parti Başkan Adaylığı Kongresi’nde tarihinin en iyi konuşmasını yaptı. Clinton, toplumsal söylemleriyle ABD’de yeni bir cağ açan Bernie Sanders’ın da desteğini alarak ilk defa sosyal demokrat söylemleri ile ve dar gelirli sınıfı arkasına alan konuşması çok başarılıydı.

Ülke içerisinde birlik mesajları veren Clinton, Suriye meselesinin bir an önce bir sonuca bağlanması gerektiği ve bu süreç içerisinde Türkiye’yi işaret ederek NATO ve bölgesel önemli müttefiklerle IŞİD’e karşı bir arada çalışacaklarını söyledi. Bu bağlamda kurulacak bir stratejik ilişkinin, bütün tarafların kazanacağı bir imkan olabileceğini belirtti.

Darbe girişimi sonrasında Türkiye ve ABD arasında Gülen’in iadesi konusu iki ülke arasında önemli bir sıkıntı olarak gözükse de bu meselenin bir kaç boyutu var. Bu boyutlardan biri olan, ABD’deki Gülencilerin başkanlık yarışında Clinton’u desteklemek için yaptığı bağışlar. Bu, Ankara ve Washington arasındaki kuvvetli stratejik ilişkileri kesintiye uğratabilecek düzeyde değil. 

Eğer Türk halkının kahramanca direnci ve Erdoğan’ın muhafazakar ve en uç laik kesimleri bile biraya getiren liderliği olmasa başarıya ulaşması muhtemel bu kanlı darbe girişiminin Batı’da “Erdoğan’ın muhalifleri sindirmek için bir oyunu” şeklinde tartışılıyor olması, Türkiye’nin yıllarca ihmal ettiği bir kamu diplomasisi sorunudur aynı zamanda. 

Halkın özgür iradesine yapılan darbelerden medet umanları bir şeye ikna etmek mümkün değildir. Fakat, Türkiye karşıtı grupların Amerikan sisteminin temellerini istismar edişi karşısında Amerika’da yaşayan Türk toplumunun etkili girişimlerde bulunamaması ciddi bir eksikliktir. Bu eksikliğin ivedilikle giderilmesi için stratejiler geliştirilmeli ve uygulamaya konulmalıdır.

[email protected]