Trump'ın kabinesi: Generaller ve milyarderler

Hakan Çopur / Araştırmacı
17.12.2016

Trump’ın muhtemel kabinesi için isimleri açıklanan adaylar arasında üç emekli general ve iş dünyasından gelen milyarder iş adamları dikkat çekiyor. “Zenginler ve askerler kulübü” olarak değerlendirilebilecek isimler arasında İslamofobik ve zenofobik görüşleriyle tanınan kişiler de var. Trump’ın şu ana kadar açıklanan kabinesi, Beyaz Saray’a bugüne kadar bilinenden farklı bir tarz-ı siyasetin gelmekte olduğunu açık bir şekilde gösteriyor.


Trump'ın kabinesi: Generaller ve milyarderler

20 Ocak 2017’de başkanlık koltuğuna oturacak olan ABD’nin 45. Başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump, 60 yıl sonra siyasi kariyeri olmaksızın Beyaz Saray’a yerleşecek ikinci başkan olarak tarihe geçti. Emlak milyarderi Trump, siyasetin dışından gelerek kalburüstü rakiplerini teker teker saf dışı bırakmasıyla, Amerikan siyasi tarihinde şimdiden kendine özel bir yer edindi.

Özellikle Cumhuriyetçi Parti elitlerinin muhalefetine rağmen ön seçimlerde ve ardından 8 Kasım’daki başkanlık seçimlerinde ipi göğüsleyen Trump’ın ülkeyi nasıl yöneteceği, bugünlerin en can alıcı tartışma konusu.  İş adamı kimliğiyle şimdiye kadar birçok şirket kurup batıran, dört kez iflas başvurusu yapan ve pazarlık ile neler yapılabileceğini iyi bilen bir isim olan Trump’ın, daha koltuğa oturmadan Rusya ve Çin gibi küresel ölçekli konulardaki açıklamaları, Washington’da depreme sebep oldu.

Kabinesinin değeri 20 milyar

Trump’ın muhtemel kabinesi için isimleri açıklanan adaylar arasında üç emekli general, bir emekli binbaşı ve iş dünyasından gelen milyarder iş adamları dikkat çekiyor. Trump’ın şu ana kadar açıklanan kabinesi, Beyaz Saray’a bugüne kadar bilinenden farklı bir tarz-ı siyasetin gelmekte olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Bu kabinedeki isimlerin toplam finansal varlıklarının 20 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. Listede Trump 3.7, Ticaret Bakan Yardımcısı Todd Ricketts 5.3, Eğitim Bakanı Betsy DeVos 5.1 ve Ticaret Bakanı Wilbur Ross 2.9 milyar dolarla yer alıyor. Listede Trump 3.7, Ticaret Bakan Yardımcısı Todd Ricketts 5.3, Eğitim Bakanı Betsy DeVos 5.1 ve Ticaret Bakanı Wilbur Ross 2.9 milyar dolarla yer alıyor.

“Zenginler ve askerler kulübü” olarak değerlendirilebilecek isimler arasında İslamofobik ve zenofobik görüşleriyle tanınan kişiler de var. 20 Ocak’ta işbaşı yapacak yeni yönetimin şimdiye kadarki söylemlerini ne kadar realize edeceği başlı başına merak konusu. Birçok kişi Trump’ın kampanya sürecindeki sert söylemlerinin Oval Ofis’te yumuşayacağını ve Amerikan çıkarları doğrultusunda şekilleneceğini savunurken, bazıları ise bu söylemlerin hayata geçirileceğini ve herkesin “yepyeni bir Amerika” ile karşılaşacağını iddia ediyor.

Başkan Yard.: M. Pence

Kabinedeki isimlere yakından bakıldığında ABD’nin yeni Başkan Yardımcısı Mike Pence, koyu muhafazakar kimliğiyle hemen dikkat çekiyor. Daha önce Indiana Valisi olarak görev yapan 57 yaşındaki Pence, göçmenlik, kürtaj ve eşcinsel hakları gibi konulardaki muhafazakar duruşuyla biliniyor. Kendisini “Hıristiyan, muhafazakar ve Cumhuriyetçi” sıralamasıyla tanımlayan Pence, dindar bir evanjelik olarak Trump’ın seçimleri kazanmasına önemli katkı yaptı. Bazıları Pence’in “gölge başkan” olarak Trump’ın arkasında Beyaz Saray’ı yönetecek isim olduğunu dahi savunuyor.

Dışişleri Bakanı: R. Tillerson

Trump’ın belki de en çok merak edilen seçimi olan dışişleri bakanı, dünyanın en büyük enerji şirketlerinden biri olan Exxon Mobil’in CEO’su Rex Tillerson oldu. 64 yaşındaki Tillerson’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın olduğu ve bu ikilinin 20 yılı aşkın süredir tanıştıkları biliniyor. 2013 yılında Rusya’nın “Halk Kardeşliği Nişanı” takılan Tillerson, adeta tek başına milyarlarca dolarlık yatırımları yöneten uluslararası bir satranç oyuncusu gibi. Trump’ın kabinesine iş dünyasından kattığı belki de en önemli isim olan Tillerson’ın yeni dönemdeki ABD dış politikasını Exxon gibi mi yoksa daha “geleneksel” diplomasi araçlarıyla mı yöneteceği de başlı başına tartışma konusu. Trump, “tüm dünyada birçok ülkeyle sayısız büyük anlaşma imzalamış bir isim, dış politikamızda Obama’dan daha başarılı olur” tezini savunurken, ABD’deki karar alıcıların bir bölümü ise Trump’ın Tillerson ile ülkeyi “şirkete” çevirdiği görüşündeler.

Savunma Bakanı: J. Mattis

Kuşkusuz kabinenin en ilginç ve önemli isimlerinden biri, yeni savunma bakanı olacak. 2017 yılı için 619 milyar dolarlık dev bir bütçesi Kongre’den henüz geçen Pentagon’u yönetecek isim için Trump’ın adayı, emekli General James Mattis. Lakabı “deli köpek” olan Mattis, 44 yıllık görev süresinde Afganistan ve Irak işgallerinde üst düzey görevler üstlendi ve Felluce’de 2004’teki kanlı çatışmaları yönetti. Mattis, 2005 yılında San Diego’da askerlere yaptığı bir konuşmadaki “Bazı insanlara ateş etmek eğlenceli” sözleri nedeniyle hala tartışılan bir isim.

2010-2013 yılları arasında ABD’nin Ortadoğu ve Güneybatı Asya’daki askeri operasyonlarının sorumluluğunu üstlenen Mattis, Obama yönetimin İran’a “fazla yumuşak davranması” gerekçesiyle 22 Mayıs 2013’te emekliye ayrılmıştı. Mattis, ABD Kongresinde yaptığı bir konuşmada, ABD’nin Ortadoğu’daki sorunlara yeterince müdahil olmamasının buradaki aşırıcılığın yükselmesine neden olduğunu dile getirmişti.

Emekli bir asker olarak göreve başlayabilmesi için Mattis’in Kongrenin onayını da alması gerekiyor; zira federal yasalara göre ABD ordusunda görev yapmış bir komutan aktif görevinin ardından bakanlık yapabilmesi için en az yedi yıl geçmesi gerekiyor.

Ulusal Güv. Dan.: M. Flynn

Trump’ın ülke ve dünya meseleleriyle ilgili birçok konuyu danışacağı Ulusal Güvenlik Danışmanlığı koltuğuna ise seçim kampanyası döneminde Trump’ın yakın ekibinde yer alan emekli Korgeneral Michael Flynn’in oturması bekleniyor. Trump’ın kampanya sürecinde “güvenlik ve istihbarat başdanışmanı” olarak görev yapan Flynn, daha önce Afganistan ve Irak’ta da bulunmuş deneyimli bir asker olarak biliniyor. Barack Obama döneminde Savunma İstihbarat Ajansı Direktörü olarak görev yapan Flynn’in, 2014 yılında işine son verilmişti. Emekli Korgeneral Flynn, tam da 8 Kasım başkanlık seçimlerinin yapıldığı gün FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e ilişkin yayımlanan yazısıyla bir anda kamuoyunun gündemine oturmuştu. Flynn yazısında, “Arka bahçemiz Pensilvanya’ya rahatça yerleşmiş olan bu maskeli terör ve istikrarsızlık kaynağı...” ve “Türkiye’nin bakış açısıyla Washington, Türkiye’nin Usame bin Ladin’ine sığınak oluyor” ifadeleriyle dikkatleri üzerine çekmişti.

Bununla birlikte Flynn’in “radikal İslamcılarla mücadele” şemsiyesi altında dile getirdiği birçok görüş, hem ABD içinde hem de özellikle Müslüman coğrafyada tartışmalara neden oldu. Kuşkusuz Flynn’in hem FETÖ elebaşı Gülen, hem de “radikal İslamcılık” söylemlerinin pratikteki karşılığının ne olduğunu ancak 20 Ocak’tan sonra görebileceğiz.

İç Güvenlik Bakanı: J. Kelly

Kabinenin bir diğer generali John Kelly, savunma bakanlığı kadar olmasa da ABD’nin güvenlik bürokrasisinin bir diğer önemli ayağı olan İç Güvenlik Bakanlığına göz kırptı. ABD Deniz Piyadelerinde 40 yıl en alttan en üste kadar görev yapmış önemli bir asker olan Kelly, kabinenin bir diğer generali. Oğlunu aktif bir görevde kaybeden en üst düzey Amerikalı komutan olarak biliniyor.

Adalet Bakanı: Jeff Sessions

Trump’ın Adalet Bakanlığı’na getirmeyi düşündüğü isim ise kendisine desteğini ilk açıklayan Cumhuriyetçi Parti’den Alabama Senatörü Sessions. 69 yaşındaki eski savcı Sessions, 1997’den itibaren bulunduğu Senato’nun Adalet Komitesi’nde görev yaparken göçmenlik reformuna karşı durmuştu. Sessions, 1986 yılında eski Başkan Ronald Reagan tarafından federal hakimliğe aday gösterilmiş, ancak Cumhuriyetçi ağırlıklı Senato Adalet Komitesi, ırkçı yorum ve eylemleri nedeniyle Sessions’ı bu göreve uygun bulmamıştı. 1995 yılında Alabama Savcısı seçilen Sessions, 1996’da girdiği seçimden zaferle çıkarak senatör oldu, daha sonra federal hakimliğini reddeden komitede görev aldı.

FETÖ elebaşı Gülen’in iade sürecindeki öneminden dolayı Türkiye için yeni ABD Adalet Bakanı büyük önem taşıyor. Gülen’in iade talebiyle ilgili idari süreçlerin hızlandırılmasını talep eden Ankara, Obama döneminin “süreci ağırdan alan tavrından” sonra konuyu ivedilikle ele alacak bir bakan görmeyi umuyor.

İçişleri Bakanı: Ryan Zinke

Emekli bir deniz binbaşı olan Kongre üyesi Ryan Zinke, Trump’ın içişleri bakanlığı için belirlediği isim oldu. Irak’taki “başarıları” sebebiyle iki bronz yıldızla ödüllendirilen Zinke, temsil ettiği eyalet Montana’da Demokratlara karşı ciddi kavga veren bir isim olarak biliniyor.

Ticaret Bakanı: Wilbur Ross

Trump’ın “zenginler kulübü” kabinesini oluşturan isimlerin ilki, Ticaret Bakanı adayı milyarder Wilbur Ross. Batmak üzere olan şirketleri “kurtarmakla” meşhur olan Ross’un, 2.9 milyar dolar civarında kişisel servetinin olduğu tahmin ediliyor.

Hazine Bakanı: S. Mnuchin

17 yıl Goldman Sachs’ta üst düzey görevler yapan yeni Hazine Bakanı adayı Mnuchin, aynı zamanda Hollywood’da ünlü bir film yapımcısı. Kabinenin senginler kulübü kontenjanından olan Mnuchin, mayıs ayında Trump’ın kampanyasına finans bölüm başkanı olarak katılmıştı. Daha önce hiçbir siyasi kariyeri olmayan Mnuchin, piyasaların yakından tanıdığı elitlerden biri olarak Amerikan hazinesinin yeni patronu olmaya hazırlanıyor.

Çalışma Bakanı: A.Puzder

Trump’ın iş dünyasından kabinesine katmaya hazırlandığı bir diğer isim ise ünlü bir restoran zincirinin CEO’su olan ve yıllık 1,2 milyon dolar maaş alan Andrew Puzder. ABD’deki önemli tartışmalardan biri olan saatlik asgari ücretin yükseltilmesine karşı olan Puzder’in, Obama’nın sağlık reformu “Obamacare”e karşı duruşu da medyaya yansımıştı.

Özel Kalem: R. Priebus

Seçim kampanyası sırasında Trump’ın güvenini kazanan Priebus, Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komite Başkanı olarak Washington’ın işleyişini yakından bilen tecrübeli bir isim olarak tanınıyor. Temsilciler Meclisi Başkanı Paul Ryan’ın yanı sıra partinin önde gelen diğer isimleriyle iyi bir ilişki içinde olduğu bilinen Priebus, yaklaşık 5 yıldır partinin sözcülüğünü yapıyor. Trump’ın özel kalem müdürü tercihi, özellikle partililer tarafından olumlu karşılandı. Ancak Priebus da kabinedeki birçok isim gibi İslamofobik ve zenofobik görüşleriyle öne çıkıyor.

Baş Stratejist: S. Bannon

Trump’ın baş strateji danışmanı olarak belirlediği kampanya menajeri Stephen Bannon, Cumhuriyetçi Parti içinde dahi tartışmalara yol açan bir isim. Bannon, partililerin “ırkçı ve aşırı sağcı” görüşleriyle mesafeli yaklaştığı bir isim. Bannon, Trump’ın seçim kampanyası menajeri olmadan önce, yabancı düşmanlığı ve nefret söylemi yaptığı eleştirilerinin odağındaki “Breitbart” adlı yayın kuruluşunu yönetiyordu. Cumhuriyetçi Partinin çizgisi dışındaki açıklamalarıyla zaman zaman tepki toplayan Bannon’ın bu göreve getirilmesi ülkedeki birçok kesim tarafından “endişe verici” bulundu.

CIA Direktörü: M. Pompeo

Kongre üyesi Mike Pompeo, CIA’in başına getirilecek isim olarak duyuruldu. Üç dönem Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’nde görev yapan Pompeo, Libya’nın Bingazi kentindeki ABD Konsolosluğu’na düzenlenen saldırıya ilişkin soruşturma sırasında aldığı görevle Demokrat Partinin adayı Hillary Clinton’a yönelik sert eleştirilerinden sonra partisinde yükselen isim olmuştu. West Point’teki harp okulunu birincilikle bitiren 52 yaşındaki Pompeo, süvari subayı olarak görev yaptı. Daha sonra ordudan ayrılan Pompeo, Harvard Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. İran ile varılan nükleer anlaşmaya şiddetle karşı çıkan Pompeo, basına sızdırdığı belgelerle ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) bazı dinleme faaliyetlerini ortaya çıkaran kurumun eski sistem analisti Edward Snowden’ın vatan haini olduğunu ve idam edilmesi gerektiğini savunmuştu.

Bu isimler dışında Trump, Obama’nın sağlık reformuna karşı olan eski doktor Tom Price’ı sağlık bakanlığı için, eski rakibi Ben Carson’ı da Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı için düşündüğünü açıkladı. Carson, kabinedeki tek siyahi Amerikalı olma unvanını taşıyor. Ayrıca Eğitim Bakanlığı için ismi açıklanan Betsy DeVos, Ulaştırma Bakanlığı’na aday gösterilen Elaine Chao, ABD’nin BM Temsilciliği’ne aday gösterilen Nikki Haley ve Küçük İşletmeler İdaresi Başkanlığı’na düşünülen Linda McMohan ise Trump’ın kabinesinde görev yapacak kadınlar olarak göze çarpıyor. Bu uzun listeye bakınca Trump’ın etrafına sağlam ve “zengin” bir halka ördüğü değerlendirmesi yapılabilir. Bu halkanın Trump’ı seçen kitlelerin beklentilerine mi yoksa Amerikan kurumsal yapısının yerleşik çıkarlarına mı hizmet edeceğini zaman gösterecek. Türkiye de Obama döneminde “donuklaşan” Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir ivme beklentisi ile Trump dönemine hazırlık yapıyor. Ancak kesin olan şu: Olumlu ve olumsuz yanlarıyla Trump Amerika’sı, Obama döneminden çok farklı, renkli ve ilginç olacak.

[email protected]