Ukrayna: Bir fikir savaşı

Doç. Dr. İsmail Şahin / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
4.06.2022

Batılı güçler Ukrayna'da fiziksel bir mücadelenin yanı sıra küresel toplumsal hafızanın yeniden üretimine dayalı psikolojik bir savaş yürütüyor. Dolayısıyla Ukrayna'da büyük bir fikir savaşı verildiğini fark etmek önemli. Rusya üzerinden "Çarlık" ve "Sovyetler" hatırlatılmasının yapılması ne kadar tesadüf olabilir. Amaç toplumsal çağrışımlara yol açmaktır. Böylelikle Çarlık ile "milliyetçilik", Sovyetler Birliği ile de "komünizm" ön plana çıkarılacaktır.


Ukrayna: Bir fikir savaşı

İnsanoğlu, Soğuk Savaş döneminden itibaren savaşların sadece askeri amaçlar için yapılmadığını artık çok iyi biliyor. Dolayısıyla Soğuk Savaş Dönemi'ne bakarak Ukrayna'daki savaş üzerine bazı kestirmelerde bulunulabilir. Her şeyden evvel, Ukrayna'daki savaşın Liberalizmin ve Batı hegemonyasının geleceği için son derece önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu nedenle Rusya'nın Ukrayna'dan açık bir yenilgiyle ayrılması, Batılı müttefiklerin en büyük beklentisi. Nitekim bu beklentinin gerçekleşebilmesi için yaptırımlardan silah yardımlarına kadar her koldan Ukrayna'nın yanında yer alıyorlar. Burada akıllara şu sorular gelebilir: Peki bu kadar desteğe ve yaptırımlara rağmen neden savaş bir türlü bitmiyor? Rusya bu kadar güçlü mü yoksa zayıf olan Batı mı? Savaşın süresinin beklentileri aştığı çok açık. Şayet Ukrayna'daki savaşın felsefesi yalnızca askeri amaçlar içerseydi, o zaman belki savaş çoktan bitmiş olurdu. Nihayetinde Ukrayna'da alelade bir savaş portresi söz konusu değil; aksine geçmiş ile geleceği birbirine sıkıca bağlayan küresel bir savaşın varlığı karşımızda duruyor.

Rusya kaybetmeye mahkûm

Rusya Putin'le birlikte bir toparlanma ve yükselme sürecine girmişti. Fakat kısa zaman sonra kendi gücünün illüzyonuna yenik düştü ve tarihi bir hata yaparak Ukrayna'ya saldırdı. Böyle bir saldırı, ABD'nin başını çektiği Batılı müttefiklerin çoğunun ortak arzusuydu. Öyle ki Batı liberalizmi, tüm rakiplerine açık bir mesaj verecek yeni bir zafere ihtiyaç duyuyordu. Rusya, işgal girişimiyle beklenilen fırsatı rakiplerine vermiş oldu. Bir başka ifadeyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, büyük satranç oyununda rakibinin titizlikle hesapladığı hamleyi yaparak ülkesini ve iktidarını öngörülemez bir sonucun içerisine hapsetti. Rusya'nın rakiplerinin beklentisi, Ukrayna'da dünya çapında etkiler doğurabilecek sonuçlar elde etmektir. Diğer bir ifadeyle, uzun vadeli ideolojik kazanımlara ulaşmaktır. Bu bağlamda Ukrayna'daki savaş üzerinden üretilen retoriği ve eylemleri hassasiyetle okumak bir hayli önemlidir. Ukrayna'nın tarafında yer almak bir "erdem" olarak sunulurken Rusya'nın haklılığını savunmak neredeyse "Nazizm" ile eşdeğer görülmektedir. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in bir konuşmasında, "özgürlüğün bir adı varsa, Ukrayna'dır" sözlerine yer vermesi bilinçli ve bir o kadar derinliği olan tanımlamadır. Öyle ki Ukrayna'da elde edilecek bir Rus yenilgisi sadece Ukraynalıların zaferi olarak değil aynı zamanda özgürlüğün yeniden doğuşu veyahut dirilişi olarak selamlanacaktır.

Rusya'ya karşı kısa zaman içerisinde elde edilecek bir zafer, küresel ölçekte bu duygunun harekete geçmesini sağlamayabilirdi. Uzun zamandır demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerde ciddi aşınmalar meydana geldiğine ilişkin çok sayıda tartışma gündemi meşgul ediyordu. Geleneksel imparatorlukların geri dönüşü, liberal demokrasinin gerileyişi, totalitarizmin yükselişi ve Batı hegemonyasının çöküşü gibi uluslararası düzeyde ses getiren münazaralar, akademik görüşler ve politik açıklamalar popüler konular arasında başı çekiyordu. Tüm bu tartışmaların ya da beklentilerin uzun bir süre geri dönmemek üzere sahnelerden ayrılması için Rusya'nın zor geçen bir çatışmanın ardından yenilmesi, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasını anımsatan bir takım sonuçları beraberinde getirebilir. En önemlisi, dünya çapında liberal düzene meydan okuyan otoriterliğin Rusya üzerinden terbiye edilmesidir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için Ukrayna'da Stalingrad benzeri yeni bir hikâyeye ihtiyaç vardır.

Psikolojik üstünlük

Avrupa Birliği'nin 6'ncı yaptırım paketinde, Rusya'dan ham petrol ve diğer petrol ürünlerinin ithalatına kısıtlama getirmesi, Moskova'nın küresel siyaseti etkileme gücüne indirilmiş ciddi bir darbedir. Nitekim Avrupa'nın Rus fosil yakıtlarına olan bağımlılığı, Rusya'nın elinde tuttuğu önemli bir kozdu. Zira AB'nin petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 25'ini, doğalgazının da yüzde 40'ını Rusya'dan tedarik etmesi, Rusya-AB ilişkilerini ipotek altına alan bir faktör olarak görülüyordu. Bundan sonraki süreçte, Avrupa'nın Rus gazını ve petrolünü ikame etmek için enerji çeşitliliğine hız vereceği çok açıktır. Böylece orta vadede, Rus enerji hegemonyasının Avrupa'ya uzanan kolları etkisiz hale getirilecektir. Psikolojik açıdan ele alındığında bu karar son derece kıymetlidir. Çünkü alınan kararlar, Rusya'nın enerjiye dayalı psikolojik üstünlüğünü sona erdirme gücüne sahiptir. Her ne kadar başlangıçta sadece deniz yoluyla petrol ithalatını durdurmaya yönelik bir uzlaşıya varılsa da zaman içerisinde yasağın kapsamının boru hatlarını da içine alacak şekilde genişletileceği şimdiden bellidir. AB'nin Rusya'dan petrol ithalatının üçte ikisinin deniz yoluyla tedarik edildiği hesaba katıldığında, söz konusu kararın göstermelik bir yaptırım olmadığı kolaylıkla fark edilebilir. Rusya'ya uygulanan yaptırımların nihai hedefi, Moskova'nın Avrupa ile olan bağlarını ve bölge içindeki etkisini asgari düzeye indirmektir. En azından uygulamalar ve resmi açıklamalar, bu düşünceyi kuvvetlendiriyor. Ayrıca, Ukrayna Savaşı'na yüklenen anlamın derinliğine dair şüpheleri pekiştiriyor.

Açıkçası şimdiye kadar savaşı ve yaptırımları konu edinen açıklamalar, üstü kapalı bir şekilde de olsa, bunun yerel ile uluslararası olan arasında gerçekleşen bir mücadele olduğuna işaret ediyor. O zaman Ukrayna Savaşı üzerine konuşurken, "küresel sistemin onarılması", "demokratik rejimlerin kuvvetlendirilmesi", "1989'un ruhunu canlandırmak" ve "NATO aidiyetini güçlendirme" şeklindeki bazı tanımlamaları ödünç almak, zorlama bir yaklaşım olmayacaktır. Batı liberalizminin yeni bir zafere ihtiyaç duyduğu çok açık. Yükselen milliyetçiliği dizginlemek, özgürlük ve demokrasilere duyulan hissiyatı güçlendirmek için Ukrayna bir kaldıraç vazifesi görebilir. Bunu başarabilmek adına tarihin ruhuna gereksinim vardır. Tarihi geri çağırmak ve nostalji halini almış bazı travmaları yeni kuşağa Ukrayna üzerinden hatırlatmak önemlidir. Bir başka ifadeyle, Batılı güçler Ukrayna'da fiziksel bir mücadelenin yanı sıra küresel toplumsal hafızanın yeniden üretimine dayalı psikolojik bir savaş yürütüyor.

Liberal düzene tehdit

Dolayısıyla Ukrayna'da büyük bir fikir savaşı verildiğini fark etmek önemli. Rusya üzerinden "Çarlık" ve "Sovyetler" hatırlatılmasının yapılması ne kadar tesadüf olabilir. Amaç toplumsal çağrışımlara yol açmaktır. Böylelikle Çarlık ile "milliyetçilik", Sovyetler Birliği ile de "komünizm" ön plana çıkarılacaktır. Rusya'nın jeopolitik varsayımları ile hipotezlerine doğru dürüst destek bulamamasının bir nedeni de bu olabilir. Çünkü Ukrayna aynı zamanda liberal fikirlerin jeopolitik düşünceyi mağlup edeceği bir savaş alanı niteliği kazanabilir. Uzun süredir jeopolitik teorilerin albenisi yükseliş eğilimindeydi. Bu nedenle jeopolitik kaygılardan ötürü liberal düzene bir takım başkaldırılar makul görülebiliyordu. Fakat kısa zaman içerisinde milliyetçiliğin ve jeopolitiğin hızlı yükselişi, liberal düzene bir tehdit olarak görülmeye başlandı. Hatta küresel silahlanmada meydana gelen artışın ve patlak veren irili ufaklı tüm çatışmaların bu yükselişle ilişkilendirilmeye çalışıldığı söylenebilir.

Ukrayna işgaliyle, milliyetçilik ve jeopolitiğe dair ürpertici kaygılar hızla somutlaştırıldı. Bugünlerde birçok araştırmacı ve akademisyenin, "milliyetçiliğin korkunç yüzü Ukrayna" sözünü kullanması, yukarıdaki tespitleri güçlendirmektedir. Buradan varılmak istenen sonuç oldukça basittir: Dünya ölçeğinde barış ve istikrarın devamı için liberal düzenin korunması şarttır. Ayrıca verilmek istenen mesaj da gayet nettir: Anakronizme düşen ülkeler kaybetmeye mahkûmdur. İnsanların Putin'i iyi sözlerle yâd etmeyeceği ortadadır. Zira sebep olduğu savaşla pandemi sonrasında ortaya çıkmaya başlayan ekonomik krizin daha da derinleşmesine yol açmıştır. Ekonomik hikâyenin gerçekliğinin bu noktada hiçbir önemi yoktur. Kalıcı olan, insanların zihninde oluşturduğu ve dilden dile dolaşan hikâyedir. Bu açıdan bakıldığında, sokaktaki çoğu insanın Çin'de patlak veren korona virüs ve Rusya'nın sebep olduğu savaş yüzünden sahip olduklarını yitirdiğini düşünmesi, oldukça anlamlıdır. İnsanoğlunun son birkaç yıldır korkunç bir hatırlatma sürecinden geçtiğini bir kenara not etmekte fayda olabilir.

Demokratik yenilenme

Son olarak bir konuya daha dikkat çekmek gerekiyor. Bu, iç politika ile dış politika arasındaki ara yüzün ya da örtünün giderek daha da geçirgen bir hale gelmesidir. Pandemiyle bu geçirgenlik, bir hayli belirginleşmiştir. Başka bir ifadeyle, hiçbir hükümet artık kolay kolay kendi ülkesini küresel değer zincirlerinden koparmaya cesaret edemez. Bugün Rusya'ya karşı tatbik edilen yaptırımlar bu bakış açısının doğruluğunu gözler önüne seriyor. Liberal düzenin savunucuları için demokratik yenilenme adına yeni bir gündem oluşturmak, başarılı sonuçlar sunabilir. Bu gündemin içeriğine göz atıldığında şöyle bir iddianın başı çektiği görülür: "Otoriter rejimlerin küresel ekonomiye entegrasyonu, siyasi sonuçları itibariyle başarısızlığa uğramıştır. Değişeceklerine ve liberal düzene ayak uyduracaklarına dair umutlar suya düşmüştür. Rusya ve Çin, bunun iki somut örneğidir." Tartışmayı buradan başlatan fikir adamlarına göre bu başarısızlığın nedeni, otoriter rejimler olarak gösterilen ülkelerde demokratik kurumların ve toplumların iç işleyişine yeterince müdahil olunmamasıydı. Bu bakış açısından dolayı Ukrayna Savaşı, yeni bir başlangıç olarak nitelendirilmektedir. Zira sonraki süreçte, demokrasileri sistemik rakiplerden korumak adına iç hoşnutsuzlukları daha çok dikkate alan yeni bir demokrasi gündemine sahip çıkılmasının gerekliliği üzerinde durulmaktadır.

[email protected]