Karadeniz'in potansiyelini ortaya çıkarmada kararlılık gösterilmesi halinde Türkiye'nin uluslararası operatörler ile ortaklaşa faaliyetler sürdürme ihtimali artacaktır. Türkiye'nin denizde daha önce yaptığı gaz keşiflerinin, Fatih'in şu an faaliyet gösterdiği bölgeye yakınlığı ve Romanya'nın da XIX 2 Neptün Derin bloğundaki keşifleri de düşünüldüğünde Tuna-1 kuyusunun başarı şansı yüksektir.
Prof. Dr. Hakan Berument Serkan Şahin / ORSAM Enerji Direktörlüğü
Türkiye’nin kendi kaynaklarını ekomisine katmak için çok uzun yıllar öncesinden beri yapması gereken deniz yetki alanları içerisindeki arama çalışmaları son hızıyla devam etmektedir. Bu çalışmaların Akdeniz’deki bölümü devam ederken, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) çalışmalarının bir kısmını Karadeniz’e kaydırmıştır. Fatih derin deniz sondaj gemimiz 15 Temmuz 2020 itibariyle Tuna-1 kuyusunda sondaj faaliyetlerini yürütmek üzere Karedeniz’e demirlemiştir.
Üretilebilir gaz keşfi
Fatih, şu an Zonguldak’ın yaklaşık 150km açıklarında, Türkiye Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’nin Romanya ve Bulgaristan sınırlarının kesiştiği kısmına yakın bir notada Tuna-1 kuyusunda gaz arama faaliyetlerini yürütmektedir. MEB’in Romanya tarafında kalan XIX 2 Neptün Derin bloğunu elinde bulunduran ExxonMobil ve OMV Petrom şirketlerinin 2012 yılında 42-84 milyar kübik feet aralığında üretilebilir gaz keşfi yaptığı açıklanmıştır. Türkiye de Batı Karadeniz Havzası’nın kendi MEB sınırları içinde kalan kısmında, tahminen Romanya’daki bu keşfin devamı olduğunu tahmin ettiğimiz kısmında arama faaliyetlerini sürdürmektedir.
Tecrübe ve birikim
Karadeniz’deki sondaj faaliyetleri, aslında Akdeniz’deki faaliyetlerden çok daha farklı teknik gerçekler ve olasılıklar içermektedir. TPAO Arama Grubu Karadeniz’de uzun yıllardır çalışmaktadır. Bu tecrübe ve bilgi birikimi sayesinde TPAO’nun jeofizik ve jeoloji birimlerinin burada başarılı olma ihtimali çok daha yüksektir. Bölgenin uzun süren sismik çalışmalar ile detaylı şekilde taranmış olması ve geçmişte yabancı ortaklar ile sondaj faaliyetlerinde bulunulmuş olması da bu seferki başarı şansını artırmaktadır.
Karadeniz’deki mevcut sondaj faaliyetleri aslında yeni planlanmış faaliyetler de değildir. TPAO’nun bölgedeki potansiyel noktalarda sondaj faaliyetleri yürütmek istediği uzun zamandır bilinmektedir. Karadeniz’deki bugünkü faaliyetler, son yıllarda Akdeniz’deki hassas durumlardan dolayı TPAO’nun Akdeniz’e yönelmesi ile gecikmiş faaliyetlerdir. TPAO’nun bu bölgelerin potansiyeline duyduğu güven yeni bir konu değildir. Bu sondaj faaliyetlerini Akdeniz’in peşinden yapılan rastgele hareketler olarak değerlendirmek TPAO’ya karşı yapılacak büyük bir haksızlık olacaktır.
TPAO, uzun zamandır Karadeniz’e yoğunlaşmış ve iki yıl sürecek en az yedi sondajlık bir sondaj programını bekletmekte ve bunun için en doğru zamanı ve en ideal şartları beklemektedir. Bu şartlar geliştiğinde de hiç geciktirmeden gerekli adımları atarak Fatih gemimizi en başta Tuna-1 kuyusunu kazmak için göndermiştir.
Jeolojik yapı
Karadeniz’in batı havzasında, hem Türkiye hem de Romanya tarafında dünyanın en büyük şirketlerinden ExxonMobil, OMV ve Lukoil gibi şirketler buradaki potansiyeli bilerek arama faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Karadeniz’in kendine özgü jeolojik yapısı, deniz dibi yapısı ve yüksek deniz suyu derinliği gibi nedenlerden buradaki faaliyetler temkinli gitse de TPAO’nun şu an elinde bu bölgenin potansiyelini daha da anlayacak ve eğer yeterli kaynaklar varsa bunu Türkiye ekonomisine katacak tecrübesi ve teknik yeterliği olduğunu belirtmekte fayda vardır.
Petrol aramaları
Karadeniz’in potansiyelini ortaya çıkarmada kararlılık gösterilmesi halinde Türkiye’nin Romanya tarafında faaliyet gösteren uluslararası operatörler ile ortaklaşa faaliyetler sürdürme ihtimali de artacaktır. Türkiye’nin denizde daha önce yaptığı gaz keşifleri olan Güney Akçakoca Sub-Basin ve Ayazlı gibi sahaların Fatih’in şu an faaliyet gösterdiği bölgeye yakınlığı ve Romanya’nın da XIX 2 Neptün Derin bloğundaki keşifleri de düşünüldüğünde Tuna-1’in başarı şansı yüksektir. TPAO’nun Batı Karadeniz Havsası’ndaki faaliyetlerinin ardından Doğu Karadeniz Havası’ndaki kaynaklara da yönlendireceği tahmin edilmektedir. Özellikle daha önce petrol emarelerine rastlanan Sürmene-1 kuyusu civarında ek aramaların yapılması da TPAO’nun Karadeniz’deki genel stratejisine paralel olarak beklenmektedir. Hem batı Karadeniz Havzası’ndaki doğalgaz potansiyeli hem de Doğu Karadeniz Havzası’ndaki petrol potansiyeli kesinlikle araştırılmalı ve TPAO tarafından nihai durum ortaya konmalıdır. Şu an yapılan faaliyetler de bu ihtiyaçlara karşılık vermesi ihtimali yüksek faaliyetlerdir.
Doğalgaz rezervi
Türkiye kendi kaynaklarını ekonomisine katmak için haklı çalışmalarını devam ettirmeli ve bu konuda TPAO’nun desteklenmesi için her türlü adımı atmalıdır. Enerji Bakanlığı’nın son birkaç yıldaki desteği ve tavrı da bu yöndedir. TPAO Akdeniz ve Karadeniz’de kazandığı tecrübe ile Karadeniz’in hem batı hem de doğu havsasındaki doğalgaz ve petrol kaynaklarına ulaşacağı ve bunları ekonomimize başarılı şekile katacağı düşünülmektedir.