Yabancı basının Yunanistan hüsranı

Esra Öztürk - Yazar
30.04.2016

Tek başına AB’nin iki katı, yani yaklaşık 3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’ye karşı, geri gönderme anlaşmasının tarafı olan Yunanistan’ın süreci yönetememesi yabancı basını şaşırttı. İçişleri Bakanlığı izniyle gerçekleşecek geri kabul sürecini takip etmek için merkezde bulunan basın mensupları, elleri boş döndü.


Yabancı basının Yunanistan hüsranı

Dünya basını, iki haftadır Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan ‘Geri Gönderme Anlaşması’ kapsamında yapılacak düzensiz göçmen iadelerini konuşuyor. 20 Mart itibariyle Türkiye üzerinden yasadışı yollarla AB ülkelerine geçen mültecilerin iadesi, güzergahın ilk durağı olan Yunanistan tarafından 4 Nisan’da yapılmaya başlandı. Sorun şu ki düzensiz göçmen iadesi için teorikte bir hayli istekli olan Yunanistan, pratikte faaliyetleri kontrollü şekilde yürütmekte yetersiz kaldı. Zira, Yunan makamlarının İçişleri Bakanlığı’na verdiği bilgiye göre 4 Nisan’da 500 göçmenin iade edilmesi beklenirken İzmir Dikili’ye gelen 4 feribotta 204 göçmen bulunuyordu. Bunlarda 2’si ise Türk makamlarına parmak izleriyle birlikte sunulan listede yer almadığı için Midilli’ye geri gönderildi.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kaynaklarına göre 6 Nisan Çarşamba günü yine 500 düzensiz göçmenin, geri gönderme kabul merkezine ulaşması beklenirken herhangi bir iade gerçekleşmedi. Tek başına AB’nin iki katı, yani yaklaşık 3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’ye karşı, geri gönderme anlaşmasının tarafı olan Yunanistan’ın süreci yönetememesi yabancı basını şaşırttı. İsveç’ten Japonya’ya, Belçika’dan Suudi Arabistan’a, İngiltere’den Katar’a birçok ülkenin devlet ve özel haber kanalı temsilcisinin gözü Dikili’nin üstündeydi. İçişleri Bakanlığı izniyle gerçekleşecek geri kabul sürecini takip etmek için merkezde bulunan basın mensupları, çarşamba günü kabul merkezinden elleri boş döndü. Yunanistan’ın siesta kültürü, yabancı gazetecilerin sohbet konusu oldu. Bazı gazeteciler 8 Nisan’da beklenen iadeleri takip etmeyi planlarken bazıları da 7 Nisan Perşembe günü Yunanistan’daki kamu personelinin grev yapacağını dikkate alıp süreçte yine bir aksaklık olabileceğini öngörerek ilçeden ayrıldı.

Tarla üzerinden tezvirat

Geri kabullerin gerçekleşeceği noktanın Dikili olduğu açıklandıktan sonra ortaya atılan ilçeye mülteci kampı kurulacağı iddiası, bölgenin turistik olması sebebiyle yerel halkın epeyce tepkisine sebep olmuştu. Bu tezvirat, Türkiye aleyhine negatif yapılabilecek her zemini değerlendiren yayın kuruluşları aracılığı ile yurtdışında bile yankı bulmuş. Gazetecilerin yetkililere yönelttiği soruların başında da bu iddia geldi. Yeşil alana kamp mı kurulacak sorusuna aldıkları ‘Hayır, bahsi geçen alan domates tarlası’ yanıtı karşısında bir kez daha şaşkınlıklarını gizleyemediler. Nitekim, İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, turizm bölgelerinde bu konuda hassasiyet gözetileceğini ifade etmişti. 

Basının gündemini oluşturan ikinci soru ise Avrupa’ya gidecek mültecilere hangi ülkenin karar vereceği. Zira, Avrupa’nın eğitim seviyesi yüksek ve profesyonel meslek sahibi göçmenleri kabul edeceği iddiası da merak konusu. Ancak Türk makamlarının açıklamalarına göre Yunanistan’dan iade edilen düzensiz göçmenlerden Suriye dışındaki ülke vatandaşı olanlar, iltica başvuru hakları saklı tutulmak üzere kendi ülkelerine gönderilmek için kabul ediliyor. Suriye uyruklu olanlar ise geçici sığınma merkezlerine yerleştiriliyor. Yunanistan’dan alınan her bir Suriyeli mülteci karşılığında Avrupa’ya bir mülteci gönderilecek. Hangi mültecinin gönderileceğine ise Türkiye karar verecek. Yani, listeyi İçişleri Bakanlığı hazırlayacak ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne iletecek.

Buna karşın, Almanya İçişleri Bakanlığı sözcüsü Deutsche Welle’ye verdiği röportajda entegre edilebilirlik kriteri başta olmak üzere eğitim seviyesi, iş deneyimi, yabancı dil bilgisi gibi kriterlere bakılarak Avrupa ülkelerinin kabul edilecek Suriyeli mültecilere kendilerinin karar vereceğini dile getirdi. Türk yetkililer ile konuyu teyit eden yabancı basın mensuplarına göre Avrupa, bu açıklamayla yeniden yükselen aşırı sağın etkisini azaltmak istiyor. Şayet açıklama, liste AB’ye ulaştıktan sonra mülteciler arasında seçim yapılacağı, yani AB ülkelerinin ‘en iyi mülteciyi kapma yarışına gireceği anlamına gelmiyorsa, Almanya sürecin kontrol altında olduğuna dair kamuoyu algısı yaratmak için çabalıyor.

Af Örgütü’ne tepki

Bir diğer konu ise medyada epey yer bulan Uluslararası Af Örgütü’nün ‘Türkiye güvenli değil’ açıklaması. Aynı açıklama Midilli’deki mülteci savunusu yapan bir dernek tarafından da anlaşmayı protesto eden pankartlarda yer aldı. Aralarında Avrupalıların da bulunduğu yabancı basın mensuplarına göre bu söylemi gündeme taşımak Avrupa’nın ikiyüzlülüğünden ibaret. Türkiye’nin sığınmacı meselesini mümkün olan en iyi şekilde ele alması ve sahadaki etkin uygulamaları gölgelenmek isteniyor. Brüksel bombacısının Belçika makamlarına bildirilmiş olmasına dikkat çeken İsveç devlet televizyonundan bir gazeteci, tüm bu söylemlerin çok rahatsız edici ve saldırganca olduğunu dile getirdi. Geçici sığınmacı merkezlerindeki standartlar ise dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Harran geçici sığınma merkezini gördükten sonra Yunan adalarındaki kamplarda kelimenin tam anlamıyla ‘hayat’ olmadığını, temel ihtiyaçların giderilemediğini, mahremiyetin söz konusu bile olmadığını vurguladı.

Türkiye hazır

Anlaşma sonrasında kurulan geri kabul merkezinde tüm hazırlıklar kısa süre içerisinde tamamlandı. İadelerin gerçekleştiği 4 Nisan günü, süreç sorunsuz şekilde yönetildi. Dikili’deki geri kabul merkezinde bürokratik işlemleri yapmak üzere 50 Göç İdaresi Genel Müdürlüğü personeli, 15’i uzman doktor 50 sağlık personeli, 4 psikolog, 1’i mobil karantina olmak üzere 7 ambulans ve 500 kolluk kuvveti görev yapıyor. Bunun yanı sıra düzensiz göçmen iadesi yapılacak 5 Yunan adasının her birinde 5’er göç uzmanı da komşuda süreci takip ederek Yunan makamlarıyla işbirliği yapıyor. Ayrıca iadesi yapılması planlanan göçmenlerin statüleri araştırılarak Türkiye açısından tehlike yaratabilecek profiller kabul edilmiyor. Anlaşma sonrası sayılarının azalması beklenen kaçak göçmenlik girişiminde bulunanlar ise Sahil Güvenlik ekiplerinin radarında olmaya devam edecek.

@esraozturkist