Ukrayna'ya desteğin ilanihaye sürmeyeceği ortadaydı

Faruk Önalan/ Yazar
13.12.2023

On binlerce insanın hayatını kaybettiği savaşta Ukrayna bugün ardına baktığında kimseyi görememektedir. Oysa yaklaşık iki yıldır, müttefik olarak gördüğü ve sırtını yasladığı başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkeleri desteği sırayla kesmeye başlamış, Kiev yönetimini kaderiyle baş başa bırakmıştır. Zelenski de bu durumu “sözlerle değil, sonuçlarla umutlanacağım” çıkışıyla dile getirmektedir.


Ukrayna'ya desteğin ilanihaye sürmeyeceği ortadaydı

Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Rusya-Ukrayna savaşının uzamasında iki ana çıkarı vardır. Birincisi başta enerji olmak üzere hammaddeye erişimin ABD üzerinden sağlanması ikincisi de sürekli çatışmalarla Rus ordusunun zayıflatılması amacı ya da beklentisidir. ABD savaşın sürekliliği ile ekonomik kazanç hedeflerinde -nispeten istediğini elde etse de Rusya'ya zarar verme konusunda beklentilerine ulaşamamıştır. On binlerce insanın hayatını kaybettiği savaşta Ukrayna bugün ardına baktığında kimseyi görememektedir. Oysa yaklaşık iki yıldır, müttefik olarak gördüğü ve sırtını yasladığı başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkeleri desteği sırayla kesmeye başlamış, Kiev yönetimini kaderiyle baş başa bırakmıştır. Zelenski de bu durumu "sözlerle değil, sonuçlarla umutlanacağım" çıkışıyla dile getirmektedir.

Kilit nokta NATO

Kriz başladığı andan itibaren, tüm dünya kamuoyunun da takdir ettiği üzere en doğru ve insani diplomasiyi Türkiye yürütmüştür. Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Moskova'da Lavrov, Lviv'de de Kuleba ile ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirmiştir. 10 Mart 2022 tarihinde Antalya Diplomasi Forumunda Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları ilk defa bir araya getirilmiş, müzakereler başlatılmıştır. Yaklaşık üç hafta sonrası, 29 Mart'ta da iki tarafın yetkilileri bu defa İstanbul'da bir araya gelmiş ve barışa yönelik güçlü bir adım atılmıştır. Masada oluşturulan taslak metini Ukrayna tarafı büyük oranda kabul etmiştir. Bu duruma rağmen Kiev yönetimi masadan kalkmış ve müzakerelere devam etmeme kararı almıştır. Eski Almanya Şansölyesi Gerhard Schröder Ukrayna'nın bir anlaşma imzalamaya ikna olduğunu ancak ABD'nin buna izin vermediğini ifade etmiştir. "Ukrayna temsilcileri NATO'ya katılım gibi bazı konularda taviz vermeye hazırdı. Ancak Ukraynalılar barış anlaşmasını kabul etmedi çünkü buna izin verilmedi. Tartıştıkları her şeyi Amerikalılara sormak zorundaydılar." İstanbul'da Rus heyetiyle görüşmelere katılan Ukraynalı müzakereci, Halkın Hizmetkarı Partisi Başkanı (Zelenski'nin partisi) David Arakhamia da daha sonra benzer doğrultuda bir itirafta bulunmuştur. Arakhamia, İstanbul'daki görüşmede Rus heyetinin NATO'ya katılmayı reddetme karşılığında Kiev'e barış sözü verdiğini ifade etmiştir. "Gerçekten de neredeyse son ana kadar tarafsız kalmamız için bizi böyle bir anlaşma imzalamaya zorlayacaklarını umuyorlardı. Bu onlar için en önemli şeydi. Eğer kabul edersek savaşı bitirmeye hazırdılar, – Finlandiya'nın bir zamanlar yaptığı gibi tarafsız kalacağımızı ve NATO'ya katılmayacağımızı taahhüt ettik. Aslında kilit nokta da burasıydı. Geriye kalan her şey retorik ve "siyasi çeşniden" ibaretti." Heyet İstanbul'dan döner dönmez dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın Kiev'e gittiği ve "hiçbir şey imzalamayacağız, sadece savaşalım" dediği de sonradan gelen itiraflar arasındadır.

Eski Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Danışmanı ve müzakere grubu üyesi Oleksiy Arestoviç'in geç gelen itirafı ise resmi tüm gerçekliğiyle gözler önüne sermektedir. "İstanbul'daki barış görüşmeleri çok verimliydi. Rus tarafı barış girişimlerinde ısrar ediyordu ve çok iyi bir ara belge oluşturulmuştu. İstanbul süreci devam etseydi birkaç yüz bin kişi hayatta olacak ve Ukrayna'nın yarısı yok olup gitmeyecekti. Bu bir daha olmayacak, artık hep daha fazla zorlayacaklar. Kısacası müzakereler oldukça gerçekçiydi ve bizim lehimize şartlarda bir barış anlaşmasıyla sonuçlandı. Hepimiz hâlâ bu müzakerelerin ayrıntılarını merak ediyor, ayrıca bunları kimin, hangi şartlarda bitirmeye karar verdiğini öğrenmemiz gerekiyor."

Maliyeti ağır oldu

Silah sevkiyatları ile Kiev'in Moskova'yı zayıflatabileceği düşüncesi her açıdan sorunluydu bugün ardı ardına yaşanan gelişmeler de bu durumu net olarak ortaya çıkarmıştır. AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bir yıl önce, Ukrayna'ya gönderilen silahlar sebebiyle, Avrupa'daki NATO üyesi ülkelerin çoğunun askeri stoklarının büyük oranda tükendiğini açıklamıştır. Şarların gayet açık olduğu bir durumda Ukrayna'ya desteğin ilanihaye sürdürülemeyeceği ortada iken Zelenski'nin bunu idrak edememesi ve Batı'ya olan güveninin maliyeti oldukça ağır olmuştur.

Zelenski'nin eski danışmanı, Ukrayna'yı yıkıma sürükleyenlerini belirgin bir şekilde tasvir etmiştir: "Bizi büyük bir savaşa atanlar, tam destek sözü verenler ve bizi desteksiz bırakanlar..." Kasım ayı başında Ukrayna Genelkurmay Başkanı savaşın çıkmaza girdiğini belirtmiş hemen bir ay sonra da Zelenski de karşı saldırının (4 Haziran'da başlatılmıştı) "başarısız" olduğunu dile getirmiştir. Mevcut şartlar altında Cumhurbaşkanı Zelenski'nin televizyon ekranlarında yapacağı "halka sesleniş" ile savaşı kaybettiklerine dair bir açıklama yapması mukadder görünmektedir. Zelenski'yi kabul ettiği Beyaz Saray'daki görüşmede ABD Başkanı Biden her ne kadar Ukrayna'nın yanında olacağını belirtse de "vaatte bulunmayacağım ancak bunu başaracağımızı umuyorum" diyerek devam ettiği açıklaması oldukça manidardır: "Ek finansman sağlanmadığı takdirde, Ukrayna'nın acil operasyonel ihtiyaçlarına yanıt verilmesine yardımcı olma kabiliyetimizin hızla sonuna geliyoruz." Bu arada ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail ve Ukrayna'ya yardımları da içeren 105 milyar dolarlık bütçe talebinin oylanmasının Senatoda reddedildiğini de ayrıca hatırlamakta fayda vardır.

Hasılı kelam, Obama döneminde Afganistan, Pakistan ve Orta Asya'dan sorumlu eski Savunma Bakan Yardımcısı olan David Sedney, ABD'ye kayıtsız olarak sırtını yaslayanlara Afganistan örneği üzerinden uyarmıştır:

"Burada çıkarılması gereken ders ister Ukrayna ister Vietnam ister Tayvan veya herhangi bir ülke olsun, kimsenin ABD'ye güvenmemesi gerektiğidir."

Ancak Ukrayna yönetimi tüm uyarıları dikkate almayıp, ABD ve Batı'ya tam teslimiyet ile acı akıbetten kaçamamıştır. Savaşın gölgesinde, 31 Mart 2024 tarihinde yapılması planlanan seçimlerde Zelenski yönetiminin kaderini de belirleyecektir. Bu arada Eski Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Danışmanı ve müzakere grubu üyesi Oleksiy Arestoviç de ülke dışında seçim çalışmaları yürütmektedir.

[email protected]