Ukrayna işgali sonrası Avrupa enerji güvenliği

Dr. Necmettin Acar / Mardin Artuklu Üniversitesi
6.03.2022

Petrol piyasalarının aksine, doğalgaz arz piyasasında sınırlı sayıda aktörün varlığı ve bu aktörlerin önemli bir kısmının uluslararası siyasetten izole edilmiş olması Avrupa'nın enerji güvenliği sorununu kısa vadede çözümü imkânsız bir düğüm haline getirmiş bulunmaktadır.


Ukrayna işgali sonrası Avrupa enerji güvenliği

Rusya'nın Ukrayna'yı işgale başlamasıyla Rusya kaynaklı jeopolitik tehdit kadar ön palana çıkan başka bir husus da Avrupa'nın enerji güvenliği sorunudur. Küresel enerji güvenliğinin içinde bulunduğu güncel sorunlara Rusya'ya yönelik ağır ekonomik yaptırımların ilave olması, Avrupa'nın enerji ihtiyacını güvene alma siyasetini daha öncelikli bir konu haline getirdi.

Bugün, petrol piyasalarının aksine, doğalgaz arz piyasasında sınırlı sayıda aktörün varlığı ve bu aktörlerin önemli bir kısmının uluslararası siyasetten izole edilmiş olması Avrupa'nın enerji güvenliği sorununu kısa vadede çözümü imkânsız bir düğüm haline getirmiş bulunmaktadır.

Rusya ve İran faktörü

Bugün küresel enerji piyasaları içerisinde petrol arzı nispeten daha istikrarlı ve öngörülebilir iken doğalgaz piyasasında ciddi bir öngörülemezdik ile karşı karşıyayız. Venezuela, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak gibi büyük petrol üreticileri ve OPEC gibi petrol piyasalarını düzenleme kudretine sahip bir kurumun varlığı küresel petrol arzında oluşabilecek arızi dengesizliklerin çözümünü kolaylaştıran bir unsurdur.

Petroldeki bu nispeten homojen arz piyasasının aksine doğalgaz sektöründe Rusya, İran, Katar ve Türkmenistan gibi sınırlı sayıda aktörün varlığı doğalgaz piyasasında oluşabilecek arz şoklarının çözümünü zorlaştırmaktadır. Bugün, ispatlanmış 50 trilyon metreküp rezervi ile Rusya küresel doğalgaz rezervinin yüzde 25'ini tek başına elinde bulunduruyor. Rezerv bakımından ikinci ülke olan İran 35 trilyon metreküple küresel doğalgaz rezervinin yüzde 17'sini, üçüncü olan Katar 25 trilyon metreküple küresel doğalgaz rezervinin yüzde 12'sini dördüncü olan Türkmenistan ise 15 trilyon metreküple küresel doğalgaz rezervlerinin yüzde 7'sini elinde bulunduruyor.

Küresel doğalgaz arz piyasasında yukarıda sayılan sınırlı sayıda aktörden kaynaklı sorunlara ilaveten piyasadaki önemli aktörlerin uluslararası siyasetten izole edilmiş olması doğalgaz piyasasındaki istikrarsızlığı derinleştiren bir unsurdur.

Kara liste çıkmazı

Her ne kadar üretimi sınırlı olsa da rezerv bakımından doğalgaz piyasasının en önemli aktörlerinden biri olan İran'ın nükleer programı ve revizyonist dış ve güvenlik politikası sebebiyle uzun yıllardır yaptırımlara maruz kaldığı bilinen bir gerçek. Bugün İran enerji sektörüne 20 milyon dolardan daha fazla yatırım yapan her şirket ABD tarafından kara listeye alınarak ağır yaptırımlara maruz bırakılmaktadır. Bu yaptırımlar sebebiyle küresel rezerv sıralamasında ikinci olan İran kendi ihtiyacı olan doğalgazı bile üretmekte zorlanmaktadır.

Yaptırımların sonucu

Ukrayna'ya yönelik saldırgan politikası nedeniyle Rusya'nın da İran benzeri yaptırımlara maruz kalmış olması küresel ölçekte doğalgaz arzındaki güvenlik endişelerini derinleştirmektedir. Çünkü bir taraftan Rus bankaları SWİFT sisteminden çıkarılırken diğer taraftan Rusya'dan enerji ithalatına yönelik artan sınırlayıcı önlemler küresel siyasette ön plana çıkıyor. Bütün bu gelişmelere Türkmen gazının jeopolitik gerekçelerle İran ve Rusya'ya rağmen küresel tüketim merkezlerine iletilmesinde ortaya çıkan zorluklar ilave edildiğinde bugün küresel doğalgaz rezervlerinin yarıya yakın bir kısmının devre dışı kaldığı bir doğalgaz arz piyasasıyla karşı karşıya kalmaktayız.

Maliyet sorunu

Rusya, İran ve Türkmen gazının küresel arz piyasalarından çekilmesiyle gözlerin döndüğü Katar ve ABD gibi büyük üreticiler açısından temel sorun ise doğalgazın Avrupa'ya iletimi ve maliyet sorunudur. ABD ve Katar doğalgazının mevcut koşullarda sıvılaştırılarak LNG olarak iletilmesi tek çözüm olarak duruyor. Ancak Avrupa'nın hâlihazırdaki tüketiminin yüzde 18'ini (yaklaşık 90 milyar metreküp) LNG'den karşılıyor olmasına ilaveten Rusya'dan temin ettiği 200 milyar metreküplük doğalgazın LNG olarak temin edilmesi kendi içinde büyük güçlükler barındırmaktadır.

Burada öncelikli sorun maliyetlerden kaynaklanmaktadır. Çünkü boru hattıyla iletilen doğalgaz sıvılaştırılmış doğalgazdan yüzde 30 daha ucuz olmaktadır. İkinci olarak bu kadar yüksek miktarda doğalgazı sıvılaştıracak terminalin yokluğu kısa vadede LNG seçeneğini Avrupa enerji güvenliği açısından geçersiz kılmaktadır. Üçüncü sorun ise iletim hatlarının güvenliğidir.

Avrupa'nın yüksek miktarda Katar doğalgazı ithali, eğer bu gaz LNG olarak taşınacaksa Hürmüz, Bab-el Mendeb, Kızıldeniz ve Süveyş gibi kritik suyollarının güvenliğini öncelikli bir sorun haline getirecektir. Eğer Katar gazı için bir boru hattı yapılacaksa-ki bu konu son on yıldır küresel siyasetin gündemindedir- bu durumda da Avrupa enerji güvenliği Basra Körfezi, Irak ve Suriye'nin siyasi istikrarı ile bağlantılı hale gelecektir.

Arap Baharı sürecinden itibaren sayılan kritik bölgelerin içinde bulunduğu istikrasızlık Avrupa'nın enerji güvenliğinde hem maliyet hem de güvenlik kaynaklı sorunları ön plana çıkarmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Mısır'ın Süveyş Kanalı geçişlerine yüzde 5-10 oranında yaptığı zam, uzun vadede maliyet unsurunun önemli bir sorun olmaya devam edeceğine işaret etmektedir.

Uzun vadeli bir tehdit

Rusya'nın Ukrayna işgali sonrası ortaya çıkan en önemli sorunlardan birisi de Avrupa'nın enerji güvenliği sorunudur. İçinde bulunduğumuz dönemde doğalgaz ihtiyacının yüzde 40'ını Rusya'dan temin eden Avrupa ülkeleri, Rusya'ya yönelik ağır ekonomik yaptırımlar sonrası ciddi bir enerji ihtiyacını güvene alma sorunu ile karşı karşıya kaldılar. Küresel doğalgaz arz piyasasında sınırlı sayıda aktörün varlığına ilaveten İran ve Rusya gibi iki önemli aktörün yaptırımlara maruz kalmış olması ve Türkmen doğalgazının jeopolitik gerekçelerle tüketim merkezlerine ulaştırılmasında yaşanan güçlükler Avrupa'nın enerji güvenliğini uzun vadeli olarak tehdit etmektedir. Petrolde olduğu gibi doğalgazda da denizaşırı rezervlere bağımlı olmak ise hem maliyet hem de iletim hatlarının güvenliği sorununu ortaya çıkarmaktadır. Önümüzdeki süreçte Rusya ve İran'a yönelik yaptırımların artarak devam etmesi durumunda Avrupa'nın enerji güvenliği sorununun çözümü zorlaşacaktır.

[email protected]