Türkiye Azerbaycan ilişkilerinde Aliyev vizyonu

0
28.12.2013

Haydar Aliyev’in dış politika vizyonunda Türkiye ile manevi bağların, somut startejik projelerle güçlendirilmesi ve böylece iki kardeş ülke ilişkilerinin tüm müdahale ve engellere karşı dirençli hale getirilmesi öncelik teşkil etmekte idi.


Türkiye Azerbaycan ilişkilerinde Aliyev vizyonu

Elnur Kelbizade - Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Araştırma Görevlisi

Türkiye ile Azerbaycan arasındakı ilişkilerin büyük bir tarihi vardır. Biz kökeni aynı olan halklarız. Bizim tarihimiz bir, dilimiz bir, dinimiz birdir. Asırlar boyunca halklarımız birbirine benzeyen ve ya çok az farklılıkları olan gelenekleri, kültürü ve ilmini korumuş ve inkişaf ettirmişler. Asırlar boyunca halklarımız bir olmuş, omuz-omuza dayanmışlar. 

 

Asırlar boyunca bizi birbirimizden ayırmaya çalışsalar da buna muvaffak olamamışlardır. Bundan sonra da bizleri birbirimizden hiç bir kuvvet ayrı düşüremez”. Bu sözler, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinden silinmesini önleyebilen ve onu bağımsızlık yönünde ilerleme yoluna koyan Azerbaycan halkının Milli Lideri Haydar Aliyev’e ait. Haydar Aliyev’de Azerbaycan sevgisi ile birlikte Türkiye sevgisi de var idi. Bilindiği gibi Haydar Aliyev, soğuk savaş döneminin iki süper gücünden biri olan SSCB yönetiminin en üst kurulu sayılan Politbüro üyeliğine kadar yükselebilmiş tek Müslüman Türk idi. Daha o zamanki görevi sırasında bütün risklere rağmen Haydar Aliyev’in Türkiye’ye karşı özel ilgisinin çok sayıda tanıkları hem Azerbaycan’da, hem de Türkiye’de bugün hayattalar.

SSCB’nin dağılmasından sonra Haydar Aliyev’in Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi Başkanlığı görevini sürdürdüğü yıllarda (1991-93) önceliği yine Türkiye ile ilişkilere verdiği de bilinen bir gerçek. 1992 Martı’nda Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında zamanın Başbakanı Süleyman Demirel ve Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ile yaptığı görüşmelerde 1921 tarihli Kars antlaşmasını ve söz konusu antlaşma gereği Türkiye’nin Nahçıvan üzerindeki garantörlüğünü gündeme getirmesi, aynı zamanda Türkiye ile Azerbaycan arasında 70 seneden fazla bir süre kapalı kalan sınır kapısının Ümit Körüsü ile açılmasına önayak olması çok önemli tarihi gerçekler sayılmaktadır. Yine bu ziyaret çerçevesinde “Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında işbirliği protokolünün” imzalanması da Haydar Aliyev’in gayretleri ve azmi sonucu gerçekleştirilebilmiştir. 

Kardeş ülke Türkiye...

1993 yılında Azerbaycan’da devam eden iç karışıklıklar ve çalkantılı bir dönemde zamanın Cumhurbaşkanı merhum Ebulfez Elçibey’in Nahçıvan’da bulunan merhum Haydar Aliyev’i telefonla arayarak “Bakü’ye gelmeniz devletin bekası için çok gereklidir” demesi üzerine Bakü’ye giden ve ülkeyi o kaos durumundan kurtaran Haydar Aliyev’in halk tarafından ezici bir  çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra da Türkiye onun dış politika stratejisinde birincil ülke konumda olmaya devam etti. Haydar Aliyev Azerbaycan’ı sosyal-siyasi istikrara kavuşturduktan sonra, ülke ekonomisinin canlandırılması, sahip olunan zengin enerji rezervlerinin dünya piyasalarına sunulması için yol arayışlarına girişti. Bu hususta da Onun için yol, güzergah tek idi -kardeş Türkiye. Çünkü böylesine hayati öneme sahip ve stratejik bakımdan çok önemli proje (BTC) kardeşten başkasına emanet edilemezdi. Bu doğrultuda 29 ekim 1998 tarihinde Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan’ın devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla Azerbaycan petrollerinin dünya piyasalarına sunulması istikametinde üzeinde mutabık kalınan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının inşası için Ankara Beyannamesi imzalanmıştır. 

Haydar Aliyev’in Cumhurbaşkanlığı döneminde (1993-2003) Türkiye’ye 3 resmi, 2 resmi olmayan ve 15 iş ziyareti gerçekleştirmesi, aynı zamanda Onun iktidarı döneminde Türkiye ile Azerbaycan’ın 90’dan fazla antlaşmaya imza atması bizlere çok şeyden haber vermektedir. Haydar Aliyev, Türkiye ve Azerbayca’ın etnik-kültürel bağlarının, ortak değerlerinin ve aynı tarihi köklere sahip olması gerçeklerini ortak siyasi-ekonomik ve stratejik hedeflerle tamamlamanın gerekliliğini görüyor, ilişkilerin gelecek vadeden projeler doğuracak rasyonel stratejilerle taçlandırılmasının zaruretini seziyordu. Azerbaycan petrollerinin dünya piyasalarına sunulması ile ilgili 20 Eylül 1994 tarihinde imzalanan “Asrın Antlaşması” ile ilgili olarak Haydar Aliyev’in söylediği bu sözler tarih sayfalarında yer almış önemli bir beyandır: “Antlaşmanın önemli özelliklerinden birisi Türkiye’nin bu konsorsiyumda yer almasıdır. Bizim için bu çok önemlidir ve işbirliğimizin daha hızlı gelişeceğine inanıyorum. Ayrıca biz bu projenin Türkiye topraklarından geçmesini çok arzu ediyoruz.” Bu kapsamda söz konusu konsorsiyumda Türkiye’nin payının ilk önce yüzde 1.75 olduğunu hatırlayalım. Haydar Aliyev’in bu konsorsiyumda Azerbaycan’ın payından yüzde 5’lik bir hissenin Türkiye’ye devredilmesine önayak olması ve Türkiye’nin payının  yüzde 6.75’e yükselmesini sağlaması da önemli bir gerçek.

TANAP ortak menfaatimiz

Haydar Aliyev’in Mart 2001 yılında Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyareti ise ağırlıklı olarak Azerbaycan doğal gazının Türkiye üzerinden dünya piyasalarına sunulması ile ilgili olmuştur. Görüldüğü üzere Haydar Aliyev’in dış politika vizyonunda Türkiye ile manevi bağların, somut startejik projelerle güçlendirilmesi ve böylece iki kardeş ülke ilişkilerinin tüm müdahale ve engellere karşı dirençli hale getirilmesi öncelik teşkil etmekte idi.

Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’in Haydar Aliyev stratejilerinin başarılı uygulayıcısı olarak Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattı, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Türkiye’deki diğer dev projelerin gerçekleştirilmesine önayak olması bizlere hep Büyük Mimar’ı işaret etmektedir. Hızlı ekonomik-sosyal sıçrayışlar yapan ve uluslararası düzeyde yatırımcı ülke konumuna yükselen Azerbaycan’ın önemli yatırımlarının Türkiye’ye yöneldiği ve bu gidişatın gelecekte de devam edeceği yine bizlere Azerbaycan için Türkiye’nin büyük öneminden haber vermektedir.

Böylece iki kardeş ülkeyi somut ve manevi bağlar dengesi ışığında birbirine kenetleme sevdalısı bu derin vizyonun sahibini rahmet ve saygıyla anıyoruz.