YPG'nin uluslararası medya desteği

Zeynep Bayramoğlu / Gazeteci-Yazar
18.07.2020

Haber çerçeveleri Trump'ın çıkışlarına rağmen yerleşik Amerikan bürokrasisinin söylemi üzerinden yapılmakta buna bağlı olarak vekalet savaşının saha unsuru YPG meşrulaştırılmaktadır. Bu çıkarımlar göz önüne alındığında Amerikan'ın Suriye'de YPG'den vazgeçmesi kısa vadede mümkün görülmemektedir.


YPG'nin uluslararası medya desteği

Medya, insanların zihinlerini dizayn eden en etkili araçlardan birisidir. Çeşitlenen haber kaynakları ile birlikte insanların zihin dünyalarındaki anlamlar sürekli yer değiştirmekte ve zaman zaman kökten değişimlere uğramaktadır. Medyanın insan zihnine sunduğu bu anlam çeşitliği, haber çerçevelerinin getirisi olarak görülmektedir. Haber çerçeveleri, haber metninde vurgulanan anahtar kelimeler, metaforlar, kavramlar, semboller ve görsel imgelerden oluşurlar. Bu çerçevelerin sıklıkla tekrarlanması insanların zihninde belli etiketlerin meydana gelmesine neden olur. Haber çerçevesi için “haberin paketi” benzetmesi de yapılabilir. İlk defa Kanadalı antropolog ve toplumbilimci Erving Goffman tarafından ortaya atılan “Çerçeveleme Teorisi” haber aracılığıyla oluşturulan çerçevelerin enformasyon algısına etkisini göstermektedir. Bu bilgiler ışığında Suriye iç savaşı özelinde YPG özneli haberler incelendiğinde belli çerçevelemeler ortaya çıkmaktadır. Bu yazıda öne çıkan çerçevelemeler ve nedenleri üzerinde durulacaktır.

İlk olarak YPG örgütünün ve örgüt mensuplarının nasıl çerçevelendiği göze çarpmaktadır. Haberlerde YPG terör örgütü, ağırlıklı olarak Kürt milisler veya Kürt kuvvetler olarak tanımlanmakta, örgüt üyeleri ise ağırlıklı olarak Kürt savaşçılar veya Kürt milisler olarak anılmaktadır. Fotoğraf kullanımlarında örgüt ve örgüt üyelerine dair negatif hiçbir imge olmaması dikkat çekicidir. Özellikle biyografi nitelikli kahramanlık hikayesi anlatan haberlerde kullanılan örgüt üyelerinin fotoğrafları oldukça sempatiktir. YPG ile ilgili ortak şemalardan biri DAEŞ ile mücadeledir. YPG, DAEŞ ile mücadelede stratejik ortaktır, gönüllüdür ve korkusuz kahramandır.

Yabancı savaşçı romantizmi

Suriyeli Kürtler üst başlıklı bir yazının detayını okuduğunuzda aslında konuşan kişinin bir YPG militanı olduğunuzu görebilirsiniz. Yapılan haberlerde Kürtler YPG ile eşleşmiş durumdadır. (3 Ekim 2014 The Guardian) Öldürülen yabancı savaşçıların hayatını anlatan haberlerde aile üyelerinin veya örgüt mensuplarının kişilerle ilgili romantik ve kahramanlaştırıcı ifadeler ile anlatılması ayrıca özendirici niteliktedir. DEAŞ’ın Süryani Hıristiyanlara yönelik yaptığı insanlık dışı muamelenin haberleştirilmesinde, Süryanilerin bir soykırım ile karşı karşıya olduğu belirtilmektedir. Bir kişinin ağzından verilen bu açıklamanın altında habere konu olan Haseke, yaklaşık 100 yıl önce Osmanlı soykırımından ve 1930’larda Irak krallığının katliamlarından kaçan Asur azınlığına ev sahipliği yapan bir yer olarak tanımlanmakta ve (26 Şubat 2015 The Guardian), satırarası bir soykırım suçlaması yapılmaktadır. Başka bir haberde de Hıristiyan azınlığın önünde iki seçenek olduğu söylenir, ya kaçacaklardır, ya da Kürtlere (YPG’ye) katılacaklardır. Özellikle kendi ülkelerine girişlerde tutuklanan YPG militanları için eleştirel haberler göze çarpmakta, bu durum ikiyüzlülük olarak nitelendirilmektedir.

Hayvan sevgisi

Küçük rollerde oynayan bir İngiliz aktörün YPG saflarına katılması “Hollywood’a sırtını döndü” başlığı ile verilmekte, Amerikalı bir gazetecinin kafasının kesildiğini gördükten sonra DEAŞ’a karşı insanlık için savaşmaya karar veren ve YPG üyesi olan kişi romantize edilmektedir. (2 Haziran 2015,The Guardian) bir başka YPG üyesi Amerikalı ise Abdullah Öcalan’dan ve fikirlerinden çok etkilenmiştir. (5 Eylül 2015, The WSJ) yine bu kişiye göre örgütte, üyeler birbirlerine küfür etmemekte, kadınlar arkadaş ve eşit statüde görülmektedir. Öldürülen başka bir YPG teröristi bomba tuzaklanan binaya giren iki çocuğu kurtarmak için binaya girmiş ve hayatını kaybetmiştir. (5 Aralık 2017, The Guardian) Hayatını kaybeden örgüt üyeleri çocukları ve hayvanları çok sevmekte, dünyayı daha iyi bir yer yapmak için YPG saflarında savaşmakta ve daha özgür bir yaşam için hayatlarını feda etmektedir.

Haberlerde kritik bilgilerin kaynağı, nedense isimi verilmeyen bir kişidir. Bir dışişleri yetkilisi, bir Pentagon yetkilisi sıkça karşımıza çıkan faili meçhullerdir. 1997 yılında terör örgütleri listesine alınan PKK ile organik ilişkisi defalarca ispat edilen YPG, 2012 yılında Washington DC’de büro açmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinin YPG’ye yaptığı aleni yardımlar Türkiye ile ilişkilerdeki kriz nedenlerinden biridir.

Bir diğer kriz nedeni ise yine terör örgütü olan FETÖ’nün elebaşının halen ABD topraklarında yaşaması ve iade edilmemesidir. Amerika’nın Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine verdiği destek açısından YPG ayırt edicidir. PKK ile bağları net olarak bilinen YPG terör örgütünün Suriye özelinde DEAŞ’a karşı araçsallaştırılması Amerika’nın Orta Doğu politikasının getirisidir.İncelenen haberlerin hemen hepsinde PKK’nın Türkiye tarafından terör örgütü olarak gördüğü belirtilmiş olsa da WSJ ve The Guardian,YPG’yi PKK’dan ayrı tutmuş ve DEAŞ ile mücadelenin vazgeçilmez unsuru olarak çerçevelenmiştir.

İnşa edici taraf hangisi?

Çerçeveleme teorisinin etkisinin hangi yönlü olduğu tartışılan başlıklardan biridir. Haber çerçevelemeleri mi politikacıların söylemlerinin etkilemektedir? Yoksa politikacılar mı haber çerçevelerini belirlemektedir? İnşa edici taraf hangisidir? Görülen, dış politika konusunda Amerika’nın yerleşik güvenlik kabullerinin ve bunların sözcülerinin haber çerçevelerini belirlediği yönündedir. Ancak uzun vadede çift taraflı etkiden söz edilebilir. Haberlerin ortak özelliği olan YPG’nin dünyanın düşmanı DEAŞ ile mücadelenin kritik unsuru olması geçen zaman içinde kamuoyunun zihnini bu yönde şekillendirmiştir. Bunun çıktıları İngiltere ve Amerika’dan giden örgüt mensuplarının ailelerinin demeçlerinde net olarak görülmektedir. Aileler, çocuklarının bir özgürlük mücadelesi verdiğini ve DEAŞ’a karşı mücadelede kahramanca savaştıklarını söylemektedir.

Amerikan yönetimi Suriye’de resmi muhatap olarak YPG’yi kabul etmektedir. Amerika’nın söylem olarak Suriye politikası Obama ve Trump döneminde farklılık gösterse de, genel politikada somut bir değişiklik olmadığı malumdur. 6 Ekim 2019’da Amerikan Başkanı Donald Trump ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında varılan uzlaşma, Amerikan siyasetinde tepki ile karşılanmıştır.6 Ekim 2019 tarihinde Başkan Erdoğan ile Başkan Trump’ın görüşmesi sonrası yapılan açıklamadan Barış Pınarı Harekatı için iki başkanın uzlaştığı anlaşılmıştı. Amerika’nın önde gelen gazeteleri kararın Trump tarafından hızlıca alındığını ve başkanın güvenlik bürokrasisinin tavsiyelerine uymadığını yazdı. Yetkililer, Kürt müttefiklerini kendi kaderlerine bırakmak ile ilgili derin şüpheleri olduğunu belirttiler. Bu dönemde ABD medyasının Trump’ın kararı aleyhinde yaptığı haber ve aldığı görüşler, basının haber çerçevelerini kişilerin/Trump’ın söylemlerine değil, yerleşik Amerikan güvenlik bürokrasisinin görüşlerine göre belirlediğini göstermektedir. Zira Cumhuriyetçilerin Senato lideri Mitch McConnell’in “aceleyle yapılan bir geri çekilmenin, Rusya, İran, Beşar Esad ve DEAŞ’a yarayacağını” yönündeki açıklaması da dikkat çekicidir. Bu yaklaşımın Pentagon’un görüşleri ile paralel olduğu bilinmektedir.

Vekalet savaşları

Soğuk Savaş döneminin kullanışlı mekanizması olan vekalet savaşları Ortadoğu’daki çatışmaların karakteristik özelliği haline gelmiştir. Literatürde “competitive intervention” olarak da görülen bu tarz, uzun vadede ülkeler için maliyetli olmaktadır. Ve dışardan alınan bu destekle çatışmaların süresi uzamakta buna bağlı olarak kayıplar artmaktadır.

Peki Amerikan hükümeti neden YPG vekaletine ihtiyaç duymaktadır? Bu politikanın izlenmeye başlamasındaki en önemli sebep kuşkusuz Amerika’nın son 50 yılda sahada verdiği askeri kayıplardır. Vietnam Savaşı’nda yaklaşık 60 bin askerini kaybederek çekilmek zorunda kalan Amerika, 18 yıldır devam eden Afganistan işgalinde de istediği sonucu alamamıştır. Sadece savaş kayıpları değil sonrasında görülen post-travma sorunları toplumsal sıkıntılara neden olmaktadır. 11 Eylül sonrası yapılan Afganistan ve Irak işgallerinin devlete getirdiği yük, yaşanan mali dalgalanmalar ile birleşince Amerikan halkında ciddi bir rahatsızlık oluşturmuştur. Amerika Birleşik Devletleri hem kendi iç kamuoyunda sorun yaşamamak hem de hukuk çerçevesinde elini rahatlatmak için vekalet savaşı stratejisi izlemekte, özel askeri şirketler ile bunu desteklemektedir.

Bu durumdan yola çıkarsak incelenen iki gazetenin (The Guardian, The WSJ) YPG’yi DEAŞ ile mücadele konusunda kritik unsur olarak görmeleri, Suriye halkının sözcüsü algısı ile haberleştirmeleri vekalet savaş mantığı ile örtüşmektedir. Elbette meşru olmayan bir unsura Amerikan devletinin teknik ve silah yardımı yapması iç kamuoyuna açıklayamayacağı bir durumdur, bu nedenle YPG “Suriyelilerin sözcüsüdür, onları temsil etmekte ve hakları için savaşmaktadır”. Bu açıdan bakıldığında haber çerçevelerinin Amerikan vekalet savaşı politikasını desteklediği söylenebilir. Ayrıca vekalet savaşları açısından bakıldığında YPG önemli bir farka sahiptir, daha önce görülmemiş bir şekilde iki süper güç olan Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya eş zamanlı YPG’ye destek olmuştur.

Resmi olarak terör örgütü

Haber çerçeveleri baskın ideolojiyi yeniden üretir ve toplumsal uzlaşıyı sağlayarak meşrulaştırır. PKK, 10 Ağustos 1997 tarihinden beri ABD hükümetinin “Yabancı Terörist Organizasyonlar” listesinde, 2002 yılından beri Avrupa Birliği’nin terör örgütü listesindedir. Yani her iki gazetenin de menşei olan ülkeler PKK’yı resmi olarak terör örgütü kabul etmektedir. Haberlerde PKK ile YPG ilişkisi, benzerliği hatta çoğu yerde aynılığından bahsedilse de hiçbir haberde bu örgüt ile ilgili terör bağlantısı veya tanımlaması yapılmamaktadır. Haber çerçeveleri Trump’ın çıkışlarına rağmen yerleşik Amerikan bürokrasisinin söylemi üzerinden yapılmakta buna bağlı olarak vekalet savaşının saha unsuru YPG meşrulaştırılmaktadır. Bu çıkarımlar göz önüne alındığında Amerikan’ın Suriye’de YPG’den vazgeçmesi kısa vadede mümkün görülmemektedir. Son aylarda Trump’ın kendi şahsi hesabından ‘general’ olarak tanımladığı Mazlum Kobani ile görüşmesini yazması ve teşekkürlerini iletmesi de bunun bir ipucu olarak okunabilir. Amerika artık kendi askerini sahaya sürmemekte bunun yerine kullanışlı araçlara başvurmaktadır. Bu kullanışlı araçlardan biri olan YPG terör örgütü Amerikan ve İngiliz kamuoyunda meşrulaştırılsa da uzun vadede varlıklarını borçlu oldukları siyasi düzen rota değiştirdiğinde varlıkları tartışılır hale gelecek saha güçleri zayıflayacaktır.

[email protected]