26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Anadolu kültürü Avrupa’yı ele geçirdi

Dünya moda basını Türk moda markası Barrus’u Elie Saab ve Zuhair Murad gibi sektörün devleriyle kıyaslamaya başladı! Başarının sırrıysa Anadolu topraklarından beslenmeleri…

BÜŞRA UĞRAŞ14 Ocak 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Anadolu kültürü Avrupa’yı ele geçirdi

İki genç moda tasarımcısı dünya liginde başarılı olmanın sırrını çözdü. Önemli olan onlara benzemek, onların ürettiği gibi tasarımlar üretmek değil kendin olabilmek! Barrus markasının mimarları Neslişah Yılmaz ve Nur Çağlayan’ın ünlü ressam Gustav Klimt’in eserlerini Anadolu kültürünün özgün sanatı ebru ile yorumladı, bu konuda dünyanın en iyilerinden sayılan Garip Ay’dan yardım aldı ve özgün, kendi topraklarından çıkma ‘giyilebilir sanat eserleri’yle Batı’da bolca alkış topladı. Başarılarını onlardan dinledik.

 Moda yolculuğunuz nasıl başladı?

Neslişah Yılmaz: Lise hayatıyla başlayan tekstil ve moda eğitimime, Marmara Üniversitesi’nde devam ettim. Yüksek lisansımı da Marmara Üniversitesi’nde Nanoteknolojik Tasarımlar üzerinde yaptım. Ayrıca cilt kanserine karşı geliştirmiş olduğum koruyucu ve uyarıcı kumaş projem TÜBİTAK desteği ile patentli hale geldi ve aynı proje ile Uluslararası Patent Fuarı’nda madalya kazandım.

Nur Çağlayan: Uluslararası Ticaret eğitimi aldım ama küçük yaşlardan beri modaya olan ilgimden dolayı modacıların yanında staj yaptım. Hobi olarak başlayan yoluluğum profesyonel bir hal aldı.

Nasıl bir araya geldiniz peki?

Staj döneminde başlayan arkadaşlığımız dostluğumuzu profesyonel meslek hayatımıza taşıdık.

Türk motiflerine, Anadolu kültürüne bu denli yer vermenizin sebebi nedir?

Aslında hayattaki her şeyden ilham alıyoruz. Bizi besleyen her şey ilham kaynağımız. Ama tabii ki medeniyet mirasımız, topraklarımızın kültürel zenginlikleri bizi ve tasarımlarımızı oldukça etkiliyor.

Londra’da sunduğunuz koleksiyonda neler var?

İmzamız olan ebru sanatıyla Klimt eserlerini yorumladık. Bir sanat galerisinde tablolar karşısında olan kızın hayaliydi koleksiyonumuz. Klimt’in eserlerinde renk paleti geniş olduğu için pembe, somon, mavi, yeşil, kahve ve altın rengi hakimdi. Son iki parçamızı dünyaca ünlü ebru sanatçısı Garip Ay ile hazırladık. Klimt’in en ünlü eserleri ‘The Kiss’ ve ‘Freya’s Tears’, hiçbir fırça darbesi olmadan, tamamen ebru ile ipek kumaşlara alındı. Genelde bir defile şovunun ötesine geçemeyen ‘giyilebilir sanat’ konsepti gerçekten hazırlanmış oldu.

Gustav Klimt gibi bir sanatçının eserlerini ebru sanatıyla birleştirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Şubat ayında sonbahar-kış 2016 koleksiyonumuzu Londra’da sunduğumuzda ebruyu kendi tasarladığımız desenlerle ama global formlarda kullanmış ve bir Doğu-Batı köprüsü inşa ettiğimizi hissetmiştik. Daha sonra ebru ile tasarımlarımızı, eşsiz Türk kültürüne sadık kalarak, daha da Batıya taşıyabileceğimizi düşünmeye başladık. Burada devreye önce Batı sanatı ile ebruyu sentezlemek girdi. Batı resmi dediğimizde bizim en çok etkilendiğimiz Orta Avrupa ressamı olan Gustav Klimt tüm imkanları ve zorluklarıyla aklımıza düşmüştü. Klimt’in kullandığı renk paletlerinin Barrus tasarımlarında hayat bulmasının neredeyse doğal bir süreç olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu düşünceyi takiben tasarımların podyumda katılımcıların karşısına çıkması söylendiği kadar kolay olmadı elbette. Günler ve geceler süren bu zorlu yolculukta, dünyaca ünlü ebru sanatçısı çok sevgili Garip Ay’ın katkısını kelimelerle anlatamayız. Fedakarlıkta sınır tanımayan Barrus ailesinin her ferdine şükran borçluyuz.

Ebru sanatı batıda ne gibi tepkiler aldı?

Tüm dünyada en önemli moda haftası olarak kabul edilen Londra Moda Haftası’nda bir defile gerçekleştirmek tasarımcılar için yaşayabilecekleri en zor tecrübe diyebiliriz. Bizim imzamız olan ebru deseni de çok ilgilerini çekti, güzel tepkiler aldık gerçekten gurur vericiydi. Moda ve sanat konusunda her şey yapıldığı için yapılanları tekrar etmek yerine, topraklarımızdan görmedikleri, bilmedikleri unsurları Londra’ya götürerek onların inanılmaz ilgilerini çektik.

DÜNYA DEVLERİYLE KIYASLANIYORUZ

Anadolu’nun paha biçilmez kültürünü global moda formlarında Londra, Paris, Dubai ve New York gibi önemli moda merkezlerinin luxury mağazalarda sunmak ana hedefimizi oluşturuyor. Londra Moda Haftası defilemizi takiben önemli moda basın organlarında Elie Saab ve Zuhair Murad gibi isimlerle Barrus’un karşılaştırılıyor olması yürüdüğümüz yoldaki güvenimizi arttırdı. Bu arada körfez ülkelerinde ortaklık görüşmelerine başladık. Dubai, Doha ve Muscat şu an için ön gördüğümüz noktalar.

Klişelerden uzak bir kış

Havalar buz kesti diye şıklığımızdan ödün verecek değiliz! Bu hafta markaların kışlık aksesuar kullanımı konusunda sunduğu önerilerin izini sürmeye davet ediyoruz sizi...

POFUDUK ATKILAR REVAÇTA

Son yıllarda atkı ve şallarda farklı akımlar göremiyoruz. Boyları uzuyor, kısalıyor, örgü biçimleri yenileniyor o kadar! Ancak bu yıl onlarda da hareketlenme var. Demin Gvasalia’nın Balenciaga için tasarladığı yeni atkılarda örgü yerine ‘Puffer’ denilen kumaşı gördük. İçinizi ısıtacak bu modeller bu kış sokak modasında fark oluşturmak için iyi bir seçenek.

DERİNİN MODASI GEÇMEZ

Yıl kaç olursa olsun deri eldivenin modası geçmiyor. Ancak bu sezon altın çağını yaşıyor gibi. Geleneksel siyah ve kahverenginin yanında pop-up renklere, canlı parlak tonlara kadar pek çok seçenek mevcut. Chanel bu yıl yine ikonik siyah ve gümüş tonlarını kullanırken Alexander McQueen bize pembe tonlarında şık seçenekler sundu. Louis Vuitton’daki uzun deri eldivenler renk bloklarıyla hareketlendirilirken Max Mara’nın siyah, mavi ve kahverengiyi harmanlayarak tasarladığı seçenekler favorilerimiz arasında yer aldı. Oscar de La Renta ve Dutta’nın kısa modelleri de görülmeye değer. Deri eldivenlerin bu yıl biçim olarak da biraz değiştiğini söylemek yanlış olmaz. Klasik kesimlerden uzaklaşıldı ve el üstü seviyesinde ay şeklinde kesimler ya da dirsek altına kadar uzanan modeller bulunuyor.

BİLEZİKLER ELDİVENİN ÜSTÜNDE

Soğuktan korunmak için kendimizi kalın eldiven ve atkılara sardık. E hal böyle olunca gösterişli mücevherlerimize, bileziklerimize yer kalmadı. Ancak Karl Lagerfeld gibi moda dehaları gösterişli takıları eldivenlerin üzerine yerleştirerek bu sorunu ortadan kaldırdı. Prada da gül şeklindeki bilezikler örgü eldivenlerin üzerine giydirirken Ralph Lauren paltonun uzun kolları üzerine aksesuar yerleştirmeyi tercih etti. Bu trendi siz de takip edebilirsiniz. Eldivende öne çıkanlardan bahsetmişken bir konuya daha değinmek istiyoruz. Bu yıl dirsek altına kadar uzanan örgü modeller favoriler arasında. Yarım parmak ya da tüm hangisini seçerseniz seçin üst kısmı uzun olanları tercih etmeye bakın. Böylece hem trendleri takip edebilir hem de sıcacık bir kış geçirebilirsiniz. Bu konuyla ilgili ilhama ihtiyacı olanların incelemesi gereken adreslerse Prada, Oscar de la Renta, Chanel ve Nicholas K...