Yeni düzen ne ABD ne de Çin liderliğinde olacak

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
19.09.2020

Yeni düzen ne ABD ne de Çin liderliğinde olacak


Yeni düzen ne ABD ne de Çin liderliğinde olacak

İlkin Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve içinde bulunduğumuz yılın başlarından itibaren dünyaya yayılan koronavirüs (Covid 19) salgını, sadece Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel sağlık sisteminin ana aktörlerine duyulan güveni sarsıp onları kuşkulu hale getirmekle kalmadı, aynı zamanda doğrudan küresel sistemin mevcut yapısındaki istikrarsız ve kararsız unsurları daha çok belirginleştirip sistemin kırılgan ve değişken mahiyetini göz önünde tutmamızı gerektirecek veriler elde etmemizi sağladı. Salgının bireylerden toplumlara, devletlerden devlet dışı unsurlara kadara birçok alanda görülen etkileri, onun da tıpkı Soğuk Savaş’ın sona ermesi, 11 Eylül saldırıları, Arap Baharı vb. küresel sistemi derinden etkileyen büyük olaylar gibi öncesi ve sonrasının da tartışıldığı yeni bir bağlama geçilmesini kolaylaştırdı.

Bu tartışma konuları içerisinde en önemlisinin küresel sistemin bundan sonraki seyrini ilişkin gerçekleştirileni olduğuna şüphesiz kuşku yok. Çünkü salgınla birlikte uluslararası sisteme öteden beri yapılan eleştiriler daha bir anlam kazandı, daha kolay dile getirilebilir oldu ve bu eleştirilerin haklılık paylarının yüksek olduğu daha rahat kabul edilebilir bir duruma gelindi. Elbette bu eleştirilerle birlikte küresel sistem etrafında öteden beri süregelen tartışma salgın dolayısıyla yeni boyutlar da kazandı. Tartışmaların ana noktasını oluşturan şeyin ise “ABD öncülüğündeki liberal normlara dayalı uluslararası sistem”in varlığını daha fazla sürdürüp sürdüremeyeceği, değişip değişmeyeceği, değişecekse bu değişimin nasıl ve hangi yöne doğru evrileceği olduğu da açık. Bu tartışmanın taraflarından kimileri salgından Çin liderliğinde yeni bir dünya düzeni ortaya çıkacağını ileri sürerken, çoğu tartışmacının hemfikir olduğu konu ise bu salgının ABD’nin liderliğinin sona ermesini kolaylaştırdığı. Yine bir taraftan salgının küreselleşme olarak bilinen süreci sona erdirdiği savlanırken buna karşı taraftan da aksine salgının küresel iş birliğinin yeni bir evreye geçirilmesini tetikleyeceği öne sürülüyor. Elbette salgının küresel ölçekte milliyetçilikleri güçlendireceği, küresel ticaret ağlarını ve emtia dolaşımını zayıflatacağı, bazı ülkelerde rejim değişikliklerinin yaşanmasına yol açacağı şeklinde dile getirilen öngörüler de mevcut. Demokrasi karşısında otoriterliğin, hakikat karşısında hakikat-sonrası’nın öne geçeceği, yeni bir bireysel öznellik tasavvurunun gelişeceği şeklindeki kestirimler de bu öngörüler arasında.Bütün bu tartışmaların uluslararası siyasete yansıyan boyutunda üç görüşün dominant olduğu görülüyor.

Restorasyon fikri

Bu görüşlerden ilkine göre dünya sistemi büyük bir restorasyona uğrayacak ve nihai anlamda son bulacak. Bu görüşe göre ABD merkezli mevcut liberal düzen son bulacak, yerine yeni bir düzen kurulacaktır. İkinci görüş ise mevcut dünya düzeninin ayırt edici karakteristiklerini koruyacağını, bu düzeni değiştirmesi öngörülen dönüşümün gerçekleşmeyeceğini, bu sebeple ABD merkezli dünya düzeninin varlığını idame ettireceğini savlıyor. Bu iki görüş arasında kalan üçüncü görüş ise koronavirüs salgını sonrasında uluslararası sistem ne eskisi gibi olabilecek ne de yeni bir düzen ortaya çıkacak. Başka bir anlatımla dünya bu kez çok daha farklı bir meydan okumayla yüzleşmek zorunda kalacak.

@uzakkoku

Korona günlerinde hep evdeydik!

Dünya çapında yaygınlaşan koronavirüsü salgınının Türkiye’de başladığı içinde bulunduğumuz yılın mart, nisan, mayıs aylarında karantina altındaki gündelik hayatın kaydını tutan Fatma Barbarosoğlu ile Nazife Şişman hemen her şeyi evimizde, uzaktan (medya ve internet aracılığıyla) tecrübe ettiğimiz bu ortamda “Olmakta olan nedir?” sorusunu sorarak anlamlı bir cevap üretmeye çalışıyorlar. Yaşananları aktarırken sözlü kültürü yazılı formda aktarmayı tercih eden bir sohbet üslubu tutturan Şişman ve Barbarosoğlu, bu süreçte yaşananların tarihsel unutkanlığımıza yenik düşmemesinin yolunu da açıyorlar. Kitap dönemin şartlarına uygun olarak ‘uzaktan kitap’ formatında hazırlanmış.

Karantina Günlerinde Evin e-Hali, Fatma Barbarosoğlu-Nazife Şişman, İnsan, 2020

Başka bir pencereden Kurtuluş Savaşı

Kurtuluş Savaşı boyunca Türk ordusunda mülazım-ı sani (teğmen) ve mülazım-ı evvel (üsteğmen) olarak hizmet vermiş bir subay Seyyid Ahmed Canpulad. İzmir’de doğup Türkiye’de büyümesine karşın Kurtuluş Savaşı sonrası İran’a giderek orada serhengliğe (albaylığa) kadar yükselen Canpulad’ın Kurtuluş Savaşı’yla ilgili hatırlarını içeriyor kitap. Sadece yabancı kökenli askerlerin Milli Mücadele’ye katkısını göstermesi bakımından değil, Canpulad’ın savaştan sonra Türk siyasetinde yer almaması dolayısıyla da hatıralarında satır aralarında Millî Mücadeleye dair çok ilgi çekici ve önemli ayrıntılar bulunuyor. Böylelikle Kurtuluş Savaşı’na siyasal tarafgirlikten uzak bir pencereden bakma imkânı sunuyor kitap.

İstiklal Harbi’nde İranlı Bir Subayın Anıları, çev. Mehmet Çalışkan, Kronik Kitap, 2020