Türkiye için küresel iletişim: Yunus diplomasisi

Dr. Yılmaz Bulut / Siyaset Bilimci
11.02.2023

Demokrasiye hareket alanı açmak çabası ülkenin yönünü içe kapalı daireden küresel boyuttaki öykülere çevirdi. Türk siyasi kültürü artık geleneksel, çağdaş ve küresel tecrübelerden kaynaklanan farklı hikâyeleri yansıtmaktadır. Küresel hikâye ülke içinde mevcut kültür savaşlarının kör düğümünü çözen barış vasıtasına dönüşebilir.


Türkiye için küresel iletişim: Yunus diplomasisi

Küreselleşme süreci devletlerin iç ve dış işler ayrımını giderek muğlaklaştırıyor. Toplumdan topluma ilişkiler önem kazanıyor ve uluslararası kamuoyunun rolü güçleniyor. Artan dijitalleşme ile birlikte yürütülen klasik diplomasiler yetersiz kalıyor. Oluşan milletlerarası zemine yönelik dış politika faaliyetleri daha da kaçınılmaz hale geliyor. Bu sahadaki uygulamalara 'Kamu Diplomasisi' denilmektedir. Türkiye çok boyutlu dış politika yürütmek için milenyum sonrası kamu diplomasisi uygulamaları geliştirmiştir. Bir ülkenin kamu diplomasisinin biçimini dış politika geleneği ve siyasi kültürü etkilemektedir. Somut olarak siyaset teşkil edenlerin anlayışı, diplomasi yürüten resmi ve sivil kuruluşların uygulamalarını belirlemektedir.

Kamu diplomasisi güç eksenlidir

Türk Kamu Diplomasisi dış politika bağlamında 'güç' eksenli doğmuştur. Bu sahada hızlı kurumsallaşmanın temel nedeni Ak Parti iktidarının yeni jeopolitik farklılık anlayışında aranmalıdır. Bu vizyon aynı zamanda iç politikaya siyasi hareket alanı açma işlevi taşıyordu. Milenyum ortasından itibaren dünyaya açılmak demokratikleşmenin meşruiyet kaynağı olmuştu. Bu gelişmenin asıl nedeni Cumhuriyet devrindeki ulus devlet oluşumundadır. Devlet Osmanlı geçmişine mesafeli durmuş, kendi emniyetini sağlamak için içe kapanmıştır. Tarihsel olarak İslam ve Osmanlı kültürü dışlanmıştır. Çok partili demokrasi sürecinde, kültür sorunu muhafazakâr çevreler tarafından öncelikle din ve dil sorunu olarak ele alındı. 1980 sonrası dönemde dünyaya açılma gayretleri ve iki rakip kültür arasında denge arayışları başladı. Ülke, doksanların sonunda yine içe kapandı. Neticede kamu diplomasisinin dış politikanın bir parçası yapılması öncelikle Türkiye'yi içe kapalılıktan kurtarma ifadesi oldu ve ülke içindeki demokratikleşmeye serbest alan açmak ile ilişkilendirildi. Bahsedilen oluşum şartları altında kamu diplomasisi anlayışı da yumuşak güç istikametinde oldu.

İletişim çalışmaları, uluslararası kamuoyunu ülke menfaatleri lehine etkilemeyi amaçladı. Ancak beklentiler doğrultusunda milletlerarası zemin oluşturmak çabası sınırlarla karşılaştı. Yani Türkiye'nin yeni jeopolitik imajı için yürüttüğü bilgilendirme ve tanıtım çalışmalarının uluslararası toplum tarafından karşılık bulması sınırlı kaldı. Ülkenin 2015 yılından sonra gelişen iç güvenlik sorunları, kamu diplomasisinin küresel koşullarla uyumlulaşmasını zorlaştırdı. Çeşitli diplomasi atılımlarının uluslararası işlevselliği de azaldı.

Ortaya çıkan ana sonuç; küreselleşme çağında milletlerarası kamuoyunun kendi ideallerimiz istikametinde yönlendirilemeyeceğidir. İlerleyen küreselleşme süreci ise toplumların birbiriyle güven ilişkileri kurmasını adeta zorlamaktadır.

Yeniden yapılandırma için öneriler

Dünyaya açık bir devletin, kamu diplomasisi faaliyetleri olmadan çağdaş uluslararası ilişkileri yürütmesi artık zordur. Bu nedenle bu saha, değişen şartlara uygun yeniden tahkim edilmelidir. Üç temel doğrultuda değişim önerilebilir: 1)Yurtdışı eğitim, bilim, değişim, kalkınma, yardım ve kültür politikasının değeri, siyasi ve idari konumu yükseltilmelidir. 2) Küresel milletlerarası zemine hitap eden iletişim tanım, strateji ve yöntemleri belirlenmeli ve derinleştirilmelidir. 3) Bu politikayı daha iyi yönlendirecek etkili bir kurumsallaşma sağlanmalıdır.

Küresel bir vizyon

Yurtdışı iletişimin başarısı öncelikle amaçların işlevsel belirlenmesinde yatmaktadır. Halklar arası ilişkilerin geliştirilmesinde; birlikte çalışma, öğrenme ve gelişme ortamları oluşmasının önemi giderek büyümektedir. Kamu diplomasisi yönünü, dünya toplumları arasında barış, güven ve huzur tesis etmeye dönmelidir. Toplumlar arasında küresel vicdanın olgunlaşması, insani bakışın güçlenmesi ve huzur içinde ortak geleceğin inşası desteklenmelidir. Türk kamu diplomasisinin çerçevesi için önerimiz 'Yunus' diplomasisidir. Derin bir kültürel erdemliliği yansıtacak bu hareketin iki temel bileşeni bulunmalıdır.

Birincisi, ülke içinde net bir kültür anlayışında birleşilmelidir. Bu çerçevede öncelikle Türkiye'nin kendi içindeki hikâyesini bütünlüklü gören, farklılıkları barıştıran bir kültür anlayışı tanımlanmalıdır. Laik ve İslami muhafazakâr Türkiye arasındaki mutabakat Anadolu barış felsefesi ile sağlamaktadır. Türkiye kültür mirası tarihi akışıyla ve güncel yönleriyle birlikte olduğu gibi kabul edilmelidir.

İkincisi; küresel temasların milletlerarası toplum için bir anlam ifade etmesidir. Uluslararası kültür ilişkilerinin başarısı; milli kültür anlayışının dış dünya ile barışık olması ve dünya çapında yapıcı rolünün bulunmasıdır. Yunus diplomasisinin temel şiarı 'İnsanlığın huzur ve barışı için birlikte çalışmak ' olmalıdır. Bu istikamette ülkenin uluslararası saygınlığının sağlanması hedeflenmelidir. İtibar kazanmanın tılsımı ise bir ülkenin kendisine duyulan güven derecesini arttırmasıdır.

Yunus diplomasisi, Türk Kamu diplomasisinin kapsayıcı ve işlevsel amaç ve stratejilerle güncellenmesini işaret etmektedir. Amaçların başarılı olmasının şartı ise kapsayıcı, işlevsel ve bütüncül bir idari mekanizma kurulmasıdır. Belirlenen amaçlar ve hedefler doğrultusunda resmi, yarı resmi ve sivil toplumun aktörlerinin eşgüdüm içinde yönlendirilmesi gerekmektedir.

Siyasi ve idari karar almanın tepesinde 'Küresel İletişim Politikası ( KİP)' şekillendirilmeli ve politikaya hâkim olacak stratejik üst irade oluşturulmalıdır. Bahsedilen doğrultuyu kurumsal başlıklar halinde teklif etmek gerekirse: Yasama boyutu idari icraatın oluşum nedenidir. Bu sebeple Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından idareye ışık tutacak yasalaşma, takip ve tartışmaların oluşması için bir 'Yurtdışı Eğitim ve Kültür Alt Komisyonu' ihdas edilmelidir.

Cumhurbaşkanlığı'na danışma birimi olarak 'Yurtdışı Eğitim ve Kültür Politikaları Kurulu (YEKÜP)' ve politikaların uygulayıcısı kurum olarak 'Küresel İletişim Merkezi (KİM)' kurulmalıdır. KİM insani diplomasi, medya, yurtdışı eğitim ve bilim ilişkileri, kültürel ilişkiler, dini faaliyetler, yurtdışı Türkçe destekleri benzeri başlıklar altında ayrışan dış iletişim konularını yönetsel olarak kapsamalıdır. Böylece yasama ve idari olarak tüm kültürel diplomasi aktörlerinin görev paylaşımı, eşgüdüm ve istişare halinde uygulamalar yapılmasına yönelik bir üst mekanizma oluşacaktır.

Münhasır ve yardımcı bir işbirliği düzeni

Kamu diplomasi çalışmaları, kamu kurumlarının rutin faaliyetleri, yarı resmi ve sivil kuruluşların özerk faaliyetleri olarak karma şekilde yapılmaktadır. Mevcut durumunda göze çarpan noksanlıklar; bürokratik tutumlar, hantallık, kurum taassupları, birbirini tekrarlamalar, ortak işbirliği oluşturmada sorunlar olarak belirlenebilir. KİM yapılanmasında dikkat edilecek husus, idari bir merkezileşme, tekelleşme ve hiyerarşi sahası kurmaya mesafeli durmaktır. KİM kamu diplomasisi aktörlerinin bütünlüklü olarak daha etkili ve düzenli çalışmasını kolaylaştıracak bir işbirliği düzeneğinin kurumsallaşmasıdır. Devlet ortak hedeflere yönlendiricilik yapan, kurumları harekete geçiren, imkân sağlayan yardımcı rol üstlenmelidir.

Zira insani, kültürel, sanatsal, bilimsel, dini, diaspora öğeleriyle yürütülen diplomatik angajmanlarda açık bir devlet menfaati izlemek, çelişki ve çatışmalara yol açabilir. Ayrıca sivil toplumda tarafsız ve özerk işlemesi gereken sahaların devlet çıkarları lehine araçsallaşması sonucu doğar. Bu nedenle KİM yapısı münhasır bir yapılanmayla gerçekçi ve işlevsel tasarlanmalıdır. Eğilim olarak toplum merkezli yaklaşımlara ağırlık vermelidir.

Bir büyük hikaye

Türk Kamu Diplomasisinin oluşumunda kültürün toplumsal kudret mücadelesinin aracı olduğu yatmaktadır. Yüzüncü yılına yaklaşan Cumhuriyet Türkiye'sinin siyasi kültürü geleneksel ve çağdaş öykülerin birbiriyle rekabeti şekliyle geçmiştir. Demokrasiye hareket alanı açmak çabası ülkenin yönünü içe kapalı daireden küresel boyuttaki öykülere çevirdi. Türk siyasi kültürü artık geleneksel, çağdaş ve küresel tecrübelerden kaynaklanan farklı hikâyeleri yansıtmaktadır. Küresel hikâye ülke içinde mevcut kültür savaşlarının kör düğümünü çözen barış vasıtasına dönüşebilir. Başarı gelenek ve modern Türkiye'nin birbirini kabul eden, zenginleştiren, yok etmeyen bakış açılarında gizlidir. Kültürlerarası etkileşim kendimizi daha iyi anlayıp ve değerlendirebileceğimiz bir öğrenme vasıtasıdır.

Diğer yandan, dünya toplumlarının birbirini daha iyi anlaması, birbirine anlayış geliştirmesi ve barışçıl bir geleceği birlikte inşa etmesinin lüzumu giderek artmaktadır. Bunu temin etmek için farklı kitlelerin, birey ve grupların arasında kurulacak ilişki dinamikleri arttırılmalıdır. Dünya giderek melezleşmekte, toplumlar arasında anlayış kaçınılmaz hale gelmektedir ve bunun için ortak sosyalizasyon süreçlerine gereksinim duymaktadır. İnsanlığın ortak sorunlarının birlikte çözümü için ortak çalışılan ve öğrenilen etkileşim ortamları kolaylaştırılmalıdır. Türkiye dokunması kaçınılmaz olan evrensel barış kilimine kendi desenleriyle katkıda bulunmalıdır. Ülkenin saygınlığını, cazibesini, vefa ve görkemini bahsedilen yöndeki gayretler sağlayacaktır.

Dış politikanın kamu diplomasisiyle bağlantı yolu Yunus dili; hümanizm, farklılıklara saygı, karşılıklı anlayış geliştirmek, dünyada sevgiyi barışın yakıtı yapmayı söyler. Bu diplomasi tarzı milli sınırları dünyayla birlikte solumaktır. Buradaki ayırıcı özellik: Diplomasinin insanlık vicdanı ve felsefesi uğrunda yakıt olmasıdır. Türkiye, dış politikasını gözden geçirmeli, dünya kamuoyuna hitap edecek iletişim kabiliyeti geliştirmeye ağırlık vermelidir. Yeni bir küresel iletişim kurumsallaşması yasama ve idari boyutlarıyla tamamlanmalıdır.

y.bulut45 @gmail.com