Türkiye sondajda dünya ortalamasının üzerinde

Dr. Yunus Furuncu / Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi
31.12.2022

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı sondaj faaliyetlerinde dünya ortalamasının üzerinde bir başarı elde etti. Dünya ortalaması her dokuz kuyudan birinin keşifle sonuçlanması şeklinde iken Türkiye son keşiflerle bu ortalamanın üzerine çıktı.


Türkiye sondajda dünya ortalamasının üzerinde

Türkiye son birkaç yıldır enerjide önemli keşiflere imza atmaya başladı. Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın müjdesini verdiği 58 milyar metreküp doğalgaz ile toplam rezervini 710 milyar metreküpe çıkardı. Petrol aramalarında da önemli keşiflere imza atan Türkiye rezerv açısından 600 milyon varillik bir kapasiteye ulaştı. Bütün bu rezervlerin keşfedilmesi ve üretime dönüştürülmeye başlanması Türkiye ekonomisi için oldukça önemlidir. Önceki yıllardaki doğalgazda yüzde 99, petrolde yüzde 93 oranındaki dışa bağımlılık oranlarının bu keşiflerle birlikte önümüzdeki dönemlerde önemli ölçüde düşeceği öngörülmektedir. Özellikle 2023 yılında sisteme dâhil edilecek Karadeniz gazının ilk etapta yüzde 15-20 bandında Türkiye tüketimine katkı sağlaması planlanmaktadır. Petrol üretimi noktasında da 2023 yılında 100 bin varillik hedefin gerçekleşeceği öngörülmektedir. Bu da Türkiye'nin yüzde 12'lik ihtiyacını yerli kaynaklardan karşılaması anlamına gelmektedir.

Türkiye petrol ve doğalgaz keşiflerinde önemli bir ivme yakalamıştır. Aslında bu ivme önceki yıllarda atılan adımların ve ortaya konulan stratejinin ürünüdür. Türkiye'nin 2017 yılında Fatih derin deniz sondaj gemisi ile başladığı bu yerli ve milli sondaj faaliyetlerindeki en önemli gücü, aldığı altı adet gemiden oluşan filosudur.

Sektör de insan gücü de büyüyor

Filonun Türkiye karasularındaki faaliyetleri enerji sektörüne önemli katkılar sağlamaya başlamıştır. Filo hem enerji sektörünün büyümesini sağlamış hem de bu sektörde yetişmiş insan gücünü artırmıştır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) bu başarıda önemli katkısı bulunmaktadır. Uluslararası enerji firmalarının sahip olduğu ileri teknoloji ve teknik altyapıya artık TPAO da sahiptir. Aynı zamanda TPAO sondaj faaliyetlerinde dünya ortalamasının üzerinde bir başarı elde etmektedir. Dünya ortalaması her 9 kuyudan birinin keşifle sonuçlanması şeklinde iken Türkiye son keşiflerle bu ortalamanın üzerine çıkmıştır.

Cumhuriyet tarihi boyunca üretilen yaklaşık 17 milyar metreküplük doğalgazdan daha fazlasını Türkiye 2023 ve 2024 yıllarında üretmeyi planlamaktadır. Son 20 yılda 350 milyon varil ham petrol ve yaklaşık 12 milyar metreküp doğalgaz üretimi gerçekleştiren Türkiye bugünkü rakamlar baz alınırsa yaklaşık olarak 30 milyar dolarlık yerli ham petrol üretimi, 13 milyar dolarlık yerli gaz üretimi ile birlikte 43 milyar dolarlık üretim gerçekleştirmiştir. Yeni keşiflerle birlikte yıllık olarak bu rakamların çok daha ötesine çıkacak olan Türkiye'nin enerji sektörü, ekonomisine önemli katkı sunacaktır. Son 20 yıllık ortalamaya bakıldığında yaklaşık 2 milyar dolarlık bir üretim sağlayan Türkiye'nin bugünkü fiyatlar baz alındığında bunun yıllık en az 10 milyar dolara çıkacağı öngörülmektedir.

2022'de 350'si arama, 150'si işletme ruhsatı olmak üzere toplam 500 petrol ruhsatında faaliyetler devam etmektedir. Bu faaliyetler sonucunda 2022 yılında devletin yaklaşık olarak 5 milyar TL'lik bir gelir elde ettiği görülmektedir. Son 3 yıl içerisinde Karadeniz'de önemli keşiflere imza atan Türkiye'nin, Tuna-1 kuyusunda 2020 yılında yaptığı keşif, yıl içinde dünyanın en büyük keşfi niteliğindedir. Aynı zamanda 2021 yılında Amasra-1 kuyusunda yapılan keşif de 2021 yılı içerisinde gerçekleştirilen dünyanın en büyük ikinci keşfidir.

Rezervden üretime

Keşiflerin üretime dönüşmesi noktasında Türkiye önemli başarılara imza atmaktadır. 2020 yılında bulunan Karadeniz gazının iki buçuk yıl gibi kısa bir süre içerisinde ulusal gaz ağına bağlanacak olması önemli bir gelişmedir. Yaklaşık olarak 40 kuyunun açılacağı Karadeniz'deki rezervde şu ana dek on kuyu açılmış durumdadır. İlk etapta günlük 10 milyon metreküplük bir doğalgaz üretimi yapılacak sahanın 2027 yılında pik yük yani en üst düzey üretim yapacağı öngörülmektedir. Filyos'taki teknik altyapı günlük 40 milyon metreküp üretim yapılacak şeklinde tasarlanmıştır. Bugünkü Türkiye'nin tüketimi ile bu üretimin Türkiye'nin kullanımının dörtte birine denk geleceği öngörülmektedir. Aynı zamanda yeni keşfedilen petrol rezervlerinin de üretime hızlı bir şekilde dönüşmesi Türkiye'nin petrol üretimini önemli miktarda artırmıştır. Sonraki yıllardaki keşiflerle birlikte hem Türkiye'nin hem enerji rezervinin hem de üretiminin önemli boyutlara ulaşması beklenmektedir.

Sektör büyüyor

Doğalgazda, 81 il ve 700'den fazla yerleşim birimine ulaşıldığı görülmektedir. Bu da yaklaşık olarak 70 milyon vatandaşın doğalgaz imkanına kavuşması anlamına gelmektedir. Geri kalan 15 milyon vatandaşın ise belirlenen takvime göre doğalgaz altyapısına kavuşması planlanmaktadır. Türkiye'nin doğalgaz tüketiminin herhangi bir sekteye uğramamamsı veya bir probleme karşılaşılmaması adına, yeraltı depolama tesislerinin kapasiteleri artırılmaktadır. 16 Aralık 2022 tarihinde açılışı yapılan Silivri yeraltı depolama alanının büyüklüğü yaklaşık olarak 4,6 milyar metreküpe çıkarılmıştır. Aynı şekilde Tuz Gölü'ndeki depolama tesisinin 2023 yılında 5,4 milyar metreküpe çıkarılması planlanmaktadır. Toplam kapasitesi 10 milyar metreküp olacak doğalgaz depolama alanları, kesintilerde ve ihtiyacın fazla olduğu kış aylarında Türkiye'nin tüketimini karşılayacak niteliktedir. Dört adet LNG terminali de Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılayacak büyüklüktedir. Bu tesisler boru hatlarında oluşabilecek teknik kesintiler düşünüldüğünde daha önemli hale gelmektedir. Tedarikçi çeşitliliğini artıran bu tesisler sayesinde Türkiye dünyanın herhangi bir noktasında LNG alabilme teknik altyapısına sahiptir.

Uluslararası sahalarda önemli bir aktör

Türkiye'nin doğalgaz arama ve sondaj faaliyetlerinde ortaya koymuş olduğu başarı birçok ülke tarafından takdir edilmeye başlandı. Özellikle Afrika ülkeleri Türkiye'nin kendi sahalarında petrol ve doğal gaz araması konusunda oldukça istekli gözükmektedir. Bunun son örneği ise Cezayir Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'yi ziyaretinde görülmüştür. İki ülke birlikte enerji arama konusu üzerinde hemfikirdir. Cezayir Enerji Bakanı'nın Türkiye'nin enerji şirketi olan Türkiye petrolleri ile birlikte yeni bir enerji arama şirketi kurulması kararı oldukça önemlidir. Birçok ülkenin de aynı şekilde Türkiye ile birlikte doğalgaz ve petrol arama konusunda istekli oldukları görülmektedir. Cezayir'in sahaları başta olmak üzere diğer bölge ülkelerinde de bu şirketin faaliyet yapması planlanmaktadır. Bu da TPAO'nun uluslararası sahalarda daha fazla faaliyet göstereceği anlamına gelmektedir.

Gelecek 5-10 yıl içerisinde TPAO'nun başka ülkelerde yeni gaz rezervleri bulduğu haberleri ve bunları üretime dönüştürmek için ortaya koyacağı faaliyetlerden bahsedilecektir. Bu durum Türkiye'nin dış politikasına önemli bir etki oluşturacaktır ve bu minvalde Türkiye'nin küresel anlamda bir aktör olmasına katkı sağlayacaktır. Bu yüzden Türkiye'nin ortaya koymuş olduğu petrol ve doğalgaz aramalardaki başarısı sadece kendisi için değil dost ve ittifak kurduğu diğer devletler açısından da önemlidir.

Enerjide merkez üssü

TANAP ve Türk akımı gibi uluslararası dev projelerde önemli bir ortak olan Türkiye'nin doğudaki doğalgaz üretimini batıya aktarılması konusunda enerjide merkez üssü olması kaçınılmazdır. Her geçen gün yeni keşiflerle Türkiye'nin daha fazla doğalgazı yönetiyor olması enerji merkezi üssü olma durumunu desteklemektedir. Doğalgazda teknik altyapısını dört LNG terminali ile güçlendiren, Türkiye'nin Silivri ve Tuz Gölü'nde yapımı devam eden depolama alanlarıyla Batılı ülkelere doğalgaz tedariki imkanı artmaktadır. Aynı zamanda Rusya ve İran'la yakın tarihte bitecek olan kontratların Türkiye'nin enerjide merkez üssü olma hedefine yönelik yenilenmesi kritik bir öneme sahiptir.

Ukrayna-Rusya savaşı sonrası Rusya'nın Avrupa'ya doğalgaz satma kanallarının kapanmasıyla Türkiye daha fazla ön plana çıkmaya başlamıştır. Türkiye'nin enerjide merkez üssü olmasını dünya doğalgazının yüzde 20'sini elinde bulunduran Rusya'nın da desteklemesi bu anlamda önemlidir. Aynı zamanda Hazar bölgesi ve Orta Asya'dan gelecek doğalgazlarla birlikte Türkiye önemli bir doğalgaz üssü konumuna gelecektir. Türkiye'nin kurduğu EPİAŞ enerji borsası ile bu hedef desteklenmektedir. Küresel enerji sektöründeki satıcılarla alıcıların buluşması noktasında bu borsa önemli bir platforma dönüşecektir.

Kim kazanacak?

Sonuç olarak Türkiye'nin enerjide merkez üssü olması hem teknik altyapısı hem de kurmuş olduğu enerji borsası ile hayata geçecek bir projedir. Bu projenin kazananı sadece Türkiye değil, aynı zamanda hem doğalgaz üreticileri hem de doğalgaz tüketicileri olacaktır. Çünkü Türkiye enerji kaynaklarını üretenler ile tüketenler için enerji güvenliği anlamında önemli bir katkı sağlayacaktır. Güçlü bir Türkiye için enerjide dışa bağımlılık probleminin çözülmesi oldukça önemlidir. Şu anki haliyle enerjide dışa bağımlılık Türkiye ekonomisini zayıflatmaktadır. İthalatla ihracat arasındaki makas enerjiye harcanan miktara bağlı olarak cari açığı artırmaktadır. Bu durumun kalıcı olarak çözümü ise Türkiye'nin enerjideki dışa bağımlılığının kontrol altına alınmasından geçmektedir. Bunun da en önemli ayağını doğalgaz ve petrol keşifleri oluşturmaktadır.

[email protected]