Türkiye’nin iktisat imtihanı

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
11.07.2015

Klasik dönem Osmanlı’nıı iktisadi yapısı ve politikalarından Cumhuriyet döneminde sürekli güncellenen iktisadi model arayışları ve değişkenlik gösteren politikalara kadar Türkiye’nin 200 yıldır uygulana gelen iktisat politikalarını tarayan Abdülkadir Buluş’un kitabı, bu yanlarıyla önemli bir başvuru kaynağı.


Türkiye’nin iktisat imtihanı

Türk toplumunun gündeminde hemen her zaman ağırlıklı bir yer tutsa da iktisadi konular genellikle ekonomik kriz dönemlerinde daha çok göze batan bir şekilde tartışılır. Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de uygulana gelen iktisadi politikaların temel yönsemelerinin neler olduğu, bu politikaların var olan iktisadi yapıyı nasıl ve ne yönde değiştirdiği, etkisi, başarı ya da başarısızlıkları ise bu tartışmalar esnasında çoğu kez gözden  kaçırılır.

Türkiye’de iktisat politikalarının, genellikle mali politikalardan ibaret kaldığı, iktisadi etkinliği önceleyen iktisadi politikaların ise gecikmeli bir şekilde tedavüle girdiği iktisadi politika arayışlarının birçok tutarsızlıklar içerdiği tespitleriyle birlikte Buluş, Türkiye’de bazen enflasyon ve yüksek büyüme durumunda olduğu gibi iktisadi politik amaçların birbiriyle çatıştığı pek çok dönemin yaşandığına işaret ediyor. Buluş’un iktisat politikalarının tarihi temellerini irdeleyerek vardığı başka bir sonuç ise çok daha ilginç. Buluş’a göre, kimileyin iktisadi politikaların iyi yürütülmesi de tek başına yeterli olmayabiliyor.

Buluş’un analizinin vardığı sonuçların en önemlisi ise şu: Doğru ve yerinde alınmış kararların etkin sonuçlar vermesi için gereken kurumsal ve yapısal düzenleme ve kurallar eksik veya yetersiz kaldığı zaman ekonomiler ciddi sorunlarla karşılaşmaktan kurtulamıyor.

İşsizlikle mücadele yetersiz

2002 sonrası Türkiye’sinin iktisadi politikalarına da eserinde geniş yer ayıran Buluş, makro ekonomik yapıda enflasyonla mücadele ve kamu harcamalarındaki sağlanan disiplinle gelen iktisadi istikrara karşın işsizlikle mücadelede yetersiz kalındığına da işaret ediyor. Bu noktada Buluş kitabında iktisadi politika üreticilerine birçok önemli öneride de bulunuyor. Bu önerilerin büyük kısmı makro ekonomik istikrar ortamında mikro ölçekteki reformların ekonomik aktör ve birimlerin verimliliğini artırıcı bir seyir çizmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

[email protected]

Türk İktisat Politikalarının Tarihi Temelleri, Abdülkadir Buluş, Çizgi, 2015

Avrupa’daki İslam’ın diğer yüzü

İslâmiyet’in Batı dünyasındaki varlığı, uzun süredir tartışılıyor. 11 Eylül’den sonra “terör tehdidi” etrafında oluşan güvenlik teyakkuzu ve İslâmofobi, bu tartışmanın öne çıkan ama görüşü karartan bir cephesi. Avrupa’da Müslüman göçmen topluluklarının artan nüfusu ve etkinliği, daha geniş ve derin bir sosyolojik ilginin konusu. Bir de, Müslümanlığı seçen, İslâm’a geçen Batılılar var. Esra Özyürek, ideolojiler ve geniş ölçekli sosyolojik gözlemlerle sınırlı kalmayıp günlük hayata nüfuz eden araştırmasında, Almanya örneğinde, Müslüman olan Batılıların nasıl Müslüman olduklarına mercek tutuyor.

Müslüman Olmak, Alman Kalmak, Esra Özyürek, İletişim, 2015

Vahiy çağında ticaret ve toplum

Günümüzde ticarî hayat, sosyal ve ekonomik şartlarına göre şekillenmekte ve müslümanlar da bu hayatın bir parçası olmaya çabalamakta. Ancak müslüman kimliği olan bir ticaret ehli, işini yaparken, Hz. Peygamber döneminde ortaya konmuş olan temel prensipleri dikkate almak ister. Hüseyin Baysa’nın bu çalışması, vahiy döneminde var olan ve İslâm’ın gelmesiyle birlikte yeniden şekillenmiş olan ticaret hayatının ana prensiplerini, İslâm öncesi dönemi de kapsayan bir zaman aralığında mukayeseli olarak ele alıyor ve okurlara bir perspektif vermeye çalışıyor. İslam’ın ilkin ana geçim kaynağı ticaret olan bir topluma vahyedilmiş bir din olduğunu bize yeniden hatırlatan bir kitap.

Kureyş Kervanları, Hüseyin Baysa, İz, 2015