Türkiye'de düşünce ve siyaset denklemi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
20.05.2023

Fahri Yetim'in 'Türkiye'nin Değişim Süreci' adıyla yayınlanan kitabı, düşünce ile toplumsal değişimin bağlarını soruşturuyor. Yazar Türkiye'de düşüncenin siyasal gelişmelere fazlasıyla angaje olmasına karşın kendine özgü bir seyir izleyerek siyasal hayatı derinden etkilediğini vurguluyor.


Türkiye'de düşünce ve siyaset denklemi

Türkiye'nin son yüzyılı önemli ve büyük sosyal ve siyasal değişim ve çalkantılara konu olmuştur. Bu yüzyılda Osmanlı Devleti yıkılmış, yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde cumhuriyet rejime altında tek partili bir hayat yaşanmış, ardından demokrasiyle tesmiye edilen çok partili döneme geçiş mümkün olmuş; bu süreçte birçok toplumsal ve siyasal arayış aydınlarımızın gündemine gelmiştir. Bir bakıma bu süreçte açığa çıkan toplumsal bunalımlar karşısında yeterince sorumluluk alarak siyasi gelişmelerin devamında ortaya çıkan bir figür olmamıştır. Aksine, bürokratik kökleri dolayısıyla Türk aydınlarının yaşanan gelişmeler içinde soğukkanlılıklarını koruyamayarak hem özne hem nesne olduklarını söyleyebiliriz. Belki bu açıdan Türkiye'deki yüzyıllık değişim sürecini kavramak bakımından aydınların konumu ya da durumu irdelenebilir.

İmparatorluktan ulus-devlete geçiş sürecinde ve devamında birçok süreklilik ve kopuş sorunu yaşadığımız muhakkaktır. Günümüzdeki birçok sorunun soy kütüğünde de bu 'kopuş'un bulunduğu vurgulanmalıdır. Bilhassa kültürel alanda travmatik boyutlarını idrak ettiğimiz bu kopuşun ve travmatik etkilerin rehabilite edilme, sürecin doğurduğu olumsuz etkilerin soğurulup içselleştirilmesi ameliyeleri toplumsal değişimin bir parçası olarak sürmektedir.

Fahri Yetim'in 'Türkiye'nin Değişim Süreci' adıyla yayınlanan kitabı düşünce ile bu toplumsal değişimin bağlarını soruşturuyor. Türkiye'de düşüncenin siyasal gelişmelere fazlasıyla angaje olmasına karşın kendine özgü bir seyir izleyerek siyasal hayatı derinden etkilediğini vurgulayan Yetim "modern Türkiye tarihindeki devrimsel gelişmelerin temelinde, (diğer dinamikler saklı tutulmak şartıyla) siyasal düşüncelerin etkileri yatar. Bundan dolayı II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesinin, bu dönemde yaşanan büyük değişime olan etkileri açısından siyasal, kültürel yönlerden de ele alınması gereklidir" diyor.

Girişi haricinde üz bölüme ayırdığı kitabında Yetim; Lütfi Fikri Bey, Yakup Kadri, Nurettin Topçu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Erol Güngör gibi müelliflerin ilgili metinlerini de değerlendiriyor. İlk bölümde II. Meşrutiyet döneminin önemli aydınlarından sayılan Lütfi Fikri Bey'in düşünceleri ekseninde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarda olduğu süreçte Türkiye'deki demokratik gelişme ortamına ışık tutarak Türk siyasetinin müzmin konularından birini teşkil eden muhalefet sorununu dönemin şartları altında inceliyor. Bu bölümde ayrıca Türk modernleşmesinin önemli izleklerinden biri addedilmesi gereken bilim zihniyetinin yapısı, temel nitelikleri ve etkileri de ele alınıyor. Felsefi boyuttan yoksun olmasıyla karakterize edilebilecek pozitivist bir anlayışın bu dönemde kültürel ve siyasal bir düzlemde öne çıktığını vurgulayan Yetim, yaşanan toplumsal, kültürel ve fikri değişimde onun önemli bir barometre niteliği taşıdığını, bu bilim zihniyetinin yeni Türkiye'nin ortaya çıkışında ve devamında başlı başına önemli bir belirleyici olduğunu düşünüyor.

En büyük kırılma

Kitabının ikinci bölümünde Yakup Kadri'nin Ankara, Nurettin Topçu'nun Yarınki Türkiye eserlerinde dile getirdikleri ütopyaları ele alarak Türkiye'nin modern dönemde yaşadığı en önemli kırılma olan Cumhuriyet devrimini ve Türk modernleşmesinin bilançosunu değerlendiriyor. Bölümde ayrıca Cumhuriyet dönemi Türk siyasi düşüncesinin sabit parametresi olarak algılanagelmiş Kemalizm etrafında bir tahlil denemesi de yer alıyor. Cumhuriyetle yaşanan kırılma ve kopuşun rehabilitasyonu ihtiyacını gündeme getiren Tanpınar'ın üç eserinden yaptığı çeşitli alıntılarla Cumhuriyet dönemini anlamlandırmaya çalışan Yetim eserinin son bölümünde çok partili hayat, darbeler ile Türk modernleşmesini bütüncül bir perspektifle ele alan Erol Güngör'e yer veriyor.

Türkiye'nin Değişim Serüveni Fahri Yetim Tezkire 2023

Arabistanlı Lawrence'in gözüyle isyan

Birinci Dünya Savaşı esnasında vuku bulan ve başta Medine, Kudüs ve Şam olmak üzere bütün bir Arap coğrafyasının dört asırlık Osmanlı idaresinden çıkmasıyla sonuçlanan isyanda İngilizlerin bölgede irtibat subayı olarak görev yapan T. H. Lawrence oynadığı önemli rolle dikkat çeker. 1919'da savaşın hemen ardından yazdığı kitapta Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ve Arap Yarımadası üçgeninde yaşananları ilk elden anlatan Lawrence, Cemal Paşa olmak üzere üst düzey Türk subayların isyanı bastırmak için ne gibi önlemler almaya çalıştıkları ve isyanın sonunda kurulan Arap hükümeti ve kendisinin bu süreçte oynadığı rolleri aktarıyor.

Çölde İsyan-Osmanlı Ortadoğu'yu Nasıl Kaybetti, T. H. Lawrence, çev. Oğuz Satır, Kronik, 2023

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk diplomatları

Osmanlı'nın çöküşünü önceleyebileceği zannedilen ayrıcalıklı bürokratlaın önemli bir kısmının diplomat olduğu söylenebilir. Cumhuriyet döneminde de bu ayrıcalıklı konumlarını sürdüren diplomatlar, hem yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin Avrupa devletler sisteminde eşit ve egemen bir devlet olarak yer alma misyonunun, hem de ülkedeki modernleşme sürecinin önde gelen taşıyıcıları ve temsilcileri sayıldılar. Erken cumhuriyet dönemi diplomatlarının bu misyon içindeki karakteristiklerini inceleyen Müzeyyen Ezel Ünal, Batılı eğitim almış, iyi yabancı dil bilen, Mustafa Kemal'in ve yakın çevresinin güvenini kazanmış kişilerden oluşan bu zümrenin mesleki ideolojisinin oluşumunu da göz önüne seriyor.

Cumhuriyetin Diplomatı Olmak, Müzeyyen Ezel Ünal, İletişim, 2023

@uzakkoku