Yol bilmek yetmez, bilgelik de gerektir

Dr. Necdet Subaşı / Yazar
22.10.2021

Bir rehberle yola çıkmak, olası öngörülmemiş başka tehdit ve tehlikeler bir tarafa bildiğimiz hâlde yola revan olmak demektir. Artık önümüzü görebilir, bizi bekleyenleri kahredecek bir dalgınlığa prim vermeksizin hem menzile hem de maksudumuza varabiliriz. Rehber boşuna ter akıtmamıştır, biz boşuna ona mecbur kalmamışızdır.


Yol bilmek yetmez, bilgelik de gerektir

Yola çıkmaya karar verdiysen bir rehbere mutlaka ihtiyaç duymuş olmalısın. Hem onsuz nasıl yol alınır ki? Bu mahalleden öbür mahalleye değil ki yolculuğun, diyarlar aşacaksındır, dağlar tepeler geçeceksindir bir bir. Rehbersiz olmaz. Rehber dediğin kesin o yolları senden önce geçip gitmiş olmalıdır. Senin şimdi bu minvaldeyken yaşayacağın-yaşayabileceğin şeylerin çoğunu emin olmalıyız ki o senden önce bir bir yaşamıştır. Gideceğin yerlerin haritası neredeyse zihnine kazınmıştır, nerede durulup nerede soluklanılacağı, nerede hızlanıp nerede ağır aksak ilerlenileceği de onun bilgisi dahilindedir. O buraların kurdudur, tehlikenin nereden geleceğini bilir, hangi işaretlerin bizi yoldan edeceğini defalarca tecrübe etmiştir. Onun bazen bir deneyim atlası olarak görünebilecek birikimi bizim gibi yola çıkanlar için vazgeçilmez rehberlikler sunar.

Ondan alınacak desteğin haddi hesabı yoktur. Yol rehberinden beklenen sadece yol bilgisi değildir. O bizi yola hazırlar, bizi yola salacak vakitleri kollar, işimizi kolaylaştıracak hazırlıklar ondan sorulur. Sağlık sıhhat ve afiyet ancak bir rehberin tembih ve uyarılarıyla erişilebilecek şeylerdir.

Yola çıkmak hazırlık gerektirir. Yol bizi her zaman sürprizleriyle karşılar. Bir kere her şeyden önce yola iyi ve sahih bir niyetle çıkılır; olası tereddütlerin aşılması, muhtemel gerilimlerin alt edilmesi için bir de cesaret gerekir. Bizi çıktığımız yolda, giriştiğimiz serüvende yalnız bırakmayacak bir rehber olmadan yolu kazasız belasız tamamlamak genellikle zordur. O bizi sadece çalılardan, çamurlardan, yılanlardan çıyanlardan korumakla kalmaz yanı sıra bizi habire motive eden arkalamalarıyla yolda kararlı olmamızı kolaylaştırır. Bize "ha gayret az kaldı" dediğinde söyledikleri yalan değildir; oysa sahiden hâlâ gidilecek bir hayli yol vardır, hatta yol gittikçe uzuyor, bitmek tükenmek bilmiyordur ama ancak sabrın bitmesini önlemenin yolu da dayanma gücümüzü biteviye takviye edecek esaslı bir rehberliktir. O bir yandan hikâyemizin başarıyla tamamlanması için gayret sarf ederken bir yandan da başkalarına sahici bir şekilde yol göstermenin değeriyle kendi kişiliğini tahkim eder. İnsan hep yol gösterici olsun ister, birine dua ettiğinde ona kudretli birinin rehberlik yapmasını ister.

Yol rehberi bizden önce buralardan kim bilir ne kadar da çok geçmiştir; hem ondandır buraların ahvali illa da birine sorulacak olursa belki de sadece ondan sorulabilecektir. Farklı iklimlerden, farklı zamanlardan haberdardır. Geçilecek güzergâhların hem gecesini hem de gündüzünü bilir, sıcağından da soğuğundan da onda kalan ne kadar da çok şey vardır. Mesela eşkıya denilen güruhtan etrafımızda hâlâ var mıdır, onu belki de bir o bilir. Önümüze nasıl çıkarlar, yolumuzu nerede keserler, bütün bunlar belki bilinmez ama böyle durumlarda bile bize ne düştüğünü, ne yapmamız gerektiğini aceleci reflekslerimize teslim olmadan alt edecek olan onun rehberliğidir.

Rehberimiz kim olacak?

Rehber dediğin önemli, değerli ve vazgeçilmezdir. Ancak sorun tam da burada başlar. Rehberimiz kim olacaktır. Ortada o kadar çok yol gösterici vardır ki bunlardan hangisinde karar kılacağımız o kadar da net değildir. Hepsi daha yeni bir başka yoldan gelmiş gibidir, üzerlerinde teptikleri yolların ağırlığını görmek zor değildir. Aklımız bize bunların hepsinin de makul ve muteber birer rehber olmadıklarını söyler durur. Bunlar arasından en iyisini seçmeye mecburuz. Yollar vasıflıysa rehber de vasıflı olmalıdır. Kırlara çıkıyor, yaylaya gidiyor değilizdir. Oralar nereden bakarsak bilindik yerlerdir, kendi kendimizi oralara atmak hiç de zor olmasa gerektir. Biz bu yolları resmen yutmuşuzdur. Artık sanki bu yol gide gide yol olmaktan bile çıkmıştır, gözü kapalı gideriz desek abartmış olmayız.

Yol uzun, biz çaresiziz

Oysa şimdi bilinmez bir menzile doğru yönümüzü belirlemiş, atımızı eyerlemiş ve nevalemizi sırtımıza yüklenmişizdir. Yol uzun ve biz çaresizizdir. Çevremizi saran onlarca mihmandar bize yardım için âdeta yarışmaktadır. Sahi bu rehber bolluğunda hangisinin bizi yardan atmayacağından, hangisinin bizi soyup soğana çevirmeyeceğinden dahası hangisinin bize yolu kaybettirmeyeceğinden nasıl emin olabiliriz? Bilgi gereklidir yetmez, tecrübe bizi kanatlandırır, bir de feraset. Kalbimizin bize bir şey söylememesi hayra alamet değildir, tadımızı kaçıran hisler kesin bir şekilde konuşmaya kendini belli etmeye başlamıştır. Bütün bunları okuyacak, her bir harfini sökecek bir ferasete ihtiyacımız vardır.

Çoklukla aldandığımız vakidir. Kimi rehberlik iddiasında bulunanların bizi nelere mahkûm ettiklerini bilsek bile çok çabuk unutmuşuzdur. Rehberliğin fiyakasına kolayca tav oluruz. Ne var ki bilinmesi gereken yol göstericimizin sadece işine hâkim olması değildir, o bilgisiyle bizi darmadağın etmesi de mümkündür. Niyetine muttali olmamız gerekir. Yol bilmek yetmez, bilgelik de gerekir. Sertifikalar, diploma ve belgeler hedefine kilitlenmiş birine yol yordam göstermesi için, olsa olsa birer şekil şartı olarak önem kazanır. Bize lazım olan biraz da biraz da ne demek en çok da liyakattir. Hakikaten nasıl biridir.

Bize bir yol arkadaşı lazımdır amenna, buna kim itiraz edebilir? Ama bir o kadar da bize bir rehber gerekir. O bizi de arkadaşımızı da kader birliği ettiğimiz yolculuğumuzu da düze çıkarır. Tamam onunla bir uzun yol birlikte gideceğizdir ama onda en çok da aradığımız zihnen de bedenen de bizi kendini takip etmeye ikna etmesidir. Ondan emin olmalıyız. Bilir, bildiği üzere de bizi yolumuzdan eder. Bunu önceden görmemiz nasıl mümkün olabilecektir. İş işten geçtikten sonra "kaldık dağlar başında" demenin hiçbir anlamı yoktur. Hâlbuki ne örnekler yaşamışızdır. Biz de az değilizdir hani, kimler bizi yarı yolda bırakmış, kimler bizi yolumuzdan etmiştir.

Umut veren kavuşmadır

Bir yol rehberi seçmek biraz da kendi yolumuza kendi gidişatımıza önem vermekle, emek vermeyi seçmekle ilgilidir. Nitelikli bir hedefe kusursuz ve vakti zamanında erişmek isteriz. Orada bizi bekleyenler vardır, gelişimizi bekleyenler bizi perişan olmuş bir şekilde karşılamamalıdırlar. Gittiğimizde getirdiğimiz umuda muhtaç olanlar vardır, çoğu bizim için kapılarda kalakalmıştır, ne zaman geleceğiz diye sabahlamışlardır. Onlara umut veren müjde veren kavuşmaktır. Yolu tamamlamamız gerekir. Yorulmak mukadderdir, orada burada oyalanmak biraz gecikmek affedilebilir ama menzile ulaşamamak bağışlanamaz. Hele bunun rehber seçimiyle ilgili olması sadece bununla yetinmeksizin bizim de yol adabına pek fazla riayet etmediğimizi de ifşa edecektir. Derdimiz yolu tamamlamaksa her durumda süreci doğru yönetmek zorunda olduğumuz kesindir.

Yol uzun, geceli gündüzlü bir seferi vaat eder. Buna dayanmak ve yolu tekmil varlığımızla tamamlamak gerekir. Hasar muhtemeldir, fitne fücur bir mecranın içinden geçeceğimiz önceden bellidir. Rehberimiz bize bütün bunları bir bir söyler, hazırlanmamızı salık verir ve bununla da yetinmez bize yol boyunca da refakat eder. Yol göstericilerin çok olduğu bir dünyada bütün bunlar arasında doğru olanını seçmek biraz da bizim telakkilerimizle alakalıdır. Gözümüz ne kadar görüyorsa, kulağımız ne kadar işitiyorsa, kalbimiz ne kadar duyuyor ve hissediyorsa aklımız da o kadar yol gösterecektir.

Bir rehberle yola çıkmak, olası öngörülmemiş başka tehdit ve tehlikeler bir tarafa bildiğimiz hâlde yola revan olmak demektir. Artık önümüzü görebilir, bizi bekleyenleri kahredecek bir dalgınlığa prim vermeksizin hem menzile hem de maksudumuza varabiliriz. Rehber boşuna ter akıtmamıştır, biz boşuna ona mecbur kalmamışızdır.

Bir rehber kazasına tahammülümüz yoktur, zaman geçmektedir, güneş bir kere daha batmadan yeni bir günü apaydınlık bir şekilde karşılamak zorundayızdır. Burnumuzun dibine takılarak ne yokuş yukarı ne iniş aşağı gidebiliriz. Her yer dümdüz ova her yer gülistan değildir. Aslında hepimiz biliyoruz; millet mihmandarı değil sizi beklemektedir.

@darulmedya