Türkiye’de siyasetin genç halleri

Dr. Ahmet Özdinç / Araştırmacı
11.07.2015

18-25 yaş arası gençlerin oy verme davranışlarını etkileyen unsurların başında “özdeşleştirme” gelmektedir. Bu yaştaki gençlerin gündelik hayatlarını etkileyecek politik konular temelinde oy kullanmadığı, siyasi partilerin neyi önerdiği değil kimi ve nasıl önerdiği temelinde oy verme eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir. Yani genç seçmenler politikalara değil, kendilerine benzer davranışları ve alışkanlıkları olan adaylara oy vermektedirler.


Türkiye’de siyasetin genç halleri

7 Haziran seçimleri, sonuçları itibariyle daha uzun süre üzerinde konuşulacaktır. Partilerin oy oranlarından, seçimi domine eden etkenlere; muhtemel neticelerinden seçmen davranışlarına kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. Burada üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri de “genç nüfus”un politik tutumu olmalıdır.

Ağustos 2014’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, ilk kez oy verme hakkı elde etmiş 1 milyon 103 bin genç seçmen bulunmaktadır. Pergeli biraz daha açarsak, 18-25 yaş arası seçmen sayısının yaklaşık 10 milyon olduğunu görürüz. Bu kadar büyük bir seçmen kitlesi, şüphesiz her partinin mutlaka üzerinde durması ve özel stratejiler geliştirmesi gereken bir gruptur. 7 Haziran seçimlerinde en yüksek oyu alan AK Parti’nin toplam oyu 18 milyon 900 bin, meclise girme hakkı kazanan en az oya sahip olan HDP’nin oyu 6 milyon olarak kaydedilmiştir. Bu rakamlar ışığında seçim stratejileri ve söylemlerinin genç nüfus özelinde nasıl karşılık bulduğu ve politik düzlemde genç ve politika ilişkilerine dair bazı neticeler verdiği ortadadır.

Kimlik, değer, eğitim ve politizasyonu bir arada düşündüğümüzde davranış modellerinin oluşumunu anlamak için bireylerin toplumsallaşma (socialization) süreçlerine bakmamız gerekir. Toplumsallaşma, batıda 1950’lerin sonundan itibaren ciddi bir çalışma alanı oluşturmuştur. Bireyin içinde yaşadığı toplumun değerlerini içselleştirmesi ve o toplumun bir parçası olması biçiminde tanımlanan toplumsallaşma; bireyin, kimliğini sosyal kurumlar aracılığıyla kazandığı bir süreçtir. Toplumsallaşma ile bireyler, temelde “sosyal rolleri” nasıl yerine getireceklerini öğrenirler.

Politik toplumsallaşma

Toplumsallaşma sürecinde sosyal yapıyı belirleyen dört ana unsurdan bahsedilir. Bunlar ekolojik (nüfusun büyüklüğü, yoğunluğu, fiziksel dağılımı), ekonomik (mal ve hizmetlerin üretimi sunumu), politik (gücün yapısı, dağılımı) ve değerler sistemidir. Bizim burada odaklanmak istediğimiz husus, gençlerin oy verme davranışlarını incelerken politik benliğin gelişimine işaret eden politik toplumsallaşmadır.

Politik toplumsallaşma; toplumdaki politik kültürün, değerlerin, inançların, davranışların bireyler tarafından benimsenmesi sürecidir. Politik sistemin üyeleri arasında siyasete karşı bireysel tutum ve yönelimleri de politik kültür olarak tanımlar. Bu açıdan politik kültürden bahsettiğimiz zaman politik sistemin üyelerinin bilişlerinde, duygularındaki ve yargılarındaki içselleştirmeye atıfta bulunuyoruz demektir. Kökenlerini bir yandan kamusal olaylardan, bir yandan özel deneyimlerden alır; bir toplumun temel politik değerlerine biçim verir.

Politik davranışın öğrenilmiş davranış olduğu kabul edilmekte ve yetişkinlikten önceki dönemin, hayatın sonraki dönemini etkilediği varsayılmaktadır. Yani gençlik dönemindeki politik toplumsallaşma, yetişkinlik dönemindeki fikirleri de belirlemektedir. Bu yüzden gençlerin toplum değerleriyle uyumlu bir politik sosyalleşmeyi bu dönemde gerçekleştirmeleri çok önemlidir.

Yapılan gençlik araştırmalarından alınan verilere göre gençlerin sadece %9’u kadarının siyasetle çok yakından ilgilendiğini söylerken, %60’ıise “hiç ilgi duymadığı” yahut “pek ilgi duymadığı” ifade etmektedir. Bir başka veriye göre gençlerin %91’inin siyasi partilere üye olmadıkları ve faaliyetlerine hiç katılmadıkları görülmüştür. Yine gençlerin %70’e yakınının akrabaları ve arkadaşlarıyla siyaseti ya hiç konuşmadıkları ya da çok az konuştukları kaydedilmiştir. Aslında tüm rakamları toplayacak şu cümleyi göz ardı etmemek gerekir: “siyasi partide çalışarak hiçbir sorun çözülemez” diyen gençler %50’yi aşkındır.

Seçim gündem dışı olduğunda, mevcut siyasi partiler arasında desteklemeye değer bir parti olmadığını hatta hiçbirinin bir diğerinden farkı olmadığını söyleyen bu gençler bugün ülkedeki siyasi tabloyu şekillendiren ana unsurlardan biri haline gelmiştir.

Demokrasinin vazgeçilmez koşulu siyasi katılımın gençler tarafından nasıl sağlanacağı konusunda üretilmiş çok fazla yol haritası bulunmamaktadır. Fransız İhtilaliyle başlayan ve 2000’liyıllara kadar toplumsal hadiselerde en etkin figür olan gençliğin politik düzlemdeki karşılığına dair son zamanlarda yeteri kadar çalışma yok. Özellikle batı toplumlarında gerek nüfus içindeki varlıklarının azalması gerek de-politizasyon süreçleri bu alanın bir çalışma alanı olarak belirlenmesinin önüne geçmiştir. Daha çok uyuşturucu, alkol gibi bağımlılık tartışmalarının alanı olarak görülen bu çalışma ve tartışma alanı kendini “oy verme” olarak ifade eden bir siyasi alana hapsolmuş görünmektedir.

Gençler artık politize

Bu kategorizasyonu son zamanlarda Türkiye için kabul etmek mümkün değildir. Yeni tecrübe ettiğimiz gezi süreci gibi gençlik temelli toplumsal hareketler, etnik temelli kimlik tanımlamaları ve sosyal medya kullanıcılığı gençleri yeterince politize etmeye yetmiştir. Peki, bu davranışın ötesinde genel olarak gençlerin politik tavrı nereye oturmaktadır?

Sosyal bir kategori olarak gençlikten bahsettiğimizde profesyonel iş hayatına hazırlanılan ve bugüne gelindiğinde gittikçe uzayan bir dönemden bahsetmekteyiz. İnternet ve sosyal medyanın hâkim olduğu bir zaman diliminde yetişen gençler üzerinde yeni araç ve mekanizmaların politik toplumsallaşma süreçlerinde daha etkili olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle bu dönemin başındaki gençlerin, siyasetin “hizmet, istikrar, büyüme, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, dış siyaset...” gibi klasik söylemlerinden pek etkilenmediğini görüyoruz. Dikkatli bakıldığında,18-25 yaş arası gençlerin oy verme davranışlarını etkileyen unsurların başında “özdeşleştirme” gelmektedir. Bu yaştaki gençlerin gündelik hayatlarını etkileyecek politik konular temelinde oy kullanmadığı, siyasi partilerin neyi önerdiği değil kimi ve nasıl önerdiği temelinde oy verme eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir. Yani genç seçmenler politikalara değil, kendilerine benzer davranışları ve alışkanlıkları olan adaylara oy vermektedirler.

Türkiye’deki eğitim ve iş hayatını gözönünde bulundurduğumuzda bu yaş aralığındaki genç nüfusun “sorumluluk” gerektirecek faaliyetlerde bulunmadığı görülür. Aile, iş, kariyer gibi sorumluluklardan uzak bir kitlenin sadece gelecek endişesiyle hareket etmesini ve toplumsal hafızanın reflekslerini taşıması beklenemez. Bu sebeple gençler kendilerini klasik siyasi tanımlamalar olan “muhafazakar, dindar, İslamcı, solcu, devrimci, milliyetçi, demokrat...” gibi kimliklerin ötesinde artık “biraz bundan biraz ondan” kimliklerle tanımlamaya başladıklarını söyleyebiliriz. Aile ve çevrenin birinci etken olduğu siyasi tercihlerin etkiye açık olması partiler arasında kolay geçişi açıklamaktadır. Gençlerin kendilerini tanımladıkları melez kimlikleri söylemlerine taşıyan partilerin (çıkış noktaları klasik kimlikler olsa dahi) gençleri kendi saflarına çekebildikleri görülmüştür. Yalnız bu çekilen gençlerin kalıcı olmadığını da belirtmek gerekir. Yeni kimlik oluşumları yeni söylemleri, yeni söylemler yeni cepheleri doğuracaktır.

Siyasetin seçim atmosferi dışında kalan büyük genç kitle, seçim zamanlarında klasik siyaset çizgisine yaklaşmamakta tam aksine siyaseti kendi yaşam tarzına yaklaştırmaktadır. Popüler kültür, mizah, eğlence, sosyal medya kullanıcılığı ve protest tavırlar siyaset sahasına taşınabilmektedir. Son seçimlere baktığımızdaoy tercihini belirleyen yeni özdeşleştirmefaktörlerinin yaratıldığını görüyoruz.

Özdeşleştirme açısından gençlerin siyasi davranışlarını belirleyenler yeni faktörlerin başında rol-model imajı gelmektedir. Hali hazırda güçlü siyasi şahsiyetlerin genç kitleyi belli bir yerde tuttuğu inkar edilemez. Fakat bunun yanında popüler kültürün belirleyicisi olan sinema sanatçıları, dizi oyuncuları, şarkıcılar, futbolcular gibi gençlerin hayatlarında önemli yer tutan kişiler, özellikle de toplu hareket etmeleri, gençleri ciddi şekilde yönlendirebilmektedir. Gezi sürecinin en önemli motivasyon kaynağı olan bu imaj mevcut seçimlerde de kullanılmış ve gelecekte de kullanılacak gibi görülmektedir.

Gençlerin ilgisini çeken diğer bir faktör de mizahtır. Özellikle politik mizah gençlerin siyasi davranış yönelimlerini desteklemektedir. Günümüzde muhalif dil olarak önem kazanan mizahın gençlerin özgüvenlerinin oluşumunda katkı sağladığı görülmektedir. Ayrıca mizah yapabilen liderlerin gençler tarafından daha çok kabul göreceği beklenebilir.

Sosyal medya etkisi

Kitle iletişim aracı olarak sosyal medyayı gençlerin siyasi yönelimini etkileyen bir faktör olarak saymalıyız. Geleneksel medyanın sahiplerine dayalı olarak oluşan taraflılık algısına karşı sosyal medya zaman mekân sınırlaması olmadan kolayca benimsenen bir türe dönüşmüştür. Siyasal alanda sosyal medyanın yönlendirici etkisi inkar edilemez bir boyuta ulaşmıştır. Tabiki anlık bir twit yahut facebook gönderisi tek başına bu etkiye sahip değildir. Ancakgençlerin günlük ortalama 2 ile 6 saat sosyal medya kullandığı düşünüldüğündeaynı mesajın tekrarlı ve farklı kaynaklardan gelmesi bilinç altındakietkisinibüyütecektir. Sosyal medya stratejilerini gençlerin kullanım alışkanlıklarıyla uyumlaştırabilmiş siyasi hareketler, bu iletişim yolunu avantaja çevirmekteler.

Yapılan anket sonuçlarına göre, gençlerin sosyal ve ekonomik konulardaki düşüncelerinin birçoğuyla destekledikleri siyasi partilerin söylemleri arasında derin bir uçurum bulunmaktadır. Hatta pek çok sosyal ve ekonomik konuda birbirlerine taban tabana zıt düşünceleri bulunan gençler aynı partiye oy vereceğini belirtirken, kendisiyle bu konularda hemen hemen aynı şekilde düşünen gençlerle tamamen faklı partilere oy verebilmektedir.

AK Partinin ekonomik alanda oluşturduğu rahatlama seviyesinin bu gençlerin büyüme süreçlerine denk geldiğini düşünürsek bu “nasıl olur?” denilen durumun asıl nedenlerini, zahir göstergelerin ötesinde politik toplumsallaşma süreçleri üzerinde etkili olan günümüzün temel araçlarında aramak doğru olur. Ya siyasi partiler bu yeni özdeşleşme mekanizmalarını göz önünde bulundurarak gençlerle ilgili daha farklı stratejilere yönelecekler, ya da hayatın öğretmenliğini bekleyecekler.

[email protected]