Yeni bir fuarla sanat sezonunu açarken

Erkan Doğanay / Sanat Danışmanı
29.09.2018

Bütün olumlu/olumsuz yansımalarının yanı sıra Contemporary Istanbul, bu edisyonunda sanırım takipçilerini biraz hayal kırıklığına uğratmış oldu. Önceki yıllarda da görülen çalışmaların tekrar stantlarda yer bulması, beklentideki limitin seyrini değiştirdi.


Yeni bir fuarla sanat sezonunu açarken

Dünyanın farklı ülkelerinde yerel ya da küresel ölçekte düzenlenen sanat fuarları her yıl katlanarak büyüyor. ARCO Madrid, Art Basel, The Armory Show, Hong Kong, Frieze New York, Art Berlin, Frieze London, FIAC Paris, Art Basel MIAMI ve bu sıralamaya eklenme yarışında olan Contemporary Istanbul. Her ne kadar bu tür fuar organizasyonları sanat sahnesinde yeni yer edinmiş olsa da satışlarda öncü bir rol üstleniyorlar. Bu nedenle bazı galeri ve sanatçılar yıl içerisindeki çalışma ve stratejilerini fuar katılım ve takvimlerine göre belirlemekte.

Fuarların etkisi büyük, bu etki yalnızca sanatsal bir ölçütle sınırlı değil, bazıları konumlandırıldığı bölgenin lokomotifi görevini de üstlenmiş durumda… Buna, 2017 yılında, 3.4 milyar dolar civarında bir hacme ev sahipliği yapan Art Basel örnek olarak verilebilir. Art Basel, galeri ve eser seçkisi, düzenlenen programlar ve kategorileri ile dünyadaki bütün sanat aktörlerini 1970’li yıllardan beri bu kente toplamayı başarabilmekte.

Fuar ekonomisi

Geçtiğimiz hafta (20-23 Eylül) Contemporary Istanbul (CI) da her yıl tecrübelerini sınadığı ve arttırma gayretinde olduğu yolculuğuna 13. yaşını ekledi. Her yıl olduğu gibi yine görkemli bir açılış ve yoğun izleyici katılımıyla; belki küçük değişiklikler ve yeni eklemelerle Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki yerinde konumlandı. CI’nın da, gerek bölgede, gerekse dünyada prim gören organizasyonlardan biri olduğu aşikâr. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm ile Avrupa Birliği eski Bakanı Ömer Çelik’te fuar takipçileri arasındaydı.  Konunun eski ve yeni ilgilileri ile sanat aktörleri arasında geçtiğimiz mayıs ayından beri sürdürülen sanat yapıtlarındaki KDV oranı indirimi ile devlet tarafından her alanda bölgesel fuarcılığın desteklenmesi ve güçlendirilmesi yönündeki desteğin önümüzdeki süreçte ele alınıp sonuçlandırılacağına dair sözler alındı.

Ülke gündeminde her ne kadar başka başlıklar ve gelişmeler öncelik sırasını işgal ediyor olsa da -özellikle son bir kaç aydır döviz kurlarındaki dalgalanmalara rağmen- gitgide büyüyen bir fuar ekonomisinden söz etmek mümkün. Ömer Çelik de hem fuarın bu önemine dikkat çekti hem de sanatın topluma olumlu etkilerinden bahsetti.

Tasarım ve kültürel miras

Bu ve benzeri fuarların arka planındaki ana aktörleri bütün yıl üretimini aksatmadan devam ettiren sanatçılar, yerel galeriler ve bunların yanı sıra Avrupa, Amerika, Orta Doğu ve Asya’dan toplam 22 ülkeden katılan 85 galeri ile küresel bir sanat organizasyonuna ev sahipliği yaptı İstanbul. Ekosisteminde 55 milyon dolar gibi bir potansiyeli barındıran ve yaklaşık 100 bin civarında izleyiciyi dört günlük zaman diliminde çeken büyük ve küresel bir bileşke aslında.

Direktörlüğünü geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Kamiar Maleki’nin yapmış olduğu CI, bir ilki de başlatmış oldu. Bu yıl kurulan Çağdaş İstanbul Sanat, Kültür ve Eğitim Vakfı tarafından organize edilen “CI Dialogues”  konferans dizisi ile “Tasarım ve Kültürel Miras”, “Teknoloji ve İnovasyon”, “Sanat, Mimari ve Mekânlar”, “Sanat Dünyası, Kültür ve Diyalog” ve “Ezber Bozanlar” gibi başlıklar altında oldukça geniş içerikteki konular ele alındı. Bu, yıl içerisinde de farklı şehir ve bölgelerde devam ettirilecek. Umarım buradan çıkan sonuçlar bir yayına dönüşebilir ve daha geniş kitlelere bir rehber olarak ulaştırılır.

Türkiye’de az sayıda koleksiyoner etrafında hareketliliğini devam ettirme gayretinde olan sanat piyasası için yeni açılımlar, programlar, öneriler şart. Bu tür organizasyonlarla İstanbul’a gelen yabancı galeri ve sanatçıların yanı sıra yabancı koleksiyonerler de bu takvime dahil edilmeli ve bununla ilgili çalışmalar yapılmalı. Ayrıca Türkiye’deki koleksiyoner sayısının arttırılması yönünde geniş çaba harcanması da bu alanın geleceği açısından oldukça önemli. Bu sektörün bütün aktörlerinin yer alacağı tartışmalar, yayınlar, belki koleksiyoner eğitimleri ya da seminerleri gibi çalışmalar yapmak gerekli. Fuar yönetiminin bu “diyalog” etkinlikleri bahsettiğim sorunların çözümüne katkı sunacaktır.

Hayal kırıklığı

Bütün olumlu/olumsuz yansımalarının yanı sıra CI, bu edisyonunda sanırım takipçilerini biraz hayal kırıklığına uğratmış oldu. Önceki yıllarda da görülen çalışmaların tekrar stantlarda yer bulması, beklentideki limitin seyrini değiştirmiş olmalı. Ama her şeye rağmen özellikle de genç sanatçıların, sanatseverlerin Pablo Picasso, Salvador Dali, Joan Miró, Andy Warhol, Anish Kapoor, Victor Vasarely, Martin Jason, Jan Fabre, Yves Klein, Alexander Calder, Andre Masson, Marc Quinn ve İstanbul Modern’de “İnsan Doğası” başlıklı sergisi halen devam eden Anthony Cragg gibi çağdaş sanatın öncü ve güçlü isimlerinin yapıtlarının görülmesi önemliydi. Sanat tarihinin bu önemli isimlerinin çalışmalarını bir fuar ortamında da olsa bir sergide görebilmek hem sanat tarihi ile yüzleştiriyor hem de sanat kalitesinin ve koleksiyoner algısını olumlu yönde etkiliyor.

Kısa bilgilerle görsel kültür üzerine inşa edilen, günümüzde kimilerinin nitelemesiyle enformasyon ya da iletişim çağını sanatçılar da kendi lehlerine avantaja çevirmekte. Zaten görsel kültürün bir parçası olan ve bu kültürü oluşturan günümüz sanatçıları için üretimlerini göstermek, herhangi bir vitrine çıkarmak, görünür olmanın bir zorunluluğu gibi; bu avantajlı durumun ülke sınırlarını aşması da cabası. Acaba diye düşünmeden edemiyor insan, satışların büyük oranda yapıldığı fuarlar ve kendi tanıtımlarını, takipçilerini ve iletişimlerini sağlamış oldukları aygıtları, sosyal medya hesapları sanatçılar ile galeriler arasındaki köklü ilişkiyi ilerleyen süreçte bitirecek mi? Zaman gösterecek.

Fuarın ilgi çeken bölümleri, “İnstagram/Twitter” hesaplarında yeterince yer edinmiş olan Ahmet Güneştekin’in “Ölümsüzlük Odası” (intihal söylentileri eşliğinde kaba ve amaçsız bir yerleştirme) , Emre Yusufi’nin “Selfi Çeken Herkül Heykeli”, Sevil Dolmacı Art Gallery’de yer alan Anders Krisar’ın “M(Girl)” adlı çalışması ile fuarın bu edisyonuna özel “Plugin” bölümünde Ceren-Irmak Arkman küratörlüğünde sergilenen yeni medya sanatının çarpıcı örneklerini biraraya getiren “Extra/Ordinary – Olağan/Dışı” başlığı altındaki dijital bölümdü.

Fuarın şova dönük öne çıkan yapısının aksine daha sanatsal ayrıcalıklarından dolayı görülmeyi hak eden işler de vardı. Türkiye çağdaş sanatının öncülerinden Gülsün Karamustafa’nın yapıtı “Abide ve Çocuk”, Drimart’ta sergisi devam eden Fahrelnissa Zeid; Erol Akyavaş, Devrim Erbil, Burhan Doğançay gibi Türk çağdaş sanatının önemli isimlerinin yanı sıra C.A.M Galeri sanatçılarından Mahmut Celayir, PiArtworks’te Osman Dinç, Gülay Semercioğlu, ArtON Galeri’de Burcu Perçin, Ilgın Seymen, X İst’te Ansen, Erkut Terliksiz ve Murat Palta gibi genç sanatçıların işleri fuarın öne çıkanlarıydı.

@doganayerkan