Yerli aşıda Faz-3'ün koordinasyonunu yürüten TÜSEB'in Başkanı Prof. Dr. Erhan Akdoğan Turkovac'ın, varyant uyarlama ve güncelleme çalışmalarının yapıldığını söyledi.
Röportaj: Hale Kaplan
Yerli Covid-19 aşısı Turkovac'ın Faz-3 aşaması, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB)'in koordinasyonunda yürütülüyor. 1 milyondan fazla gönüllünün başvurduğu sistemden seçilen 40 bin 800 gönüllü üzerinde, 30 merkezde aşılamalara başlandı. Aşılamalar devam ederken bir yandan da virüsün yeni varyantlara uyarlanma çalışmaları sürüyor. Faz-3 olumlu sonuçlandıktan sonra da aşının üretimi ve dağıtımı için yoğun bir çalışma söz konusu olacak. Bu nedenle TÜSEB, seri üretim için alt yapı çalışmalarını hızlandırdı.
TÜSEB'in faaliyet alanları neler? Türkiye'de nasıl bir çalışma ağı var?
2014-18 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı kapsamında alınan, bilimsel ve idari olarak bağımsız araştırma ve geliştirme sonucunda üretime geçebilecek ürünlerin tüm üretim süreçlerini gerçekleştirecek yeterlilik ve yetkiye sahip, sağlık alanında faaliyet gösterecek bir merkezin oluşturulması kararıyla birlikte, 2015 yılında Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) kuruldu. Faaliyet alanımızı, uçtan uca, yani fikirden ürüne kadar, aşı, ilaç, tıbbi malzeme, tanı kiti gibi ürünlere dair ARGE faaliyetlerinin yapılması ve yaptırılması olarak tanımlayabiliriz. Sağlıkta akreditasyon ve sağlık politikalarının üretilmesi noktasında da çeşitli görevlerimiz var. Bu yapı içerisinde dokuz adet enstitümüz bulunuyor: Türkiye Kanser Enstitüsü, Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü, Türkiye Anne, Çocuk ve Ergen Sağlığı Enstitüsü, Türkiye Halk Sağlığı ve Kronik Hastalıklar Enstitüsü, Türkiye Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü, Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü, Türkiye Sağlık Politikaları Enstitüsü, Türkiye Aşı Enstitüsü, Türkiye Sağlık Veri Araştırmaları ve Yapay Zeka Uygulamaları Enstitüsü.
TÜSEB yurt dışındaki hangi kuruluşların muadili?
ABD'deki NIH (Ulusal Sağlık Enstitüleri), İngiltere'deki Tıbbi Araştırma Konseyi MRC, Fransa'daki Inserm, Almanya'daki Max Planck, TÜSEB'in muadil kuruluşları arasında yer alıyor. Savunma sanayiinde son 10 yılda büyük bir ivme yakalayıp çok yüksek yerlilik oranlarına ulaştığımız şu günlerde, aynı konsantrasyonu sağlıkta da sağlama çabamız var ülke olarak. Özellikle pandemide, sağlık alanındaki çalışmaların önemi ve TÜSEB'in bundaki rolü çok iyi anlaşıldı. Örneğin Covid-19 sürecinde, yerli ventilatörlerimizi ihrac ettik, hatta bağışta bulunduk. TÜSEB, Mart 2020'den itibaren, Covid-19 tanı merkezleri oluşturdu. Şu anda 20 merkezde, 147 personelle, 497 laboratuar cihazıyla hizmet veriliyor.
Şu an sizin desteklediğiniz kaç aşı projesi var?
TÜSEB, 23 Mart 2020 tarihinden itibaren aşı projelerinin desteklenmesi için harekete geçti ve yedi aşı projesi desteklendi. Bunlar arasında Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen, Cumhurbaşkanımızın tensip ve takdirleriyle ismi Turkovac konulan aşının, Faz-3 aşaması çalışmasına geçildi. Bunun yanı sıra Atatürk Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi'nde aşı çalışmaları devam ediyor. Bu çalışmalar TÜSEB tarafından fonlanıyor.
Diğer altı aşı çalışması hangi aşamada?
Atatürk Akdeniz ve Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki aşı çalışmalarının hayvan deneyleri aşamasına ulaştığını görüyoruz. Bunlar rekombinant temelli aşılar. Turkovac, inaktif aşı. Bunun dışında intranazal sprey dediğimiz, burundan uygulanabilecek olan bir aşı çalışması da TÜSEB tarafından desteklenmekte. ARGE süreci devam ediyor. Bu çalışmada Türkiye'de ilk defa yeni bir model uyguluyoruz. Üretici firma, akademisyenler ve bizim ARGE ekiplerimiz eşgüdüm içerisinde çalışıyor. Aslında tüm bunlarla Türkiye'deki aşı çalışmalarında çok ciddi bir ARGE birikimi oluşuyor. Pandemi sürecinin, aşı ARGE çalışmalarına böyle bir pozitif katkısının olduğunu söyleyebiliriz.
Turkovac, Faz-3'e kadar nasıl bir süreçten geçti? Bundan sonraki süreç neden önemli?
25 Mart 2020'de, Prof. Dr. Aykut Özdarendeli'nin koordine ettiği aşı merkezinde virüs konfirme edildi. Daha sonra hemen takip eden ay, DNA dizilimi çıkarıldı ve Ağustos 2020'de fareler üzerinde çalışmalara başlandı. Bu çalışmaların tamamı TÜSEB tarafından maddi olarak desteklendi. Ekim 2020'ye gelindiğinde klinik deneylerde etkinlik kanıtlandı.
Bir aşının geliştirilme süreci nasıl gerçekleşiyor?
Klinik öncesi safhada laboratuarda geliştirilen aşı, hayvanlar üzerinde deneniyor. Hayvanlar üzerindeki deneyler başarılı olunca, gerekli kalite belgeleri ve etik kurul onaylarıyla beraber Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumumuz onay veriyor. Onaydan sonra Faz-1 çalışmaları başlıyor. Bu aşamada 50'ye yakın gönüllü üzerinde çalışılıyor. Buradaki amaç aşının güvenilirliğini kanıtlamak. Başarı sağlanırsa Faz-2 çalışmasına geçiliyor birkaçyüz kişilik bir gönüllü grubu ile. Bu aşamada aşının etkinliği kanıtlanmaya çalışılıyor. Faz-3 ise, etkinliğin, binlerle ifade edilen büyük gruplarda kanıtlanması çalışması. Bu uluslararası bir metodoloji.
Turkovac için 4 Ekim 2020'de Faz-1, 10 Şubat 2021'de Faz-2 çalışmasına başlandı. 22 Haziran 2021 tarihinde ise Turcovac, Faz-3 çalışmasına geçen ilk yerli Covid-19 aşısı oldu. Faz-3 aşaması, tamamen TÜSEB'in koordinasyonunda yürütülüyor. 40 bin 800 gönüllü üzerinde, 30 merkezde aşılamalara başlandı. Şu anda 1 milyondan fazla gönüllünün aşı için başvurduğunu görüyoruz.
Herkes gönüllü olabiliyor mu?
Gönüllü olabilmek için belirli şartlar var: Covid-19 geçirmemiş olmak, Covid-19 aşısı yaptırmamış olmak, PCR testi pozitif olmamak, BT veya antikor testi pozitif olmamak, 18 yaşından küçük ve 55 yaşından büyük olmamak, kronik bir rahatsızlığı bulunmamak. E-nabız, dünyada nadir uygulanan sistemlerden biri. Dijital sağlık ekosistemi diyebiliriz buna. Biz gönüllüleri bu sistemden alıyoruz. Gönüllü başvuru sistemi yapay zekanın tekniklerinden biri olan karar destek sistemi olarak çalışıyor. Başvuru yapıldığında arka planda otomatik olarak dışlanma kriterleri devreye giriyor. TÜSEB, Sağlık Bakanlığının bir kuruluşu ve faz çalışmalarının koordinasyonu noktasında Bakanlığımızın gücü hissediliyor. Kamu Hastaneleri, Sağlık Bilgi Sistemleri, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüz gibi Sağlık Bakanlığımızın birçok birimiyle beraber çalışıyoruz. Faz-3'e geçtik ama her şey bitmedi. TÜSEB olarak aynı heyecan ve mesai ile çalışmaya devam ediyoruz. Çok yoğun biçimde seri üretim için hazırlıklarını koordine ediyoruz
Takviminiz nedir üretim için?
Faz-3 çalışmalarıyla ilgili Klinik Araştırma Protokolü'nün gerekleri yerine geldiğinde seri üretime geçilebilir. Bu bilimsel bir çalışma olduğu için biz o şartların yerine gelmesini bekliyoruz.
Daha önce farklı aşıları olanlar ilerleyen süreçte Turkovac olabilir mi?
Tabii bu teknik bir konu. Hangi aşıyla devam edilecek? Üçüncü dozlar Turkovac ile mi olacak? Bilimsel süreç ilerleyecek, sonucu birlikte bekleyip göreceğiz.
Yerli aşıların Delta gibi korkutan mevcut varyantlara uyarlama çalışmaları da yapılıyor mu?
Aşı çalışmaları devam ederken güncelleme, uyarlama çalışmaları da devam ediyor.
Aşıyı ithal etmeyecek olmamızın maddi bir karşılığı var, evet, ama Türk aşısının bulunması ve uygulanmasının anlamı bundan çok öte öyle değil mi?
Ülkenin bir aşısının olması çok önemli. Kanuni zamanında İspanya'dan gelen mazlumları dahi kabul etmiş bir ülkeyiz biz. Yıllar boyunca hep mazlumların yanında olduk. Bu aşı inanıyorum ki ihtiyacı olanlara da ulaştırılacaktır. Tüm insanlığa böyle bir katkımız olacaktır. ARGE noktasında, bilimsel bilgi noktasında, ülkemizin hiçbir eksiği yok. Bir fikrimiz vardı bizim, şimdi bir ürünümüz var elimizde.
Gönüllülerin başvurusunun 1 milyona ulaşması da bununla alakalı sanırım...
Evet bu teveccüh, halkımızın hem hekimlerimize hem sağlık sistemimize olan güveninin ne kadar yüksek seviyede olduğunun işareti.