Yalan dostluklar

Doç. Dr. Özkan Gözel / Medeniyet Üniversitesi
30.12.2017

Muhabbeti esas alan yüz yüze bir birliktelik olarak sohbet, dostluğun tarzıdır bizzat. “Dostlar sohbet eder” ifadesi “yağmur yağar” ifadesi gibi analitik bir ifadedir. Bir dostla baş başa candan bir sohbetin, bir muhabbetin yerini başka hangi iletişim biçimi alabilir?


Yalan dostluklar
Dostluk ilişkisi birlikte-bulunmaya müteveccih olmakla birlikte, (bir süreliğine) ayrı-kalmayı da içerir, içerebilir, hatta bazen içermelidir. Burada, çoğu durumda, makbul, hatta matlup bir şeydir ayrı-kalma, zira bir yandan birlikte-bulunmanın kıymetlenmesine, diğer yandansa dostluğun pekişmesine hizmet eder, edebilir. Bir hadiste “Sık sık değil, zaman zaman ziyaret et ki muhabbetin artsın” denmektedir. Burada, ziyaret ama “sık sık” değil de “zaman zaman ziyaret” önerilmektedir bize. 
 
Dostluk ilişkisinde doğal olarak vuku bulan fasılalar bu ilişkiye zarar vermek şöyle dursun, onu besler ve onun kavileşmesine hizmet eder. Buna mukabil, hiç ayrılmamacasına her an birlikte olunan bir ilişkinin sıkıcı, yapış yapış bir hal alması pek muhtemeldir. Böyle bir ilişki tabiri caizse tavsamaya yüz tutar, zira onda muhabbeti ziyadeleştiren özleme unsuru eksiktir. Bilinmelidir ki özleme dediğimiz hadise dostluk ilişkisine daha baştan dâhildir: Ayrı-kalma özlemeyi doğurur, özleme muhabbeti arttırır, muhabbet duyan ise birlikte-bulunmaya yani hemhalliğe can atar. Sözün özü, dostluk dediğimiz fasılalı bir birlikteliği ifade eder. Nitekim, Goethe “Eslerin notalara dâhil olması gibi, fasılalar da dostluğa dâhildir.” derken bu aynı hakikati dile getirmektedir. 
 
Muhabbet yoksunluğu
 
İleri teknoloji kaynaklı iletişim biçimleri bazı başka kavramların yanı sıra dostluk kavramını da erozyona uğrattı: Bugün pek çoğumuz için dostluğun zemini sanal ortama kaydı ve bu ortam onun ne idüğünü belirlemeye, giderek de onu yeni baştan tanımlamaya başladı. Bugün, insanlar arası ilişki artan bir hızla teknolojikleşiyor, öylesine ki bu ilişkide hem teknolojinin araya girmesiyle ortaya çıkan “suni dolayımlar”dan mütevellit bir “uzaklaşma”, hem de “mahremiyeti ihlal”e varan marazi türde bir “yakınlaşma” eşzamanlı olarak yaşanıyor. İlk bakışta çelişkili görünen bu durumda insanlar arası yüz yüze ilişki geri çekilirken, sanal ortama özgü yapış yapış ‘yakınlıklar’ rağbet görüyor ve yaygınlaşıyor. Çelişki yok aslında: Söz konusu olan aynı fenomenin bir birine tersinen iki yüzü. Nitekim sanal ‘muhabbet’ ortamları bir de bakmışsınız muhabbet yokluğunun ifşa ve itirafına dönüşüvermiş!
 
Eskiden birisiyle yapılan bir yolculuk onu tanımaya ve ola ki onunla dostluk kurmaya vesile olurdu. Yolculuk veya başka türden yüz yüze beraberliklerde muhatabınızı bizzat tanıma imkânınız olur, dostluklar bu surette şahsi tanışıklıklar üzerine bina edilir ve bunlar ekseriya kalıcı olurdu. Dostluğun da şarap gibi yıllanmış olanı makbuldü ve hala öyle olmalıdır. Sanal ortamdaki tanışıklıklarda ise şahsilik söz konusu değil artık, çoğu zaman meçhul bir kimseyle, bir gölgeyle, hatta bir hayaletle görüşüyor, konuşuyor, teatide bulunuyorsunuz: Karşınızda teşhis edebileceğiniz bir şahsiyet yok çoğu durumda. Üstelik sanal tanışıklıklar kalıcı olmuyor pek. Burada bir tanışıklıktan diğerine eksik olan unsurun şu en insani şey yani ünsiyet olduğunu vakit geçirmeden belirtmeliyiz. Oysa dostluklar karşılıklı ünsiyet üzerine bina olur, başka bir şey üzerine değil. Şahsi bir tanışıklığın sonucu olarak bir kere arada ünsiyet dediğimiz hadise peyda olmuşsa, kalpler karşılıklı olarak birbirine ısınmışsa; hemhalliğin, dolayısıyla da dostluğun zemini gerçekte oluşmuş demektir. 
 
Yüz yüze birliktelik 
 
Bir ilişki dostluk olarak başlayabilir, ama onun öyle kalması için bu dostluğa ihtimam göstermek icap eder. Dostluklar ihtimamla gelişir ve kökleşir. Bir dostluğu ünsiyet başlatır, zaman tesciller. Zamanın sınavından başarıyla geçen dostluklar gerçek dostluklardır. Zaman bu sınavı gerçek hayatta yapar, yoksa sanal âlemde değil. Gerçek hayatta sözgelimi tokalaşılır, oturulur, birlikte yemek yenir, konuşulur, sonra taraflar birbirini kucaklayarak ayrılırlar vs. Gerçek hayatla hiçbir bağlantısı olmayan dostluklar yalan olarak kalmaya mahkûmdur. 
 
İmdi sanal dostluklar hem yüz yüze yani şahsi bir ilişkiye dayanmadıklarından, hem de ancak gelip geçicilik ya da akışkanlık esasına müstenit bir ortamda boy gösterebildiklerinden hiçbir zaman gerçek dostluk vasfına sahip olamayacaklardır. Öte yandan sanal ortamda başlayan bir ilişki gerçek hayatta yüz yüze bir ilişkiye dönüştüğü takdirde ancak dostluk vasfını kazanma şansına sahiptir. 
 
Muhabbeti esas alan yüz yüze bir birliktelik olarak sohbet, dostluğun tarzıdır bizzat. “Dostlar sohbet eder” ifadesi “yağmur yağar” ifadesi gibi analitik bir ifadedir. Bir dostla baş başa candan bir sohbetin, bir muhabbetin yerini başka hangi iletişim biçimi alabilir? Sonuç itibariyle, sanal âleme mahsus gelgeç ve yapıntı “dostluk”lar bu sohbet etrafında örülen dostluk ilişkisinin karikatürü olarak kalmaya mahkûmdur.