Yiyemediysen tarlasının yanından geç

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
2.12.2022

Lokman Hekim'in, yılda en az bir kez şalgam yenilmesi ya da bu mümkün olmazsa en azından şalgam tarlasının yanından geçilmesi tavsiyesi, şalgamın şifa kaynağı olarak kavranışı hakkında önemli bir bilgi verir.


Yiyemediysen tarlasının yanından geç

Turpgiller (brassicaceae) familyasına mensup olan şalgam (brassica rapa), kökleri sebze olarak tüketilen ve kendine has fizyolojisi olan özel bir bitki türüdür. Lahana türleri ile akraba olup pancarın bir çeşidi olarak da değerlendirilmektedir. Hafif acımsı bir tadı vardır. Ilık ve serin mevsimlerin bitkisi olduğu için sıcaklık ve kuraklıktan pek hoşlanmayan, buna bağlı olarak da diğer bitkilere nazaran soğuk havalara oldukça dayanıklı olup soğuk bölgelerde yetişen bu ilgi çekici bitki, toprak bakımından çok seçici olmamakla birlikte suyu sever. Gelişme döneminde yüksek sıcaklıklara maruz kalması durumunda odunlaşma riski bulunmaktadır. Tohumlarının toprağa serpilmesi ve daha sonra seyreltme yapılarak 15-20 cm aralıklarla 1-2 cm derinliğe ekilmesi ile çoğaltılmakta, ilkbahar ve güz mevsimlerinde ekilmektedir.

Türk kültüründe önemli

Şalgamın ilk olarak ne nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte anavatanının Asya ve özellikle de Sibirya bölgesi ya da Kuzey Avrupa ve Güney Asya olduğu yönünde değerlendirmeler vardır. Öte yandan şalgamın geleneksel kültürümüz açısından da olduğunu belirtelim. Arap ve Fars edebî geleneklerinde "şelcem" olarak bilinen ve 11. yüzyılda Türkler tarafından "çamgur" ya da "çamur" olarak isimlendirilen şalgam, Anadolu köylerinde (örneğin Sivas bölgesinde) "camgur" ya da "cangur," Kıpçak kültür çevresinde "çemru," Çağatay Türklüğünde ise "çumur" olarak bilinmekteydi. Kaşgarlı Mahmûd, Dîvânü Lügâtü't-Türk adlı eserinde bitkiyi "çagmur" ve "çamgur" olarak kaydetmişti. Aynı şekilde Kuzey Türkleri şalgamı "şalkan" olarak adlandırıyor ve Altay Türklüğünde ise "çalkan" ya da "çalgan" olarak isimlendiriliyordu. Bununla birlikte Anadolu'nun da dâhil olduğu Batı Türk kültürünün bitkiyi "şalgam" olarak bildiğini de belirtelim.

Eski Yunanlar ve Romalılar tarafından da kullanıldığını bildiğimiz, patatesin yaygınlaşmasına kadar oldukça yaygın bir kullanım sahası olan şalgamın ülkemizde eskiden beri bilinmekte olduğunu ve Anadolu'daki anavatanının Adana olarak bilinmesinin yanında Tarsus, Mersin ve Osmaniye başta olmak üzere güney illerimizde yaygın bir biçimde üretilip tüketildiğini belirtelim. Bununla birlikte, bitki olarak en fazla Sivas, Erzincan ve Erzurum gibi soğuk illerimizde yetiştirildiğini vurgulayalım. Öte yandan şalgam bitkisinin 17. yüzyılın başlarında Amerika'ya götürüldüğünü ve Virginia'da ilk kez yetiştirildiğini biliyoruz.

Churchill'e formülü verilmedi

Küçük turplu ve yumuşak etli olanları insanların, iri turplu ve sert etli olanları ise hayvanların tüketmesi için üretilen şalgamın çeşitli kullanım biçimleri vardır. Pişirilerek yenilmesine ilave olarak bazı çorbalara, salatalara, pilavlara ve soslara eklenmekte, kışlık sebze olarak konservesi ve turşusu yapılmakta, garnitür olarak kullanılmaktadır. Aynı şekilde soğuk günlerde sevilerek tüketilen özel bir çorbası da yapılmaktadır. Yine mor havuç ile fermantasyona tabi tutularak elde edilen ve şalgam suyu, ağırlıklı olarak Adana, Mersin ve Osmaniye bölgelerinde üretilmektedir. Türkiye'nin dört bir yanında ve dünyada ihraç edilmektedir.

Kara havuç ile kaya tuzu ve buğday mayası ya da ekşi maya ile fermente edilerek yapılan şalgam suyunun ilk olarak 1930'lu yıllarda üretilmeye başlandığını ve ilk uluslararası tanıtımının II. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye'ye gelen İngiltere Başbakanı Winston Churchill'e ikram edilerek gerçekleştirildiğini, içeceğin tadını çok beğenen Churchill'in tarifini bir türlü alamadığı bu içecekten galonlarla alıp yanında götürdüğünü de ayrıca belirtelim.

Muhtevası oldukça zengin

Oldukça zengin bir antioksidan kaynağı olan ve yapraklarında kansere karşı koruyucu oldukları bilinen A ve K vitaminlerini barındıran şalgam, ihtiva ettiği yüksek besin değerli ile dikkat çeken bir bitkidir. 100 gramının ortalama 23 kalori içerdiği hesaplanan ve bu düşük kalori miktarı nedeniyle diyet listelerinde kendisine rahatlıkla yer alabilecek olan şalgamda hatırı sayılır miktarda potasyum, fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, magnezyum, protein, karbonhidrat, yağ, lif ve lutein gibi maddelere ilave olarak A, B (tiamin, riboflavin, niasin) ve C vitaminleri bulunmaktadır.

Lokman Hekim'in tavsiyesi

Geleneksel halk tıbbında insan bedenine zindelik katan, romatizma ve bağırsak hastalıkları ile mide ve siyatik ağrılarına iyi gelen bir bitki olarak değerlendirilen şalgamın, ihtiva ettiği yüksek potasyum yükü dolayısıyla tansiyonu düşürdüğü, enerji ve kan dağılımını düzenlediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, mide ağrılarına ve sinirsel rahatsızlıklara iyi geldiği bilinmektedir. Sivas ve çevresinde anlatılagelen geleneksel halk anlatılarında, Lokman Hekim'in, yılda en az bir kez şalgam yenilmesi ya da bu mümkün olmazsa hiç değilse şalgam tarlasının yanından geçilmesi şeklinde bir tavsiyesinin bulunduğunun belirtilmesi, şalgamın bir şifa kaynağı olarak kavranışı hakkında güzel bir fikir verebilir. Aynı şekilde özellikle soğuk kış günlerinde soğuk algınlığı yahut grip rahatsızlığı baş gösterdiğinde "Biberlice bir şalgam pilavı pişirelim" sözünün darbımesel haline gelmiş olması da halkın gözünde şalgamın şifalı bir bitki olarak değerlendirilmekte olduğunun bir yansımasıdır.

Kolesterolü düşürür

Şalgamın insan sağlığına birçok açıdan faydalı olduğu tespit edilmiştir. İçeriğindeki kalsiyum nedeniyle kemikleri ve dişleri kuvvetlendirmekte, özellikle yaşlanma sürecinde ortaya çıkan kemik erimesi ile mücadele etmektedir. Aynı şekilde yapısındaki C vitamininin etkileri ile öksürük, astım ve bronşitin yanı sıra gribal nitelikli rahatsızlıklar karşısında koruma sağlamakta, sindirim sistemini güçlendirerek kabızlığı giderip hazmı kolaylaştırmakta, gut hastalığına iyi gelmekte, organların düzenli bir biçimde çalışması için gerekli olan yapıya olumlu katkılar sunmakta, kolesterolü düşürmekte ve başta yaşlılığa bağlı katarak olmak üzere göz sorunlarını engellemektedir. Yine ödem ve inme karşısında direnç sağlamakta, stresle savaşmakta, zihinsel berraklık vermekte, afrodizyak etkisi dolayısıyla fiziksel performansı arttırmakta, doğal olarak tüketildiğinde ise kansızlığı önlemektedir.

Sigarayı bırakmak isteyenler için birebir

Karaciğer ve böbreklerde biriken toksinlerin atılmasında, dolayısıyla böbrek taşlarının düşürülmesinde de etkili olan şalgamın, boğaz ağrıları noktasında iltihap giderici olarak işlev gördüğü bilinmektedir. Aynı şekilde el ve ayaklarda ortaya çıkan dolama yahut iltihaplı deri hastalıkları ile de mücadele etmekte, ter kaynaklı kötü vücut kokularını engellemekte, sigara kullanımı ile mücadele etme bağlamında akciğerleri ve broşları temizlemektedir. Ayrıca kalın olarak soyulmuş şalgam kabuğunun bir tutam ısırgan otu ile birlikte bir miktar suda haşlanarak haftada iki gün ortalama on beş dakika boyunca ayaklara uygulanması durumunda yaşlılıkla birlikte kendini gösteren ayak üşümelerini engellediğini ve iltihaplı tırnak enfeksiyonlarını giderdiğini belirtelim. Yine şalgamın kuvvetli bir idrar söktürücü olmasının yanı sıra iyi bir iştah açıcı olduğunu ve kilo almak isteyenler için oldukça faydalı olabileceğini de ifade edelim. Son olarak tansiyon hastalarının şalgam tüketirken dikkatli olmaları ve özellikle aşırı tüketim durumunda midede şişkinlik meydana getireceği için mide rahatsızlığı olanların şalgam tüketimini son derece kontrollü bir biçimde gerçekleştirmeleri gerektiğini de not edelim.

[email protected]