Yunanistan'da güçlü bir iktidar için seçim tekrarı

Prof. Dr. İsmail Şahin / Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi
27.05.2023

Yunan seçmeninin çoğunluğu, ekonomik zorlukların üstesinden gelebilecek ve Türkiye'nin karşısında dik durabilecek güçlü bir hükümet istiyor. Bu beklentiyi de Miçotakis'in karşılayabileceğini düşünüyor. 21 Mayıs'ta bu duyguyu sandığa yansıttı. 25 Haziran'da da yansıtması bekleniyor.


Yunanistan'da güçlü bir iktidar için seçim tekrarı

Yunanistan, 1974 yılında krallık resmen sona erdiğinden bugüne parlamenter demokrasiyle yönetiliyor. Nüfusu 10,5 milyona merdiven dayayan ülkede seçmenler her dört yılda bir 300 sandalyeli Yunan Parlamentosu'na milletvekili seçmek için sandığa gidiyor. Seçimlere giren partilerin milletvekili çıkarabilmesi için yüzde üç olan seçim barajını aşmaları gerekiyor. Cumhurbaşkanı ise Parlamento tarafından beş yıl için seçiliyor. Yapılan son düzenlemelerle seçmen yaşı 17'ye çekilirken, seçimleri birincilikle tamamlayan partiye 50 milletvekili kazandıran "bonus" uygulaması da değiştirilerek tekrar edilecek seçimlere ötelendi. Önceki yıllarda uygulanan seçim sistemi, Yunanistan'ı kırılgan koalisyon hükümetlerine mahkûm ediyordu. Bu yüzden Yunanistan'ı zayıf koalisyon hükümetleri yerine güçlü iktidarların yönetebilmesi için seçimlerde birinci partiye 50 "bonus" milletvekilliği veriliyordu. Bu uygulama, yeni sistemde sandığa ilk gidişte artık kullanılmıyor.

Yeni sisteme göre ilk seçimde hükümet kurulamaması halinde, geçici bir hükümetle 60 gün içerisinde tekrar sandığa gidilmesi gerekiyor. İkinci ya da tekrarlanan seçimden güçlü bir hükümet çıkabilmesi için "Bonus" milletvekilliği uygulaması devreye giriyor. Eski uygulamadan farklı olarak, oy oranı yüzde 25 ve üzeri olmak kaydıyla birinci partiye 20 bonus milletvekilliği veriliyor. Yüzde 25'in üzerindeki her yüzde 0,5'lik artış için bir fazla milletvekilliği öngören yeni sistemde, seçimlerden birincilikle çıkan parti en çok 50 bonus milletvekilliği elde edebiliyor. Ayrıca ilk seçimde uygulanan nispi seçim sisteminde bir partinin tek başına iktidara gelebilmesi için yüzde 46 civarında bir oya ihtiyacı bulunuyor. Ancak bu kural, tekrar eden seçimlerde uygulanmıyor. Tekrar eden seçimlerde, "salt çoğunluk sistemi" geçerli. Bu nedenle birinci partinin tek başına iktidar olabilmesi için oyların yüzde 38'ini alması yeterli. Ayrıca Yunanistan'da sandığa giden seçmenler sadece oy pusulalarında yer alan partilere değil, aynı zamanda tercih ettikleri partinin listesinde yer alan milletvekili adayları arasında da tercihte bulunabiliyor.

Bu kurallar çerçevesinde Yunanistan, seçimlere katılmaya hak kazanan partilerden birine oy vermek üzere 21 Mayıs Pazar günü genel seçimler için sandık başına gitti. Seçim öncesinde yayınlanan anketler, Başbakan Kiryakos Miçotakis liderliğindeki muhafazakâr/merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi (YDP) de dahil olmak üzere hiçbir partinin tek başına iktidara gelemeyeceğini işaret ediyordu. 7 Temmuz 2019 tarihinde yapılan son seçimde, Yeni Demokrasi Partisi (YDP) yüzde 39,85 oy alarak 158 milletvekili kazanmış ve böylece tek başına iktidara gelmişti. Radikal Sol SYRIZA ise oyların yüzde 31,53'ünü alarak Parlamento'ya 86 milletvekili göndermişti. Sosyalist PASOK da sandıktan yüzde 8,10 alarak 22 milletvekili kazanmıştı. 2019 seçimlerine katılım ise yüzde 57 civarındaydı.

Miçotakis'e yönelik eleştiriler

2019 yılından bu yana Başbakanlık koltuğunda oturan YDP Lideri Miçotakis'e yönelik eleştirilere bakıldığında, hayat pahalığı, enerji krizi, işsizlik ve yetersiz büyüme gibi ekonomik içerikli başlıkların öne çıktığı görülüyor. Bunların yanı sıra Avrupa Birliği (AB), NATO ve Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) artan askeri, siyasi ve ekonomik bağımlılık ve yüksek silahlanma bütçesi, Miçotakis hükümetine getirilen bir başka eleştiri grubunu oluşturuyor. Bir başka konu da geçen yıl patlak veren, "telekulak skandalı". Aralarında Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nın da bulunduğu ülkenin önde gelen siyasetçilerinin, iş insanlarının, askerlerinin, kulüp başkanlarının ve gazetecilerinin telefonlarının dinlendiği iddiası, ülkede büyük yankı uyandırdı. Telekulak skandalı, Yunanistan'ın askeri cuntasının eski karanlık günlerinin yankılarını taşıması bakımından kamuoyu tarafından bir hayli yakından takip ediliyor. Skandaldan ötürü birçok kişi, Miçotakis'in güvenlik temelli ülke siyasetinden dolayı Yunanistan'ın siyasi hayatının seviyesini, cunta yıllarının seviyesine düşürdüğünü dile getiriyor. Miçotakis hükümetini yıpratan bir diğer olay ise 28 Şubat gecesi Larisa kentinin kuzeyindeki Tempi bölgesinde 57 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası.

Seçim sonuçları

Tüm olumsuz eleştirilere rağmen Başbakan Kiryakos Miçotakis rakiplerine büyük farklar atarak seçimden galip çıkmayı başardı. Miçotakis'in partisi YDP seçimde oyların yüzde 40,1'ini alarak 146 milletvekili kazandı ancak tek başına hükümet kurmayı sağlayacak çoğunluğu sağlayamadı. Yine de büyük bir başarı kazandığı çok açık. Zira en yakın rakibi, Aleksis Çipras liderliğindeki, Radikal Sol İttifak SYRIZA, oyların yüzde 20'lik kısmını alarak ancak 71 sandalye elde edebildi. Kuşkusuz bu sonuçlar Çipras ve SYRIZA'da büyük bir şok etkisi yarattı. Nikos Androulakis liderliğindeki sosyalist PASOK ise oyların 11,5'ini alarak 41 milletvekiliyle sandıktan üçüncü parti olarak çıktı. Bir önceki seçimle mukayese edildiğinde oylarını yüzde 40 civarında artıran PASOK için bu sonuçlar bir toparlanmaya işaret ediyor. İlginç bir çıkış yapan bir diğer parti de Yunanistan Komünist Partisi (KKE). Oy oranını yüzde 6'dan yüzde 7,2'ye çıkaran KKE, 26 sandalye kazandı. Aşırı milliyetçi Yunan Çözümü (LISY) ise yüzde 4,5 oy oranıyla 16 milletvekilliği elde etti. Sonuçlarda ilk dikkat çeken nokta, sol kesimin toplamda artan oyudur. Bunun önemli bir nedeni, yoksullar ile alt orta sınıfların Yunanistan'daki ekonomik krizden büyük ölçüde zarar görmesidir. İkinci sonuç ise seçime katılımın düşük bir seviyede, yüzde 58'de kalmasıdır. Tersten bakıldığında yüzde 40'ı geçen bir seçmen kitlesinin sandığa gitmediği söylenebilir. Bu, demokrasiye ve değişime olan inancın, Yunanistan'da yıprandığına dair bir işaret olarak değerlendirilebilir. Üçüncü bir sonuç da seçmenlerin kararlarını büyük ölçüde ekonomik faktörlerin belirlemiş olmasıdır. Şurası bir gerçek ki Yunan halkı uzun süredir uygulanan kemer sıkma politikalarından ivedi bir şekilde kurtulmak istiyor.

Miçotakis neden kazandı?

Yukarıda da belirtildiği üzere Miçotakis'e yöneltilen eleştirilere rağmen seçimleri belirleyen ana faktör ekonomiydi. Miçotakis'i destekleyen seçmenlere göre, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Yunanistan'ın yaşadığı en büyük ekonomik krizin sorumlusu, ülkeyi uzun yıllar yöneten sosyalist PASOK'tu. Bu nedenle PASOK'u, Yunanistan'ı AB standartlarından uzaklaştıran parti olarak görüyorlardı. Miçotakis öncesinde hükümetin başında bulunan Çipras liderliğindeki SYRIZA ise Yunanistan'ı avrodan çıkma noktasına yaklaştırmış ve bu dönemde borç krizi daha da derinleşmişti. Dolayısıyla seçmenlerin sol partilere ya da koalisyonlara güveni daha da azaldı ve kısa süre zarfında büyük umut bağladıkları SYRIZA'dan uzaklaştılar ve yönlerini Miçotakis başkanlığındaki YDP'ye çevirdiler. YDP, AB'nin liberal, serbest piyasa ilkelerini ve özelleştirme politikalarını benimseyen bir parti. Aynı zamanda Parti, geleneksel değerlere, milliyetçiliğe ve güçlü bir devlete vurgu yapan bir çizgiye sahip. Dış politikada ise, AB ve NATO'ya olan bağlılığını ön plana çıkarmasıyla bilinir. Bu yüzden Miçotakis iş başına gelir gelmez, önceliğini ekonomiye ve dış politikaya verdi. Yurtdışından sağladığı fonlarla ülke ekonomisini toparlamaya çalıştı. Bunu yaparken kamu hizmetlerini dijitalleştirme sürecini de başlatarak kamu sektörünü modernize etti. Böylece hem vatandaşlarına hem de yabancı yatırımcıya kolaylıklar getirdi. Dahası yabancı yatırımcıyı ülkesine çekebilmek için güçlü ve cazip teşvikleri hayata geçirdi. Dış fon ve yatırımlarla ekonomiye nefes aldıran Miçotakis, bu sayede Yunan halkının takdirini topladı. Açıkçası Miçotakis, yaşamak için cüzdanın ideolojiden daha kıymetli olduğunu halkına hissettirdi.

Dış politikada da ülkenin bozulan imajını ve kırılan onurunu tamir etmek için pragmatist bir yol izledi ve bu bağlamda AB ve ABD'nin desteğini arkasına alarak Türkiye karşıtı politikalara yöneldi. Dahası Türkiye karşıtı politikalarını, Batı söylemleriyle güçlendirmeyi de ihmal etmedi. Türkiye karşıtı, Batı yanlısı güçlü bir retorik, Miçotakis'in en etkili silahı haline geldi. Bu sayede kendisine ve ülkesine, Avrupa'nın doğu sınırlarını koruyup kollayan ve bu uğurda her türlü tehlikeyi göze almaya hazır bir lider ve ülke imajı kazandırdı. Böylece PASOK ve SYRIZA döneminde ağır darbe alan ulusal onuru yeniden ayağa kaldırarak yüceltti. Diğer taraftan Miçotakis, iktidarı boyunca güvenlik ve göçmen konularını ön plana çıkardı. Kolluk güçlerini güçlendirdi. Fransa ve ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerle önemli savunma anlaşmaları ile ihalelerine imza attı. İsrail ile ilişkilerini güçlendirdi. Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı bir blok inşa etmeye kalkıştı. Göçmenlerin Yunanistan'a girişini sınırlamak, geri gönderme politikalarını güçlendirmek ve sınırlardaki güvenliği artırmak yönünde adımlar attı. Bu doğrultuda bir taraftan Türkiye sınırına yüksek duvarlar inşa edilirken diğer taraftan da Avrupa'ya gitme umuduyla Akdeniz üzerinden Yunanistan'a ulaşmaya çalışan göçmenler, hukuka ve insan haklarına aykırı bir şekilde Yunan güvenlik güçlerince Türk karasularına itilmekten imtina edilmedi. Tüm bunlar Miçotakis'in saygınlığını ve güvenilirliğini Yunan halkı nezdinde güçlendirdi.

21 Mayıs seçimlerinden bir hükümet çıkmadığı için Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu 25 Haziran'da yenilenecek seçime kadar Sayıştay Başkanı Yoannis Sarmas'ı geçici hükümetin başına başbakan olarak atadı. Miçotakis, tekrarlanacak seçimde tek başına iktidara gelme olasılığının güçlü olduğunu görünce koalisyon kapılarını zaten kapatmıştı. Daha önce bahsedildiği üzere, tekrar eden seçimlerde "salt çoğunluk sistemi" geçerli ve birinci partinin tek başına iktidar olabilmesi için oyların yüzde 38'ini alması yeterli. Miçotakis, 21 Mayıs'ta zaten oyların yüzde 40,1'ini almıştı. Son olarak şunu da ilave etmek gerekiyor, Yunan seçmeninin çoğunluğu, ekonomik zorlukların üstesinden gelebilecek ve de Türkiye'nin karşısında dik durabilecek güçlü bir hükümet istiyor. Bu beklentiyi de Miçotakis'in karşılayabileceğini düşünüyor. 21 Mayıs'ta bu duyguyu sandığa yansıttı. 25 Haziran'da da yansıtması bekleniyor.

[email protected]