Türkiye Yüzyılı inşasının kadın mimarları

Fatma Merve İnan / Yazar
15.06.2023

Seçim sürecinde dünyada ve Türkiye'de muhalefet başta olmak üzere kadın özgürlüğünü bahane edenlerin eleştirileri seçimin kazanıldığı ilk haftalarda canlı örneklerle bertaraf edilmiştir. Feraset sahibi, sağduyulu, yetenekli kadın mimarlara Türkiye Yüzyılı inşasında önemli iş düşmektedir.


Türkiye Yüzyılı inşasının kadın mimarları

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına tarihinde ilk kez bir kadın başkan, Hafize Gaye Erkan atandı. Bu atama ile yurtdışında başarılı çalışma hayatı ile " Müthiş Türk Kızı" olarak anılan, Amerika'nın en büyük 100 bankasında başkan ya da CEO unvanını elde eden 40 yaşın altındaki tek kadın seçilen Hafize Gaye Erkan, Türkiye'nin en çok konuştuğu isimlerden biri oldu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak atanan Mahinur Özdemir Göktaş'ın Avrupa'da ilk kadın başörtülü siyasetçi oluşu kadın ilkleri anlamında dikkat çekici nüanslardan biri olmuştur. Yine Türkiye'nin önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Kızılay'ın başına Prof.Dr. Fatma Meriç Yılmaz'ın getirilmesi dikkat çekici bir başka gündem konusu olmuştur.

Son olarak Hafize Gaye Erkan'ın atanması ile kadınların güçlendirilmesi ve karar alma mekanizmalarına katılımı konusu bir kez daha tezahür etmiş oldu. Bu atama dünya basınında da geniş yankı buldu. Atamayla alışılmışın dışında ekonomi politikaları gerçekleştirileceği sinyali verilirken, kadınların Türkiye Yüzyılı'nın öznesi olacağı ortaya konmuştur. Kadınlara özgürlük nidaları atanlara ve bu toplulukları sözde kadın hakları adı altında fonlayanlara da bu atama bir mesaj niteliğinde olmuştur diyebiliriz.

Yani seçim sürecinde dünyada ve Türkiye'de muhalefet başta olmak üzere kadın özgürlüğünü bahane eden odak noktaların eleştirileri seçimin kazanıldığı ilk haftalarda canlı örneklerle bertaraf edilmiştir.

Neden mi? HDP ve Yeşil Sol Parti Kadın Meclislerinin 5 Haziran 2023 Tarihli yazılı bildirgelerinde yer alan " İmralı'da mutlak tecrit devam ettikçe hepimiz biliyoruz ki iktidar kadınlara ve kazanımlara saldırmaya devam edecektir. Kadın meclisimiz yeniden yapılanma hattıyla cezaevlerinden sokaklara kadın dayanışmasını büyüyecektir." ifadeleri meselenin özünün aslında kadınların refahı ve mutluluğu olmadığını özetler niteliktedir. Dahası evlatları PKK Terör Örgütü tarafından dağa kaçırılan "Diyarbakır Annelerine" sahip çıkmaktan aciz zihniyetler hangi kadın hakları mücadelesinden bahsediyorlar? İşte bu karar alma mekanizmalarına kadın atamaları kadınlara özgürlük adı altında İmralı'ya özgürlük bekleyenlere cevaptır.

Laf değil icraat

Seçim sürecinde sözde kadın hakları savunuculuğu yapanların icraatlerde yetersiz kaldığı HDP ve Yeşil Sol Kadın Meclisi tarafından bildirgelerinde yer alan şu ifadelerle itiraf edilmektedir: " Kadın hareketlerinin ortak mücadelesini seçim sürecinde de çalışmalarımıza yansıtma kararı aldık. Ancak seçim bildirgemizin içeriğine denk olacak bir çalışma bütünlüğü sağlayamadığımızı tespit ettik." Seçimler sonucunda CHP kanadında ise kendi belirlediği üçte birlik kadın kotasını aşamadığı görülmüştür. AK Parti ise aralarında gençlerin de olduğu kadın vekil sayısını bir önceki seçim dönemine göre artırarak parlamentoda en fazla kadın vekil bulunduran siyasi parti olmuştur.

Maziden Türkiye Yüzyılı'na kadın

1980'li yıllarda dünyada kadın meselelerinin gündeme gelmeye başlamasıyla birlikte Türkiye'de kadın sorunları yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanmıştır. 1980 öncesinde 1969 yılına kadar hükümet programlarında kadına yer verilmemiştir. 1971 yılında hükümette ilk kez bir kadın bakana yer verilmesi dışında herhangi bir gelişme yaşanmamıştır.

1980'den itibaren hükümet politikalarında kadına ayrı bir başlık açılmamış ancak aile başlığı altında geleneksel aile temeli olan kadınlara yönelik bazı hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca 1990'lı yıllara kadar bu dönemde kadın hareketi kurumsallaşmaya adım atmıştır.

1990'dan itibaren kadına ayrımcılık konusu ilk kez gündeme gelmiştir. Kadınlar için önem arz eden Türkiye'nin ilk kadın başbakanı olan Tansu Çiller döneminde de kadın sorunlarına yönelik yeni bir bakış açısı kazandırılamamıştır. 1997-1999 yıllarını kapsayan Yılmaz Hükümeti döneminde ise tüm kurum ve kuruluşlarda kadın birimleri kurulması, belirlenen hedefler ile gerçekleştirilen uygulamaların tutarlı oluşu kadın politikaları anlamında kayda değer bir gelişme olmuştur.

2002 sonrası AK Parti Hükümetleri döneminde kadın politikaları Erdoğan'ın " Kadınlarımız sadece toplumun yarısını oluşturdukları için değil, birey ve toplumun gelişimi ve sağlıklı nesillerin geliştirilmesinde özel konuma sahiptirler. Yılların ihmali nedeniyle biriken her türlü sorunlarıyla ilgilenilmesi, hükümetimizin öncelik verdiği bir konudur." ifadeleri ile startını vermiştir.

Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcına kadar gelinen noktada; kadın haklarının anayasal güvence altına alınması sağlanmış, anayasal engellere çözüm olması açısından TBMM bünyesinde KadınErkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuş, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü kurumsallaştırılmış, kadına yönelik şiddet ceza hukuku kapsamına alınmış, eğitimde fırsat eşitliği tanınmış, kadınlar başörtüsü ayrımcılığından kurtarılarak eğitim hayatına ve mesleki hayata kazandırılmış, kadınların işgücüne katılımını artıracak çalışma hayatını düzenleyen politikalar belirlenmiş ve kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 36, kamuda kadın istihdamı yüzde 40 seviyesinin üzerine çıkmıştır. Aile ve güçlü toplumun ana öznesi kadına yönelik aile- kadın ve çocuk temelli pek çok sosyal politika uygulamaları gerçekleştirilmiştir. 2002'den Türkiye Yüzyılına gelinen süreçte politikalar hedeflenenin çok ötesine geçerek hayat bulmuştur.

Geleceğe yön veren güç

Miller'in "Bir toplumun uygarlık düzeyini öğrenmek isterseniz o toplumdaki kadının durumuna bakınız." ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kadınları dışlayan, yok sayan bir toplum, potansiyelinin ve gücünün yarısından vazgeçmiş demektir." sözlerine atıfla kadınlar bir toplumun kalkınma seviyesini belirleyen, bir toplumun temel yarısını oluşturan, bugüne ve geleceğe yön veren potansiyel bir güçtür.

Türk coğrafyası, dünyanın ilk kadın hükümdarı Tomris Hatun, dünyanın ilk kadın örgütlenmesi Bacıyan-ı Rum gibi siyasal ve toplumsal alanlarda dünyada ilklere imza atan kadınların varlığına ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. Şerife Bacı, Nene Hatun gibi kadınlar yüreğini ortaya koyarak bağımsızlık mücadelesi verdiği coğrafyadır Türkiye. Fatma Aliye gibi yazarlarımızın ünü Türkiye coğrafyasının sınırlarını aşmıştır. Her dönemde, her alanda Türkiye'nin sembolü olan kadınlarımız var olmuştur. Ekonomiden çevreye, siyasetten eğitime, sanattan spora, tarımdan sanayiye kadar hayalleri ile hayata dokunan, geleceği inşa eden kadınlarımızın gücü asla yadsınamaz.

İşte Yeni Türkiye Yüzyılında kadınlar gücünü daha çok ortaya koyabilsin, hayalleri ile hayata daha çok dokunabilsin, maziden aldığı ilhamla atiye daha güvenle yol yürüyebilsin diye gençlerle birlikte kadınlara Türkiye'nin ürettiği doğal gaz ve petrol gelirleri kaynak olarak aktarılacak. Ev hanımlarının emeklerinin karşılığı olarak emekli olmasına destek sağlanması, sosyal yardımlarının standardize edilmesi, aile temelli kadın ve çocuk politikalarının geliştirilmesi, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması, kadınların girişimciliğe yönlendirilmesi, kadınların karar alma mekanizmalarına katılımının teşvik edilmesi gibi konular Türkiye Yüzyılı'nın aile ve kadın temelli sosyal politikalarıdır. İlerleyen süreçte bu politikaların ete kemiğe bürünüşüne hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Özetle; güçlü aile güçlü kadın, güçlü kadın güçlü toplum demektir. Feraset sahibi, sağduyulu, yetenekli kadın mimarlara Türkiye Yüzyılı inşasında önemli iş düşmektedir. Çünkü belirlenen hedefleri çok daha öteye taşımaya muktedir olabilmek için kadın eli değmesi gerekmektedir. Kadın hakları savunuculuğu yaparken taşın altına elimizi nasıl koyabiliriz sorusunu kendimize sormamız gerekir. Kadın özgürlüğü adı altında ayrıştıcı tenkitler yerini bütünleştirici tenkitlere bıraktığında, kadınlara siyasal, sosyal ve ekonomik alanda önem verdiğimiz ölçüde birlikte güçlüyüz.