Yeni topluma eski mühendislik!

Fatmanur Altun/Sosyolog
22.02.2014

Sosyal medyanın önemli bir faktör olduğu, haber akışının tek taraflı olmaktan çıktığı, haber kaynaklarının giderek çeşitlendiği ve her bireyin potansiyel bir haberciye dönüştüğü bir dünyada yaşıyoruz. Böylesi bir dünyada, eski moda toplum mühendisliğinin bundan 10-20 yıl önce verdiği sonuçları vermesini bekleyemeyiz.


Yeni topluma eski mühendislik!

Yerel seçimler yaklaşıyor. Siyaset, ekonomi ve toplum yaklaşan seçimler etrafında gündemini belirlemeye devam ediyor. Siyasetçiler, entelektüeller ve sokaktaki insan aynı gündemi paylaşıyor. Demokratik sistemler sürdürülebilirliklerini serbest, şeffaf ve şaibesiz seçimlerle sağlıyor. Seçimler aynı zamanda toplumsal olanın yeniden inşa edilmesine sebep olan çeşitli devinim ve çalkantılara da zemin hazırlıyor. Çünkü her seçim yeni olasılıklar anlamına geliyor. Yeni olasılıkların beraberinde getirdiği belirsizlik ortamı ekonomiyi ve  toplumsal alanı risklere açık hale getiriyor. Yeni olasılıklar ve risk faktörü iktidarın doğası gereği yadsınmaması gereken bir şey belki de. Gerçekten de geçmişin taht kavgaları ya da iktidar oyunlarıyla kıyaslandığında bugünün seçim ortamlarının görece daha az risk barındırdığını kabul etmek gerek. Burada belki de en dikkat çekici nokta demokratik kurumsallaşması belli bir düzeye ulaşmış olan toplumlarda yukarıda zikredilen risklerin daha az görülmesi ve etkilerinin daha az hissedilmesi. Örneğin Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri söz konusu olduğunda seçimlerin entrikadan uzak olduğunu söyleyemeyiz belki ama, bizzat seçim atmosferinin demokratik ortama zarar verecek kaotik bir düzeye ulaşmasını beklemeyiz. Öte yandan pek çok Ortadoğu ülkesi, bazı Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye gibi ülkelerde seçim dönemleri son derece kırılgan dönemler. 

Demokratik restorasyon

Bu farklılığın ortaya çıkmasının nedenleri üzerine konuşmaya başladığımızda ise belli tespitleri yapmamız gerekli oluyor. Seçim dönemlerinde büyük ekonomik, siyasal ve toplumsal risklerle karşı karşıya gelen toplumlar, demokrasi geleneğini oluşturamamış ve demokrasi dışı güçlerin hala canlılığını devam ettirdiği ülkeler. Bu nedenle demokratik sürecin adeta bir restorasyonu olarak kabul edilebilecek olan seçim dönemleri, aynı zamanda demokrasi dışı güçler için de bir fırsat alanı olarak ortaya çıkıyor. Sistemin yeniden başlatılması sürecinde demokratik mekanizmalara belli virüslerin sızması mümkün olabiliyor. Böylece vesayet adı verilen mekanizmalarla, demokratik işleyişi güdüm altına alma imkanı doğuyor. Hal böyle olunca seçimlerin belli odaklar tarafından bir toplumsal mühendislik alanı olarak görülmesi kaçınılmaz hale geliyor. Toplum mühendisliği kavramı geniş halk kesimlerinin şaibeli araçlar kullanılarak belli hedeflere yönlendirilmeleri ve varolandan farklı bir toplumsal formasyonun oluşturulması şeklinde tanımlanabilir. Kapsamlı bir iktidar değişimi ihtimalini bünyesinde barındıran seçimlerin sonuçlarını etkilemek, bu türden arzuları olan odaklar için baştan çıkarıcı bir ihtimali bünyesinde barındırıyor: İktidar araçlarına sahip olarak toplumu yukarıdan aşağıya dizayn etmek. Bu ihtimali gerçeklik alanına taşımak üzere yola çıkan odakların yarattığı kaotik iklim, kırılgan bir siyasal ve toplumsal atmosferi beraberinde getiriyor.

Buradan toplumsal mühendislik amacına matuf faaliyetlere uzandığımızda zikredilebilecek belki de en önemli başlık medya eliyle yürütülen kampanyalar.  Medya eliyle yürütülen kampanyalar da tıpkı siyasal kampanyalar gibi seçmen davranışı etkilemeyi amaçlıyor.  Ancak siyasal kampanyalar zaten amaçları belli ve gündemleri açık olduğu için toplumsal mühendislik alanının oldukça dışında yer alıyorlar. Bütün aktörleri perde önünde olan, kullandıkları araçlar ve dil ile ortada olan bu kampanyaları, geniş toplum kesimleri belli bir zihinsel mesafeden izleyebiliyor. Oysa medya kampanyalarının hedefleri ve gündemleri geniş toplum kesimlerine açıkça deklare edilmiyor. Bu kampanyanın muhatabı olan kişilerin bilgi seviyesi ve medya okur yazarlıkları, bu kampanyaların başarı oranına doğrudan etki ediyor.

Bu noktada belki de en can alıcı kavram maniplasyon. Belli bir olayın işleniş biçimini zamanlama, içerik ve sunum açısından yöneterek belli bir algıyı oluşturmaya çalışmak olarak maniplasyon, medyanın yaygın biçimde kullandığı bir yöntem. Çoğunlukla izlenme oranlarını arttırma amacı ile başvurulan ve ilgiyi yüksek düzeyde tutmaya çalışmak üzere kullanılan bu yöntem The Shipping News adlı filmde usta bir gazetecinin tecrübesiz bir muhabire verdiği tavsiyede özetlenir: Gökyüzünü işaret eden usta gazeteci buradan nasıl manşet çıkar diye sorar. Genç olan “Ufuk kara bulutlara dolu” diye cevap verir. Yaşlı gazeteci hayır “Kaçınılmaz fırtına kasabayı tehdit ediyor” diyeceksin, der. Tecrübesiz muhabir, peki ya fırtına çıkmazsa, dediğinde diğeri: “Kasaba ölümcül fırtınadan kurtuldu” diyeceksin, der. (http://www.youtube.com/watch?v=PN4ggCXwUsU)

Bir toplumsal mühendislik faaliyeti olarak medya kampanyaları dediğimizde kastettiğimiz ise bu maniplasyon olayının geniş çaplı, belli bir siyasal amaç doğrulturusunda ve sistemli biçimde yürütülmesidir. Yakın tarihimizde pek çok örneği olan bu yöntemin belli oranda başarılı olduğu ve istenen sonuçlara hizmet ettiği aşikar. 28 Şubat sürecinde yürütülen medya kampanyasının Türkiye’nin siyasal tarihine yaptığı etki ortada. Diğer yandan bir kaç aylık devasa bir medya kampanyası ile yüzde 7 gibi bir oy almayı başaran Genç Parti olayı da olduğu yerde durmaya devam ediyor. Örnekleri arttırmak mümkün.

‘Haberci vatandaş’

Buradan sözü bugüne getirdiğimizde, yaklaşan yerel seçimlere etki etmek üzere halihazırda yürütülen bir medya kampanyası olduğunu söylemek malumu ilamdan öteye geçmeyecek. Önümüzdeki günlerde yeni unsurların eklenmesi ile bu kampanyanın giderek yoğunlaşacağını tahmin etmek güç değil. Özellikle Mustafa Sarıgül etrafında yürütülen kampanyanın alacağı şekli hep birlikte müşahade edeceğiz. Ancak burada not düşülmesi gereken bir nokta var. Günümüz dünyası bundan yirmi yıl öncesinin dünyası değil. Dünya hızla değişiyor ve toplumların karşısına her gün yeni görüngüler çıkmaya devam ediyor. Bırakın 20 yıl öncesini beş yıl öncesinde bile kesinlik mesabesinde konuştuğumuz olguları, bugün aynı kesinlikle konuşma lüksüne sahip değiliz. Yeni bir dünya, yeni bir medya ve yeni bir toplum var artık. İnsanlar haberleri yahut diğer medya ürünlerini artık salt tüketmiyorlar. Onlara anlık etkilerde bulunup, dönüştürebiliyorlar. Kendi haberlerini yapıp, yayınlayabiliyor, sosyal medya kampanyaları başlatabiliyorlar. Evlerinde otururken izledikleri bir tartışma progamına anlık katkıda bulunabiliyor, izledikleri diziyi, ekranın köşesinde yer alan hashtag üzerinden doğrudan değerlendirebiliyorlar.

Oyunun kurallarının değiştidiği bir dünyadan söz ediyoruz. Sosyal medyanın önemli bir faktör olarak ortaya çıktığı, haber akışının tek taraflı olmaktan çıktığı, haber kaynaklarının giderek çeşitlendiği ve her bireyin potansiyel bir haberciye dönüştüğü bir dünya bu. Böylesi bir dünyada, eski moda toplum mühendisliğinin bundan 10-20 yıl önce verdiği sonuçları vermesini umabilir miyiz? Bekleyip göreceğiz…

[email protected]