Türkiye Maarif Vakfı: Eğitim yoluyla FETÖ mücadelesi

Prof. Dr. Birol AKGÜN / Türkiye Maarif Vakfı Başkanı
15.07.2017

Nasıl ki 15 Temmuz gecesinde, FETÖ’cü darbecilere karşı milletimiz vatanını ve demokrasisini ağır bedeller ödeyerek koruduysa, halkımızın parasıyla ve milletimizin ve devletimizin sahip olduğu imaj ve güveni kullanılarak açılan okulların da asli sahibi olan Türk milletine döndürülmesi gerekmektedir.


Türkiye Maarif Vakfı: Eğitim yoluyla FETÖ mücadelesi

Türkiye Maarif Vakfı (TMV), ülkemiz adına küresel düzlemde eğitim faaliyetleri yürütmek üzere özel bir kanunla (Kanun no: 6721) kurulan, vakıf statüsünde bir eğitim kurumudur. Kanunda tanımlandığı şekliyle vakfın amacı, tüm dünyada okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin her seviyesinde, insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri sunmak, burslar vermek, eğitimciler yetiştirmek ve eğitim alanında araştırma-geliştirme  faaliyetlerinde bulunmaktır. Böylece TMV, bir yandan açacağı eğitim kurumları vasıtasıyla pek çok ülkenin beşeri sermayesine katkı yaparak onların gelişme ve kalkınma çabalarına katkı sağlarken; diğer yandan eğitim alanında Türkiye’nin sahip olduğu birikimleri farklı coğrafyalara taşıyarak oralarda Türkiye’ye dost genç nesiller yetiştirecektir. Kanun, Vakfın faaliyet alanını yurt dışı ile sınırlamış olup ülke içinde okul açmamaktadır.

TMV’nın küresel misyonunu doğru anlamak için, Türkiye’nin böyle bir vakfa neden ihtiyaç duyduğunun açıklanması gerekiyor. Vakfın kurulmasını gerektiren nedenleri birkaç başlık altında toplamak mümkündür. Öncelikli nedenlerin başında siyasi ve ekonomik olarak güçlenen ve yükselen Türkiye’nin küresel anlamda başka ülke ve halkların da gelişme ve kalkınmasına yardımcı olması öncelikli hedeflerinden biridir. Zira artan zenginlik ve refahı ve kalkınma sürecinde elde ettiği derin tecrübelerini başka ülkelerle paylaşarak onlarla beraber ortak refah alanları oluşturmak Türkiye’deki mevcut siyasi iktidarın bir politikası olduğu gibi, tarihsel devlet aklının da önemli bir yansımasıdır. Eğitim ise tüm toplumlarda en büyük eşitleyici ve toplumsal adaleti sağlayıcı bir yatırım alanıdır. İkincisi, Türkiye küresel düzlemde yalnızca kalkınma başarılarıyla değil, sahip olduğu siyasi özellikleriyle de dikkat çekmektedir. Müslüman bir ülke olarak özgürlüğe dayalı demokratik değerlere sahip çıkması, başta Orta Doğu olmak üzere dünyadaki sayıları 1.7 milyara ulaşan Müslüman nüfus için son derece kıymetli bir insani tecrübedir. Özellikle ırkçılık, aşırıcılık, şiddet ve terörün tüm dünya için temel tehdit kaynağı haline geldiği bir tarihi konjonktürde, Türkiye’nin tarihi ve kültürel geleneğiyle ortaya koyduğu içerde ve dışarıda “ötekiyle birlikte yaşayabilme” tecrübesinin dünyaya anlatılabilmesinin yolu eğitimden geçmektedir.

Türkiye markasını kullandılar

Parasıyla millete ihanet

Nihayet, TMV’nın kuruluş süreci aynı zamanda ülkemizin son yıllarda yaşadığı reel-politik sorunlardan da bağımsız düşünülemez. Bu bağlamda, Türkiye menşeli dini bir cemaat kisvesi altında kendini tanıtan ve 1970’li yıllardan itibaren eğitim alanındaki faaliyetleri ile ön plana çıkan ve Sovyetlerin yıkılması sonrasında hız kazanan küreselleşme sürecinde ilginç şekilde dünyanın farklı ülkelerinde etkinlik ve güç kazanan FETÖ yapılanması, Türkiye’yi yönetenlere yurt dışı eğitimin stratejik önemini ve güvenlik boyutunu da hatırlatmıştır. Zira liderinin 19 yıldır ABD’de yaşadığı bu yapı, yurt dışında okul ve eğitim tesisleri açarken Türkiye’nin uluslararası alanda sahip olduğu imajını ve siyasi kredisini de kullanmaktaydı. Ancak Türkiye, FETÖ yapılanmasının amacının yalnızca insan yetiştirmek gibi filantropik motivasyonlara dayanmadığını; yetiştirdiği öğrencilerini devletin polis, ordu, istihbarat ve yargı gibi stratejik kurumlarına yerleştirerek ve onlarla olan ideolojik ve örgütsel bağlarını kullanarak, onları kendi siyasi amaçları doğrultusunda kullanmak üzere bir “devlet içinde devlet” kurduğu bu yapının Türkiye’de 2012 yılından itibaren giriştiği bir sizi siyasi faaliyet sonucu ortaya çıktı. Deşifre olan ve giderek toplumun ve devletin gözünde gayrı meşru hale gelen örgütün, 15 Temmuz gecesinde ordu içindeki uzantılarıyla giriştiği kanlı darbe girişimi ise FETÖ yapılanmasının yarattığı güvenlik riskinin boyutlarını ve ciddiyetinin küresel boyutta da tanınmasına neden olmuştur.

Bu örgütün şiddet ve silah kullanarak kendi ülkesinde darbe yaptığını ve artık kriminal bir suç örgütüne dönüştüğünü fark eden pek çok ülke, örgütün kendi ülkelerinde açtığı eğitim kurumlarına ve burada çalışanlara karşı güvenleri sarsılmıştır. Türkiye başta olmak üzere bazı ülkeler bu okulları kapatarak devletleştirme yoluna giderken, bazıları da bu eğitim kurumlarını yaşatmak için farklı çözüm arayışlarına girmiştir. İşte TMV, hem  FETÖ’nün yarattığı potansiyel riskleri bertaraf etmek hem de bu eğitim kurumlarının Türkiye ile aralarında yarattığı siyasi sorunlardan kurtulmak isteyen ülkeler için bir çıkış ve çözüm yolu olarak devreye girmektedir. Bu okulların pek çoğu, Türkiye’deki Anadolu halkının hayırseverlik duygularıyla yaptıkları bağışlarla yapılmıştır. Dolayısıyla nasıl 15 Temmuz gecesinde, FETÖ’cü darbecilere karşı milletimiz vatanını ve demokrasisini ağır bedeller ödeyerek koruduysa, halkımızın parasıyla ve milletimizin ve devletimizin sahip olduğu imaj ve güveni kullanılarak açılan bu okulların da asli sahibi olan Türk milletine döndürülmesi gerekmektedir. Aksi halde bu eğitim kurumları ya ilgili ülkenin eline geçecek ve Türkiye ile bağı kesilecektir, ya da başka uluslararası firmalara devredilerek Türkiye’ye karşı kullanılmaya devam edecektir. Türkiye Maarif Vakfı, bu anlamda hem ilgili ülkeler için güvenli bir şekilde bu eğitim hizmetlerinin sürdürülmesini sağlamış olmaktadır, hem de Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamaktadır.

Okulları devralıyoruz

Bir yıllık bir geçmişine rağmen TMV, kısa sürede kurumsallaşmasını tamamlamış olup, hazırladığı stratejik planına dayalı olarak 60 ülke ile kendisini resmi olarak tanıtma ve farklı düzeyde eğitim kurumları açma müzakerelerini sürdürmektedir. Bu bağlamda 20 ülkeyle mutabakat anlaşması imzalanmış ve bazı önemli ülkelerdeki FETÖ irtibatlı okulların işletilmesi devralınmıştır. Okulların tatile girdiği yaz döneminde bu devralmalar ve yeni okul açılışları hızlanacaktır. Öncelikli stratejimiz başta Balkanlar, Afrika, Kafkasya ve Orta Asya olmak üzere Türkiye açısından önemli olan coğrafyalara yoğunlaşmaktır. Okulların devralınmadığı ülkelerde ise Türkiye’nin gerçek temsilcisi olarak Vakfımız “Maarif Okulları” markası ile kendi okullarını açmaktadır. Ayrıca Türkiye kökenli vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ülkelerde de farklı eğitim kurumları açmak için gayret gösteriyoruz. Orta vadedeki amacımız, bütün dünyada sunacağımız kaliteli, güvenilir ve kapsayıcı eğitim hizmetlerimiz vasıtasıyla Türkiye’nin uluslararası alanda bir eğitim markası haline gelmesini sağlamaktır. Bu hedefe ulaşmada insanlığın barışı, huzuru ve gelişmesine katkı yapmaya hazır herkesle eğitim alanında işbirliği yapıyoruz. Gayret bizden, tebrik Allah’tandır.

[email protected]