Ve karşınızda anti-popülist siyaset

Emin İleri / Gazeteci, Siyasi İletişimci
15.04.2024

Halihazırda Avrupa'da popülist diye tavsif edilenler, daha ziyade bütün siyasetini yabancı düşmanlığı üzerine kurmuş, aşırılık yanlısı siyasi partilerdir. AK Parti'den “sosyal demokrat” CHP'ye geçen Kilis belediyesinin ilk icraatı Arapça tabelaları kaldırmak oldu. Aynı şekilde AK Parti'den CHP'ye geçen Bursa Büyükşehir Belediyesi de şehirdeki yabancı dildeki tabelaları kaldırma kararı aldı. Bolu belediye başkanı sığınmacıların su faturalarına 10 kat zam yapacağını açıklamıştı. İmamoğlu ile arası iyi olduğu söylenen bu kişi tekrar seçildi. Bir önceki CHP'li Mudanya belediye başkanı ise Suriyelilerin sahile inmelerini yasaklamıştı…


Ve karşınızda anti-popülist siyaset

Seçimlerle ilgili İngiliz The Economist dergisinde Ekrem İmamoğlu imzalı bir yazı yayımlandı. İstanbul Belediye Başkanına göre Erdoğan "popülist", mevcut siyasi durum "otoriter popülizm" ve CHP de "halkı önceleyen yeni bir siyasi ahlakı" temsil ediyormuş. Üstelik CHP belediyelerini "sosyal demokrat" tanımlayarak.

Halihazırda Avrupa'da popülist diye tavsif edilenler, daha ziyade bütün siyasetini yabancı düşmanlığı üzerine kurmuş, aşırılık yanlısı siyasi partilerdir. AK Parti'den "sosyal demokrat" CHP'ye geçen Kilis belediyesinin ilk icraatı Arapça tabelaları kaldırmak oldu. Kilis, Suriyeli sığınmacıların yoğunlukta yaşadığı bir şehir. Aynı şekilde AK Parti'den CHP'ye geçen Bursa Büyükşehir Belediyesi de şehirdeki yabancı dildeki tabelaları kaldırma kararı aldı. Buradaki yabancı tabela, Arapçadan başka bir dil değildir. Bolu belediye başkanı sığınmacıların su faturalarına 10 kat zam yapacağını açıklamıştı. İmamoğlu ile arası iyi olduğu söylenen bu kişi tekrar seçildi. Bir önceki CHP'li Mudanya belediye başkanı ise Suriyelilerin sahile inmelerini yasaklamıştı. Örnekler çoğaltılabilir.

Her sorunu göçmene bağlamak

Türkiye 2023 seçimlerine giderken cumhurbaşkanı adayı ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, seçildiği takdirde başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere göçmenleri ülkelerine göndereceğini ve başta ekonomi olmak üzere birçok sorunun kaynağının göçmenler olduğunu belirterek halkı göçmenlere karşı kışkırttı. İmamoğlu da bu kampanyada Kılıçdaroğlu'nun yardımcısı olarak yer aldı. Bununla da yetinmeyen Kılıçdaroğlu, sığınmacı düşmanı ve ırkçı bir parti olan Zafer Partisi ile protokol imzaladı. Buna karşılık cumhurbaşkanı Erdoğan ise "Ben böyle bir anlayışa taraftar değilim. Bu bir defa zulüm olur" diyerek sığınmacılara sahip çıktı. Bu konuda Cumhur İttifakı içinde yer alan Milliyetçi Hareket Partisi'nin dahi yabancı düşmanı ve göçmen karşıtı diye tavsif edilmesi mümkün değildir.

Ekrem Bey şayet ekonomik popülizmden yola çıkarak üst gelir gruplarından alt ve orta gelir gruplarına kaynak aktaran politikaları böyle tanımlıyorsa bu da yanlış. Çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca var olan zengin aileler aynen durumlarını muhafaza etse de yanlarına önce Anadolu sermayesi yahut "Anadolu kaplanları" diye yeni profiller eklenmesi, bir zamanların tersine şimdilerde pek konuşulmasa da zaten bir devrimdir. Şayet popülizmden kasıt, devletin sosyal yardımlarıysa bu da AK Parti'yi AK Parti yapan en önemli hizmetlerden biridir. Yok eğer dış güçler söylemini kast ediyorsa bu da artık 15 Temmuz'da yaşananlardan bu yana komplo teorisi olmaktan çıkmış, toplumun geniş kesimlerine ayan olmuş bir vakıadır.

Yazı The Economist için yazıldığına göre İmamoğlu olsa olsa Erdoğan'ın Batı ile göz hizasında bir muamelede bulunması, onların kimi politikalarına eleştirel, yeri gelince sert karşı duruşunu ve milli irade kavramını kast ediyor. Ama bugün Gazze'den sonra bilhassa Erdoğan dahi "Batı iyidir, Batı değerleri üstündür, demokrasi vardır, insan hakları vardır" dese sadece AK Parti tabanını değil, aklı başında muhalif solcuları, liberalleri bile ikna edemez. Herkesin pulu döküldü.

Altı oktan biri popülizm

Köken olarak Latincede "halkçılık" anlamına gelen popülizm Fransızca vasıtasıyla literatürde yerini aldı. Türk Dil Kurumu ise bu kavramı "Politik durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan politika" olarak tanımlar. Eski CHP'li siyasetçi Faruk Loğoğlu ise bir yazısında popülizmi şöyle anlatıyor: "Halkın çıkar, önyargıları, hayal kırıklıkları ve öfkelerine hitap/seslenme esasına dayanan bir doktrin. Toplumsal bir program veya sistematik bir ideoloji oluşturmuyor. Ancak sağ, sol ve merkez ideolojileri hepsi oy kazanmak için popülist söylemleri sıkça kullanıyorlar." O halde en iyisi CHP'li bir isimin tanımı üzerinden gidelim. Aslında CHP'nin altı okundan biri de popülizm: Halkçılık. Gerçi CHP halkçılıktan yola çıkarak yalandan da olsa popülizm yapmadı, hemen her okunun ucunu halka dokundurarak ve çoğu zaman göğsüne saplayarak siyaset yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun dizaynıyla durum kökten değişti. Halkçılık "Pazarda bol keseden atma, bol keseden hayal satma, tezgahta ne lazımsa ucuzundan sıralama, din-diyanet ne varsa seferber etme" anlamını aldı.

Kılıçdaroğlu bu kökten değişime uygun, ilk başarısız denemelerinin ardından tam üstüne biçilmiş iki kaftan da bulmuştu. 2019'da Başkent Ankara'ya MHP kökenli az konuşan ve İstanbul'a da aralıksız konuşan versiyonuyla çıktı. O kadar ki 2023 seçimlerinde bu radikal değişiklik tahkim edildi ve herhalde bu "Anti-popülist ve halkı önceleyen ahlaki siyaset" düsturu dahilinde CHP önderliğinde MSP çıkışlı sıfır ondalıklı partiler, HDP, Zafer Partisi, İYİ Parti ve onlara ait bütün söylemler aylarca hepsi ve her biri bir arada gitti. Daha bir yıl olmadı. Bu siyasetin en önemli mahsulü de İmamoğlu'ydu.

Kamuoyuna 2019'da "İstanbul adayımız CHP'li değil de Türkiye'nin renginde bir siyasi figür" diye sunulan İmamoğlu, Eyüp Sultan'dan girdi Fatih Sultan Mehmet türbesinden çıktı! Yasin okudu medyaya servis etti, sadece iftarda değil sosyal medyadan sahurda da ayakta olduğunu duyurmak istercesine halka seslendi. "Ee ne var bunda, başka siyasiler de bunu yapmıyor mu?" diye itiraz eder gibisiniz ama şöyle bir fark var. O başka siyasiler normal hayatlarında yapmadıkları bir şeyi yapmıyorlar. Neyse onu icra ediyorlar. Mesela mütedeyyin-muhafazakar camiadan bir siyasinin bir kısım seçmeni kandırmak için çilingir sofrasına oturduğunu gördünüz mü? Hangi mütedeyyin siyasetçi rakılı bir fotoğraf paylaştı? Erdoğan 2011'de mecliste konuşurken o dönem CHP Grup Başkanvekili olan Muharrem İnce, AK Parti'yi "din tüccarlığı" yapmakla suçlayınca şu cevabı alıyor: "Bakın çok ayıp oluyor. Biz dini yaşarız, tüccarlığını siz yaparsınız." Ki Muharrem İnce bir seferinde televizyonda Eyüp Sultan'a hayatında kaç kez gittiğini anlatırken rakama bir türlü karar verememiş, birkaç rakam telaffuz edip en sonunda herhalde yeterince çok olduğuna kanaat getirdi ki "en az yüz rekat namaz kılmışımdır" demişti.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki mitinglerde şahit olduk, siyasilerin rekatları havada uçtu. Ama hakkını verelim bu konuda en başarılı tacir İmamoğlu oldu. Neticede köftecilikten inşaata uzanan bir ticari tecrübeye sahip. Üstelik sadece din diyanet değil, ne varsa!

Bir elinde ay, bir elinde güneş!

Şimdilerde başını duvarlara vurduğunu söyleyen Meral Akşener'in "yüzünde rabbiyesir" görüldüğünü söylediği, "ikinci Fatih" diye sunduğu, Karamollaoğlu ve ekibinin ise "mücahit" diye tanımladığı CHP algısıyla emin adımlarla yürüyen Ekrem İmamoğlu çıtayı peygamberler mesabesine taşıdı ve şunu da söyledi: "İBB Başkanı gerekirse bir elinde Ay'ı bir elinde Güneş'i tutar!"

Yarım asırdır başarıya aç CHP tabanının ne söylese razı konumuna karşı elbette oraya da bir şeyler atmak lazımdı: "Yutkunarak Mustafa Kemal Atatürk demeyeceksiniz. Yutkunarak Cumhuriyet demeyeceksiniz. Avazınız çıktığı kadar yaşasın cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk diyeceksiniz." dedi. Üstelik kentsel dönüşüm olsun olmasın, metrolar çalışsın çalışmasın, yeni veya eski evinizde avazınız çıktığı kadar Mustafa Kemal diyeceksiniz. İmamoğlu bu işi biliyor. Tabanını tanıyor. Nitekim tabanı da seçim gecesi Saraçhane ve Bağdat Caddesi'ne çıkarak avazı çıktığı kadar bağırdı. Hem de hiç rehavete kapılmadan. Gören de Mustafa Kemal demek yasak zanneder. Tıpkı dört yıl boyunca şehrin bütün duvarlarına astığı kafasında baretle göründüğü o dev afişlerde yazdığı gibi: "Dünyada aynı anda en çok metro inşaatının olduğu şehir!" Bir tek metro inşaatı başlatmadan var olan inşaatları ve herhalde Ulaştırma Bakanlığı'nın yaptığı metroları da sahiplenerek yürüdü. Kendisinden önce yapılan ne kadar hizmet varsa hepsini ona yazan bir seçmen tabanıyla ve bu arada borçlu olduğu ve ayağına takılan kim varsa işte Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu hepsini ayağının ucuyla çukura itti.

Karısıyla beraber "sevgi ve iyilik kazanacak" diye diye yürüdü. Rasim Ozan Kütahyalı'nın söylediği gibi "Adam herkesi satın alabiliyor, parayı bu kadar aktif kullanan siyasetçi görmedim. Değişik bir adam, sınırları zorluyor"du. Nitekim "Tek emekli maaşıyla geçinen dar gelirli hanelere 10 bin lira pazar desteği, her gün ücretsiz ekmek, risk yapı dönüşümünde yüzde 65 İBB desteği 9 bin lira kira desteği" vaat etmekte beis yok. İmamoğlu anladı bunu. Geçen yıl Habertürk'te de mesela (İBB'nin sitesinde de var) kentsel dönüşüm için 1 Milyon liranın banka faizini biz ödeyeceğiz demişti. Ama belediyeyi aradığınızda böyle bir hizmetimiz yok diyorlar.

Algı ve propaganda faaliyetleriyle tanınmış MetroPOLL Araştırma Kurucusu Özer Sencar duyurdu, İmamoğlu ikinci Atatürk olacak. Gerçi ondan sonra İmamoğlu bayram için gittiği Trabzon'da yaptığı konuşmada "Hizmette beni geçecek adam doğmadı kardeşim" dedi.

Gazeteci Murat Yetkin seçimin ertesi günü İmamoğlu'na sormuştu: "Belediye meclisinde de artık çoğunluğunuz var. Sizi engelleyecek bir şey kalmadı. İlk üç icraatınız ne olacak?" Seçim kampanyasındaki röportajlarda şunları şunları vaat etmiştiniz diyen gazetecilere "Hatırlamıyorum ben orada ne dediğimi, bundan daha doğal ne olabilir" yanıtını veren anti-popülist büyükşehir belediye başkanı hafif geveleyerek cevap verdi: "Mesele meclis değil!" Anlaşıldı, Ekrem Bey beş yıl daha çalışmayacak.

Not: Az konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına gelince ona seçimin ertesi günü ilk üç icraatını soran olmadı. Ama o İmamoğlu gibi topu taca atmadı ve CHP'li anti-popülist bir siyasetçi olarak ilk icraatını duyurdu: Başkent Ankara Büyükşehir Belediye başkanı "Kadınlara ayda bir kez ücretsiz hijyenik ped desteği sağlanacak" dedi.

[email protected]