Yılbaşınız Jülyen mi olsun Gregoryen mi?

Mehmet Garip Tanyıldızı
30.12.2025

Antik dünyada yılın başlangıcı genellikle tabiatın yeniden canlandığı Mart ayı olarak kabul ediliyordu. Eski Roma takvimindeki September, October, November, December isimlerinin sırasıyla yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu anlamlarına gelmesi de bunu teyit ediyor. Roma döneminde idari gerekçelerle bu tarih 1 Ocak tarihine alındı. Ocak ayı adını, Roma tanrısı iki başlı (geçmiş ve gelecek) Janus'tan alıyordu.


Yılbaşınız Jülyen mi olsun Gregoryen mi?

Mehmet Garip Tanyıldızı

Bu yıl da yılbaşı Noel Bayramı'na denk geldi. Her yıl olduğu gibi. Elbette bu bir tesadüf değil. Üstelik tesadüf olmaması, bir tercih olması bunu bir mesele haline getiriyor. Bu yüzden her yılbaşı arifesinde kültür, kimlik, din, sekülerlik ve yaşam tarzı bağlamında bir tartışma konusu olarak bu mesele gündeme geliyor.

Tartışmanın ekseni yılbaşının salt bilimsel yöntemlerle belirlenen takvimin başlangıç günü mü yoksa Hristiyan Batı kültürünün bir parçası mı olduğu sorusunda kilitleniyor. Aslında Noel'in Hristiyan kültürünün ürünü olduğu noktasında şüphe yok. Ancak, yılbaşı kutlama taraftarları Noel ile yılbaşı arasında bir ayrım yapılması gerektiğini talep ediyor. Yılbaşı kutlamanın bir eğlence vesilesi olduğu, Noel ritüellerinin de sadece kutlamayı renklendiren, din ve kültürle alakasız, basit ve önemsiz öğeler oldukları öne sürülüyor.

Buna karşın yılbaşı kutlamasının Noel ile birlikte Hristiyan kültürünün bir parçası olmasının yanı sıra gerek alışveriş çılgınlığını tetiklemesi gerek her türlü eğlence ile özdeşleşmesinden ötürü kapitalizmle ilişkilendirilerek eleştiriliyor. Esasen Noel tatili nedeniyle dünyada birçok borsanın kapalı olması dolaysıyla alışveriş ve eğlence düzlemini aşan boyutlarda kapitalizmle ilişkili bir durumla karşı karşıyayız.

Yılbaşı ve Noel tartışmasının ne ifade ettiğine dair kafa yorduğumuzda, bu kavramlar hakkında doğrudan belirleyici olan takvimin kökenine bakmak meselenin berraklaşması için faydalı olacaktır. Takvimin mahiyetinin ne olduğuna yoğunlaştığımızda meseleyi daha derinlikli idrak edebiliriz. "Yılbaşı neden Noel'e tesadüf ediyor?" sorusunun cevabı ancak uzun bir tarihsel süreç özetlenerek verilebilir.

Katsayı problemi

Takvim dediğimiz araç bizatihi zaman birimlerini hesaplama ve aralarında sabit bir ilişki tayin etme denemesidir. Takvim insanoğlunun mevcut veya muhayyel bir başlangıç noktası belirleyip tekrar eden periyotları tespit etmeye çalışarak zamanın döngüsünü izah girişiminin bir sonucudur.

Zaman mefhumu insan zihninde söz konusu döngüyle anlam kazanır. Bir ölçüm olmaksızın insan için zamanın akışı anlamlandırılamaz. Ancak zamanı ölçmek için ilk bakışta şahit olduğumuz tek bir döngüden söz edemeyiz. Gece ve gündüzün oluşumuna sebep olan Dünya'nın kendi ekseni etrafında dönüşü, mevsimlerin meydana gelmesini sağlayan Dünya'nın Güneş'in çevresinde bir tam tur dönüşü ve Ay'ın Dünya etrafındaki dönüşü birbirinden farklı zaman döngülerini ortaya çıkarır.

Problem tam olarak burada başlıyor. Çünkü gün, ay ve yıl gibi söz konusu zaman döngüleri arasında aslında sabit bir ilişki yoktur. Tam aksine, kelimenin tam anlamıyla bir katsayı problemi vardır.

Astronomi yordamıyla edindiğimiz bilgiler bize bir Güneş yılının uzunluğunun 365 gün 5sa. 48dk. 46,15s., bir kameri ayın uzunluğunun 29 gün 12sa. 44dk. 2,87s. olduğunu söylüyor. 12 kameri ayın uzunluğu 354 gün 8sa. 48dk. 34s ise bu iki yıl hesaplaması arasındaki fark 10 gün. 21sa. 0dk. 12s. olarak karşımıza çıkıyor.

Görüldüğü gibi problem sadece Ay takvimi ile Güneş takvimi arasındaki farktan kaynaklanmıyor. Hem Ay döngüsü hem de Güneş döngüsü gün döngüsü ile de bir uyum içinde değil. Bunların dışında da zaman ölçü birimleriyle ilgili hesaplamaları zorlaştıran bir yığın karmaşık teknik detaydan söz etmek mümkün.

Zamanın düzeltilmesi

Bu katsayı problemini aşmaya dönük ilk büyük girişim Jülyen takvim reformu ile gerçekleşti. Sezar'dan önce Roma'da kullanılan takvim Ay esaslıydı. Mevsimlere uyum sağlamak için dönem dönem ay eklemesi yapılıyordu. Ancak bu durum, gündelik hayatta ve idari alanda sorunlara sebep oluyordu. Sezar bu keyfiliğe ve karmaşaya son vererek takvimi Güneş yılına sabitledi. Jülyen ismi ve daha önce Sextilis olan Temmuz ayının adının July olarak değiştirilmesi Jül Sezar'a referansladır.

Jülyen takvim yılı 365 gün kabul ediyordu. Kalan süreyi ise, ortalama 6 saatten hesaplayarak 4 yılda bir artık gün yöntemiyle problemi pratik olarak çözmüştü. Doğal yıl ile aradaki yaklaşık 11 dakikalık fark görmezden gelinmişti. Katsayı problemi tamamen çözülmemiş ancak kısa ve orta vadede imparatorluğun düzenini sağlamasına hizmet etmişti.

Ancak yıllar içinde bu yaklaşık 11 dakikalık fark başka problemlere sebep oldu. Ortalama 128 yılda gelen 1 günlük fazlalık İlkbahar ekinoksu ve Paskalya bayramının tarihlerinin kaymasına yol açmıştı. Jülyen takvim büyük ölçüde teknik bir başarı sağlasa da uzun erimde doğal olmamasından kaynaklı astronomik gerçeklikten uzaklaşmış, mevsimlerin değişmeye başlamasıyla sonuçlanmıştı.

Bu uyumsuzluk uzun süre ciddi bir problem olarak algılanmamıştı. Fakat Hristiyanlığın en önemli dini ritüellerinden biri olan Paskalya'nın hesaplanmasını doğrudan etkileyince artık bir problematiğe dönüşmüştü. Hristiyanlığın imparatorluk dini haline gelmesiyle birlikte Jülyen takvimin yeni anlam dünyasıyla uyum sağlama zorunluluğu hâsıl olmuştu. Dünyevi iktidarın kurduğu zamanın ilahi yasanın zamanına geri döndürülmeliydi.

1582'de Papa XIII. Gregorius'un öncülüğünde yapılan reform sapmanın giderilmesine yönelikti. Yüzyıllar içinde biriken 10 günlük fazlalık takvimden silindi ve takvim 10 gün geriye gitti. Ayrıca, ileriye dönük de 400'ün katı olan yıllara artık yıl eklenmemesi kuralı getirilerek ince bir ayar çekildi. Reformun merkezinde Hristiyan litürjik zamanın korunması vardı. Gregoryen reform Hristiyan kutsal zamanının evrensel zaman olarak yeniden inşa edilmesiydi.

Yılbaşı Noel'e mi denk geliyor?

Antik dünyada yılın başlangıcı genellikle tabiatın yeniden canlandığı Mart ayı olarak kabul ediliyordu. Eski Roma takvimindeki September, October, November, December isimlerinin sırasıyla yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu anlamlarına gelmesi de bunu teyit ediyor.

Roma döneminde idari gerekçelerle bu tarih 1 Ocak tarihine alındı. Ocak ayı adını, Roma tanrısı iki başlı (geçmiş ve gelecek) Janus'tan alıyordu. Her ne kadar adını mitolojik bir öğeden alsa da bu değişim devletin belirleyiciliğini temsil eden önemli bir gelişmedir. Zaman artık tabiattan mülhem bir işaretle değil, idari ve bürokratik saiklerle belirlenmeye başlamıştır. Zira Ocak ayının başlangıç olarak belirlenmesinin hiçbir "doğal" sebebi yoktur.

Hristiyanlık ilk zamanlar bu yılbaşını benimsemedi. Erken Hristiyan düşüncesinde ocak yılbaşı, pagan bir kalıntıydı. Kilise için zamanın merkezinde İsa'nın doğumu, ölümü ve dirilişi vardı. Bu nedenle Orta Çağ boyunca Avrupa'da tek bir yılbaşı yoktu. Bazı bölgelerde yıl 25 Mart'ta bazı yerlerde Noel'de, bazı yerlerde Paskalya'ya yakın tarihlerde başlıyordu. Bu tarihlerin hepsinin Meryem'e müjde günü, İsa'nın doğumu, İsa'nın sünnet günü, çarmıha gerilme tarihi, son akşam yemeği gibi dini olaylarla ilgili bir anlamı vardı.

Gregoryen Reform bünyesinde 1 Ocak tarihi de Hristiyanlarca yılbaşı olarak kesinleştirildi. Aslında, İncil metinleri İsa'nın doğum günü ve yılı hakkında kesin bir tarih vermez. Burada Hristiyanlığın pagan Roma kültürünün birçok unsurunu Hristiyanlaştırma ve içselleştirme örneklerinden birine rastlamış olmamız kuvvetle muhtemeldir.

Takvimin anlamı

Jülyen takvimden Gregoryen takvime geçişteki tarihsel süreç gösteriyor ki takvim düzenlemesinin bizatihi kendisi, takvim değişikliği ekseriyetle siyasal bir karardır. Eski Mısır'da Nil'in taşmasına karşı ortaya çıkan ve daha sonra geliştirilerek "mükemmel" şeklini alan bilimsel takvim anlatısı gerçekle uyuşmamaktadır.

Takvim hayatın dizayn edilmesinde birincil etkiye sahiptir. Matematiksel örtüşmeden ziyade insanın ihtiyaç ve iradesine göre düzenlenir. Astronomik doğruluk, bu amaca hizmet eden bir araçtır. Zamanın nasıl bölüneceğini belirleme gücüyle doğrudan ilişkili olması hasebiyle egemenlik iddiasını mündemiçtir. Takvim otoritenin zamanı, zamanın da otoriteyi tanımlamasıdır.

Bu bağlamda günümüzdeki Noel-yılbaşı tartışmasına yeniden bakmak durumundayız. Son yıllarda yılbaşı kutlamasına dönük yapılan eleştiriler ve tepkiler ekseriyetle karikatürize edilerek mizah konusu yapılmaya çalışılıyor. Tarihsel süreç göz önünde bulundurulduğunda hangi durumun mizah konusu olduğu konusunda tekrar düşünülebilir. Ya da belki sadece bir tercih söz konusudur.