‘Yeni normal'e geçiş ve doğru iletişim yönetimi

Hüseyin Karaca / Yazar
16.05.2020

‘Yeni normal'e geçiş ve doğru iletişim yönetimi


‘Yeni normal'e geçiş ve doğru iletişim yönetimi

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 sebebiyle karantina başta olmak üzere çeşitli tedbirler alındı ve uzunca bir süredir bu tedbirler çerçevesinde yaşıyoruz.

Söz konusu bir hastalık olunca ülkelerin sağlık politikaları ve sağlık sektörü temel bir mesele olarak en önemli gündem maddesi oldu. Dünya Sağlık örgütünün Covid-19 sebebiyle 11 Mart’ta pandemi ilan etmesinin ardından ülkeler farklı yaklaşımlar belirleyerek süreci yönetmeye çalıştılar. Bazı ülkeler zaman içerisinde politikalarını değiştirmek zorunda kaldılar ve özellikle tıbbi malzeme ve cihazlar konusunda karşı karşıya gelen ülkeler oldu. Süreç ilerledikçe başta ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden hızla artan vaka sayılarına, ölümlere, sağlık altyapısındaki yetersizliklere tanık olduk. Tablo, gelişmiş ülkelerin pandemi sürecinde sınıfta kaldığını gösteriyordu.

Başarısızlık beklentisi

Prof. Dr. Necdet Ünüvar’ın 1 Mayıs tarihinde bu sayfalarda kaleme aldığı “Liderlikler koronavirüs ile sınanıyor” başlıklı yazısında da belirttiği gibi “Pandemi süreci devlet hizmetlerine karşı duyulan saygıyı birçok ülkede azalttı. Sadece kurumlara değil, salgınla mücadelede nasıl davrandığı ve hangi kararları alıp almadığına göre liderlere duyulan güven de sorgulanıyor.”

İlk Covid-19 vakasının 10 Mart’ta, ilk ölümün 15 Mart’ta gerçekleştiği ülkemizde ise pandemi süreci, bir anlamıyla sağlık sektörünün teste tabi tutulması anlamına da geliyordu. Hatta üzülerek belirtmek gerekir ki kimilerince felaket senaryolarının dillendirildiğine şahit olduk. Adeta Türkiye’nin bu sınavda başarısız olması bekleniyordu; işin sonunda hayatlar olsa bile.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki pandemi karşısında hızla aksiyon alan Türkiye, hem kriz yönetimi hem de operasyon kabiliyeti olarak bugüne kadar dünyaya örnek olacak bir performans sergiledi. Daha ilk vaka gerçekleşmeden çok önce, 7 Ocak 2020 tarihinde koronavirüs ile ilgili ilk resmi yazının ilgili kurumlara gönderilmiş olması, devletin konuya ne kadar hakim olduğunu ve projeksiyonunu ortaya koyuyor.

Etkin sağlık politikası

Alınan tedbirler, hastanelerin kapasitesi, uygulanan tedavi yöntemleri, yoğun bakım doluluk oranları, ilaç ve tıbbi cihaz yeterlilik durumu, iyileşme oranları… Rakamlar hiçbir algı manipülasyonuna yer vermeyecek şekilde başarılı bir tablo oluşturuyor. Bu başarı, etkin bir sağlık politikası ve sağlık sektörünün yeterliliği olmadan yakalanamazdı. Şehir hastaneleri, yerli tıbbi cihaz üretimleri ve en önemli unsur olan sağlık çalışanlarının olağanüstü gayreti temel bileşenler olarak bu başarının zeminini oluşturuyor hiç şüphesiz. Ancak bu potansiyeli anlamlı bir eylem bütünlüğüne çevirecek koordinasyon ve iletişim de bir o kadar önem taşıyor.

Pandemi iletişimi

Pandemi gibi toplumun tamamını ilgilendiren konularda iletişim, kriz yönetiminin ayrılmaz bir parçası ve en önemli unsurlarından biridir. Sahada operasyon ne kadar başarıyla icra edilirse edilsin, iletişimi gerektiği gibi yönetilemezse süreci uzatarak yakalanan başarı ivmesinin düşmesine yol açabilir. Farklı kurumların bilgilendirmesindeki tutarsızlıklar, verilen mesajlardaki üslup ve ton farkı, korku-iyimserlik dengesinin tutturulamaması gibi faktörler sağlıklı bir iletişim zemini oluşturmayı engelleyecektir. Tüm kurumsal iletişim süreçlerinde olduğu gibi iletişimin açık ve hızlı olması, şeffaf bir şekilde yürütülmesi esastır.

Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi bağlamında olduğu gibi kamuoyunu bilgilendirme konusunda da pandemi sürecinde başından beri aktif ve başarılı bir profil çiziyor. Oluşturulan Bilim Kurulu, günlük bilgilendirmeler ve basın toplantıları, alınan ek tedbirlerin hızla duyurulması ve hayata geçirilmesi, ana aktör olarak Sağlık Bakanlığının süreç yönetimini pozitif yönde etkileyen faktörler.

Fakat yukarıda da işaret ettiğimiz gibi tüm ülkeyi ilgilendiren böyle bir süreçte kurumlararası koordinasyon ve iletişim bütünlüğü de önemli. Özellikle, alınan tedbirlerin birçoğunun uygulayıcısı ve denetleyicisi olan İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere süreçte farklı seviyelerde rol üstlenen tüm kurumlar sadece icra konusunda değil iletişimde de ortak dil tutturmalıydı. Bu hususta da büyük ölçüde başarı sağlandı. İletişim konusundaki bu başarının altında da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yatıyor. Bir yandan tüm yetkililerin ağız birliği içerisinde, tüm iletişim kanallarını kullanarak yaptıkları #EvdeKalçağrısı, bir yandan #BizBizeYeteriz diyerek başlatılan ve hem birlik ve beraberlik hem de yardımlaşma ruhu oluşturan kampanyalar, sokağa çıkma kısıtlamalarının kademe kademe yürütülmesi ve bu süreçte temel hizmetlerin aksamaması önemli göstergeler olarak altı çizilmesi gereken hususlar. Özellikle görev alanının genişliği yanında verdiği hizmetler doğrudan sağlıkla ilgili olmadığı için arka planda kalan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığını da zikretmek gerekir. Başta emekliler olmak üzere birçok toplumsal kesimin ödemelerini evlerine kadar ulaştırması, ücretsiz maskelerin dağıtımı, haberleşme alanında sağladığı kolaylıklar, hava, kara, deniz ve demir yolu konularında yaptığı düzenlemeler ve tüm bu hizmetlerin iletişimini de etkin bir şekilde yürütmesi önemliydi.

Öngörülemeyen faktörler

Kolay değil; insanlar iki aydır evlerinde ve sağlık için de olsa kısıtlanmış olarak bir hayat sürüyor. Çok şükür, alınan tedbirler ve yürütülen başarılı iletişim sayesinde bu günlere geldik. Vatandaş da genel olarak tedbirlere riayet etti ve sorumlu davrandı. Hal böyle olunca, o her zaman –biraz da kompleksle- örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin her alanda üstünde bir başarı yakalandı. Fakat önümüzde hâlâ zorlu bir süreç var: “Yeni normal”e geçiş ve bu geçişin iletişimi…

Pandemi süreci, tüm zorluğuna rağmen kapanmaya yönelik, gönüllü ve yasal kısıtlayıcılık içeren bir süreçti. Normalleşmeye geçiş, kontrolü sağlamak açısından çok daha zorlu olacaktır. Bu nedenle iletişimini yürütmek de bir o kadar önem taşıyor. İnsanların içinde bulunduğu psikolojik durum, ekonomik faktörler, sosyal mesafe olgusu ve insan ilişkilerinin düzeyi gibi etkenler kontrollü bir serbestliğin istenildiği şekilde hayata geçirilebilmesini doğrudan etkileyecektir. Unutmamalı ki küresel ölçekte böyle bir süreç daha önce hiç yaşanmadı. Dolayısıyla öngörülemeyen faktörlerin ortaya çıkması da muhtemel.

Damgalamaya karşı önlem

Dünya Sağlık Örgütü, pandemi ilanının ardından 18 Mart’ta farklı toplumsal gruplara yönelik akıl ve ruh sağlığıyla ilgili verilmesi gereken mesajları içeren bir bildiri yayınladı. Kamuoyu, sağlık çalışanları ve yöneticileri, ebeveynler, yaşlılar ve tecrit edilmiş hastalara dönük ayrı ayrı verilmesi gereken mesajları içeren bildiride özellikle vurguladığı husus, bu süreçte psikososyal refahın fiziksel durumu yönetmek kadar önemli olduğuydu. Her şeyden önce anlık ya da kısa süreli değil uzun bir dönemi kapsayan kriz yönetimi söz konusu. Dolayısıyla farklı toplumsal gruplara yönelik dar odaklı iletişim çalışmaları pandemi sonrası süreç için daha önemli bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, yine Dünta Sağlık Örgütünün bildirisinde vurgulanan; özellikle sağlık çalışanlarına ve hastalığı geçirmiş kişilere karşı aile çevrelerinde ve toplumda oluşabilecek damgalamaya karşı, hem toplum hem de olası damgalamaya maruz kalacak bireyler için doğru bilgilendirme ve iletişim çalışmaları büyük önem taşıyor.

Geçici bir yıkım değil

MIT Technology Review internet sitesindeki bir yazıda “Bu, geçici bir yıkım değil. Aksine tamamen farklı bir yaşamın başlangıcı.” diyor; Gideon Lichfield. Öyle ki eski sistemin büyük ölçüde sürdürülebilirliğini kaybedeceği bir süreç olması muhtemel.

 

Öğrenciler, çocuklar, yaşlılar gibi çeşitli toplum katmanları, özellikle hizmet sektörü ile büyük ölçekli işletmeler başta olmak üzere ekonomik gruplar, pandemi sonrası süreçteki kısıtlamalı yaşamdan ve yeni sosyal ölçütlerden en fazla etkilenmesi muhtemel kesimler olarak öne çıkıyor. Ayrıca kamu güvenliği, yerel hizmetler gibi gündelik hayatın akışını sağlayan çalışmaların revizyonu da önemli bir başlık. Yani yeni dönem, hem mali hem de sosyopsikolojik açıdan dikkatle yönetilmesi gereken bir süreç olacak. Dileriz, pandemi sürecindeki başarılı iletişim yönetimi, sonraki süreçte de devam etsin.