Uluslararası parasal alanda rekabet: Çin renminbisinin yükselişi

Prof. Dr. Güven Delice/ Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, İİBF, Finans ve Bankacılık Bölümü
2.01.2024

RMB'nin ve diğer alternatiflerin, ABD dolarının küresel para fonksiyonunu geriletecek potansiyelleri şu an için zayıf olmakla birlikte, etki alanını daraltacakları sonucuna varılabilir. Orta ve uzun vadede çok kutuplu bir para sistemi kaçınılmaz gözükmektedir. Böyle bir durumun ABD'ye ekonomik ve siyasi maliyetlerinin oldukça yüksek olacağını öngörmek zor değildir.


Uluslararası parasal alanda rekabet: Çin renminbisinin yükselişi

İbn Haldun'un devletlerin çöküşüyle ilgili görüşlerine benzer bir biçimde Benjamin Cohen (2019), küresel paraların yaşam döngüsünü üç evreye ayırmaktadır. Başlangıç aşamasında ülkeler para birimlerini uluslararası ödeme aracı yapabilmek için yoğun bir çaba gösterirler (Çin renminbisinin durumu). Olgunluk evresinde rezerv para olmanın sağladığı olağanüstü ekonomik imtiyazların refah artırıcı etkilerinin yanı sıra elde edilen güç, jeopolitik amaçlarla daha fazla kullanılmaya başlanır (ABD dolarının mevcut durumu). Düşüş (gerileme) aşamasında ise, mevcut rezerv paraya yönelik güvenilirlik zayıflar ve rakip paralar ortaya çıkar; parasının küresel rezerv olma fonksiyonu zayıflayan ülke, politik, ekonomik ve askeri açıdan da gerilemeye başlar. Bu son aşama iki savaş arası dönemde İngiliz sterlininin yaşadığı durumu ifade etmektedir (Bkz. Paul De Grauwe, (2020), Politics and Economics of Global Currencies, SUERF Policy Briefs, No. 2, The European Money and Finance Forum, April.). Günümüzde konuyla ilgili tartışma Doların küresel hegemonyasının düşüş sürecinde olup olmadığı üzerinden ilerlemektedir. Temel soru şudur: ABD doları, İngiliz sterlininin kaderini paylaşır ve yerini farklı para birimlerine bırakır mı?

Ülkelerin refah seviyelerini, ekonomik-siyasal güçlerini belirleyen en önemli faktörlerin başında para ve finans alanındaki konumları gelmektedir. Yaklaşık 27 trilyon Dolar GSYH'sıyla en büyük ekonomi ünvanına sahip olan ABD, küresel ölçekte en fazla kullanılan para biriminin de sahibidir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan para/finans sisteminde ABD, kendi parasını sistemin merkezine koymayı başarmış, 1971'e kadar resmi düzenlemelerle sürdürülen bu durum, bu tarihten sonra fiili bir duruma dönüşmüştür. Doların bu konumunun ekonomik olduğu kadar önemli siyasi sonuçları da olmuş; ABD parasal alandaki üstünlüğünü uluslararası siyasi-ekonomik-askeri yapılanmaları ve süreçleri dizayn etmek ve denetlemek amaçlarıyla da kullanabilmiştir. ABD dolarının uluslararası piyasalardaki statüsü, sağladığı olağanüstü avantajlarla ABD'yi dünyanın en güçlü ekonomisi olarak konumlandırmakta ve küresel ekonomik/finansal ilişkileri domine etme imkânı sunmaktadır.

De-dolarizasyon girişimleri

21. yüzyılın başlarından itibaren, uluslararası parasal ilişkilerin ABD'ye sağladığı bu üstünlüklerin daha fazla sorgulanmasına ve alternatif arayışlarının hızlanmasına yol açan birtakım gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle, 2008 küresel finans krizi, Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşıyla birlikte bu süreçler ivme kazanmış; küresel finansal güvenlik ağlarına alternatif bölgesel finansman düzenlemeleri yaygınlaşmış; birçok ülkede (özellikle bölgesel ekonomik entegrasyonlar içinde) kendi ulusal para birimleriyle ticaret yapma konusunda kararlı adımlar atılmaya başlanmıştır. Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu'daki birçok gelişmekte olan ülkede özellikle ticari işlemlerin Dolar dışı paralarla faturalandırılması yönünde girişimler gündeme gelmiştir. ABD öncülüğünde başta Rusya olmak üzere birçok ülkeye karşı uygulanan yaptırımlar da rezerv para olarak ABD dolarına yönelik güveni sarsıcı etkilere kaynaklık etmektedir. Diğer taraftan, bu istikrarsız ortam, alternatif arayışındaki ülkeler ve bölgeler için birtakım fırsatlar sunmaktadır. Özellikle Rusya'ya yaptırımlar sonrası yoğun bir şekilde gündeme gelen de-dolarizasyon girişimlerinin, Doların hakimiyetini zayıflatıcı etkiler doğurması beklenmektedir. Bu gelişmeler, ABD'nin gerek içeride, gerekse uluslararası alanda daha önceki dönemlerde olmadığı kadar ciddi zorluklarla karşı karşıya geleceğinin işaretleri olarak değerlendirilmektedir.

Uzun bir sürecin sonunda 1999 yılında yürürlüğe giren Euro ve uzun yıllar hızlı ekonomik büyüme gösteren Çin'in para birimi Renminbi (RMB) 21. yüzyılda ABD dolarının merkezde olduğu tek kutuplu parasal sistemde alternatif olabilecek paralar olarak öne çıkmışlardır. 2008 küresel finans krizi Euronun bu anlamdaki rolünü zayıflatırken, RMB için önemli fırsatlar oluşturmuştur. Euronun ABD dolarına rakip olma ve doların hakimiyetini zayıflatma iddiası çok fazla dillendirilmemekle birlikte, böyle bir potansiyeli olduğu inkar edilemez. Tabii bunun için güçlü bir siyasi iradenin yanı sıra oluşturulan ekonomik ve parasal birlikte giderilmeyi bekleyen önemli sorunların çözümü için adımlar atılması gerekmektedir.

Küresel rezervlerde RMB

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve en büyük ihracatçısı olan Çin ise, kendi parasının küresel rezervler içindeki payı henüz çok düşük düzeylerde olmasına rağmen, bu konuda oldukça aktif bir politika yürütmekte; 2000'lerin başlarından itibaren Renminbinin uluslararasılaşması yönünde temkinli ama iddialı girişimlerde bulunmaktadır. Bu anlamda sermaye hesabının tedrici olarak serbestleştirilmesi; Çin Merkez Bankası'nın öncülüğünde para swap hatları oluşturulması; dış ticarette daha fazla RMB kullanılması için ticari ortaklarıyla anlaşmalar yapılması (Rusya ve Suudi Arabistan'dan ithal edilen petrolün ödemelerinin RMB ile yapılması gibi); ABD merkezli uluslararası finansal kuruluşlara ve ödeme altyapılarına alternatif mekanizmalar geliştirilmesi (Asya Altyapı Yatırım Bankası, Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi -CIPS- gibi) bu anlamda kayda değer girişimler olarak dikkat çekmektedir. Çin'in, RMB cinsinden ödeme ve takas işlemlerinin gerçekleştirildiği ödeme platformu CIPS'in kullanımı henüz ülkedeki bankalarla sınırlı olmakla birlikte, uzun vadede etkinlik kazanabilecek ve emsal olabilecek bir mekanizma olarak görülmektedir. 15 Asya ve Pasifik ülkesi tarafından 2020 yılında imzalanan ve Çin'in merkezinde yer aldığı Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) Anlaşması'nın, RMB'nin en azından ticari işlemlerde daha yaygın kullanımını sağlaması beklenmektedir. BRICS ülkelerinin de-dolarizasyon ve ortak para birimi oluşturulması konusundaki girişimleri (niyetleri) de Çin'in bu çabalarını tamamlayıcı bir işlev görebilecektir.

Çin'in küresel üretim, yatırım ve ticaret içerisindeki öncü rolü ve borç verme kapasitesi dikkate alındığında, parasının konumunun bu durumu yansıtmadığı rahatlıkla görülebilir. Çin ekonomisinin bu gücüne karşılık, RMB küresel rezervlerden halihazırda düşük bir pay almakta; küresel dış ticaretin RMB cinsinden fatura edilen kısmı ve finansal işlemlerdeki payı (örneğin uluslararası borçlanma senetleri ve döviz piyasasındaki işlem hacmi) düşük düzeylerde seyretmektedir. IMF'nin verilerine göre 2023 yılının ikinci çeyreği itibariyle küresel rezervler içerisinde ABD doları yüzde 58.8 ile birinci sıradadır. Onu sırasıyla Euro (19.97), Japon yeni (5.4), İngiliz sterlini (4.87), Kanada doları (2.49) ve Çin renminbisi (2.45) takip etmektedir. 2016 yılında IMF'nin kaydi parası SDR içerisine dahil edilmesi (Karar 2015'de alınmış, ancak 2916'da uygulamaya konulmuştur) RMB'nin uluslararası kullanımına ivme kazandırmış; sonrasında bu anlamda bir durağanlık yaşanmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşının RMB'nin en azından belli bölgelerde kullanımını artıracak etkiler doğurması muhtemeldir. Rusya da Çin'in bu çabalarını destekliyor görünmektedir. RMB'nin uluslararasılaşması çabaları, kısa vadede Doların küresel statüsünü sarsacak ve onun yerini alacak bir duruma işaret etmemektedir. Çin'in ekonomik gücüne rağmen, RMB uluslararası düzeyde güvenilir bir rezerv para olarak kabul görme hususunda önemli kısıtlarla karşı karşıyadır. Her şeyden önce Çin finans piyasaları RMB'nin rezerv para statüsünü desteklemeye yetecek düzeyde derinliğe ve likiditeye sahip değildir. Bunun yanısıra sermaye hesabının tamamen serbestleştirilmesi, RMB'nin rezerv para statüsünün güçlenmesi için önemli bir ön koşul olarak gözükmektedir. Buna göre, Renminbinin rezerv para olabilmesi, hükümetin para ve finans sistemi ile sermaye hesabı üzerindeki kontrol gücünden fedakârlık yapmasını gerektirmektedir. Diğer taraftan, sermaye hesabı tam olarak açık olmasa bile, Çin'in küresel ticaret ve yatırım ortamındaki güçlü konumunun bu sorunun aşılmasında etkili olabileceğine yönelik değerlendirmeler de yapılmaktadır.

Çin birçok alanda olduğu gibi, sermaye hesabının dışa açılmasında da temkinli ve tedrici bir yol izlemektedir. Hisse Senedi ve Tahvil Bağlantı programları kanalıyla bazı yabancı kurumsal yatırımcılar için finansal varlıklara erişim imkânı verilmiştir. Ayrıca, kotalar, elde tutma süreleri ve kayıt gereklilikleri konusundaki kurallar gevşetilmiş; RMB tahvil piyasasına erişim iyileştirilmiştir. Ancak, Rusya'ya uygulanan yaptırımlar sonrasında Rusya ile olan bağlantıları nedeniyle Çin tahvillerine yönelik yabancı ilgisinde bir azalma sözkonusu olmuştur.

Finansal piyasalarına erişim konusunda kısıtlamalar ve taleple ilgili sorunlar varlığını sürdürmekle birlikte, Çin Merkez Bankası swap hatları üzerinden RMB erişimini artırmaya çalışmaktadır. Halihazırda 40 ülkeyle bu tür anlaşmaları bulunan Çin, bu hatları sadece finansal kriz zamanlarında kullanılabilen bir mekanizma olarak değil, Çin Merkez Bankası'ndan RMB olarak alınabilen bir nevi kredi limiti olarak kullanmaktadır. Bunlar Fed'in swap hatları gibi kalıcı bir niteliğe sahip olmamakla birlikte, hacim olarak önemli tutarlara karşılık gelmektedir.

Yeni para sistemleri

Çin bir taraftan RMB'yi uluslararasılaştırmaya çabalarken, diğer taraftan küresel ölçekte de-dolarizasyon çabalarının kendisine alan açmasını beklemektedir. Bunun yanısıra dijital paraların (özellikle Merkez bankası Dijital Para Birimleri -CBCD'ler) geleneksel finansal yapıları dönüştürme potansiyelinden yararlanmaya çalışmaktadır. Bu anlamda Çin'in CBDC konusundaki erken adımlarını, RMB'nin kullanımını artırma çabalarının bir ürünü olarak değerlendirmek mümkün. CBDC'ler mevcut para sisteminin bazı ülkelere sağladığı imtiyazları sonlandıracak ve yeni para sistemlerine zemin oluşturulabilecek potansiyele sahiptir. Bu yeni yapılanmada öne çıkan ülkeler önemli jeopolitik güç elde edebileceklerdir. Çin'de bu anlamda da önemli bir mesafe katedilmiş; dijital Renminbi (e-CNY) ihracı konusunda geniş alanlara yayılan pilot uygulamalar başlatılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Ancak bu paraların geleceği konusunda sağlıklı değerlendirmeler yapmak için henüz erken.

Özetle, RMB'nin uluslararası statüsünün güçlendirilmesi konusunda az zamanda önemli mesafeler alındığı söylenebilir. RMB'nin ve diğer alternatiflerin, ABD dolarının küresel para fonksiyonunu geriletecek potansiyelleri şu an için zayıf olmakla birlikte, etki alanını daraltacakları sonucuna varılabilir. Orta ve uzun vadede çok kutuplu bir para sistemi kaçınılmaz gözükmektedir. Böyle bir durumun ABD'ye ekonomik ve siyasi maliyetlerinin oldukça yüksek olacağını öngörmek zor değildir.