Tüm Yazarlar
Bedri Gencer Yazıları
Devletin bekası uğruna
Bedri Gencer
Tanzimat'ın sembol şahsiyetlerinden Fuad Paşa'nın en kuvvetli devletin kim olduğunu tartışan Avrupalı diplomatlara, "Elbette en kuvvetli devlet bizim devlettir. Zira üç asırdır siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalıştığımız halde bir türlü yıkmayı başaramadık, hâlâ ayakta" dediği rivayet edilir. Hakikaten dünyada metrekaresine en çok hainin düştüğü bu kadar hassas bir coğrafyada başka bir devlet çoktan yıkılırdı.
İslâm’da Müncî yok Mehdî var
Bedri Gencer
Güya tarih boyunca sahte mehdî ve mesihlerin çıkışı, Mehdî-Mesih beklentisinin asılsızlığının isbatıymış! Bu mantıkla sahte peygamberlerden dolayı nübüvvetin, sahte ilahlardan dolayı da ulûhiyetin inkârı gerekmez mi?
Sünnilik mezhep midir, din midir?
Bedri Gencer
Sünniyetin din mi, mezhep mi olduğu hususundaki kafa karışıklığının zâhirî sebebi, dinî literatürdeki “Ehl-i Sünnet mezhebi” tabiridir. Hâlbuki Mutezile, Şiîlik ve bir bütün olarak Bid’at ile karşılaştırıldığında buradaki “mezheb” kavramının fıkıh mezheplerindeki gibi dinde bir “ara yol”u değil, “ana yol” olarak Kur’ân-ı Kerîm’de geçen “mü’minlerin yolu”ndaki “sebil”i ifade ettiği görülür.
Akif Emre Elif gibi yaşadı mim gibi öldü
Bedri Gencer
Hz. Mevlânâ der ki: “İnsan, namazda kıyâma durunca elif, rükûya gidince dâl, secdeye varınca mîm olur. Bu şekilde namazı tamamlayınca elif, dal ve mîm’den oluşan âdem, yani adam olur.” Kulun Rabbine en yakın olduğu secdede, mîm makamında ölüm, güzel ölümdür. İşte Akif Abi, elif gibi yaşadı, mim gibi öldü.
Kutlu Doğum’un arka planı
Bedri Gencer
Mesele, FETÖ’nün Kutlu Doğum’u yönlendirmesi değil, onun deistik din-peygamber tasavvurunun bu sayede topluma mâledilmesidir. Özellikle son 14 yıldaki Kutlu Doğum programlarında akademik ve popüler konuşmaların dayandığı ana tema, müminler için Peygamber’in sünnetinin bağlayıcı olmadığıdır. “Din samimiyettir” diyen bir peygamberle rahatlıkla dinler-arası diyalog kurabilirsiniz, ama Yahudilerinkinden ayrı bir tırnak kesme sünnetini gösteren bir peygamberle kuramazsınız!
Geleneksel savaştan post-modern teröre
Bedri Gencer
Türkiye, niçin giderek şiddetlenen bir küresel terörün hedefi oluyor? Türkiye için beklenen olumsuz etki nasıl tersine, olumlu etkiye döndürülebilir? Nihaî olarak terör, bizi çöküşe mi götürür yoksa dirilişimize mi vesile olur?
Dinde sahte otoriteler
Bedri Gencer
Toplum için asıl tehlike, şeyh taslaklarından ziyade doğrudan dini öğretme mevkiindeki âlim taslaklarıdır. “Et kokarsa tuzlarsın ya tuz kokarsa, Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder” sözlerinin ve şu hadisin belirttiği gibi: “Nice hâmil-i fıkıh (fıkhı yük olarak taşıyan) vardır ki fakih (fıkhı yaşayan) değildir.”
Laiklik, sekülerizm ve ‘seküler-din’
Bedri Gencer
Özgürlük arayışıyla başlayan sekülerizmin nihaî sonu kula kulluktu. Kula kulluğun getirdiği tahakküm ilişkisinin ise zalimlik veya mazlumluk dışında seçeneği yoktu; mazlum olmak istemeyen, zalim olmaya mecburdu. Zira insanlar arası ilişkide zulüm ile korku, ikiz kardeştir; zalimler korkak, korkaklar zalim insanlardır.
Hasbîlik ile Hesabîlik arasında
Bedri Gencer
“Hak talebi garipliktir” hadisinin belirttiği üzere hak talebi, düşman kazanma sürecine giriş, Müslüman zihinlerin darmadağınık olduğu günümüzde ehl-i sünneti tavizsiz savunmak, neredeyse herkesle karşı karşıya gelme riskini göze almak demektir.
Savrulma çağında istikamet
Bedri Gencer
12 ve 19 Temmuz 2015 tarihli Star Açık Görüş’te yayınlanan yazılarımızın ana konusu İslâmcılığa bağlı kimliklerin sorgulanmasıydı. Ancak gelen duygusal tepkilerle tartışma mecrasından saparak Nurculuk alanına kaydı. . Niyetim asla kısır bir polemiğe girmek olmadığı halde bu yanlış izlenimden dolayı bu üçüncü yazıyı yazma zarureti hâsıl oldu.
Hatlar ve saflar ayrılırken
Bedri Gencer
Açık Görüş’te yayınlanan “Sünnîlik ile Haşhaşîlik arasında İslâmcılık” makalemize gelen tepkiler, ciddî eleştirilerden çok sosyal medyadan bayağı sataşmalar şeklinde oldu. Tepkiyi “hatların ve safların ayrılmasından duyulan rahatsızlık, kritikten krize” olarak özetleyebilirim.
Sünnîlik ile Haşhaşîlik arasında İslâmcılık
Bedri Gencer
Ulus-devletlerinin miadının dolmasıyla birlikte egemen seçkinleri birleştiren bir iktidar ideolojisi olmaktan çıkan Kemalizm yerine Haşhaşîlik yükselişe geçmiştir. Haşhaşîliğin 1980’li yıllarda başlayan devlete sızma süreci 2010’da zirveye çıkmıştır. İlahî kanundur ki Haşhaşî veya bir başkası, “Ben haklıyım” yerine “Ben güçlüyüm” demeye başladığında işi bitmiştir; “güç zehirlenmesi” denen şeyle artık iş gayretullâha dokunmuştur
Gezi ruhunun yükseliş ve düşüşü
Bedri Gencer
Batılı bilim genelde olduğu gibi Gezi konusunda da ağaçlardan ormanı görmede, meselenin özüne nüfuzda aciz kalmıştır. Bu yazıda Gezi’yi iki bakımdan ele alacağız. Birincisi, sosyolojik kavram ve teorilerle işlenebilecek spontane bir sosyal hareket, ikincisi komplo teorileriyle açıklanabilecek bir güdümlü hareket olarak.
İdeolojiden ütopyaya İslâmcılık
Bedri Gencer
Kurtuba hayaliyle lüks siteler arasında yaşayan İslâm medeniyeti, içine ne atılırsa alacak ‘estetik’ bir çuval işlevi görecektir. Buna “Ağacı sev, yeşili koru’nun sofistikasyonu” veya tersinden “ideolojinin estetikleştirilmesi” de denebilir. İslâm’ı savunmak, aslında İslâm’ı yüklenmek demekti ve tam yaşanmadan yük olarak taşınan her şey gibi İslâm’ın da bir gün “sırttan atılma” noktasına gelmesi kaçınılmazdı.
Yeni anayasa yapım aşamasındadır
Bedri Gencer
Türkiye gibi üç kıtaya yayılmış bir imparatorluktan Anadolu’da bir ulus-devletine büzüşmüş bir ülkede zirveye çıkan “devletin bekası” kaygısı, tabiatıyla “hak beyanı” olarak anayasa anlayışını gölgelemiştir. Geleneksel anlayışta millet, ülke anlamında devletin gövdesini, varlık sebebini oluştururken ulus-devleti çağında devlet/millet ayrışması ve gerilimi ortaya çıkmış, bu gerilim, anayasalara damgasını vurmuştur. Kısaca “güçlü devlet” kaygısı, “haklı millet” idealine ağır basmıştır.
Liberalizmin soy kütüğü
Bedri Gencer
İktidar ilişkilerini kurumsallaştıran bir hayat tarzı olarak kapitalizmin dirençliliği, rakipsizliği, onun dayandığı liberal öncüllerin de evrensel geçerliliği yanılsamasını doğurmaktadır.
İslami bisiklet değil fıtri bisiklet!
Bedri Gencer