Yeni dünya düzeninde yeni pakt Anadolu Kalkanı

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi
17.06.2022

Asya Kıtası, savunma kalkanı olarak Akdeniz, Ortadoğu ve Kafkasların öncelikli güvenliği için Anadolu'yu üs seçip burayı savunma hattına dönüştürerek Asya Kıtası'na kalkan yapmalıdır. Asya kıtası, Batı'nın yenilmezliği korkusunu unutmalı. Çünkü daha 200 yıl önce Türk'ün yenilmezliği Avrupa'nın hafızasındaydı.


Yeni dünya düzeninde yeni pakt Anadolu Kalkanı

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş (1945-1990) ve 1991-2022 yılları arasında yaşanan çeyrek asırlık, dünyayı Ortadoğu üzerinden yeniden şekillendiren tek kutuplu küreselci yapay süreçler, doğal bir pakt ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Örneğin, Ukrayna –Rusya Savaşı, Rusya'nın Hıristiyan bile olsa Avrupalı olmadığı gerçeğini ortaya çıkardığı gibi Türkiye'nin de 70 yıllık NATO üyesi olsa bile özellikle Yunanistan ve PYD konusunda AB/D'nin (Batı dünyası) bir parçası olmadığı ve ikisinin de düşmanlarının aynı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Burada gerek jeostratejik konum gerekse tarihi, teknolojik ve kültürel sebeplerle Türkiye, bir basamak daha yükselmiştir. Bu yazıda Anadolu'nun neden önemli olduğu ve Asya Kıtası için, Rusya, Çin, Hindistan ve İslam dünyası dörtlüsü arasında 'Anadolu Kalkanı'nın tarihi, siyasi, ekonomik ve askeri önemi anlatılmıştır.

Ayağa kalkma hamleleri

Azametli, bahtsız, şanlı ama talihsiz muhteşem Asya Kıtası, yaklaşık 200 yıldır bulutların sabah güneşinin önünde geri çekildiği gibi 'küçük çıkıntısı' Avrupa yarımadasının ve ABD'nin önünde geri çekildi.

Muhteşem Asya'nın ayağa kalkmak için giriştiği bir hamlesi başka bir felaketine sebep oldu. Eski azametli günlerine tekrar kavuşmak için giriştiği Tanzimat, Islahat, meşrutiyet, reform, devrim, sosyalizm ve ne idüğü belirsiz bir sürü Avrupalılaşma adı altındaki, gayretlerine rağmen bu zillet döneminden bir türlü kurtulamadı.

Muazzam Asya Kıtası, Batı'nın afyon savaşlarına, büyük-küçük oyunlarına, böl-parçala-yut politikalarına, diktatör-cahil-gaddar uşaklarının tek perdelik tiyatrolarına, sağ-sol, ırkçı ve ideolojik kör oyunlarına sahne olmuştur.

Bir zamanlar Batı tarafından "Tanrının Kırbacı" olarak nitelendirilen Verimli Hilali'in taç kapısı olan İslam Dünyası, iki asır içinde Batı ile yer değiştirmiş, Batı'nın kendisinden çaldığı keşif ve icatlarını aynı vasıflarla tavsif edecek kadar cahilleştirilmiştir. Öyle ki bin yıl önceki bilgi seviyesinin bile altına inmiş ve Irak, Afganistan, Suriye, Yemen, Libya.... gibi her gün bir Kerbela yaşanmaktadır.

Oysa daha üç asır önce Avrupa; Cihangir Asya ordularının atlarını otlattığı Macar ovalarıydı. Pers'i, Türk'ü, Arap'ı, Moğol'u ve Rus'u için böyleydi. Her Asyalı kavim Avrupa'ya daima, tek başına saldırmıştır. Lakin, Avrupa Haçlı ve daha sonraki tüm seferlerinde ancak "ittifak" adı altında çakal sürüleri gibi Asya'ya saldırmıştır. Tıpkı bugün Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Türkiye ve Rusya'ya yapıldığı gibi.

Avrupalılar, daha ilk seferlerde o kadar açgözlüydüler ki; Asya Kıtası'nda veya yeryüzünün herhangi bir yerinde, gözlerine kestirdikleri bir yeri, biri ısırmakta zorlanınca aralarına başka bir kemik düşünceye kadar 'En ziyade müsaadeye mazhar millet' diye uluslararası hukuk adı altındaki (ki bugün bile büyük kısmı Avrupa'nın vahşi kuralarından oluşur) uydurmalarıyla oraya doluşurdu. Kapitülasyon, üs, liman, asker derken bir casusla orada huzursuzluk çıkartıp, sonra da 'barış ve dünyanın güvenliği' için orayı işgale girişir ve geberinceye kadar da oradan çıkmazdı.

Yalancı bir gülüş

Kan ve İnsanlık dışı bir güç üzerine kurulan Batı'nın imparatorluğu, dünyaya hâkim olduğu günden beri dünya, yalancı gülümsemelerden başka huzur yüzü görmemiştir. Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu kan gölüne dönmüştür. Oysa sadece Osmanlı, dört asır buraları, Pax-Ottoman, huzuru içinde yaşatmıştır. Örneğin, Irak (1517-1917 yılları arasında) yöneticilerinin yüzde 70'i kendi halkından olarak bölgesini yönetirken ve Kerbela cennet olmuşken, 1917-1932 yılları arasında İngiltere işgali altına girince onbinlerce ölü ve halktan bir tane memur yönetici olamamıştır.

Haçlı ve sömürge seferleri, 100 yıl, 30 yıl, 7 yıl, I. ve II. Dünya Savaşlarının, Soğuk Savaş'ın ve dehşet dengesinin, Ortadoğu facialarının müsebbibi ve felaket tellallı, hep Batı olmuştur. Bugün yaşasalardı sayıları en 1 milyar olacak Kızılderililer, yüzmilyonlarca siyahi ve Avusturalya'daki Aborjinleri Batı, soykırıma uğrattı. İlk defa kimyasal, nükleer ve biyolojik silahları kullanan Batı olmuştur. Batı, bir daha insan olamayacak kadar bozulmuştur. Çünkü tek anladığı şey kuvvet ve menfaattir.

Dünyaya binlerce yıl hükümranlık yapan Asya, dünyanın gerçek efendisidir. Dünyaya Pers ve Moğollar gibi bir iki hatası dışında asla kötülük yapmamıştır. İpeği, yazıyı, matbaayı, cebiri, astronomiyi, bilimin ana unsurlarını Mezopotamya, Çin, Hint, Türkistan, Endülüs ve Alem-i İslam, bulmuştur.

Daha Ortaçağ'da yani Avrupa'nın karanlıklarda boğulduğu vebadan kırıldığı üç asır gibi kısa bir zaman önce, Avrupalı bir hastasını Asya'nın eczanesine gönderdiğinde o ülke tavus kuşu gibi tüm maharetini sergileyerek, kapılarını ardına kadar açar ve bir daha yorulmasın diye yöntemini de öğretirdi. Hatta Haçlı işgalinde ona kılıç sallayan ele, cerrahiyatı öğretmiş kitabını vermiş (İbn-i Sina/El Kanun Fi-Tıb) ve 600 yıl da okutmuştu.

İstanbul, Taç Mahal, Selimiye, Şam-Bağdat-İsfahan-Türkistan Medreseleri ve Pekin bilimin olgunluk temellerinin atıldığı yerlerdir. Selahaddin-i Eyyubi, Kudüs'ü fethedince katilleri bile affetmişti. Oraya Diyarbakır ve Silvan'dan binlerce deve yükü kitap götürmüştü. Bu nedenle yüzyıllarca Asya Kıtası, Avrupa için ulaşılması imkânsız bir "Kızıl Elma, Kaşıkçı Elması, Çin İpeği, Hint Kumaşıydı". Şam'ın çeliği ve şekeri, Rakka'nın sabunu çok kaliteliydi. Halep kağıt fabrikası seri üretim yapıyordu. Ama şimdi buralar Batı'nın elinde mezarlık ve mezbahane olmuştur.

Bugün Avrupa bir Asyalıyı ancak bir hayvan gibi ilaçlarını ve silahlarını denemek için kullanmaktadır. Bunun tedavisini öğrenen bir Asyalı çıkarsa da onu teröristlikle suçlayıp ittifaklarla hareket ederek sürüler halinde ona saldırmaktadır. Osmanlı, Hindistan, Çin, Japonya, İran, Rusya... vs.

Neden II. Dünya savaşının gerçek sebebi Almanya olmasına rağmen ve Japonya da teslim olduğu halde ona karşı atom bombası kullanıldı. Ya da Rus ve Çin devrimlerini kim yaptı? Açıkçası bir tek nedeni vardır: Asya dirilmesin diye. Çünkü medeniyeti insan odaklıdır. Bozulmuş bir Asyalı varsa onun da sebebi Avrupa ve/ya ABD'dir.

Dünyanın anası

Dünyanın anası Asya'dır. Merkez kıta olan Asya, dünya anakarasına sırtını dayamış bir pehlivan gibi, dünyanın en önemli stratejik geçitlerinin de sahibidir. Dünyanın merkezi Lübnan, Suriye, Anadolu ve Irak üzerinden Basra Körfezine inen büyük Verimli Hilal'dır. Burası dünya enerji kaynakları ve Türk Boğazları, Süveyş, Hürmüz, Yemen gibi su geçitlerinin en az yarısını oluşturmaktadır.

Peki Anadolu üzerinde kurulabilecek olan bir ittifak neden önemlidir? Birincisi: Anadolu, eskiden beri Batı'nın durdurulduğu yerdir. Eğer İskender burada durdurulabilseydi, Hindistan'a kadar gidip Afganistan'da Buda'ya şal giydiremezdi. Avrupa burada durdurulamadığı için bugün Ortadoğu ve dünya bu haldedir. Rusya bile 100 yıl geriye gitti, Asya'nın hafıza kartı Çin, kültür devrimiyle Batı tarafından köleleştirilmek isteniyor.

Bu yüzden Asya Kıtası, savunma kalkanı olarak Akdeniz, Ortadoğu ve Kafkasların öncelikli güvenliği için Anadolu'yu üs seçip burayı savunma hattına dönüştürerek Asya Kıtası'na kalkan yapmalıdır.

Ve en önemlisi Asya'nın en büyük ihtilalini yapan iri, diri ve bir olan 15 Temmuz Büyük Anadolu İhtilali Ruhu.

Anadolu ve Asya'da etnik ve ideolojik farklılıkları duyar gibiyim. Ama emin olun bunların ayrılıkları ve farklılıkları, İngiliz, Alman ve Fransız çatışması kadar bile değildir. Zaten dünyanın tüm felaketlerinin kaynağı da bunlar değil midir?

İkincisi: Akdeniz, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, Çanakkale ve İstanbul, Basra ve Kızıldeniz Boğazları dünyanın belli başlı en stratejik noktalarıdır. Buralar da ancak Anadolu üzerinden kontrol edilebilir.

Asya kıtası, Batı'nın yenilmezliği korkusunu unutmalı. Çünkü daha 200 yıl önce Türk'ün (=Müslüman) yenilmezliği Avrupa'nın hafızasındaydı. Avrupa, çocuklarını Türk korkusuyla uyutuyordu.

21. yy'da yeni bir dünya düzeni için Asya'nın ve dünyanın kurtuluşu Anadolu üzerinde ittifakla mümkündür. Bu da iki asırlık Batı imparatorluğunun sonu demektir.

[email protected]