Türkiye, Türkiye'den büyüktür

Dr. Hülya Bulut/ Yazar
24.07.2023

Bir kere daha anladım ki, ümmet olmak çok güzel bir duyguymuş. Osmanlı torunu olmak çok gurur vericiymiş. ‘One Minute' çıkışı artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının, çünkü bir ümmetin yeniden direnişe başladığının işaretiymiş. Türkiye, Türkiye'den büyükmüş. Ve Erdoğan'ın liderliği bizim tahminlerimizin de çok ötesinde bir anlam taşıyormuş.


Türkiye, Türkiye'den büyüktür

Toplu taşımada yanımda oturan hanım, o sırada okumakta olduğum 'Sultan II. Abdülhamid' kitabını görünce benimle konuşmaya başladı. Filistinli imiş ve New Jersey'de ilkokul öğretmenliği yapıyormuş. Elli altı yaşındaymış ve beş çocuğu varmış. Hepsi de büyümüş, iş güç sahibi olmuş. Adının anlamı Arapça 'adanmış' manasına geliyormuş. Aslında kendisinin de adına uygun bir kaderi; dinine, eşine ve çocuklarına adanmış bir hayatı varmış. Başı örtülü bir hanımdı. Bana müslüman bir kadının nasıl olması gerektiğini anlattı. Umre'ye gitmiş, ayrıca Hacı olmak da kısmet olmuş, maşallah. Erdoğan'ı da çok seviyormuş.

ERDOĞAN OLMAZSA ASLA

Onunla konuşurken aklıma Ürdün asıllı Kanada'da da yaşayan bir tanıdığım geldi. Kendisinin başı açık, ama oldukça muhafazakar bir hanımdır. Torun sahibi, çok tatlı, dünya görmüş, çok da nazik bir hanımefendidir. Bu geçtiğimiz başkanlık seçim döneminde bana demişti ki, "Hülya, eğer Erdoğan seçilmezse yemin ederim bir daha Türkiye'ye asla gelmeyecek, adımımı bile atmayacağım!". Erdoğan'ın seçildiği akşam arayıp beni tebrik ettiğinde, sevinç dolu sesiyle nasıl da mutlu olduğunu ve bu mutluluğu benimle paylaştığını size nasıl anlatsam ki?

Neyse, yan yana yolculuk ederken Filistin asıllı hanımla İngilizce epey sohbet ettik. Güleç yüzlü, sohbetkar bir hanım idi. İstanbul'u beğendiğini söyledi. Turistik yerleri gezmiş, alışveriş yapmış. Bana dedi ki, "siz de cici bir hanımsınız ama başınızın açık olmasına üzüldüm." Hiç yorum yapmadım, çünkü gözlerindeki samimiyeti gördüm. Kızının da başı kendisi gibi önce kapalıymış, fakat sonradan açmayı tercih etmiş. Bunu söylerken de gözlerindeki hüznü görünce, susmakta ne kadar haklı olduğumu bir kere daha duyumsadım.

Her defasında Recep Tayyip Erdoğan'ı da çok sevdiğini söyleyip durdu. 'Siz kimi destekliyorsunuz?' diye bana sorduğunda ise Erdoğan'a oy verdiğimi söyledim. Bu defa ben dedim ki; başımın açık olması Erdoğan'ı desteklememe engel değil. Türkiye'de başı açık çok sayıda kadın Erdoğan'ı destekledi, destekliyor. Başı kapalı olduğu halde desteklemeyen de olabilir. Bu sizin için bu anlamda bir ölçü, bir gösterge olmamalı.

ÜMMET-İ MUHAMMED'E DUA

Ayasofya'yı da özellikle ziyaret etmiş. Çok beğenmiş. Çok da dualar etmiş. Kızının başını yeniden kapatması için de çok dua ediyormuş. O arada dedim ki, Allah her daim Türkiye'yi korusun diye de dua eder misin? Bir de, aklınıza gelirsem dünya ve ahiret saadeti için bana da dua eder misiniz? Dedi ki; ben her duama ümmet-i Muhammed için başlıyorum. O kadar duygulandım ki...Ben de tüm dualarıma aynı şekilde başlıyorum deyince, ikimizin de gözleri çoktan dolmuştu bile.

TAKSİM'E HEM CAMİ, HEM KÜLTÜR MERKEZİ

Bu arada kendisine, mutlaka Taksim Camii'ni görmesini ve nasip olursa orada da namaz kılmasının çok güzel olacağını söyledim. Hoş, dingin ve naif bir mimariye olduğu kadar, derin bir anlama da sahip olan Taksim Camii'nin Erdoğan tarafından yaptırıldığını anlattım. Ayrıca, müziği ve dansı çok seven bir insan olarak, Filistinli sanatçı Amal Markus'un İtalyan müzisyen Enzo Avitabile ile söylediği 'Canta Palestina' şarkısını da çok beğenerek dinlediğimden bahsettim. AKM'de ilgisini çekebilecek kültür sanat faaliyetleri olursa kesinlikle izlemesi yönünde tavsiyede bulundum. Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) de yine Erdoğan döneminde yıkılıp, eski mimarın oğluna çizdirilerek sıfırdan tekrar inşa ettirildiğini de vurguladım.

Hatta geçen ay çok sevdiğim bir arkadaşımla, kendisinin nazik daveti üzerine AKM'de Aşık Veysel Anma Konseri'ne katıldığımı anlattım. Aşık Veysel'in çok değerli bir Türk ozanı olduğundan ve Unesco tarafından 2023 yılının barış, hoşgörü, vatanseverlik, sevgi, yaşama sevinci ve doğaya olan bağlılığı anlatan şiirleri nedeniyle tüm dünyada Âşık Veysel yılı ilan edildiğinden de bahsettim.

SULTAN ABDÜLHAMİD VE ERDOĞAN

Tıpkı, II. Abdülhamid gibi Erdoğan'ın da sanata çok önem verdiği doğruydu. Mesela, 1868'de Güllü Agop Osmanlı Tiyatrosu ismiyle bir topluluk kurarak Türkçe oyunlar oynamış ve bu gelişmeler Sultan II.Abdülhamid döneminde de devam etmiş. Zaten tiyatroya merakı olan II.Abdülhamid'in Yıldız Sarayı'nda da tiyatro salonuna sahip olduğu da bilinmekteydi. Hatta, II.Abdülhamid'in kızı Ayşe Osmanoğlu'nun anlatımlarına göre, Bertrand adlı bir Fransız'ın 1896'da Yıldız Sarayı'nda ilk filmi oynattığı, dönemin müelleflerinden Osman Nuri'nin de, II.Abdülhamid 'in haftanın üç günü hususi olarak o zamanki adıyla sinematoğraf seyredermiş ve bunlar da genellikle kısa metrajlı belgesel ve güldürü filmleriymiş.

Ayrıca, Sultan Abdülhamid, çocukluğunda Paul Dussap'tan musıkî, Guatelli'den piyano dersleri almış. Şehzadeliğinde Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu ve Naum Tiyatrosu'na devam etmiş, Donizetti ve Lombardi'den de dersler almış. Abdülhamid şöyle dermiş: "Musıkîyi hem severim, hem de anlarım. Güzel nota bilirim. Oldukça iyi piyano ve biraz keman çalarım. Bilhassa opera ve operetler pek hoşuma gider.''

BİR ÜMMET DİRENİYOR

İşte, elimdeki okuduğum kitaptan yola çıkarak kısa bir yolculukta yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim sevgili dostlar. Kadıköy'e gelince ben inecektim. Ancak, benden birkaç durak sonra inecek olan Filistinli hanımla da, birbirimize, tanıştığımıza memnun olduğumuzu söyleyerek ve iyi dileklerde bulunarak vedalaşacaktık.

Ve ben de bir kere daha anlayacaktım ki, ümmet olmak çok güzel bir duyguymuş. Osmanlı torunu olmak çok gurur vericiymiş. 'One Minute' çıkışı artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının, çünkü bir ümmetin yeniden direnişe başladığının işaretiymiş. Türkiye, Türkiye'den büyükmüş. Ve Erdoğan'ın liderliği bizim tahminlerimizin de çok ötesinde bir anlam taşıyormuş.

[email protected]