Türk dünyası ortak müdahale gücü: TAKM

Umut Berhan Şen / SASAM Uzmanı
12.09.2020

Başarılı bir iç ve dış güvenlik organizasyonu için, kaliteli ve güçlü bir istihbaratın gerektiği yaşadığımız çağın en büyük realitesidir. TAKM için de bu realite geçerlidir. Nihayetinde askeri alandaki işbirliğinin, istihbarat alanında da tesis edilmesi muhtemeldir. TAKM bu konuda çatı kuruluş olabilir veya TAKM benzeri bir Türk dünyası istihbarat ve enformasyon organizasyonu oluşturulabilir.


Türk dünyası ortak müdahale gücü: TAKM

Bilginin en büyük güç olduğu çağımızda yeni küresel sistem; siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik ve siber araçların aynı anda kullanılabildiği, farklı nitelik ve niceliğe sahip tehditlerin etkileşimle hareket edebildiği bir yapılanmaya dönüşmüştür. Tehditlerin sınıflandırılmasının zorlaştığı, küresel ve bölgesel dinamiklerin çok hızlı değişim gösterdiği bu dönemde ülkemiz de jeopolitik ve jeostratejik konumu sebebiyle çok boyutlu ve çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Dolayısıyla bu tehditleri bertaraf edebilmek için pek çok ülke, yeni stratejik argümanlara ve yeni güvenlik organizasyonlarına ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’nin kurucularından olduğu TAKM organizasyonu da bu ihtiyaçlar çerçevesinde oluşturulmuştur.

Amaç tecrübe değişimi

Avrasya Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilâtı ya da kısaltılmış adıyla TAKM, Jandarma Genel Komutanlığının öncülüğünde Kafkaslar ve Orta Asya’da bulunan Türk ülkelerinin askerî statülü kolluk kuvvetleri arasında bilgi ve tecrübe değişimini sağlamak ve herhangi bir iç veya dış güvenlik tehdidi karşısında müdahale etmek amacıyla kurulan uluslararası askeri organizasyondur. Merkezi Ankara Gölbaşı’nda olan TAKM, Türk coğrafyasında kurulan ilk askeri ortak yapı olarak oluşturulmuştur. TAKM’nin eğitimleri ise Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Bordo Bereliler tarafından verilmektedir. TAKM’nin genel karargahı daimi olarak Ankara’da bulunmaktadır. Ancak Bakü’de ikinci bir eğitim ve harekat dairesi de bulunmaktadır. Avrasya Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilâtı’na TAKM denilmesinin nedeni, bu organizasyonu oluşturan dört Türk devletine vurgu yapmaktadır. Bu devletler; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Moğolistan’dır.

Çalışma yöntemi

TAKM’da daimi bir sekreterya ve başkanlık sistemi mevcut değildir. Bu görevler üye ülkeler arasında dönüşümlü olarak yürütülmektedir. Dönem başkanlığı ve sekreterya görevleri her yıl Mayıs ayında yapılan Genel Komutanların katıldığı Konsey Toplantısı ile başlamaktadır. Bu görevleri yürüten teşkilât, başkanlık ve sekreterya görevlerini ülkesinde düzenlediği Konsey Toplantısı ile kendinden sonraki teşkilâta devretmektedir. Dönem Başkanlığı, bir yıl süre ile üye ülkeler arasında sıra ile yapılmaktadır. Dönem Başkanlığı görevini yürüten ülke, her yıl Mayıs ayında düzenlenen Konsey toplantılarının yanı sıra, hazırlık faaliyetlerini düzenlemekten ve toplantılara ev sahipliği yapmaktan sorumludur.

TAKM operasyonel faaliyet alanlarında iş birliğini başlatmak, tecrübe değişimi ile ortak mirası geliştirmek, yapılacak girişimlerin planlanmasını sağlamak ve müşterek faaliyetleri geliştirmek amacıyla, dört komisyon oluşturulmuştur: Harekât ve Teşkilâtlanma, Suçla Mücadele, Personel ve Eğitim İşbirliği, Lojistik, Teknoloji ve ARGE.

Harekât ve Teşkilatlanma Komisyonu TAKM için hayati öneme sahiptir. Zira bu komisyon yeri geldiğinde, terörle mücadele harekâtı yürütme, toplumsal olaylara müdahale etme, sınır koruma görevini yürütme ve barışı destekleme ve koruma harekatlarının yürütülmesini koordine etmekle yükümlüdür.

İç güvenlik sorunları

TAKM çalışma ve yöntemlerinden anlaşıldığı üzere, TAKM, bu organizasyona üye ülkelerden herhangi birinin iç güvenliğine yönelik konvansiyonel veya gayrinizami bir saldırıya karşı gerekli reaksiyonu göstermekle yükümlüdür. Dolayısıyla, Azerbaycan’a yapılmış bir saldırı aynı zamanda Türkiye’ye yapılmış demektir. Geçtiğimiz Temmuz ayı başlarında, Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik taciz ve saldırıları artmıştır. Bunun doğal ve meşru bir sonucu olarak, TAKM teşkilatının ve bu teşkilata üye olan devletlerin, Ermenistan’a gerekli karşılığı verme hakkı hukuken doğmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Azerbaycan ordusu ile ortak tatbikat yapmasını da, iki TAKM üyesi Türk devletinin kararlı duruşu, ortak tutumu, eşgüdüm ve koordinasyonu ve TAKM organizasyonu çerçevesindeki karşılıklı yükümlülüklerinin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekmektedir.

TAKM’nin muharip unsurlarını, üye ülkelerin jandarma birlikleri ve özel kuvvetleri oluşturmaktadır. TSK özel kuvvetlerinin en seçkin subaylarının, diğer TAKM üye ülkelerine eğitim ve lojistik konusunda destek vermesi de, Türkiye’nin bu organizasyon içerisindeki lider rolünün pekişmesini sağlamıştır. TAKM’nin birliklerinin NATO’ya bağlı olmaması ve tıpkı NATO gibi uluslararası bir güvenlik organizasyonu olması oldukça önemli bir güvenlik stratejisi argümanı haline gelmiştir. Kuşkusuz, TAKM’nin uluslar arası bir güç haline gelmesinde, üye ülkelerin kararlı ve disiplinli tutumu önemli rol oynayacaktır. Ayrıca, Azerbaycan ve Kazakistan silahlı kuvvetlerinin gittikçe artan askeri hacmi ve harekat kabiliyeti, TAKM’nin geleceği açısından güven verici gelişmelerdir. Yakın gelecekte, Türk dünyasının diğer iki güçlü devleti olan Özbekistan ve Türkmenistan’ın da bu organizasyona aktif olarak katılması kuvvetle muhtemeldir.

Resmi olarak 25 Ocak 2013 yılında, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de kurulan TAKM, Türk dünyasındaki ortaklık ve entegrasyon arayışlarının bir sonucudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundan bugüne, Türk dünyası için verdiği emek ve diplomasi mücadelesinin de bir yansımasıdır. Türk dünyası ülkelerinin SSCB’nin çökmesiyle bağımsızlıklarını kazanması sayesinde bugün TAKM olarak adlandırılan bir potansiyel askeri organizasyondan bahsedebiliyoruz.

Çok boyutlu dış politika

Türkiye’nin ne kadar geniş bir jeopolitiğe sahip olduğunu düşünürsek ihtiyacı olduğu ‘’çok boyutlu dış politika’’ ve yeni ‘’hibrit (karma) güvenlik anlayışı’’ gereği, askeri alanlarda farklı işbirliği konseptlerini oluşturması son derece makul ve mantıklıdır. Ayrıca, sadece dıştan gelen konvansiyonel tehditlere yönelik değil, Avrasya bölgesinde terör, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı vb. suçların yaygınlığı göz önünde bulundurulursa TAKM’nin isabetli bir organizasyon olduğu açıkça görülmektedir.

TAKM, askeri olarak operasyon kabiliyetlerinin yanında, ortak bir istihbarat ve enformasyon ağı oluşturmak zorundadır. 21. Yüzyılın jeopolitik ve jeostratejik koşulları bunu zorunlu kılmaktadır. Başarılı bir iç ve dış güvenlik organizasyonu için, kaliteli ve güçlü bir istihbaratın gerektiği yaşadığımız çağın en büyük realitesidir. TAKM için de bu realite geçerlidir. Nihayetinde askeri alandaki işbirliğinin, istihbarat alanında da tesis edileceğini öngörüyorum. TAKM bu konuda çatı kuruluş olabilir veya TAKM benzeri bir Türk dünyası istihbarat ve enformasyon organizasyonu oluşturulabilir.

[email protected]