27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Cimuk: Bana ‘dahi’ dedİklerinde çok utanıyorum

Suriye’deki savaştan ailesi ile birlikte Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan 18 yaşındaki Tambi Cimuk’un hayatı Türkiye’de tanıştığı piyano ile değişti. Herkes ona ‘dahi’ diyor. O ise “Müzik evren gibi sonsuzdur” diyerek dünyanın her yerinden gelen övgülere biraz utangaç bir tavırla ve yılmadan çalışarak cevap veriyor…

BÜŞRA UĞRAŞ18 Mart 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Cimuk: Bana ‘dahi’ dedİklerinde çok utanıyorum

Pek çok müzik otoritesi tarafından ‘piyano dahisi’ olarak anılan Suriyeli Tambi Cimuk’un adını hiç duydunuz mu? Onunki filmleri aratmayan bir hayat hikayesi… Küçük yaşlarda müzikle tanıştı, çok sevdi, pek profesyonel değildi ama akordeon çalmaya başladı. Her çocuk gibi sıradan bir hayatı vardı, okula gidiyor, arkadaşlarıyla eğleniyordu… Sonra tüm dünyası ‘savaş’ denen illet ile değişti. Evini, arkadaşlarını, okulunu bırakmak zorunda kaldı ve 2012’de henüz işlevini yitirmemiş olan Şam Havalimanı’ndan kalkan bir uçakla ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti… Evet, bu ilk ziyareti değildi, burada aile dostları vardı ve gezmek için sık sık İstanbul’a gelirdi ama bu sefer başka! Bir süre İstanbul’da yaşadılar, yeni ülkelerine uyum sağlamaya ve yaşadıkları travmalardan kurtulmaya çalıştılar, şehir değiştirdiler ve Bursa’ya taşındılar.

Bursa’ya uzanan bu yolculuk Cimuk’un hayatını değiştiren adımlardan yalnızca biriydi. Bir gün Rus piyano eğitmeni Elena Chekich’ Cimuk’un yeteneğini keşfetti: o bir dahiydi! Yaşıtlarının çok çok ötesinde bir yeteneğe sahipti,  birkaç dersin sonun ilk kez başına oturduğu piyanoyu yıllardır üzerinde çalışıyormuşcasına çalıyordu… İşte asıl dönemeç bu oldu. Chekich öylesine etkilendi ki bu genç yetenekten ona ücretsiz ders verdi, hatta yarışlara katılabilmesi için destekledi. Bir süre sonra ABD, Rusya, Kanada ve Almanya gibi sanatın merkezi olan ülkelerden müzik otoriteleri ona övgüler yağdıracak, ‘Üstün Mozart Performansı Diploması’na layık görülecek, New York Konservatuarı Piyano Bölüm Başkanı Tamara Poddubroya onunla ilgili “İnanılmaz bir yetenek” yorumunu yapacaktı…

Cimuk Rus eğitmeninin desteği ile önce Moskova’da düzenlenen Planeta Talantov yarışmaya katıldı ve bu uluslararası yarışmadan birinci olarak ayrıldı. İşte tam bu sırada O’nu dinleme fırsatı bulan Poddubroya tarafından diğer uluslar arası yarışlara da katılması yönünde destek gördü, çalışmalarını hızlandırdı. Ancak bir sorun vardı;  Cimuk bir Suriye vatandaşıydı ve ülkesinde durum gittikçe daha da kritik bir hal alıyordu… Bu nedenle katılmak istediği uluslararası yarışmalarda önüne pasaport sorunu çıkmaya başlamıştı. Tabii hal böyle olunca bu yetenekli çocuğa Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden yardım gecikmedi. Suriye pasaportunu yurtdışına çıkışta kullanılamadığı için St. Petersburg 2014 Samaria İliça Savşinski 6’ncı Uluslararası Müzik yarışmasına katılamayacağından korkan Cimuk’a o dönem AK Parti Şanlıurfa Milletvekili olan Zeynep Karahan Uslu’nun desteği geldi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da müdahalesiyle Cimuk Türk Vatandaşlığına kabul edildi, yarışmaya gitti ve birincilikle döndü. Ardından İspanya, Bulgaristan derken pek çok ülkede katıldığı yarışlardan dereceleri de gelmeye başladı… İşte şimdi 18 yaşında olan dahinin öyküsü kısaca böyle. O geçtiğimiz günlerde sunduğu bir resitalde çaldığı Sultan Abdülaziz’in eserleriyle gönlümüzü çaldı. Bu yetenekli genç ile sohbet etmek bize çok keyif verdi. Dilerseniz şimdi yaşadıklarını ve gelecek planlarını bir de Cimuk’tan dinleyin…

Müzikle nasıl tanıştınız?

Müzikle eskiden beri ilgileniyordum, hayatım boyunca hep vardı diyebilirim. Piyano çalmaya 16 yaşındayken başladım. Aslında biraz geç tanıştım maalesef. İlk kez Türkiye’ye göç ettikten sonra piyano başına oturdum. Çünkü Suriye’de ailemin bana piyano eğitimi aldırma imkanı yoktu. Bursa’ya taşındığımızda piyano kursları almaya başladım. İlk öğretmenim adı ise Elena Chekich.

Çaldığınız başka enstrümanlar var mı?

Piyano çalmadan önce, boş zamanlarımda hobi olarak akordeon çalıyordum. Bunu profesyonel olarak yapmadım, kültür ve folklor müziklerini dinleyerek çıkartıyordum…

Size ‘Dahi Piyanist’ deniyor. Bu sözü duyduğunuzda ne hissediyorsunuz?

Çok utanıyorum gerçekten! Çünkü kendimi hiç böyle görmüyorum ve hiç görmeyeceğim. Bence, müzik evren gibidir, hiç sonu yoktur… Müzisyen olmak isteyenler için eğitim hep devam eder, ne yaptığı, ürettiği sanat eserinin mükemmelliği bunu değiştiremez! Hep daha güzeli ve daha mükemmeli arıyorum. 

İlham kaynaklarınız isimler var mı?

Benim için en büyük ilham müziğin kendisi. Sonra ailem ve arkadaşlarım. En sevdiğim piyanistlerden birinin adını vermek istiyorum: Evgeny Kissin. 

Sultan Abdülaziz’in eserlerini çaldığınızı biliyoruz. Bu eserlerle nasıl tanıştınız?

“Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığındıktan sonra ailemle beraber Bursa’ya yerleştik. Piyano çalmaya başladıktan sonra hocalarımla görüşüp uluslararası yarışmalara katılmak istedik, ancak pasaport sorunum vardı ve televizyon kanalları aracılığıyla topluma ilettiğim yardım çağrıma o dönemde Şanlıurfa milletvekili olan  Zeynep Karahan Uslu hassasiyet gösterdi, konuyu  Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a aksettirdi ve kendisine her zaman gönül borcum olacaktır ki, kendileri Türk vatandaşı olmamı uygun gördü. Hemen akabinde katıldığım yarışmada da Türkiye adına derece almamsa büyük bir mutluluktu. Hatta daha sonra Cumhurbaşkanımızın talimatı ve Zeynep Karahan Uslu’nun takibiyle Bursa Ticaret Odası tarafından çalışmalarımı yürütmem için profesyonel konser piyanosu hediye edildi. Artık gerçekten çalışmalarımı çok rahat yapabiliyorum. Türkiye’de başta Bursa Valiliği ve Bursa Belediyesi olmak üzere pekçok kurumdan sanatsal çalışmalarımda ve ailem adına destek görmek bu topraklara olan bağlılığımı çok güçlendiriyor. Yine geçtiğimiz günlerde Zeynep Hanım’ın başkanlığını yaptığı Yıldız Sarayı Vakfı desteğiyle Japonya’da kısa süreli ama çok yararlı bir eğitim alabildim, Vakfın etkinliğinde verdiğim konserde Sultan Abdülaziz’in bestelerini çalma onuruna sahip oldum..

Başka çalmayı sevdiğiniz eserler var mı, hangileri? Favori eseriniz nedir?

Klasik müziği seviyorum. Beethoven, Mozart, Chopin, Liszt, ama en sevdiğim Rus besteci Sergei Rachmaninoff favorilerim. Zaten çalıştığım ilk klasik eser de Rachmaninoff’un ‘Prelude op 3 no 2’

Kariyerinizle ilgili hayalleriniz neler?

Güzel bir konservatuarda okumak ve mezun olmak, sonra konser piyanisti olarak dünyayı dolaşmak, her yerde konser verebilmek benim en büyük hayalim... 

SURİYE’YE DÖNMEK AKLIMDA YOK 

Suriye’ye geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Hayır, dönmek istemiyorum. Çünkü artık müzik sayesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da imzasıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazandım ve elime geçen her fırsatta, şimdi de olduğu gibi, kendisine çok büyük teşekkür iletiyorum. Suriye’deki savaş bitse de buradaki arkadaşlarımı ve sosyal hayatımı terk etmek istemem. Tekrar sıfırdan başlamak istemiyorum, bu ülkeyi çok sevdim ve artık alıştım. Ancak savaş bittikten sonra Suriye’yi ziyaret etmek isterim. 

Üniversite sınavına girdiniz. Hangi bölüm ve üniversitede okumak istiyorsunuz?

Elbette konservatuar bölümünde devam etmek isterim  ve eğer kısmet olur da kazanırsam Bilkent Üniversitesi’nde okumak isterim. Master yapmak için inşallah yurt dışında da eğitim alma imkanını elde edebilirim.

SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ

Suriye’de nasıl bir hayatınız vardı?

Oradayken son derece sıradan bir hayatım vardı diyebilirim. Her genç gibi okula gidiyor, arkadaşlarımla eğleniyor, akrabalarımı ziyaret ediyordum. Çok fantastik bir yanı olduğunu söyleyemem. 

Türkiye’ye gelmeye karar verdiğiniz süreçte neler yaşandı?

2012 yılında ailemle birlikte geldik. O zamanlar Şam’daki havaalanı çalışıyordu bu nedenle hava yolunu kullanabildik. Önce İstanbul’a geldik ve bize yardım eden bir sürü aile dostumuz oldu daha sonra annem ve babam Bursa’da iş bulduğu için bu şehre taşındık.

Suriye’deki savaş çocukları ve gençleri nasıl etkiledi?

Savaşın, nerede olursa olsun, hiç bir zaman kazananı olamaz, hep kaybedeni olursunuz. Ayrıca savaş yalnızca tek bir kesimi de etkilemez. çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek, sanatçı, doktor… Umarım çok yakın bir zamanda Suriye’deki savaş biter ve herkes barışa kavuşur…